aofsorular.com
EDB401U

XVIII. Yüzyılda Sosyo-Kültürel ve Edebî Hayat

1. Ünite 20 Soru
S

Osmanlıların tarihi ve sosyo-kültürel hayatı dikkate alındığında XVIII. yüzyıl hangi süreyi kapsamaktadır?

XVIII. yüzyıl, sosyal ve kültürel hayatta yeni bir değişimin başladığı III. Ahmet’in tahta çıkış tarihinden, batılılaşma sürecinde önemli bir dönüm noktası olan II. Mahmut devrine kadar devam eden bir süreyi içine almaktadır.

S

XVIII. yüzyılın ilmî ve edebî sohbetlerin merkezi nerelerdir?

Bu dönemde başta saray olmak üzere köşk, konak, tekke, özellikle has bahçe gibi yerler, hayatla sanatın yollarının kesiştiği, yüksek düzeyde ilmî, edebî sohbetlerin yapıldığı mekânlar olmuştur.

S

XVIII. yüzyılda sultanların işret merkezleri nerelerdir?

Aslı Topkapı’da benzerleri ise İstanbul’un her yerinde bulunan Has bahçede geceli gündüzlü günlerce devam eden meclisler, sultanların bezm yani işret, eğlence hayatının merkezi olmuştur.

S

XVIII. yüzyılın başında Osmanlıdaki siyasi, sosyal ve askeri durum nasıldı?

Yüzyılın başında Sadrazam Ramî Mehmet Paşa, batı tarzı idari ve askerî ıslahatlar yapmaya ve iç barışı temin etmeye çalışırken; kökleri oldukça eskiye uzanan huzursuzluklar 21 Temmuz 1703’de Edirne Vakası olarak bilinen sosyal bir patlamaya sebep olmuştur. Ahmet’in kontrolü eline alıp devlet yönetimini vezirlere bırakarak köşesine çekildiği bir dönemde, İsveç Kralı XII. Charles yani Demirbaş Şarl’ın Osmanlılara sığınmak zorunda kalması, devleti Ruslarla tekrar karşı karşıya getirmiştir. İbrahim Paşa, toprak kayıplarına razı olup Pasarofça Antlaşması’yla, Viyana’dan beri süregelen karışıklığa son vermeye çalışmıştır.

S

XVIII. yüzyılda Osmanlılar kimi nereye elçi olarak yollamıştır?

Avrupalıların askerî güçleri ve diplomasisi hakkında bilgi edinmek üzere ilk defa Osmanlı elçileri gönderilmiştir. Yirmisekiz Mehmet Çelebi Paris’e, İbrahim Paşa Viyana’ya, Nişli Mehmet Ağa Moskova’ya, Mehmet Efendi Lehistan’a gitmiştir.

S

Lale Devri'ndeki imar ve eğlence faaliyetleri nasıldı?

1718-1730 arasındaki on iki yıllık barış döneminde, III. Ahmet ve veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın gayretleriyle Kâğıthane merkez olmak üzere İstanbul’un her tarafında imar ve kültür faaliyetine girişilir. Fransa’daki Fortainebleau ve Versailles Sarayları örnek alınarak yeni saraylar, konaklar ve bahçeler inşa edilir. Sadabad, bu dönemde inşa edilen en önemli saraylardan biridir. Sadabad açılışından itibaren devlet erkânı, şairler, musikişinaslar, rakkaseler ve zevk erbabının toplandıkları bir eğlence mekânı ve aynı zamanda Lale Devri’nin de sembol merkezi olur.

S

Lale Devrindeki bilim, kültür ve sanat faaliyetlerinin başında neler gelmektedir?

Lale Devri bilim, kültür ve sanat faaliyetleri bakımından da önemli gelişmelere sahne olmuştur. Bu alandaki yeniliklerin en önemlisi İbrahim Müteferrika tarafından matbaanın kurulması ve sadrazam İbrahim Paşa tarafından bir tercüme heyeti kurulmasıdır.

S

Lale Devri nasıl sonlanmıştır?

Bazı olumlu gelişmelere karşılık, Lale Devri’ndeki israf ve lüks merakı, sadrazam ve ekibine karşı tepkileri körüklemiş ve bu dönem Patrona Halil isyanıyla kanlı bir şekilde sona ermiş, devrin sembolü hâline gelen Sadabad yerle bir edilmiştir.

S

Lale devri zamanında İstanbul'un yaşadığı doğal afet ve salgınlar nelerdir?

Osmanlılar bu asırda aynı zamanda önemli doğal afetlerle de karşılaşmıştır. İstanbul, birçok defa büyük yangınlara sahne olmuş; bilhassa 1755’de çıkan büyük yangında sokakların darlığı sebebiyle Bab-ı Âlî tamamıyla yanmıştır. Aynı yıl sert kış sebebiyle Haliç donmuş; 1754 ve 1766 yıllarında ise İstanbul büyük depremlerle sarsılmıştır. Asırlardır binlerce insanın ölümüne sebep olan veba salgını, bu asırda da karantina uygulamasının olmaması sebebiyle halk için kâbus olmaya devam etmiştir.

