Yemek Sosyolojisi ve Sosyal Teori
Yemek sosyolojisi hangi soruların yanıtlarını arar?
Yemek sosyolojisi gıda davranışlarımızı etkileyen sosyokültürel, politik, ekonomik ve felsefi faktörleri çalışır. Neyi, nerede, kiminle, ne zaman, nasıl ve niye yeriz sorularına yanıtlar arar.
Yemek sosyolojisinin hangi konuları çalışmaktadır?
Yemek sosyolojisi gıda davranışlarımızı etkileyen sosyokültürel, politik, ekonomik ve felsefi faktörleri çalışır.
Willis (2011)'in sosyolojik imgelemi kaç şekilde kavramsallaştırılmıştır?
Willis (2011), Mills’den ve Giddens’den (1986) ödünç alarak sosyolojik imgelemi birbiriyle bağlı dört faktör aracılığıyla yeniden kavramsallaştırmıştır: tarihsel analiz (geçmiş olayların etkisi), kültürel analiz (kültürel değerlerin ve inançların etkisi), yapısal analiz (sosyal kurumların etkisi) ve eleştirel analiz (verilen açıklamalara şüpheyle bakar ve nasıl bunu bildiğimizi, daha başka nasıl açıklanabileceğini sorgular).
Sosyolojik imgelemin özü nedir?
Sosyolojik imgelemin özü, ortak sosyal temellerle paylaşılan deneyimler yoluyla ortaya çıkar ve sosyal/kamusal, kişisel veya özel olana bağlar. Bu, davranış kalıplarının ortak sosyal temellerle paylaşılan deneyimler yoluyla ortaya çıktığı sosyal / kamusal bağlamında kişisel / özel olanı gören sosyolojik tahayyülün özüdür.
Harrington'un teori tanımlaması nedir?
Harrington teoriyi “sosyal hayata ait düşüncelerin bilimsel yollarla çalışılması” olarak tanımlar. Bu “daha önceki araştırmalardan ve açıklamalardan elde edilen geçerli ve güvenilir bilgiyi” temsil eder.
Güvenilir gıdanın sağlanmasıyla birlikte yiyecekle ilgili ortaya çıkan yeni kaygılar ne olmuştur?
19. yüzyıl sosyologları yoksulluk, açlık ve beslenme bozukluklarıyla ilgilenmişlerdir. Açlık, güvenilir gıdanın sağlanmasıyla birlikte arka plana geçerken yerini yiyecekle ilgili diğer kaygılar almıştır: fast food ve modern yaşamın temposu nedeniyle aile yemeğinin azalması, ne yemeliyiz? ve nasıl zayıflayacağız? GDO’lar, gıda endüstrisinin satın alma kararlarımızdaki gücü vb. Yemek modern dünyada fiziksel, sosyal, ahlaki, sembolik, ekonomik, etik ve politik kaygılar (hayvan hakları, ticari haklar vb.) açısından oldukça politize edilmiştir.
Fast food ve modern yaşamın temposu nedeniyle yemek kültüründe ortaya çıkan değişiklikleri nedir?
Açlık, güvenilir gıdanın sağlanmasıyla birlikte arka plana geçerken yerini yiyecekle ilgili diğer kaygılar almıştır: fast food ve modern yaşamın temposu nedeniyle aile yemeğinin azalması, ne yemeliyiz? ve nasıl zayıflayacağız? GDO’lar, gıda endüstrisinin satın alma kararlarımızdaki gücü vb. Yemek modern dünyada fiziksel, sosyal, ahlaki, sembolik, ekonomik, etik ve politik kaygılar (hayvan hakları, ticari haklar vb.) açısından oldukça politize edilmiştir.
1950’lerde Kuzey yarımkürede yemek konusuna bakış açısı nasıl şekilllenmiştir?
Neyse ki kuzey yarımküredeki ekonomik gelişme ve servet birikimi, birçokları için açlığı büyük ölçüde modası geçmiş bir hale getirmiş ve sonuç olarak 1950’lerde yemek sıradan bir konu olarak ele alınmış, hatta dikkate değmeyecek bir konu olarak değerlendirilmiştir.
