Bilinç Sorunu
Bilinç nedir?
Bilinç tanımlanması en güç kavramlardan biridir, genel olarak etrafındaki dünyanın ve kendinin farkında olmak, duyabilmek, hissedebilmek, duyumlara uygun tepkiler verebilmek olarak
tanımlanabilir.
Chalmers bilinçle ilgili sorunları nasıl ayırır?
• Çevresel uyaranları birbirinden ayırt etme, sınıflandırma ve tepki verme becerisi.
• Bilişsel bir sistem yoluyla bilginin birleştirilmesi.
• Zihinsel durumların dışa vurulabilirliği.
• Bir sistemin kendi içsel durumlarına erişebilme becerisi.
• Dikkatin belli bir noktada odaklanabilmesi.
• Davranışın istemli bir şekilde kontrol edilmesi.
• Uyanıklık ve uyku hali arasındaki ayrım.
Farkındalık nedir?
Farkındalık bilinçle en bağlantılı kavramdır. Farkındalık nelerin bilincinde olup nelerin olamayacağımız sorunudur.
Kendi zihnimizde ya da bedenimizde olanları özel bir şekilde, birinci şahıs bilgisiyle biliriz. Buna dolaysız farkındalık ya da ayrıcalıklı erişim adı verilir.
Kişinin neyi bilinçli kontrol edip edemediği ayrımı nasıl yapılabilir?
Bir yanda, isteyerek, bilinçli bir şekilde niyet ederek yaptığımız
davranışlar vardır, diğer yanda, kontrol etmek istesek de kontrol edemediğimiz istemsiz davranışlar vardır. Örneğin; sırf belli bir duyguyu hissetme kararı aldığımız için ya da öyle istediğimiz için o duyguyu hissetmemiz hiç de kolay değildir.
Descartes ve Locke'a göre bilinçli olmak nedir?
Descartes ve Locke gibi düşünürler için bilinçli olmak tam da bu anlamda, zihnimizin içinde olup bitenlerin farkında olmaktır. Bu
anlamda bilinç, kişinin kafasından geçenlerin ya da zihninde neler olup bittiğinin farkında olmasıdır. Böylece bilinç, kişinin sahip olduğu bütün düşüncelerin, duyguların ve isteklerin, o kişiye ait zihinsel durumlar olarak bir araya gelmesini sağlayan koşuldur.
Epifenomenalizm bilinçli olmayı nasıl tanımlar?
Bilincinde olmadığımız zihinsel durumlar olduğuna inanırken materyalist yönelimli araştırmacılar, bilincin beynin ve sinir sisteminin içinde oluşan olayların sonunda ortaya çıkan bir yan ürün olduğunu iddia eden epifenomenalizm, zihinsel bir olgunun zaten bilinçli olmakla aynı şey olduğunu, bunun dışında kalan her şeyin beynin sinirsel ve fizyolojik işleyişi olduğunu iddia ederler.
Kişinin zihinsel durumlarının bilinçle ilişkisi nasıl açıklanabilir?
Kişinin zihinsel durumları (duygular, duyumlar, inançlar, umutlar, arzular, korkular vb.) bilincin dolaysız nesneleridir ve bu anlamda, bilincin nesneleri olarak özel tür nesnelerdir. Daha önce bahsettiğimiz, gülün kırmızılığı, buzun soğukluğu gibi algılanmış niteliklerin deneyimi de bilinçli bir deneyimdir. Bir bilinç nesnesinin, yani bir zihinsel durumun bilincinde olan insan, o durumu dolaysız olarak bilir ve diğer kişilerin o zihinsel duruma o kişinin olduğu gibi doğrudan, dolaysız bir erişimi olamaz. İçebakışla edindiğimiz bilginin, kendimiz tarafından hatalı olarak tanınması ve yanlış olması mümkün değildir. Bir başkasının kişinin kendi zihinsel durumları hakkındaki yargısını değiştirmesi mümkün değildir.
Her zihinsel durumun, mutlaka kişinin bilincinde olmadığı düşüncesinin kanıtları nelerdir?
Nörolojiden edinilen kimi bulgular ve psikopatolojik bozukluklar yönelimsel zihin halleri gibi gülün kırmızılığını görmek, buzun soğukluğunu hissetmek ve bunları sözel olarak ifade etmek gibi bazı nitel zihin hallerinin de her zaman bilinçli olmadığını göstermektedir. Bu konudaki en önemli kanıtlar beyin hasarından
kaynaklanan amnezi (unutkanlık) sendromu ve “kör görü” (blindsight) adı verilen bir nörolojik hastalıkla ilgili bulgulardan gelmektedir. Her iki grup hasta öğrenme ve öğrendiğini uygulama yönünden yeteneklerini kaybetmemiş olsalar da, bunu yapabildiklerinin farkına varamamaktadırlar. Amnezi hastaları, bütün algısal ve bilişsel becerilerini, normal olarak korumalarına rağmen, bir dakika önce ne yaptıklarını ya da kim olduklarını hatırlayamamaktadırlar.
