aofsorular.com
SOS309U

Sivil Toplum Örgütleri

9. Ünite 20 Soru
S

Sivil toplum kavramı, bugünkü algıdan farklı olarak ilk kez kimler tarafından ‘devlet’ kavramıyla birlikte kullanılmıştır?

Platon ve Aristo.

S

Latince “civis” kökünden türetilen "sivil" sözcüğü ne anlama gelmektedir?

Yurttaş veya kenttaş.

S

Sivil toplum örgütleri nasıl tanımlanır?

Sivil toplum örgütleri, herhangi bir devlet organından bağımsız bir şekilde özel kişilerin girişimiyle yasal olarak kurulmuş her türlü organizasyon şeklinde tanımlanabilir. 

S

Avrupa Birliği'ne göre, Birlik içindeki sivil toplum örgütlerlerinin temel özellikleri neler olmalıdır?

• Yapısal olarak “Avrupalı” olmalı ve üyeliği coğrafi bir temele yayılmalı, • Danışmanlığı tesis etmeli ve uzmanlık sahibi olmalı, • Üyelerinin uzmanlık bilgisine doğrudan başvurabilmeli, hızlı ve yapıcı bir danışmanlığa sahip olmalı, • Diyalog konusuna önem vermeli ve asgari koşulları sağlamalı, • Avrupa toplumunun çıkarlarıyla uyuşan ve genel olarak Avrupa Birliği Anayasası, değerleri ve hedefleri kapsamındaki temel sorun alanlarına yönelmeli, • Birliğe üye devletler düzeyinde üyeleri olmalı, • Avrupa Birliği ekseninde hareket etmek ve üyelerini temsil etmek için gerekli yetkilerle donatılmalı, • Bağımsız olmalı, dış birimlerden, hükümetlerden veya lobi gruplarından talimat almamalı, • Karar alma mekanizması ve yapısal açıdan demokratik olmalı ve • Mali açıdan şeffaf olmalıdır.

S

Sivil toplum örgütlerinin kuruluş amaçları birbirinden farklılıklar gösterse de hepsinin dayandığı temel, “birlikten güç doğar.” ilkesidir. Buna göre sivil toplum örgütlerinin ortak amaçları nelerdir?

• Bireyler arasında hoşgörü ve dayanışmayı artırmak, • Bilinçlenmeyi sağlamak, • Ortak hareket etme duygusu kazandırmak, • Aynı düşünceleri paylaşanları bir araya getirmek, • Ortak amaçların gerçekleştirilmesini sağlamak.

S

Sivil toplum örgütlerinin amaçları çerçevesinde birçok toplumsal işlevleri vardır. Bu işlevleri nelerdir?

• Demokrasinin gelişmesine katkıda bulunur. • Bireylerin ortak amaç ve hedefleri doğrultusunda, siyasi iradeyi ve yönetimi karar alma sürecinde kamuoyu oluşturmak suretiyle etkiler. • Devletin eylemlerinin sivil toplum tarafından denetlenmesine olanak sağlama; diğer yandan da topluma devlet karşısında bir koruma sağlama işlevi görür. • Kamuoyu oluşturarak bireylerin taleplerini dile getirmeleri için uygun ortam sağlar. • Belirli konularda kamuoyu duyarlılığının yaratılması/artırılması ve hükümetleri harekete geçiren siyasi baskıların ortaya çıkmasını sağlar. • Çoğulcu toplum yapısını geliştirerek, egemen aktörlere karşı dengeleri sağlayan bir unsur olarak işlev görür. • Bireylerin siyasi kültürlerini geliştirir yani katılımcı ve çoğulcu bir kültürel yapı geliştirir ve pekiştirir. Bu sayede bireylere yönetim deneyimi de kazandırılabilir. • Sorunlara, esnek yapılarından dolayı, çok daha işlevsel çözümler geliştirebilir. Dolayısıyla projeler üretip bu projelere gerekli kaynakları da bulabilir. Özellikle, eğitim, sosyal refah ve istihdam konularında hükümet politikalarına paralel ya da alternatif sorumluluklar alabilir.

S

Hegel sivil toplum kavramını nasıl açıklamıştır?

