Birinci Meşrutiyet’in İlanı
Meclis-i mebusan ne demektir?
Meclis-i mebusan, halk arasından ve halkın oylarıyla seçilmiş mebus adı verilen, bugünkü anlamıyla milletvekillerinin oluşturduğu topluluğun adıdır. Bugün meclis-i mebusan yerine büyük millet meclisi söyleyişi kullanılmaktadır.
Usûlü’l Hikem fi Nizamü’l-Ümem kim tarafından yazılmıştır?
Usûlü’l Hikem fi Nizamü’l-Ümem, İbrahim Müteferrika tarafından yazılmıştır ve III. Ahmet’in fermanı (5 Temmuz 1727) ile İstanbul’da kurulan Matbaa-i Âmire’de basılan ilk kitaplardandır.
Birinci ve İkinci Meşruiyet hangi tarihlerde ilân edilmiştir?
Meşrutiyet Osmanlı insanının kavramlar dünyasına 19. yüzyılda girmiş ve iki kez denenmiştir. Bunların ilki 23 Aralık 1876, ikincisi ise 24 Temmuz 1908 tarihlerindedir.
II. Meşrutiyet ne zaman ve kim tarafından sona erdirilmiştir?
11 Nisan 1920’de, Sultan Vahdettin eliyle meclis-i mebusan tamamen kapatılarak meşrutiyet rejimine son verilmiştir.
Birinci ve İkinci Meşrutiyet arasında yönetim açısından fark nedir?
İkinci defa meşrutiyet uygulamalarının devam ettiği günlerde hükümdara ait yetkiler tam
anlamıyla sınırlandırılmış ve varlığı artık sembolik bir düzeye indirilmiştir. Oysa Birinci Meşrutiyet’te sultanın hak ve yetkilerine fazla müdahale edilememiş, kanun yapma ve yürütme yetkisi, bizzat Abdülhamid’in yönlendirmesiyle sultana bırakılmıştır.
Hangi ferman ile Osmanlı dünyası yeni bir kavram olarak “halk” ile tanışmıştır?
Tanzimat Fermanı’yla Osmanlı dünyası yeni bir kavram olarak “halk” ve içeriği yenilenmiş bir “kanun” anlayışıyla tanışır.
Tanzimat Dönemi'nde gazete faaliyetleri ve bu konuda öne çıkan gelişmeler nelerdir?
Söz konusu dönem için gazete faaliyetinin önündeki en önemli engel, halkın okuma
alışkanlığının olmamasıymış gibi görünmektedir. Fakat buraya gazetenin, gazete yazılarının ve bu yazılarda sunulan kavramlar dünyasının yeniliğini / yabancılığını eklemek gerekir. Ancak böyle düşünülebilirse hedefe kısa bir sürede ulaşmanın imkânsızlığı anlaşılabilecektir. Gazetelerin döneme en büyük katkısı, artık hayatın merkezine yerleşen yeni değerlerin eğitimini ve kamuoyunun oluşturulmasını üstlenmiş olmalarıdır. Dönemin süreli yayınlarından en az bunun kadar önemli bir diğer beklenti, Osmanlı milletini oluşturmak için dil birliğinin sağlamasına yardımcı olmalarıdır. Bu sebeple de “Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi”nde belirtildiği gibi “umum halkın anlayabileceği bir dil” kullanımını seçerler.
1860’lı on yılın sonuna gelindiğinde, 1864’te basını sıkı bir takibe alarak sansür ve kapatma cezaları veren “Matbuat Nizamnamesi”ne rağmen topyekûn eğitim seferberliğinin bir sonucu olarak yayımlanan gazetelerin sayısı çoğalmış, dergi çalışmaları yaygınlaşmış ve hatta kadınlara ve çocuklara yönelik süreli yayın faaliyetleri başlamıştır. Bu durum Osmanlı dünyasında süreli yayın faaliyetine yönelik bir ilginin oluştuğuna ve giderek okuma alışkanlığı edinmiş bir kitlenin yetişeceğine dair bir gösterge olarak değerlendirilebilir.
Islahat Fermanı’na ilk önemli itiraz kimin tarafından, hangi nedenle gelmiştir?
Islahat Fermanı’na ilk önemli itiraz Tanzimat Fermanı’nın mimarı olan Mustafa Reşit Paşa’dan
gelmiştir. Reşit Paşa özellikle de gayrimüslim tebaaya eşitliği sağlamak amacıyla verilen hakları eleştirerek Osmanlı ülkesinde bunların uygulanmasının mümkün olmadığını belirtmiştir.
Tasvir-i Efkâr gazetesini kim çıkarmaya başlamıştır?
Tercüman-ı Ahval’deki sonra Osmanlı ülkesinde sayısının çoğalması amacıyla Şinasi,
Tasvir-i Efkâr adını verdiği yeni bir gazeteyi neşretmeye başlamıştır.
Osmanlı Devleti'ndeki ilk gazete hangisidir, kaç yılında çıkarılmaya başlanmıştır?
Takvim-i Vekayi (1831) Tanzimat’ın ilanından sekiz yıl önce ve II. Mahmut’un izin ve isteğiyle yayımlanmaya başlamıştır.
Yeni Osmanlılar Cemiyeti başka hangi isimle anılmıştır?
Yeni Osmanlılar Cemiyeti, 1840’tan itibaren Avrupa’da yayılan “jeune: genç” terimi dolayısıyla “Genç Türkler” olarak da anılmıştır.
Yeni Osmanlılar Cemiyeti nasıl bir ortamda doğmuştu?