Yemek ve gıdayla ilgili ilk çalışmaların sosyal bilimci olmaması nedeniyle ortaya çıkan sonuçlar nasıl olmuştur?
Uzunca bir süre sosyokültürel bilimciler yemek ve gıdayla ilgili çalışmalarda çok nadir yer aldılar. Beslenme üzerine yapılan çalışmaların çoğu gıda tüketiminin insan sağlığını nasıl etkilediği üzerine odaklanmaktadır. Bu çalışmalarda esas dikkat edilen şey bireylerin beslenme açısından kişisel çıkarları için nasıl davranmaları gerektiğidir. Öte yandan ekonomik ve psikolojik çalışmalar çoğunlukla pazardaki tüketici davranışlarına yönelmektedir. Bu nedenle yemek yeme dünyasında sosyo-kültürel bilim insanları nispeten azdır. Ayrıca profesyonel yemek yazarları da yemek üzerine çoğunlukla halkın söylemini ele alma eğilimindedir ve en çok bu yazarların sesi duyulmaktadır. Konuyla ilgilenen ilk kişilerin sosyal bilimci olmaması nedeniyle (sosyal bilimcilerin öncelikleri başka alanlardaydı) yemek alanında teori oluşturmanın neden bir öncelik olmadığı anlaşılabilir.
Alman sosyolog Georg Simmel yemeğe ilişkin yazılarındaki en önemli gözlemi nedir?
1910 gibi erken bir tarihte Alman sosyolog Georg Simmel yemeğe ilişkin yazılar yazmıştır. Aslında yemek çok bireysel bir konu olmakla birlikte dünyadaki herkes tarafından paylaşılan bir deneyimdir. Simmel’in yemeğin sosyal ilişkilerin merkezi olduğu üzerine gözlemi halen günümüzde de doğru gözükmektedir. Kimin, kiminle, nerede ve ne ile yediğinin önemi sadece bireysel kimliklere değil, aynı zamanda grup kimliğine de yansımaktadır. Özel/bireysel ile kamusal/sosyal arasındaki bu bağlantı sosyoloji için çok önemlidir.
Genel olarak yemek yeme konusuna olan ilgi hangi tarihten itibaren artmış ve küreselleşmiştir?
Genel olarak yemek yeme konusuna olan ilgi 1980’lerden itibaren artmış ve küreselleşmiştir.
Yemeğin daha popüler bir ilgi alanı olması sonucunda hangi bilim alanlarına ilginin artmasına yol açmıştır?
Yemeğin daha popüler bir ilgi alanı olması sosyoloji, antropoloji, coğrafya ve kültürel çalışmalar gibi daha fazla sosyal bilimin ilgisinin artması anlamına gelmektedir.
Yemek üzerine ilk akademik çalışmalar genellikle hangi bilim alanlarından alanlarından geliyordu?
Yemek üzerine ilk akademik çalışmalar genellikle farmakoloji, tarım, tıp ve beslenme alanlarından geliyor
fakat gıdanın sosyo-kültürel boyutlarından ziyade gıda sisteminin spesifik yönlerine odaklanıyordu.
“Modern insan gıda sistemi, sayısız mikro organizma çeşidini unutmadan, insanlar ve simbiyotik olarak birbirine bağlı evcilleştirilmiş bitkiler ve hayvanlar arasındaki son derece karmaşık bir biyolojik ilişkiler dizisi
olarak kavramsallaştırılabilir…” Sosyal bilimciler yukarıdaki anlatılan sistemin hangi boyutuna odaklanmaktadır?
“Modern insan gıda sistemi, sayısız mikro organizma çeşidini unutmadan, insanlar ve simbiyotik olarak birbirine bağlı evcilleştirilmiş bitkiler ve hayvanlar arasındaki son derece karmaşık bir biyolojik ilişkiler dizisi
olarak kavramsallaştırılabilir…”. Sosyal bilimciler bu sistemin sosyal ve kültürel boyutlarına odaklanırlar.