Sivil toplum kavramı Hobbes, Locke ve Rousseau gibi düşünürler tarafından farklı biçimlerde yorumlandıktan sonra kavramı bugün bilinen anlamda Hegel kullanmıştır. Hegel sivil toplum ile siyasal toplum arasında bir ayrım yapmış, analitik bir düzeyde devlet ve toplum arasındaki çizgileri belirtmiştir. Bu bağlamda devletin düzenlediği alanları ve toplumsal ilişkileri siyasal toplum kavramıyla ifade etmiş, geriye kalan özerk alanları ise sivil toplum olarak adlandırmıştır. Hegel sivil toplumu bütün bireysel çıkarların birbirleriyle çarpıştığı bir savaş alanı olarak tanımlar. Ayrıca ona göre bu bireysel çıkarlar bir yandan özel topluluğun çıkarlarına karşı durur bir yandan da bireysel çıkar ile özel topluluğun çıkarları devletin düzenlemelerine ve yüksek görüş noktasına karşı mücadele eder.

S

Gramsci sivil toplum kavramını nasıl açıklar?

Gramsci’nin teorisi, bütün Marksist gelenekle kıyaslandığında derin bir yenilik getirir; Gramsci’de sivil toplum altyapısal alanda değil üstyapısal alandadır. Buna ek olarak Gramsci’ye göre sivil toplum Marx’ta olduğu gibi ekonomik ilişkileri değil, ideolojik ve kültürel ilişkileri, düşünsel hayatı içerir. Gramsci, üstyapının iki ayrı düzeyi olarak devlet ve sivil toplumun birbirini nasıl etkilediğini açıklar. Hegemonya teorisinde sivil toplum ile politik toplum yani devlet arasındaki ilişkinin iktidar mekanizmalarını nasıl ürettiğini ve bu iktidarı kalıcılaştırdığını anlatır.

S

“Sivil toplum kuruluşu” kavramı ilk defa nerede, ne zaman ve nasıl kullanılmıştır?

“Sivil toplum kuruluşu” kavramı ilk defa 1945 yılında Birleşmiş Milletler teşkilatının kuruluşu sırasında Kuruluş Beyannamesinin 10. Bölümününün 71. Maddesinde devlet ve üye ülkelere ait olmayan örgütlerin danışmanlık rolü ile ilgili tanımlamada kullanılmıştır.

S

2006 TÜSEV verilerine göre Türkiye'de kaç tane işçi sendikası bulunmaktadır?

96

S

Sivil toplum örgütlerinin ortak sorunları nelerdir?

• Sivil toplum örgütlerinin demokratik ve katılımcı bir toplumdaki yeri ve rolü henüz algılanamamıştır. • Gerek toplum içinde gerekse sivil toplum örgütlerinin kendi bünyelerinde amaçları konusunda bir fikir birliği ve algı oluşmamıştır. • Sivil toplum örgütlerinin son yıllarda çeşitlenmesine ve hareketliliğin ivme kazanmasına karşın hala ortak bir platform kurulmamış; aynı alanda faaliyet gösterenlerin ortak sorunlarını ve deneyimlerini paylaşmasına ve bilgi alışverişi yapmasına yönelik iletişim kanalları henüz oluşmamıştır. • Mevcut sivil toplum örgütlerinde hala bir kurumsallaşma ve sürdürülebilirlik yaklaşımı eksikliği söz konusudur. Bu süreci gerçekleştirebilecek deneyim, uzmanlık, rehberlik, eğitim, basın-iletişim, veritabanları ve ortak bilgi noktaları vasıtasıyla kurumsallaşma henüz yeterli düzeye gelememiştir. Var olan girişimler yetersiz veya geçicidir ve bu nedenle sürdürülebilirlik sağlanamamaktadır. • Sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri arasında eğitim süreçleri, yayınlar, web sayfaları ve çeşitli kurumlar tarafından sağlanan destekler yer almaktadır ancak henüz stratejik bir yaklaşım geliştirilememiştir. • Aktif sivil toplum örgütlerinin pek çoğunda tabandan gelen bir katılımın oluşmadığı görülmektedir. • Sivil toplum örgütleri daha çok kişilere bağlı olarak kurulmuş ve o kişilerin liderliğinde faaliyet göstermektedir. • Toplumda “örgüt” sözcüğünün ve örgütlenmenin verdiği rahatsızlık nedeniyle bir direnç gözlenmektedir. Bu durum sivil toplum örgütlerine katılım kanallarını olumsuz etkilemektedir. • Sivil toplum örgütlerinin çoğunda “sivillik” ve “toplumsal savunu” bilinci ile isteği oluşmamıştır. • Sivil toplum örgütlerinin çoğunda demokratik bir yönetim yapısı ve anlayışı gelişmemiştir. • Sivil toplum örgütlerinde personel, ofis, donanım vb konularda kapasite eksikliği ileri düzeydedir. Bunun yanı sıra kapasiteyi geliştirmeye yönelik becerilerde iletişim, proje hazırlama, kaynak oluşturma vb konularda da söz konusudur; her iki unsur birleşince bir kısır döngü oluşturmaktadır. • Sivil toplum örgütlerinin oluşumuna ve yaşatılmasına yönelik olanakların daha çok İstanbul’da toplandığı; Anadolu’daki örgüt faaliyetlerinin de çoğu kez İstanbul merkezli sivil toplum örgütleri ile bağlantılı yürütüldüğü; bu çalışmalarda da işbirliği ve delegasyonda büyük sivil toplum örgütlerinin Anadolu’daki küçük örgütlerle çalışmaya genelde istekli olmadığı görülmektedir.