Cemiyet, Islahat Fermanı’nın ve Kuleli vakasının olumsuz havasının sürdüğü, Girit sorununun tekrar yükseliş gösterdiği günlerde bir tepki hareketi olarak doğmuştur: “Reşid Paşa’nın ölümünden (1858) sonra birbirini takip eden Cidde, Lübnan (1860-1861) meseleleri, Eflâk ve Boğdan’nın prenslik oluşu (1861) ve hemen arkasından çok kuvvetli bir muhtariyete doğru gidişi, mali buhranlar ve onları doğuran israflar, Mısır’ın 1864-1865 seneleri arasındaki vaziyeti, efkâr-ı umumiyedeki hoşnutsuzluğu artırması ve onu son bir tedbir gibi bazı siyasî kanaatlere götürmesi gayet tabiîydi. (…) Girit isyanının nasıl bir çıkmaz olduğunu Âli Paşa’nın meşhur lâyihasından anlamak mümkündür. (…) İşte Yeni Osmanlılar Cemiyeti bu hava içinde, fikirlerin ve hadiselerin müşterek baskısı altında kurulur.” (Tanpınar, 2006, s. 202-206).
Genç Osmanlılar'ın gazetecilik faaliyetleri nelerdir?
Yeni Osmanlılar, önce İstanbul’da sonra da Avrupa’da çıkardıkları gazeteler üzerinden meramlarını anlatmaya çalışırlar. Osmanlı’da sürmekte olan rejim anlayışını eleştirirler. Çalışmalarına İstanbul’daki baskılar özellikle de Kararname-i Âli yüzünden Avrupa’da devam eden Yeni Osmanlılar, 1867 yılından itibaren faaliyetlerini yoğunlaştırırlar. Kararname-i Âli’nin ilanı üzerine Agâh Efendi ve Ali Suavi Kastamonu’ya, Namık Kemal Erzurum’a, Ziya Paşa Kıbrıs’a sürülürler. Ancak Mustafa Fazıl Paşa’nın daveti üzerine sürgün yerlerine gitmeyerek Paris’e kaçarlar. Orada birlikte Muhbir’i çıkarmaya devam ederler. Ancak bir süre sonra ortaya çıkan bir anlaşmazlık üzerine Namık Kemal ve Ziya Paşa Muhbir’den ayrılırlar ve Hürriyet (1868) gazetesini çıkarmaya başlarlar. Muhbir’in yayımı bundan sonra Ali Suavi tarafından sürdürülür. Hürriyet’in yanında yayına başlayan bir başka gazete Ulûm da bu cemiyetin Avrupa’daki
yayın organıdır.
Namık Kemal'in hangi eseri meşrutiyet fikrini anlatma yolunda verilen çabayı anlatır?
Namık Kemal 1873’te yazdığı ancak adı ve içeriği değiştirilerek 1875’te yayımlanan oyunu
Gülnihal (Raz-ı Dil)’de meşrutiyet fikrini anlatma yolunda verilen çabayı anlatır.
Meşrutiyet aleyhindeki tartışmalar ve eleştiriler özellikle hangi gazete aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılmıştır?
Meşrutiyet aleyhindeki tartışmalar ve eleştiriler özellikle Basiret gazetesi aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Kanun-ı Esasi ne zaman ilân edilmiştir?
Kanun-ı Esasi 23 Aralık 1876’da ilân edilmiştir.
Kanun-ı Esasi'nin Tersane Konferansı’nın açılış gününde ilân edilmesinin sebebi nedir?
Kanun-ı Esasi 23 Aralık 1876’da Balkanlardaki meseleleri tartışmak üzere İstanbul’da toplanmış olan Tersane Konferansı’nın açılış gününde ilan edilir. Osmanlı Anayasası’nın ilanının böyle bir güne denk getirilmesinin sebebi, Avrupalı devletleri, Osmanlı’daki “reformları takip maskesi altında devletin iç işlerine müdahaleden alıkoymak”tır.
‘Talimat-ı muvakkate’ nedir?
‘Talimat-ı muvakkate’, Mithat Paşa tarafından hazırlanmış olan ve seçimlerin nasıl yapılacağı ile ilgili düzenlemeleri yapan yedi maddelik bir metindir.
Meclis-i Mebusa'ın kapatılması niçin büyük itirazlara yol açmamıştır?
Meclisin kapatılması büyük itirazlara yol açmaz. Çünkü “Genç Osmanlılar dağılmış, Mithat Paşa sürgüne gönderilmiş, ordu savaş nedeniyle meşrutiyete sahip çıkacak bir durumda değildi.” (Kızıltan, 2006, s. 271). Batılı ülkeler ise meclisi zaten kendi menfaatlerine uygun bulmamaktadırlar, bunun için de kapanmasına itiraz etmezler.
Hatta konu dönemin gazetelerinde bile yorumsuz biçimde yer alır. Uzun yıllar beklenilmesine rağmen meclisin kapatılmasına ve meşrutiyetin feshine tepkisiz kalınmasının ilk sebebi, meclisin açılması ve kapatılması konusundaki yetkinin anayasa ile sultana bırakılmış olmasıdır. Gelenekçi devlet anlayışıyla da örtüşen bu husus, sultanı yetkilendirmektedir. Abdülhamit ise sultan olarak anayasanın kendisine verdiği bir yetkiyi kullanmaktadır.
Meclis-i Mebusan hangi tarihte kapatılmıştır?
14 Şubat 1878 tarihinde Meclis-i Mebusan toplantı halinde iken Sultan II. Abdülhamid’in meclisi kapattığını bildiren iradesi okunmuştur.