Sosyologlar yemek pişirmeyi, fazlasıyla fizyokimyasal veya psikofizyolojik olarak ele almalarına ek olarak, hangi konuyla da ilgilenirler?
Tarihsel olarak sosyologlar yemek pişirmeyi, fazlasıyla fizyokimyasal veya psikofizyolojik olarak yaklaştıkları kadar, yiyeceğin bedenle birleşmesi olarak da ele alırlar.
Erken dönem sosyologlarının, yemeğin özellikle ekonomik yönüne odaklanması ile ortaya çıkan yaklaşımları kaça ayrılmıştır ve nelerdir?
Erken dönem sosyologları, yemeğin özellikle ekonomik yönüne odaklanarak belki de Marx’ın etkisiyle, yemek üretimine büyük önem verdiler (özellikle köy sosyolojisinde yer alan tarımsal üretimde). Tarım-gıda çalışmaları (agri-food) yemeğin tarladan sofraya izini sürerek tarımdaki teknolojik değişikliklerin aynen çevresel sorunlarda olduğu gibi sosyoekonomik sonuçlarına bakar. Bu çalışmalar iki ayrı yaklaşım içerir:
• Küresel gıda üretiminin politik bağlamını vurgulayan rejim teorileri
• Yasal düzenlemeler ve çeşitli paydaşlar da dâhil olmak üzere gıda ürünleri zincirlerini izleyen metâ sistemleri yaklaşımı
Poulain (2002) yemek sosyolojisi teorilerini hangi tarihsel dönemlere ayırmaktadır?
Poulain (2002) yemek sosyolojisi teorilerini iki tarihsel döneme ayırmaktadır: Disiplinin doğuşundan 1960’ların ortasına kadar olan dönem ve 1960’ların ortasından günümüze kadar olan dönem.
Poulain'in (2002) erken dönem yemek sosyolojisi teorisinin odak noktası nedir?
Poulain (2002) yemek sosyolojisi teorilerini iki tarihsel döneme ayırmaktadır: Disiplinin doğuşundan 1960’ların ortasına kadar olan dönem ve 1960’ların ortasından günümüze kadar olan dönem. Erken dönemde yemek nadiren ana odak noktası olsa da mevcut dönemi tanımlayan şey, meşru bir çalışma nesnesi olarak yemeğe bilerek odaklanılmasıdır.
Durkheim başlangıçta yemeyi ve içmeyi öncelikle biyolojik (sosyal olmayan) olarak dışlasa da sonrasında bu konu hakkındaki düşünceleri nelerdir?
Durkheim yemeyi ve içmeyi kesinlikle öncelikle biyolojik (sosyal olmayan) olarak dışlasa da (ve daha sonra dahil etse de), sofra adabı, yemek yükümlülükleri ve genel olarak yemek, toplum tarafından bireye empoze edilen toplumsal olgular olarak, dolayısıyla sosyoloji alanı içinde kolaylıkla kabul edilebilir.
Kültürel yaklaşımcılar (culturalists) yapısal yaklaşımlara verdikleri yanıtlar nelerdir?
Kültürel yaklaşımcılar (culturalists) aşağıda ayrıntılı bir şekilde tartışıldığı gibi yapısal yaklaşımlara büyük bir istekle yanıt vermişlerdir. Kültürel araştırmacılar genellikle evrensellik iddiaları konusuna kuşkulu yaklaşır ve farklılıktan ziyade aynı olanın üzerine odaklanmayı eleştirirler. Kültürel yaklaşımcılar önemli olsa da mevcut yapıların insanların davranışını belirleyen tek şey olmadığını iddia ederler. Çünkü baskın kültürler içinde var
olan alt kültürleri de görebiliriz ve baskın mutfak yapısına meydan okumadan alternatif ve aşırı yemek yemek kültürleri de yaratabiliriz.