S

Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin günümüzde karşılaştığı sorunların aşılması ve sivil toplum örgütlerinin geliştirilmesi için yapılması gereken çalışmalar nelerdir?

• Vatandaşlık bilincinin geliştirilmesi ve örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır. • Ülke genelinde bilişim-bilgi toplumu olma yönündeki bilinç yaygınlaştırılmalıdır. • Bilgiye erişim kolaylaştırılmalıdır. Yerel yönetimlerin oluşturacakları kent bilgi sistemleri elektronik ortam üzerinden ulaşılabilir olmalıdır. • Sivil, kamu ve özel girişimin birbirlerinin etkinliklerinden haberdar olmasını ve işbirliğinin artmasını sağlayacak platformlar oluşturulmalıdır. • Sivil toplum örgütleri arasında yatay ve dikey ilişki ile işbirliğine yönelik koşullar oluşturulmalıdır. • Halk katılımının yerel yönetim işleyişiyle eşgüdüm içinde olabilmesi için yerel yönetimler çeşitli yöntem ve yaklaşımlarla katılımı teşvik etmelidir. • Bilgi, iletişim, sanat, eğitim, kültür vb alanlarda çalışan ve toplumsal dönüşüme katkı verebilecek sivil toplum örgütlerini bir araya getirmek, verimlilik ve etkinliği arttırmanın yanı sıra mesleki gelişme ve dayanışmayı sağlamakta da önemli bir önlem olarak düşünülmelidir. • Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde sivil toplum örgütlerinin yapı ve işlevlerinin giderek daha da önem kazanacağı öngörüsüyle, kamu kesiminin karar alma mekanizmasına sivil toplum örgütleri daha yoğun dâhil edilmelidir. • Avrupa Birliği ile ilgili alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, Birlikteki muadilleri ve semsiye örgütleri ile birlikte ortak projeler yürütme ve lobi çalısmaları yapma vb rolleri de üstlenmelidir.

S

TEMA Vakfının amaçları nelerdir?

