YATIRIMCI İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ - Deneme Sınavı - 2

Müşteriler: Şirketin ürettiği ürünleri satın alan ve ürünlerden fayda sağlayan taraftır. Müşteriler şirketin gelir elde etme anlamında yaşam kaynağıdır. Doğru cevap C'dir.

Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 2003 yılında yapılmaya başlanan düzenlemeler 2014 yılı Ocak ayı ile son şeklini almıştır (II-17.1 sayılı “Kurumsal Yönetim Tebliği”). Doğru cevap D'dir.

Sermaye Piyasası Kurulu Tebliği’nde “Kurumsal Yönetim İlkeleri” 4 başlık altında işlenmektedir: pay sahipleri, kamuyu aydınlatma ve şeffaflık, menfaat sahileri, yönetim kurulu. Çalışanlar bu başlıklardan biri değildir. Doğru cevap A'dır.

A, C, D ve E seçeneklerindeki ifadeler kurumsal yönetim tebliğinde tanımlanmış olan yatırımcı ilişkileri görevlerindendir. Kurumdan kuruma değişmekle birlikte yatırımcı
ilişkileri bölümü, kurumsal yönetim ve kamuyu aydınlatma doğrultusunda KAP’a gerekli açıklamaları yapar, şirketin yönetim planlaması ve ödemeler doğrultusunda değil. Doğru cevap B'dir.

E seçeneğinde belirtilen "Ekonomik işlemlerde taraflardan birisinin diğerine göre eksik ya da yanlış bilgiye sahip olması, eksik bilgiye sahip olan taraf açısından olumsuz bir durum oluşturmaz" açıklaması, asimetrik bilgi kavramıyla uyuşmamaktadır. A-B-C-D seçeneklerinde verilen bilgiler "Asimetrik bilgi" kavramı ile ilintilidir.

Etkin piyasa teorisine göre, finansal piyasaların etkin olduğu varsayılırsa, menkul kıymet ile ilgili işlem maliyeti yoktur. Taraflar finansal bilgiye aynı zamanda ve maliyetsiz ulaşırlar. Menkul kıymete dair herhangi bir bilgi, menkul kıymetin fiyatına
anında yansımıştır.

Başka bir deyişle, taraflardan birisi bu bilgiyi önce öğrenmekle herhangi bir avantaj elde edemeyecektir. Pazar hangi bilgiye sahip olursa olsun, bu
bilgiler söz konusu sermaye piyasası aracının, örneğin pay senedinin fiyatına işlediği için, şirketlerin paylarının pazar değeri, finansal varlığın gelecekte beklenen değerine (gerçek değeri) eşit olacaktır. Etkin bir sermaye piyasasında, menkul kıymetler gerçek değerlerinden satılırlar.

Kanunda bu suçun işlenmesi konusunda ilgili
şahıslar da tanımlanmıştır. Buna göre;
a. İhraççıların veya bunların bağlı veya hâkim
ortaklıklarının yöneticileri,
b. İhraççıların veya bunların bağlı veya hâkim
ortaklıklarında pay sahibi olmaları nedeniyle
bu bilgilere sahip olan kişiler,
c. İş, meslek ve görevlerinin icrası nedeniyle bu
bilgilere sahip olan kişiler,
d. Bu bilgileri suç işlemek suretiyle elde eden kişiler,

e. Sahip oldukları bilginin bu fıkrada belirtilen
nitelikte bulunduğunu bilen veya ispat edilmesi
hâlinde bilmesi gereken kişiler” olarak
belirtilmiştir.

Şıklara bakıldığında; C seçeneği yukarıdaki bilgiler ile uyuşmamaktadır.

İçsel bilginin en temel özelliklerinden birisi, kamuya açıklanmamış nitelik taşımalıdır.Bu sebeple B seçeneği yanlıştır.

Şirketler tarafından kamuya açıklanan içsel bilgiler, kamuya açıklama yapıldıktan sonraki iş günü (en geç olarak) içinde internet sitesinde ilan edilir ve 5 yıl süre ile bu açıklamalar internet sitelerinde bulundurulur.

I. Şirketi İlgilendiren Dışsal Koşullar

II. Şirketin Yönetim Kadrosundaki Değişiklikler

III. Önemli Tutarda Olağandışı Gelir ve Kârlar ile Gider ve Zararlar

IV. Şirket Binası Tadilat Bilgileri

V. İdari ve Adli Kovuşturma

IV. Şirket Binası Tadilat Bilgileri kamuya açıklanması gereken içsel bilgiler kapsamında değerlendirilmemektedir.

Sürekli bilgi; içsel bilginin dışında kalan tüm bilgi, olay ve gelişmelerdir.

Bir şirketin sermaye yapısına ve yönetim kontrolüne ilişkin değişiklik bilgisi, sürekli bilgiye dair örnek oluşturur.

içsel Bilgi ve Özellikleri Bilgiyi kullananlar arasında bilginin eşit dağılması,
sermaye piyasalarının düzgün işlemesini ve güvenilirliğinin devamını sağlayacaktır.

Bir şirketin tüm paydaşları ile olan ilişkilerini düzenleyen sisteme kurumsal yönetim denir.

Kurumsal yönetim kavramı ilk olarak ABD’de ele alınmış, daha sonra İngiltere, Kıta Avrupası ve Asya kıtasında da uygulanmaya başlanmıştır.

İngiltere’de kurumsal yönetimin gelişimi aşama aşama olmuştur. Öncelikle 1992 yılında Cadbury Raporu, 1995 yılında Greenbury Komitesi Raporu, 1998 yılında da Hampel Raporu ve yine 1998 yılında Birleştirilmiş Kurallar yayımlanmıştır.

Ülkemizde “Kurumsal Yönetim İlkeleri”, OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri örnek alınarak 2003 yılında Sermaye Piyasası Kurulu tarafından düzenlenmiştir.

Kurumsal yönetimin uygulanması sonucu elde edilecek faydalar aşağıda özetlenmiştir:

Şirketlerin ticari sır niteliğinde olmayan ve henüz kamuya açıklanmamış bilgiler dışında kalan finansal ve finansal olmayan bilgilerinin kamuya duyurulmasına şeffaflık denir.

Buna göre aşağıdaki şirketlerin, kurumsal yönetim ilkelerini uygulamada sorumluluğu yoktur.