aofsorular.com
EDB108U

Tanzimat ve Islahat Fermanları

4. Ünite 20 Soru
S

Batılılaşma hareketinin başlangıcını hangi olaylar oluşturur?

Başta Fransa’da elçi olarak görevlendirilen Yirmisekiz Çelebi Mehmet’in (ö. 1732) Paris Sefaretname’si başta olmak üzere, Batı’ya dair gözlemlerin etkisiyle başlayan Lâle Devri, özellikle matbaanın İstanbul’da kurulması, bir tercüme heyetinin oluşturulması
gibi olaylar Batılılaşma hareketlerinin başlangıcını oluşturur.

S

Avrupa başkentlerinde daimi Osmanlı elçiliklerinin açılması hangi padişah döneminde gerçekleşmiştir?

III. Selim döneminde yapılan önemli uygulamalardan birisi Avrupa başkentlerinde
daimi elçilikler açılmasıdır.

S

Sırp İsyanı ve Sırp Prensliğinin Kurulması nasıl gerçekleşmiştir?

15. yüzyılda Osmanlı topraklarına katılan ve 18. yüzyılın ortalarına kadar sorunsuz bir
biçimde yönetilen Sırp halkı, bu yüzyıldan sonra Osmanlı yönetimine karşı sorun çıkarmaya başlamıştır. Bölgenin Osmanlı, Rus ve Avusturya ordularının savaş alanı haline gelmesi, bu iki devlet tarafından Türkler aleyhine kışkırtılmaları ve giderek yükselen milliyetçi duygular sebebiyle merkezî yönetime karşı hareketleri, bölgedeki Osmanlı devlet görevlilerinin halka kötü davranmasıyla da isyan noktasına kadar yükselmiştir. III. Selim zamanında bölgedeki yeniçeri dayılarını sultana şikâyet eden Sırp ileri gelenlerinden bazılarının dönüşlerinde öldürülmesi üzerine 1804’te yeniçerilere karşı başlatılan ayaklanma zaman içerisinde Osmanlı yönetimine yönelmiş ve bağımsızlık taleplerine dönüşmüştür. Kısa süre içerisinde Avusturya, Rusya ve Fransa’nın da karıştığı bir mesele haline gelmiştir. Rusların desteğiyle Sırp isyanı daha da genişledi. Bu isyanlar süreci 1817’de Osmanlı sınırları içerisinde ve İstanbul’a bağlı kalmak koşuluyla Sırbistan Prensliği’nin Osmanlı Devleti tarafından kabul edilmesiyle sonuçlandı. Böylece Osmanlı tarihinde ilk defa bir Hristiyan toplum isyan ederek bir başarı kazanmış, siyasi bir statü elde etmiş oldu. Bu aynı zamanda diğer Hristiyan toplumlar için de örnek oluşturdu.

S

Bağımsız Yunanistan devleti kaç yılında kurulmuştur?

Avrupa devletleri Şubat 1830’da Yunanistan Devleti’nin kuruluşunu karara bağladılar ve Osmanlı’ya da Nisan 1830’da kabul ettirdiler.

S

Fransa'nın Cezayir'i işgali nasıl gerçekleşmiştir?

Osmanlı-Rus Savaşının ve diğer iç sorunların üstesinden gelmeye çalışan Osmanlı Devleti’nin bu durumundan yararlanmak isteyen Fransa 1827’de Cezayir’e savaş ilan etti ve bu durumu bir nota ile Osmanlı Devleti’ne bildirdi. Uzun süre kuşatma altında tuttuğu Cezayir’i ancak 1830’da işgal eden Fransa, tam olarak hâkim olabilmek için Emir Abdülkadir komutasındaki milis kuvvetlerini yendiği 1847’yi beklemek zorunda kaldı. Osmanlı Devleti içinde bulunduğu koşullardan dolayı daha önce kendisine bağlı
bölgeyi kaybetmiş oldu.

S

Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın gerçekleştirdiği yenilikler nelerdir?

Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, Osmanlı’nın da yapmaya çalıştığı birçok yeniliği hızla gerçekleştirdi. Fransa’ya öğrenim için gençler gönderdi, Avrupa’dan uzmanlar getirerek Mısır’ın kalkınmasını sağladı. Avrupa modelinde bir ordu ve donanma kurdu.

S

Hangi antlaşma ile Osmanlı Devleti Mısır valiliğinin babadan oğula geçmek üzere Mehmet Ali
Paşa’da kalmasına razı olmuştur?

Abdülmecit’in sadrazamlığa Hüsrev Paşa’yı getirmesine tepki olarak Kaptan-ı Derya Ahmet Paşa’nın ordusuyla Mısır’a, Mehmet Ali’ye teslim olması Osmanlı Devleti’ni ordudan başka donanmasız da bırakmış oldu. Bunun üzerine yeniden devreye giren İngiltere Mehmet Ali’nin ordusunu yenip Suriye’den çıkarmış ve baskı yaparak Osmanlı ile anlaşmasını sağlamıştır. Londra Antlaşmasıyla karara bağlanan bu yeni durumda Osmanlı Devleti Mısır valiliğinin babadan oğula geçmek üzere Mehmet Ali Paşa’da kalmasına razı olmuştur.

S

II. Mahmud döneminde kurulan yeni ordunun ismi nedir?

II. Mahmud döneminde, III. Selim’den beri yarım kalmış olan yeniçeri meselesi kökünden halledildi (1826) ve yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla yeni bir askerî teşkilat kuruldu.

S

II. Mahmud'un yaptığı yenilikler nelerdir?

Öncelikle III. Selim’den beri yarım kalmış olan yeniçeri meselesi kökünden halledildi (1826) ve yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla yeni bir askerî teşkilat kuruldu. Bu yeni birliğin eğitimi için Avrupa’dan uzmanlar getirildi, yeni kıyafetler hazırlatıldı. “Divan-ı Hümayun”a geniş yetkiler verilerek alınacak kararların padişah tarafından onaylanacağı belirtildi. Daha sonra da tamamen değiştirilerek yerine Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye adıyla yeni bir meclis kuruldu (1838). Çeşitli bakanlıklar kuruldu. Babıali, resmî bir daire haline getirildi; şehremanetinin yerine ihtisap nazırlığı kuruldu. 1824’te sıbyan mektepleri açılarak ilkokul eğitimi mecburî hale getirilmişse de uygulanması Tanzimat’tan sonraya kalmıştır. 1827’den itibaren Avrupa’ya eğitim için öğrenci gönderilmeye başlandı. Mekteb-i Harbiye ve Muzıka-yı Hümayun (1834) okulları açıldı, uzun zaman ihmal edilmiş bulunan Mühendishane-i Bahr-yi Hümayun Heybeliada’ya taşınarak yeniden canlandırıldı. Tıbhane-i Âmire (1827), Cerrahhane (1832); yeni sivil ve askerî hastaneler açıldı. Nihayet modern tıp fakülteleri düzeyinde bir eğitim kurumu olarak 1839 tarihinde Mekteb-i Tıbbiye-yi Şahane açıldı. Avrupa devletlerinde olduğu gibi bakanlıklar (nezaret) kuruldu. III. Selim tarafından kurulan, fakat daha sonra uygulanamayan Avrupa’daki daimi elçilikler yeniden kuruldu (1834). Posta teşkilatının kurulması, pasaport uygulaması gibi yenilikler de bu dönemde hayata geçirildi. Bütün bu reform programının halka anlatılması maksadıyla ilk gazete olan Takvim-i Vekayi (1831) yayımlanmaya başlandı.

S

Tanzimat sözcüğü ne anlma gelmektedir?

Tanzimat, düzenleme anlamına gelen tanzim sözcüğünün çoğuludur. Düzenlemeler, reformlar anlamına gelmektedir.

S

Tanzimat Fermanı'nın diğer ismi nedir?

