YENİ TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞ II

“Ey kız! Ki gözlerinde letâfet ayân olur Her bir nigâhı rûhumu eyler cerîhadâr Gönlüm hayâl-i çeşmine bir âşiyân olur Hüsnünü eder hayâlimi mir’at-ı nev-bahâr Ebvâb-ı sırr-ı aşkı eder dâimâ küşâd Bir gence karşı işveli, sevdâlı gözlerin Bir şâir-i hazîni letâfetle etti şâd Ey mâî gözlü gül! Nigeh-i rûh-perverin” Yukarıdaki şiir parçası hangi nazım şekline göre yazılmıştır?

Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati dönemlerinde, geleneksel müstezat nazım şeklinden bozma bir görünüm arz eden, ama aslında Batı edebiyatından alınmış olan, aruzun her veznine yer veren, uzun ve kısa mısraların karışık olarak kullanıldığı, kısa mısraların vezinlerinin uzun mısraların vezinlerinden bir parça olduğu nazım şekline ne denir?

Aruzda bir dizeyi veznin parçalarına ayırma işlemine ne denir?

Şiirin konusuna, şiire hâkim olan duyguya, ruh haline göre aynı şiirde iki üç vezin kalıbı uygulayan şair ikilisi aşağıdakilerden hangisidir?

Ahenk oluşturmak amacıyla, bir veya birkaç dize içerisinde veya metnin tamamında aynı ünsüzlerin tekrarlanması tekniğine ne ad verilir?

C.G.Jung’un ortaya attığı ve insanlığın ortak kültürünün kuşaklar boyu birbirine aktarılışının bir göstergesi olarak edebî eser incelemelerinde kullanılan kavram aşağıdakilerden hangisidir?

Yapısalcılık, aşağıdakilerden hangi eserdeki görüşlere dayanarak ortaya çıkmıştır?

Anlatımcılık görüşüne bağlı düşünürlere göre aşağıdakilerden hangi iki kavram sanat için en önemli kavramlardır?

MUSTAFA KEMAL’İN KAĞNISI Yediyordu Elif kağnısını, Kara geceden geceden. Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu, Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar, İnliyordu dağın ardı, yasla, Her bir heceden heceden. Mustafa Kemal´in kağnısı derdi, kağnısına, Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı. Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik, Nam salmıştı asker içinde. Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü, Doğrulmuştu yola önceden önceden. Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar, Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı, Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra, Gecenin ulu ağırlığına karşı, Hafiftiler, inceden inceden. İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında, Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri, Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi, daim, Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına. Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti, Niceden, niceden. Durdu birdenbire kocabaş, ova bayır durdu, Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez. Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur. Nasıl durur Mustafa Kemal’in kağnısı? Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden. Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş, Sür beni, öldür beni, koma yollarda beni. Geçer, götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin, Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım. Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır, Düşerim gerilere, iyceden iyceden. Kocabaş yığıldı çamura, Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar, Örtüldü gözleri örtüldü hep. Kalır mı Mustafa Kemal’in kağnısı bacım? Kocabaş’ın yerine koştu kendini Elifçik, Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden. Fazıl Hüsnü Dağlarca

Yukarıdaki şiirin konusu nedir?

MUSTAFA KEMAL’İN KAĞNISI Yediyordu Elif kağnısını, Kara geceden geceden. Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu, Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar, İnliyordu dağın ardı, yasla, Her bir heceden heceden. Mustafa Kemal´in kağnısı derdi, kağnısına, Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı. Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik, Nam salmıştı asker içinde. Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü, Doğrulmuştu yola önceden önceden. Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar, Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı, Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra, Gecenin ulu ağırlığına karşı, Hafiftiler, inceden inceden. İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında, Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri, Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi, daim, Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına. Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti, Niceden, niceden. Durdu birdenbire kocabaş, ova bayır durdu, Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez. Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur. Nasıl durur Mustafa Kemal’in kağnısı? Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden. Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş, Sür beni, öldür beni, koma yollarda beni. Geçer, götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin, Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım. Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır, Düşerim gerilere, iyceden iyceden. Kocabaş yığıldı çamura, Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar, Örtüldü gözleri örtüldü hep. Kalır mı Mustafa Kemal’in kağnısı bacım? Kocabaş’ın yerine koştu kendini Elifçik, Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden. Fazıl Hüsnü Dağlarca

Yukarıdaki şiirde hangi düşünsel unsur ağır basmaktadır?

MUSTAFA KEMAL’İN KAĞNISI Yediyordu Elif kağnısını, Kara geceden geceden. Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu, Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar, İnliyordu dağın ardı, yasla, Her bir heceden heceden. Mustafa Kemal´in kağnısı derdi, kağnısına, Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı. Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik, Nam salmıştı asker içinde. Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü, Doğrulmuştu yola önceden önceden. Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif, Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar, Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı, Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra, Gecenin ulu ağırlığına karşı, Hafiftiler, inceden inceden. İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında, Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri, Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi, daim, Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına. Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti, Niceden, niceden. Durdu birdenbire kocabaş, ova bayır durdu, Nazar mı değdi göklerden, ne? Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez. Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur. Nasıl durur Mustafa Kemal’in kağnısı? Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden. Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş, Sür beni, öldür beni, koma yollarda beni. Geçer, götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin, Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım. Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır, Düşerim gerilere, iyceden iyceden. Kocabaş yığıldı çamura, Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar, Örtüldü gözleri örtüldü hep. Kalır mı Mustafa Kemal’in kağnısı bacım? Kocabaş’ın yerine koştu kendini Elifçik, Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden. Fazıl Hüsnü Dağlarca

Yukarıdaki şiirde şairin varlıklara yaklaşım biçimi nedir?

Biçim kavramının tanımı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

Edebî metnin özellikleriyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?

Aşağıdakilerden hangisinin metin kavramının tanımı içerisinde bulunması zorunlu değildir?

Aşağıdakilerden hangisi, bir metnin edebî olması için kabul edilen ölçülerden biridir?

“Dilenci” başlıklı denemesinde Ahmet Haşim’in temel tezi aşağıdakilerden hangisidir?

Öykü, roman gibi anlatı türü metinlerinde iki veya daha çok kişinin karşılıklı konuşmasına ne ad verilir?

Aşağıdakilerden hangisi, Samipaşazade Sezai’nin “Kediler” öyküsünde görülen anlatım özelliklerinden biri değildir?

Oğuz Atay’ın “Unutulan” adlı öyküsünde kullanılan “tavan arası” ifadesi aşağıdakilerden hangisinin metaforu olarak düşünülebilir?

Bir öykü ya da romanda bir nesne, kalıp ifade veya davranışın sık sık yinelenmesine ne ad verilir?