YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI

Yaşamlarına ve zamanlarına hedef ile yön verenler ''ne istiyorum, benim için önemli olan ne?'' sorusunu sorarlar. Bu soruların cevabı ışığında öncelik sıralaması yapar, uzun, orta ve kısa vadeli hedeflerini ve hatta günlük aktivitelerini belirler. Böylece mekanik, günlük koşuşturma içinde anlamını yitirmiş ve dengelerin bozulduğu bir yaşam sürmekten korunurlar.  Smith'in kişisel doyum ya da üretkenlik piramidi adını verdiği piramidin en altında temel değerler yer alır. Uzun vadeli ve orta vadeli hedefler ve günlük uğraşlar bu temel değerlerin üzerine inşa edilir. Smith'e göre kişilerin uzun ve orta vadeli hedefleri   temel değerleri ve ilkeleri ile  uyum içinde olmazsa, çok iş başarılabilir ama mutlu ve huzurlu  olamaz.

Başarılı insan stresi başarılı yöneten hatta onu yaratıcı gerilime dönüştürerek ondan yararlanan insandır. Stres bazıların kırılmasına, bazıların da rekorlar kırmasına neden olabilir. Stres sürekli hale geldiğinde gerilime dönüşür. Dünyanın bizim için strese neden olabilecek pek çok şeyle dolu olduğu, kötü bir haberdir. İyi haberse onunla etkili biçimde başa çıkmayı öğrenebileceğimizdir. Hayatta başarılı olabilmek için insanlarla olumlu ilişkiler geliştirmeyi öğrenmemiz gerekir. Dikkatinizi başkaları üzerinde toplamaya başladığınızda, iyi ilişkilerin potansiyeli büyük ölçüde artar. İnsanlar ne kadar bildiğinize önem vermez, ta ki ne kadar önem verdiğinizi bilene dek. Her insanı olumlu beklentilerle karşılayın ve her karşılaşmanın olumlu sonuçlar vermesini bekleyin. Başkaları pahasına kendini ilerletmek, başarılı olduğunuzu sanmaktır. En iyi ilişkiler, her iki tarafın da sürekli diğerlerinden bir şey aldığı ilişkidir. Bir ilişkiyi başlatırken, kullanılabilecek en iyi stratejilerden biri, dikkati ilişki kurmak istediğimiz insanların ilgi alanları üzerinde toplamaktır. Dünyada hiçbir şey insan kadar önemli değildir. İnsanlar sizin görüşünüze veya ürünlerinize inanmadan önce size inanmalıdır. Diğerleriyle olumlu ilişkiler geliştirmek bir tek noktaya dayanır o da insanlara değer vermektir. En çekingen veya yıpratıcı insan dahi, değişerek olumlu ilişkiler geliştirmeyi başarabilir. İş yaşamında veya özel yaşamında başarı büyük ölçüde kişinin iletişim yeteneğine bağlıdır. Hedefiniz, karşınızdakinin mesajının içeriğini anlamanın yanı sıra, sizin ona ve söylediğiniz şeye saygı duyduğunuzdan emin olmasını sağlamaktır. Hiç bir şey başarılı bir iletişimde bulunmakta olduğunuzu, dinleyicinizden sözlü bir yanıt almaktan daha iyi açıklayamaz. Deneyimli iletişimciler, daha çok konuşmanın çözüm olmadığının farkındadır. Gereken daha çok dinlemektir. Eğer başkalarını ikna etmek istiyorsanız onların onayını almaya çalışmayın. İletişimde büyük mücadele, sizi dinlemekte olanların aklını, geçmişini ve düşünme yöntemlerini anlamaktır. Bunları uygulamak pek çok ''iletişim tıkanıklığı''ndan kişiyi koruyabilir. Birini güdülemek, onu harekete geçiren, içindeki bir şeyle bağlantı sağlamaktır. Güdü başarı için zorunludur. Kendinizi güdülememişken başkalarını güdülemek olanaksızdır. Büyük bir işi veya projeyi daha küçük, elde edilebilir parçalara ayırmak, bütünün erişebilir görünmesine neden olur. Bu da güdülenme sağlar. Başkalarını güdülendirmeye her zaman, iletişimde sarih olunmasıyla başlamalıdır. Tarihteki büyük insanların tek ortak paydası, yaptıklarına inanmalarıdır. İnsanlar mantığınızın yüksekliğinden çok, kanaatlerinizin derinliğiyle ikna olmaktadır. Kişisel gelişim sürecinde olgunluk ve hoşgörü önemli hususlardır. Hoşgörüden kastedilen bireyin kendisine yönelik hoşgörüsü ve olgunluğudur. Yani kişinin zayıf yönlerinin olabildiğince kabul etmesi ve eksikliklerini olgunlukla karşılayabilmesidir. Hiçbir kişi hatada ve eksiklikte yalnız değildir. Her insanın yetemediği, zayıf kaldığı durumlar vardır. Hatalar bireyin önünde aşılmaz bir dağ oluşturmamalıdır. Kişi bunlara takılıp kalmamalıdır. Birey eksikliklerini olgunluk ve hoşgörü içerisinde yeniden şekillendirip, daha iyiye yönlendirmesi gerektiğini unutmamalıdır. Varlıklarını kabul edip onları güzele ve iyiye doğru yönetmelidir. Yoksa hoşgörü ve olgunluktan kasıt, hatayı ve eksikliği kabullenip kalmak, hele hele onları değişmez engeller olarak görmek değildir. Kişi üstün ya da zayıf yönlerini bu bakışla tespit etmeye çalışmalıdır.