Yaygın olarak Tanzimat Fermanı adıyla anılan bu metnin diğer bir adı okunduğu yer dolayısıyla Gülhane Hatt-ı Hümayunu’dur.

S

Tanzimat Fermanı'nın ilânının sebepleri nelerdir?

Osmanlı Devleti 18. yüzyıla büyük karışıklıklar ve sorunlarla girerken Batılı toplumlar Rönesanstan beri yükselmeye devam ediyordu. Birbirine zıt bu iki durumun Osmanlı Devleti yöneticilerini Batıda oluşan medeniyetin sonuçlarından yararlanmak ve böylece siyasi birliğini korumaya, devletin devamını sağlamaya çalışmak zorunda bırakmıştır. Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesinin arkasındaki genel sebep budur. III. Ahmet (1703-1730) zamanındaki Lale Devrinden beri Avrupa devletleri modelinde yapılan ıslahatların istikrarlı bir biçimde
sürdürülememesine karşın Batıdaki olup bitenler konusunda bilgilerin artması ve makasın giderek daha da açılması aydın bürokrat Osmanlı yöneticilerinde kararlılık oluşturmuştur denilebilir.

S

Tanzimat Fermanı'nın maddelerinin toplandığı üç esas nokta nedir?

Fermanın maddelerinin üç esas noktada toplandığı görülüyor. Can, ırz (şeref), mal güvenliğinin sağlanması; iltizam usulünün kaldırılması; Askerlik görevinin düzene sokulması ve 4-5 sene ile sınırlandırılması fermanın temel hedefleridir.

S

Tanzimat Dönemi, çeşitli görüşlere göre farklı tarihlere kadar uzanır. Bu tarihler nelerdir?

“Tanzimat” sözcüğü, Osmanlı Devleti’nin son döneminde değişik kapsamlarla anılan bir devrin adlandırılmasına da zemin hazırlamıştır. Buna göre III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde yapılan, yapılmak istenen bilinçli ve sistemli ıslah çalışmalarından başlayarak bazı tarihçilere göre 1856 Islahat Fermanı’na, bazı tarihçilere
göre 1876’da Meşrutiyet’in ilan edilmesine, bazı tarihçilere göre 1908 II. Meşrutiyet’in ilanına, bazı görüşlere göre ise 1922 Cumhuriyet’in kuruluşuna kadarki dönem “Tanzimat
Dönemi” olarak adlandırılmıştır.  Öte yandan 1839-1856 arasını Tanzimat’ın birinci dönemi (Mustafa Reşit Paşa dönemi), 1856-1876 arasını ikinci dönem (Ali, Fuat ve Mithat paşaların dönemi) olarak değerlendirmek de genel ve yaygın bir yaklaşımdır. Bu durumda siyasal olarak 1876 tarihinde Tanzimat Döneminin kapandığı da

S

Edebiyat tarihçiliği açısından 1876 öncesi Tanzimat’ın birinci kuşağı edebiyatçıları kimlerdir?

Edebiyat tarihçiliği açısından 1876 öncesi Tanzimat’ın birinci kuşağı (Şinasi, Ziya
Paşa, Namık Kemal vd.), 1876 sonrası Tanzimat’ın ikinci kuşağı (Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit, Muallim Naci, Samipaşazade Sezai vd.) kabul edilir.

S

Tanzimat Fermanı’nın uygulanmasında yaşanan zorluklar ve tepkiler neler olmuştur?