S

XVIII. yüzyılda Osmanlılarda sosyal hayat nasıldı?

Yıllardır biriken problemler, toprak kayıplarıyla gelen binlerce göçmenin iskânı, Celali isyanları ve iç karışıklıkların getirdiği huzursuzluklar, konargöçerlerin yerleşik hayata zorlanması, beraberinde işsizlik, ekonomik sıkıntı ve ahlaki çöküntüyü getirmiştir. Osmanlı’daki zihniyet değişiminde, Avrupai tarzda yaşayan levantenler, azınlıklar ve mühtediler ile Batılı ülkelerde kurulan elçiliklerin etkisi büyüktür.

S

XVIII. yüzyılda Osmanlılarda mimari alandaki yenilikler nelerdir?

Mimari alanda da mimar Antoine Ignace Melling çalışmaları vesilesiyle barok ve rokoko tarzı süslemeler saray ve bahçeleri doldurur duruma gelmiştir. XVIII. yüzyıl Avrupa’sı, İtalyan barokuna karşı tepki olarak ortaya çıkan Fransız rokokosunun etkisi altındadır. XVIII. asrın sonlarında ise barok ve rokoko üslubunun yerini Napolyon yönetimini simgeleyen ampir üslup almıştır. Lale Devri ile Batı’ya açılmaya başlayan Osmanlı sanat ve mimarisi ise, önce rokoko, sonra da barok, ampir ve seçmeci üslupların etkisi altında kalarak yerel üsluplarını oluşturmuştur.

S

XVIII. yüzyılda Osmanlılarda kıraathanelerin durumu nasıldı?

Bu asırda, hayatı daha çok medrese, cami, iş ve ev arasında geçen Osmanlı insanının hayatında, artan yoksulluk ve işsizlikle beraber ahlaki çöküntü ve kültürel sapmalar kendini daha fazla göstermeye başlamıştır. Eskinin kitap okunan, şiirler söylenen kıraathane özelliğindeki kahvehaneleri, bu asırda sazendesi, hanendesi ve köçeği ile yeniçerilerin ve işsiz güçsüz takımının toplandığı, isyan hazırlıklarının yapıldığı fesat merkezleri hâline gelmiştir.

S

XVIII. yüzyılda Osmanlılarda bilim ve kültür hayatındaki gelişmeler nelerdir?

Nizam-ı Cedit’le birlikte, Batı’da meydana gelen değişmelerden haberdar, iç ve dış gelişmelere vakıf ıslahat yazarları görülmeye başlamıştır. İbrahim Müteferrika, Penah Efendi ve Ratip Efendi’nin layihaları Batı’daki gelişmelerden bahsetmesi ve Osmanlılarla karşılaştırmaya gidilmesi bakımından önemlidir. İbrahim Müteferrika’nın Usulü’l-Hikem fi-Nizami’l-Ümem’i, Ebubekir Ratip Efendi’nin Sefaretname’si, Ahmet Resmî Efendi’nin Hülasatü’l-İtibar’ı ve Sefaretname’si Batıdaki gelişmeleri gerçekçi bir şekilde aktarmaktadır. Osmanlı bilim hayatında atılan adımlardan en önemlisi, Avrupa’dan iki asır sonra 1726’da matbaanın kurulmasıdır. Matbaanın kurulması Osmanlı bilim hayatının modernleşmesinde önemli bir adımdır. Bunun dışında Damat İbrahim Paşa’nın 1720 yılında kurduğu otuz kişiden oluşan tercüme heyeti, Osmanlılarda devlet tarafından kurulan ve maaşlarını hazineden alan ilk entelektüel teşebbüs olması sebebiyle ayrı bir öneme sahiptir.

S

Lale devrinin edebî anlamda zirve şahsiyetleri kimlerdir?

Lale Devri’nin yaşama coşkusunu şiirde Nedim, musikide Mustafa Çavuş temsil etmiştir. Devrin ağdalı üslubunun aksine hareketli, lirik, neşeli şarkılar kaleme alınmıştır. Osmanlı hanedanının en ünlü bestekârı, şair, neyzen ve tamburî III. Selim’in sanat çevresi ise, Osmanlı musikisinde son ihtişamın yaşandığı bir yenilik sahnesi olmuştur.