Kişisel yetkinlik, bireyin işin ve sosyal çevrenin isteklerine yanıt verebilme yeteneğidir. Buna göre kişisel yetkinliğin üç yönünden söz edebiliriz. Birinci yönüyle kişisel yetkinlik, bir işi başarmaya ilişkin yargıdır. Bu yargı örgütsel anlamda bireyin kendini değerlendirmesine, iş ve iş çevresine bağlıdır. İkinci olarak kişisel yetkinliğin dinamik bir sürecidir. Çünkü yetkinlik algısı zaman içinde edinilen yeni bilgilere ve edinilen deneyime göre değişir. Üçüncü yönüyle kişisel yetkinlik harekete geçme unsurunu içerir; şartları değiştirmeye ilişkin genel ve karmaşık bir süreci yansıtır. Kişisel yetkinlik, insan davranışının yalnızca içsel uyaranlarla veya sadece dışsal uyaranlarla ilgili değildir; aksine içsel ve dışsal uyaranların etkileşimi sonucunda ortaya çıkar.

* Kişisel yetkinlik; Kişisel yetkinliği olan insanların yeni durum ve ortamlara uyum sağlama yetenekleri yüksektir. Dürüstlük, öğrenmeye hevesli olmak, takım çalışması, cana yakınlık, motivasyon, dayanıklılık, maceracı, emin, işbirliği yapan, enerjik, yardımsever, sabırlı, dengeli, olumlu, titiz, hızlı, güvenilir, ince, hoşgörülü, anlayışlı ve çok yönlü olmak kişisel yetkinlik özellikleri arasındadır. * Aktarılabilen yetkinlikler; Bu tür yetkinlikler, farklı ortamlarda kullanılabilen, iş yapabilme yetkinliğidir. İnsana yapabilme yeteneği kazandırır. Aktarılabilen yetkinlikler; Analitik yetkinlik, Teknik yetkinlik, Fiziksel yetkinlikler olarak sınıflandırılır. * Profesyonel yetkinlikler; Bu tür yetkinlikler, işe özgü ve işin yürütülmesi için gerekli olan özel yetkinliklerdir. Aktarılabilir yetkinlikler olmadıkça profesyonel yetkinlikler bulunmaz. Profesyonel yetkinlikler kişisel gelişimin üst aşamalarında elde edilebilecek yetkinliklerdir. Bunlar bir işi profesyonel bir yetkinlik düzeyinde yapabilmesi için gerekli olan her tür bilgi ve beceriyi kapsar.

Başarılı insanın ilk özelliği “başarı inancı”dır. Kişi olumlu inanç ve düşüncelere sahip, zorluklarla uğraşmayı seviyor ve onların üstesinden gelmekten haz duyuyor ise, başarının yarısını gerçekleştirmiş sayılır

İnsanı harekete geçiren ve hareketlerinin yönlerini belirleyen, onların düşünceleri, umutları, inançları,kısaca arzu, ihtiyaç ve korkularıdır. Bütün bunlar kişiyi motive edici faktörlerdir.