Yoksun nite (absent qualia) nedir?
Yoksun nite (absent qualia) kavramı, kişinin hiç bir nitel zihin halinin, yani algılanmış niteliğin bilincinde olmadığının varsayıldığı bir düşünce deneyidir. Bu düşünce deneyinde, hastanın bütün duyularının mükemmel işlediği, ama görme, işitme, koklama,
tat alma gibi duyularının hiçbirinin nitel bir algısı olmadığı varsayılır. Bunlara zombi adı verilir.
Öznellik nedir?
Öznellik bilincin özüdür. Bilinç öznel deneyimle bağlantılı olması bakımından kişinin kendine yönelik farkındalığı, yani kendilik
bilinci olarak tanımlanır.
Öznellik ve bilinç ne şekilde iç içedir?
Bilinçle ilgili yapılan çeşitli tanımların ortak özelliği, bilinci fenomenolojik ve davranışsal yönden öznel deneyimin nasıl ifade edildiği bakımından ele almalarıdır. Bu genellikle “doğrudan ya da dolaysız farkındalık” ya da “ayrıcalıklı erişim” diye adlandırılan bilinç durumudur. Örneğin; karnımıza şiddetli bir ağrı saplandığında bu ağrıyı doğrudan birinci şahıs formunda hissederek biliriz.
Öz bilinç nedir?
“İçebakış” ya da “içgörü” olarak da ifade edilen öz bilinç, ikinci düzey bir bilinç durumudur. Özellikle insanlara has olduğu, insanla hayvanı ayıran en temel özellik olduğu düşünülür. Öz bilinç ya da kendilik bilinci de denilen bu ikinci düzey bilinç durumunda, bilincimizin içeriği ya da kendiliğimiz, bilincin nesnesi haline gelir. Örneğin; karnımıza şiddetli bir ağrı saplandığını bilmemiz, ayrıcalıklı erişim yoluyla doğrudan yaşadığımız bir bilinç deneyimidir. Ama bu ağrı deneyimini “bacağıma sanki binlerce iğne batıyor” şeklinde ifade ettiğimizde, bu bilinçli halin kendisi, bilincin içeriği haline gelmiş olur.
Kendilik bilinci nedir?
Kendilik bilinci, kişinin kendi kendinin, yani kendi içsel, zihinsel durumlarının farkında olmasıdır. kişinin kendi zihinsel durumu ve davranışlarında yansıyan zihinsel süreçleri hakkında bilgi sahibi olması, kendilik bilgisiyle de bağlantılıdır.
Kant'a göre özne tam algılamasının(bilinçli algılaması) önemi nedir?
Özne tam algısı ya da “bilinçli algılaması” sırasında kendi bilincine varmaktadır. Tam algı algılayanın kendini idrak etmesi, kendini algılamasıdır. Bir başka deyişle tam algı, algılanan nesne karşısında bu algılamayı yapan özne olduğunun bilincine varmaktır. Bu nedenle Kant’a göre: “Bu tam algı ilkesi, bütün bir insan bilgisindeki en yüksek ilkedir”.
Kant'a göre kendilik bilincinin önemi nedir?
Kant’a göre, saf tam algının birliği, bütün sentezi a priori olarak önceleyen “kendilik bilinci”dir. “Kendilik bilinci” sayesinde özne, yetileri aracılığıyla kurduğu tasarımsal dünyayı ve bilgisini bir birlik içinde tutar. “Kendilik bilinci”, bu nedenle bütün yetileri, a priori olarak öncelemek zorundadır. Kant’a göre, sentetik birliği veren “kendilik bilinci” olmasaydı, görülerin düzenlenmemiş çokluğu içinde kalırdık.
Yönelimsellik nedir?
Yönelimsellik, bilincin, her zaman bir şeyin bilincinde olması demektir. Ancak bilincin nesnesi, her zaman, gerçekten orada var olan bir şey olmak zorunda değildir.
Noema nedir?
Brentano “bilincin yönelmişliği”ni, belli bir nesneye yönelmişliği olarak tanımlar. Ancak bu bilincin yönelmişliğinin tam olarak neden oluştuğu sorusunu yanıtsız bırakmaktaydı. Husserl, bu eksikliklere ya da boşluklara bağlı olarak, bilinci bir nesneye yönelmiş kılan bilinç özelliklerinin, neler olduğu üzerine ayrıntılı bir çözümleme sunma yoluna koyulmuştur. Bilincin bütün özelliklerinin hepsini birden noema diye tanımlayan Husserl, noema’ nın belli bir zamanda bilinci, görünüşte bir nesneye yönelmiş olarak kendisini gösteren edimle birleştirdiği saptamasında bulunmuştur. Bu anlamda noema bilinç ediminin yöneldiği nesne olmaktan çok, bilincimizin nesneyle ilişkiye geçmesini olanaklı kılan yapıdır.