S

XVIII. yüzyıl divan şiirinin genel hatları nasıldır?

Klasik son dönem olarak adlandırılan bu yüzyılda Anlamdan ziyade sese önem veren, açık, tabii, zarif bir söyleyişe dayanan klasik üslup; bu üslup içinde kalmakla birlikte ses yerine anlamı (fikri) ön plana çıkaran tebliğî (hikemi, didaktik) üslup; anlamın ön plana çıktığı, girift ve yeni mazmunlarla yüklü muğlak, tasannulu söyleyişe dayanan bediî üslup (Sebk-i Hindî) ve konuşma diline ait deyişlerle yüklü, külfetsiz, açık bir söyleyişe yaslanan mahallî / folklorik üslup gibi üsluplar dönemin belirgin çizgilerini oluşturur. Klasik imge sisteminden Sebk-i Hindî’nin imge sistemine geçiş en yüksek ve yoğun bir şekilde asrın sonunda Şeyh Galip’le gerçekleşmiştir. Bu asır, şair kadrosu bakımından eski edebiyatın en zengin dönemidir. Bu sebeple XVIII. yüzyıl, kaynaklarda şiir ve şair asrı olarak kabul edilmiş; Sabit’ten itibaren “her kaldırım taşının altından bir şair”in çıkması sık sık eleştiri konusu edilmiştir.

S

XVII. yüzyılda osmanlılarda şair ve bestekar sultanlar kimlerdi?

Osmanlılarda sanat ve kültür faaliyetleri patronaj sistemi yani himaye şeklinde gelişmiştir. Kendileri de şair olan sultanlar şairleri ve sanatkârları himayeleri altına alarak sanatın gelişmesine katkı sağlamışlardır. Ahmet, Necip ve Ahmet; I. Mahmut, Sebkatî; III. Mustafa Cihangir; III. Selim İlhamî mahlasıyla şiirler söylemiştir. III. Ahmet ve III. Selim ise divan tertip etmişlerdir. I. Mahmut ve bilhassa III. Selim şairliklerinin yanında iyi birer bestekârdır. Bu durum asrın başında Nedim, sonunda ise Şeyh Galip gibi eski edebiyatın iki zirve isminin yetişmesine imkân sağlamıştır.

S

XVIII. yüzyılda osmanlılarda edebi muhitler nerelerdi?

Bu asırda edebiyat ve sanat hayatının merkezi yine İstanbul’dur. Asrın önemli devlet adamlarından ve şairlerinden olan Koca Ragıp Paşa’nın evi ve Hoca Neşet’in Molla Gürani’deki konağı şairlerin uğrak yerlerindendir.

S

XVIII. yüzyıl divan şiirinde şairlerin tasnifi nasıl yapılmaktaydı?

Tezkireciler, şairlerin derecelerini ifade ederken daha çok mana ve mazmun kavramlarını temel almakta; manayı içeriğin ötesinde üslup ve hayali de içine alan bir kavram olarak kullanmaktadırlar. Riyazî şairleri, manada yaratıcı olanlar; önceki manadan yeni bir mana çıkarabilenler; önceki manayı güzel bir şekilde yeniden söyleyenler ve önceki manayı taklit edenler olmak üzere dörde ayırarak; taklidin iyi yapıldığında takdir gördüğünü, eşit seviyede olursa reddedilmediğini söyler.

S

Son Klasik Dönem olarak adlandırılan XVIII. yüzyıl divan şiirinin önceki yüzyıllara göre farkı nedir?

Son Klasik Dönem daha çok bir nazire edebiyatı görünümü arz etmektedir. Bu dönemde şairlerdeki yenilik arzusu sebebiyle müstehcen söyleyişler, argo ve küfürlü sözler önceki asra göre kıyaslanamayacak kadar artmıştır. Bunun yanında, yeni, orijinal benzetmeler, alışılmadık mazmunlar divanlardaki çizgi dışı söyleyişlerin sayısını ciddi bir şekilde arttırmıştır. Bu asırdaki yozlaşmayı gösteren bir örnek de müşterek gazel sayısındaki artıştır.

S

XVIII. yüzyıl divan şiirinin en önemli sayılabilecek özellikleri nelerdir?

Asrın önemli özelliklerinden biri de sosyal tenkit ve hicve daha fazla ağırlık verilmesidir. Hayatın daha çok olumsuz yüzüne dikkatini yönelten şairler, gördükleri aksaklıkları bazı tiplerin şahsında ağır bir şekilde hicvetmişlerdir. Bu asırda, heceyle yazılan bazı şarkı ve koşmaların yanında klasik nazım şekilleri kullanılmaya devam etmiştir. Kaside, tarih, mesnevi, musammat ve gazeller arasında içeriğiyle dikkati çeken orijinal şiirlere rastlanmaktadır. Bu dönemde, önceki asra göre kaside ve mesnevi sahasında ciddi bir azalma görülmektedir. Buna karşılık, gazeller ve tarihler ile şarkı, tahmis, murabba, muhammes gibi musammatların sayısında artış olmuştur.