Başarma İhtiyacı Teorisine göre insan, üç tür ihtiyacın etkisi altında davranışta bulunur. Bu ihtiyaçların hem birey hem de toplum yaşamında önemli yeri vardır. Başarma ihtiyacı teorisi ihtiyaçları şu şekilde tespit etmektedir:
• İlişki kurma (bağlılık) ihtiyacı,
• Güç kazanma ihtiyacı,
• Başarma ihtiyacı.

Başarma ihtiyacını fazla hisseden insanların özellikleri şunlardır:
• Bireyi yönlendiren temel faktör maddî çıkarlar (ödüller) değil, başarılı olmanın verdiği kişisel tatmindir.
• Başarılı olmak isteyen insanların sorumluluk alma ihtiyaçları daha yüksektir.
• Başarılı olmak isteyen insanlar kendilerini sürekli gerçekçi hedeflere yöneltirler.
• Başarma ihtiyacı yüksek insanlar başarılarını takdir edecek ödüllere ihtiyaç duyarlar.

Başarma ihtiyacı teorisine göre kişileri işyerinde başarılı kılmak için onları başarısız kılabilecek;
aşırıya kaçan amaçların, belirsiz görev tanımlarının bulunmaması gerekir. Başarma ihtiyacının önemi,
insanı örgütsel amaçlar doğrultusunda harekete geçmekten alıkoyan korkuların ortadan kaldırılması ve
kendine güven duygusunun verilmesinin önemini vurgulamasıdır. Dolayısıyla yöneticiler, çalışanlarını iyi
tanıyıp, onun duyduğu ihtiyacı doğru tespit eden ve ona göre davranan bir örgütsel politika izlemelidirler.
Böylece örgütte kişinin başarı ihtiyacını karşılamak için uygun ortam hazırlanmış olur.

Bireysel başarı faktörlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

Ne istediğini kesin olarak ortaya koymak,Sonuç alıncaya kadar eylemi sürdürmek,İstediğini elde edinceye kadar davranışları değiştirebilme esnekliği göstermek,Amaçları gerçekleştirip hedeflere ulaşıncaya kadar; hırslı, inançlı, enerjik olmak ve iletişim yetkinliği gösterebilmek.

Peter Drucker hayatta başarılı olmak için aşağıdaki stratejilerin uygulanmasının önemli olduğunu belirtmektedir:
• Mükemmele ulaşmak için bir kez daha dene, kaç yaşında olursan ol,
• İnsanların dikkatini çekecek kadar mükemmel bir iş yap,
• Birçok konuda derinleş,
• İyi yaptıklarını, yapamadıklarını bil ve gelecek yıl için iyileştirme planı yap,
• Yeni bir göreve geldiğinde, yapman gerekeni öğren,
• Öldükten sonra neyle hatırlanmak istediğini kendine sor

İnsanlar, örgüt içinde önemli ve itibarlı olmaktan, önemli sayılmaktan ve “aranan adam” ya da “vazgeçilmez adam” olmaktan gurur duyarlar. Örgütte belli bir statü sahibi olmak, kişiye kendi ailesi ve özel çevresinde itibar kazandırır.

Etkin bir yönetici olan Bill Gates'in firmasında uyguladığı başarı stratejileri, başarımcı yazılımcının yönetsel konulardaki yetkinliğinin de ne ölçüde gelişmiş olduğunu göstermektedir:
• Bir vizyon sahibi olmak.
• Çok çalışmak,
• Yetenekli elemanlarla çalışmak,
• Çalışanları işe katmak,
• Elemanlara değer vermek,
• Piyasanın gelişimini takip etmek ve piyasayı şekillendirmek,
• Odaklanmak,
• Alçakgönüllü bir yaşam sürmek.

Düşük motivasyonun çalışanlarda ortaya çıkarabileceği olumsuzlukları aşağıdaki gibi özetlenebiliriz:
• Çalışanın düşünsel emeği ve yeteneği işin görülmesinde önemli ise, verim büyük ölçüde
etkilenecektir. Fakat çalışanlar, düşünsel emek ve yeteneklerini işin görülmesinde
kullanmıyorlarsa, verim önemli ölçüde etkilenmeyebilir.
• Düşük moral çalışan üzerinde fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıklara neden olur. Psikolojik rahatsızlıklar çalışanların dikkatlerinin dağılmasına ve iş kazalarının artmasının nedenidir.
• Düşük moral işten ayrılmalara, iş gruplarından kopmalara neden olur. İşe devamsızlık artar ve işgören devri yükselir.