Tanzimat Fermanı’nın İmparatorluğun her tarafında geniş ölçüde duyulmuş, çeşitli tepkilerle karşılanmıştır. Fermanın halka anlatılması için hükümet olağanüstü bir gayret sarf etmiş, ferman ertesi gün Takvim-i Vekayi’de yayımlandığı gibi, eyaletlere ve sancaklar gönderilerek vergi ve askerlik konusundaki düzenlemelerin beklenmesi, diğerlerinin ise hemen uygulanması emredilmiştir. Ayrıca Gülhane Hattı’nın yeni bir devrin başlangıcı olduğunun anlaşılması için çaba harcanmıştır. Bütün bunlara karşın Müslümanlar gayrimüslimlere verilen izinlerden memnun olmamıştır. Müslümanların gâvurlarla aynı seviyeye indirildiği, Hatt’ın ilanının İngiliz siyasetinin bir sonucu olduğu düşünülmüştür. Tanzimat’ın öngördüğü mali, idari ve askerî yenilikler imparatorluğun her yerinde aynı anda yürürlüğe konulamamıştır. Gerçekten de fermanın uygulamaya geçirilmesi sırsında din farkı gözetilmeksizin bazı vergi düzenlemelerinin yapılması toplumda tepki görmüştür. Bu bahanelerle isyanlar da çıkmıştır.

S

Islahat Fermanı'ndaki başlıca konular nelerdir?

Islahat Fermanı’ndaki belli başlı konular şunlardır:

1. Islahat Fermanı ile Müslüman ve gayrimüslim bütün Osmanlı tebaasının eşitliği açık
bir biçimde vurgulanıyor; bütün din ve mezheplere verilen hak ve imtiyazlar, bu fermanla bir kez daha tekrarlanıyor ve ırk, din, dil ayırımı gözetilmeksizin mezhepler arasında eşitlik imkânlarının oluşturulması için gerekli önlemlerin alınacağı; devlet memuriyetine, okullara ve askerlik hizmetine bütün tebaanın eşit olarak katılabileceği, imparatorluk içinde bulunan her toplumun kendi okulunu açabileceği belirtiliyor.

2. Patrikhanede yeni meclislerin kurulacağı ve bu meclislerin aldığı kararların Babıali
tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe gireceği kabul ediliyor.

3. Hiç kimse din değiştirmeye zorlanmayacağı ve din değiştiren Müslümanlara ceza
uygulanmayacağı belirtiliyor.

4. Vergilerin eşit alınacağı, iltizam usulünün kaldırılacağı bildiriliyor,

5. Bütün tebaanın eşit ve serbest bir şekilde ticari faaliyette bulunmasının sağlanacağı
açıklanıyor.

6. Mahkemelerin açık olacağı ve keyfî cezalar verilmeyeceği kabul ediliyor.

7. Resmî yazışmalarda Hristiyanlar için hakaret anlamına gelebilecek ifadelerin kullanılmayacağı bildiriliyor.

8. Müslüman ve gayrimüslimler arasındaki davaları görmek için mahkemeler kurulacağı belirtiliyor.

9. Rüşvet ve yolsuzluğun ortadan kaldırılması için çıkarılacak kanunların kesin bir biçimde uygulanmasının sağlanacağı açıklanıyor (Gencer, 1993, s. 10/480; Şahin,
1993, s. 6/166).

S

Islahat Fermanı'nın Osmanlı Devleti ile yabancı devletler arasındaki ilişkiler bakımından sonuçları nelerdir?

Islahat Fermanı görünüşte bütün Osmanlı tebaasını din, millet gibi herhangi bir ayırım
gözetmeksizin kaynaştırmayı amaçlamış olmasına karşın bu yönde bir sonuç doğurmamıştır. Denilebilir ki Osmanlı devlet yöneticileri bakımından tıpkı Tanzimat Fermanı gibi Islahat Fermanı’nın da düşünsel arka planını Osmanlılık düşüncesinin yerleşmesi oluşturuyordu. Bu hedef sağlanamamış, aksine ayrılıkçı fikirlerin gayriüslimler arasında giderek daha fazla yaygınlaşması önlenememiştir. Ayrıca, Fermanla ifade edilen eşit haklar, sağlanacak imtiyazlar sanki daha önceki sistemde gayrimüslimlere haksızlık yapıldığı gibi bir yanlış algının oluşmasına sebep olmuştur. Bu da doğal olarak yabancı devletlerin Osmanlı Devleti üzerinde baskı yapma bahanelerini artırmış oldu. Islahat Fermanı’nın açıkça Avrupalı devletlerin baskısı altında hazırlanması; hatta Batılıların hazırladığı koşulları Osmanlı Devleti’nin ilan etmesi söz konusudur. Paris Antlaşması’nda aksi yönde, yani Ferman’daki maddelerin dış etkiye yol açmayacağı yönünde bir ifade bulunmasına rağmen bundan sonraki süreçte Batılıların Osmanlı’nın içişlerine karışmasının yolunu açmıştır.