• Ülkemizde doğal varlıkların ve çevre sağlığın korunması, erozyonla mücadele, toprak örtüsü ve toprağın korunması ve ağaçlandırmanın önemi hakkında kamuoyunu eğitmek ve bilinçlendirmek, • erozyon felaketinin doğuracağı sonuçlar, alınacak önlemler konusunda halkımızı bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve böylece oluşturulacak bilinçli ve etkin kamuoyu desteği ile hükümetleri erozyonla mücadelede, gerçekçi ve uygulanabilir politikalar üretme ve uygulamaya teşvik etmek, • biyoçeşitlilik, toprak, su ve doğal çevrenin korunmasına ilişkin milli politikaların oluşturulmasına yardımcı olmak ve bu esaslardan ödün verilmemesi için mücadele etmek, • ağaç ve orman sevgisini topluma mal etmek, • hayvancılığın temeli olan çayır ve meraları koruyup, geliştirmek, • doğal zenginliklerimizin bilinçsizce kullanılıp, geri dönüşümsüz bir şekilde yok olmasına izin vermeyerek, korumak, geliştirmek ve Türkiye’nin geleceğini güvenceye almak, • çölleşmeyle mücadelede dünyaya örnek bir hareketi Türkiye’den başlatmak, • doğal varlıkların, insan sağlığının, yeşil alanların, toprak ve bitki örtüsünün, ormanların, meraların korunması, geliştirilmesi ve yenilerinin teşkil edilmesini sağlamak için faaliyette bulunmak, • bu amaçları gerçekleştirmek için gerekli teşkilatın oluşturulmasını, yasaların çıkmasını sağlamak ve gönüllü kuruluşların öncülüğünde toplumun bütün kesimlerinin desteği ile erozyonla mücadelenin ikinci bir İstiklal Savaşı kabul edilerek erozyon tehlikesi ile mücadele edilmesi, olarak belirlenmiştir.

S

TEMA Vakfının hedefleri nelerdir?

TEMA’nın hedefi öncelikle ulusumuza, onun temsilcilerine, siyasal partilere ve hükümetlere, resmi ve özel kuruluşlara, eğitim kurumlarına, basın yayın organlarına, toprak erozyonunun nedenlerini, vahim sonuçlarını ve ülkemizin çöl olma tehlikesini anlatmaktır. TEMA bu hedef doğrultusunda, siyasi güçleri, doğal varlıkların yok edilmesi ve erozyon sorununa çare bulmadan iktidar olamayacaklarına inandırma çabasındadır. Bu nedenle erozyon sorununa karşı duyarlı, bilinçli ve etkin bir kamuoyu oluşturmaya çalıştırmaktadır. TEMA Vakfı, ülkemizin en değerli hazinelerinden birinin toprak olduğunun bilincindedir. Bu nedenle, orman, çayır, mera ve tarım alanlarının, su ve bitki gen kaynaklarının, doğanın korunması ve erozyonun önlenmesi konusunda, belli bir devlet politikasının gerekli ve zorunlu olduğuna inanmaktadır. Bu hedeflere ulaşmak ancak teknik yönden yeterli bir kadro, teşkilat ve mali imkânlarla mümkündür. TEMA Vakfı, toprak erozyonu nedeniyle hızla yok olan tarım alanlarının ve meraların verimliliğinin arttırıldığı koşulda, kırdan kente göçün önlenebileceğine inanmaktadır.

S

Amerika’da yaygınlaşan ve gittikçe etkisini her alanda arttırdığı gözlenen sivil toplum örgütleri, hangi önde gelen yönetim gurusu tarafından ABD’nin en büyük yenilik ve itici gücü olarak tanımlanmıştır?

Peter Drucker.

S

2000 yılında Avrupa Birliği Komisyonu tarafından sivil toplum örgütleri projelerine doğrudan ne kadar para ayrıldığı tahmin edilmektedir?

1 milyon Euro.

S

Alexis de Tocqueville'in sivil toplum görüşü nasıldır?

Alexis de Tocqueville sivil toplumu, kendisini benzer ideallere adamış ve despotizme karşı duruşlarının sürdürülebilmesi için devletten korunması gereken örgütler evreni olarak yüceltir.

S

Dünya Ekonomik Forumu’na alternatif bir toplantı olarak düşünülen ve her yıl Ocak ayında gerçekleştirilen organizasyon nedir?

Dünya Sosyal Forumu

S

1990’lı yıllarda hayatın birçok alanında sivil toplum örgütlerinin faaliyet göstermesi, nitelik ve nicelik olarak adeta bir patlama yapması, kimi akademisyenler tarafından 21. Yüzyılın ne olarak nitelendirilmesine yol açmıştır?

“sivil toplum örgütleri çağı”

S

İslâm ülkelerinde modern anlamdaki ilk sivil toplum örgütü olma özelliğini taşıyan, Osmanlı İmparatorluğu'nun köklü kuruluşunun adı nedir?

Hilal-i Ahmer.