Ponce de León’un gençlik çeşmesi arayışı yönelimselliğe nasıl örnek olur?
Ponce de León’un gençlik çeşmesini bulmak istemesi, hiçbir zaman bulamaması, yönelimsellik konusunda verilen klasik örneklerden biridir. Ponce de León’un gençlik çeşmesini bulması zaten beklenemezdi, çünkü; öyle bir şey yoktur. Ama gençlik çeşmesinin gerçekte var olmaması, Ponce de León’un, gerçekte hiçbir şey aramadığı anlamına gelmez. O bir şey arıyordu. İşte bu yüzden onun arayışının yönelimsel bir nesnesi olduğunu söyleriz. Ama baktığı şey, yani arayışının yönelimsel nesnesi, gerçekte yoktur.
Thomas Nagel'ın fiziksel bir evrende bilinci nasıl olduğuna dair yorumu nedir?
The View From Nowhere (Hiçbir Yerden Bakış) adlı eserinde, bu ikilemi çözmek üzere, “bilinçli bir organizma olarak insan varlığını, kimyasal öğelerden oluşmuş ve uzayda yer kaplayan, ama aynı zamanda dünyaya ilişkin bireysel bir bakış açısına, kendisine ilişkin farkındalığa sahip fiziksel bir sistem olarak” ele alan bir bilinç kuramına ihtiyaç olduğunu belirtir (Nagel, 1986: 51). Ancak Nagel, böyle bir bilinç kuramını geliştirmekten henüz çok uzak olduğumuz kanaatindedir.
Yeni Gizemciler kimdir?
Beynin bilincin nedensel temeli olduğunu kabul eden, ama bu bağlantının doğasının, bizler için bir giz olduğunu iddia eden araştırmacılara yeni gizemciler adı verilir.
İndirgemeci Olmayan Fizikalizm (Supervenience) nedir?
İndirgemeci olmayan fizikalizm bilincin, beyin süreçlerini izleyerek, onlara bağlı olarak, ortaya çıktığını varsayar. Bu görüşün temelindeki fikir, beyin süreçlerinde bir değişiklik meydana gelmeden zihinsel durumlarda bir değişiklik olmayacağıdır. Eğer kişi kendini susuz hissettiği bir zihinsel durumdan, kendini susuz hissetmediği bir duruma gelmişse o zaman bu, buna karşılık gelen bir beyin durumunda, değişiklik olmuş demektir. Bu görüşün en önde gelen savunucuları Jaegwon Kim ve John Searle’dür. İndirgemeci olmayan fizikalizmin çıkış noktası, bilinci, elemeci olmayan bir materyalist anlayışla açıklamaktır. Dolayısıyla bilincin tamamen beynin durumlarına bağlı olduğunu söyler.
Panpsişizm (Tüm Ruhçuluk) nedir?
Panpsişizme göre, tüm evren, bir zihne sahip olan organizmadır. Bu görüş, nadiren açıkça ifade edilmesine karşın, özellikle gizemciler arasında içten içe varlık gösterir. Bunun da sebebi, bu görüşü savunan araştırmacıların, eğer bilinci mikrosüreçler bağlamında açıklayacaksak, o zaman bilinç bir şekilde bu mikroorganizmalarda bulunmalıdır, fikrine sahip olmalarıdır.
Evrimsel psikolojide bilinç nasıl tanımlanır?
Evrimsel psikoloji; bilincin, akıllarımızı diğer insanların akılları için birer model olarak kullanabilmemizi, onların davranışlarını önceden tahmin etmeyi sağlamak amacıyla ortaya çıktığını öne sürer. Bu anlamda bizler, kendi bilincimizi, başkalarının bilincini anlama konusunda bir model haline getiririz. Bilinç, Humphrey’e göre, karşımızdaki insanın nasıl bir iç dünyaya sahip olduğu konusunda zihnimizde bir model oluşturabilme, giderek daha geniş anlamda, bir problemi çözmek için, geçmiş ve geleceği aynı anda zihinde canlandırabilme yeteneğidir.
Heterofenomenoloji nedir?
Heterofenomenoloji, Daniel C. Dennett’in bilincin öznel bir deneyim olduğunu ve bir başkası tarafından nesnel bir olguymuş gibi tanımlanamayacağını öne süren Kartezyen teze karşı geliştirdiği bir yöntemdir. Heterofenomenolojiye göre, içsel yaşantıları doğabilimi çerçevesinde incelemenin tek yolu, bu iç yaşantıları kişinin davranışına, konuşmasına yansıyan yönüyle ele almaktır.