S

Osmanlı'da millet sistemi nedir?

Klasik Osmanlı Devleti’nin en güçlü uygulamalarından birisi yönetimi altındaki yerlerde
bulunan halka, din veya etnik yapı ayırımı yapmaksızın diledikleri gibi yaşamalarına zemin hazırlamış olmasıdır. Özellikle Fatih zamanından itibaren uygulanan ve Batılı tarihçiler tarafından “millet sistemi” olarak adlandırılan bu sistemin temeli, devletin yönetimi altındaki vatandaşları Müslüman ve gayrimüslim olarak ikiye ayırıp, gayrimüslimleri de kendi aralarında mensup oldukları cemaatlere göre değerlendirmesine dayanır. Buradaki millet sözcüğünün anlamı cemaat demektir ve tamamen dinî bir anlam ifade etmektedir. Buna göre gayrimüslim ahali Ortodoks milleti, Katolik milleti, Ermeni milleti, Yahudi milleti gibi dinî cemaatlere göre tasnif edilmiştir. Devlet bu cemaat mensuplarının hukuki işlemlerini kendi cemaatleri içinde yapmalarına, askerlik görevinden muaf olmalarına belirli bir vergi karşılığı olarak izin vermiştir.

S

Fermanların toplumsal, ekonomik ve siyasal olarak Osmanlı tarihini etkileyen özellikleri nelerdir?

Bu süreçte yeni bir eğitim sistemi, yeni ve bağımsız yargı sistemi ve yeni bir idari mekanizma Osmanlı Devleti’nde bazen özünü yitirmiş olarak Batı’dan alınıp uygulamaya sokulurken temel zihniyet modern bir devlet yapılanmasını sağlamaktı. Bununla birlikte eski
yapının da varlığını devam ettirmesi Tanzimat Döneminin karakteristik özelliklerinden
birisi olan zihniyet ikiliğini ortaya çıkarmıştır.
Devlet ile uyruğu arasındaki ilişkiyi yeniden belirleyen ve millet sisteminin terki anlamına gelen din farkı gözetilmeksizin bütün vatandaşların devlet karşısında eşit olduğu ilkesi yakın ve hatta orta vadede Osmanlı Devleti’nin yararına bir sonuç doğurmamış; tam aksine toplumda tepkilere sebep olmuştur.
Aynı şekilde özellikle edebiyatta karşılığını bulacak olan ve modernleşmenin özünü oluşturan olgulardan ziyade, giyim kuşam vb. daha çok görüntüye ait yüzeysel etkenlerin toplum içerisinde görünürlük kazanması da modernleşmenin tartışmalı ve gerilimli bir süreç olmasına yol açmıştır. Başarılması halinde devleti iyileştirip, toplumu geliştirebilecek olan birçok yararlı düzenleme bu tür ikincil tartışmalar arasında harcanmıştır, denilebilir.
Devlet memurları arasında yaygınlaşan modaların masrafları artırması, rüşvetin önüne geçilememesi, vergilerin toplanmasında başarı sağlanamaması bu dönemde ahlakî bir çöküntüye de yol açmıştır.
Bununla birlikte ileride emperyalizm adı verilecek olan, başka ülkelerle ilişkilerini tamamıyla ekonomik çıkarlar üzerinden sürdüren Batılı devletlerin Osmanlı Devleti karşısındaki tutumu da bu süreçteki iyileştirmeler konusunda devlet bürokrasisinin tereddütlü davranmasına yol açmıştır.