aofsorular.com
TDE401U

TÜRKÇEDE SADELEŞME VE DİL TARTIŞMALARI

7. Ünite 20 Soru
S

Anadolu Türkçesinin gelişme sürecini hangi devrelere ayırmak mümkündür? Bu devrelerin özellikleri nelerdir?

Batı Türkçesinin, diğer bir ifadeyle Anadolu Türkçesinin gelişme sürecini esas olarak iki devre halinde değerlendirmek mümkündür: İlk devre, ikinci devre.

İlk Devre: Eski Anadolu Türkçesi dönemi diye adlandırılan Batı Türkçesinin kuruluş döneminde, Anadolu’da bir bakıma Türk siyasi teşekkülünün de başlangıç dönemi olduğundan dil ile siyasi yapı arasındaki mesafe henüz birbirine çok uzak değildir. Arapça ve Farsça eserler de bulunmakla beraber, Beylikler sınırları içinde yazılan dinî, edebî ve bilim konulu Türkçe eserler hep bu özelliği taşırlar. Özellikle mensur eserlerde, giriş cümlelerinde (sebeb-i telif) ifade edildiği üzere, eserin daha geniş kitlelere faydalı olmasını sağlamak, halkı eğitmek maksadı gözetildiğinden dil muhatap kitlenin özelliğine göre sade ve anlaşılır olmuştur.

İkinci Devre: Sanat kudretini göstererek edebiyat çevrelerinde söz sahibi olmak maksadıyla eserler ortaya konmaya çalışıldığı bu dönemde bu türlü eserlerin dilinde tabiilikten ve sadelikten uzaklaşma görülmeye başlar. İmparatorluğun siyasi gelişmesine paralel biçimde Türkçe de siyasi yapının unsurlarının çeşitliliğini barındırmaya başlamıştır

S

Türkî-i Basît akımı ne zaman ve ne sebeple ortaya çıkmıştır?

“Türkî-i Basît” akımı XVI. yüzyılda Arapça ve Farsça kelime ve tamlamaları aşırı şekilde kullanıp dili anlaşılmaz hâle getirenlere bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.

S

Eski metin örnekleri topluca göz önünde bulundurulduğunda başlangıcından Tanzimat devrine kadar olan süreçte Türkçenin hangi kollarda gelişmiş olduğu söylenebilir?

Eski metin örnekleri topluca göz önünde bulundurulduğunda başlangıcından Tanzimat devrine kadar olan süreçte Türkçenin birbirine paralel üç ana kolda gelişmiş olduğu
görülür:

a. Halkın konuştuğu dili esas alan sade dilli metinlerin Türkçesi.
b. Temel cümle kuruluşu Türkçe olduğu hâlde Arapça ve Farsça kelime, tamlama ve diğer gramer unsurlarının fazlaca kullanıldığı, söz sanatlarına da yer veren süslü (müzeyyen) dilli metinlerin Türkçesi.
c. Arapça ve Farsça gramer unsurlarına yer vermekle beraber sanat kaygısı güdülmeksizin telif edilmiş olan ve kısmen sade nesrin özelliklerini de taşıyan orta sadelikte metinlerin Türkçesi.

S

Tanzimat devrinde dilde yenileşme çalışmalarında nasıl değişiklikler gözlenmiştir?

Tanzimat devrinde dilde yenileşme çalışmaları sadece edebî, ilmî, resmî vb. bir veya birkaç alana münhasır kalmamış, Tanzimat anlayışının her alanda toplumsal bir yenileşme hareketi olması hasebiyle dilin vasıta olarak kullanıldığı bütün alanlarda yürütülmüştür.

S

İlk dilbilgisi kitabı olarak neşredilen Türkçe kitap hangisidir?

Cevdet Paşa ve Fuad Paşa’nın birlikte yeni dil anlayışıyla önce Medhal-i Kavâ’id adıyla hazırladıkları (1850) ve sonra Kavâid-i Osmâniyye adıyla Encümen-i Daniş’in açılışı sırasında Abdülmecid’e sundukları (1865) kitap neşredilen ilk dilbilgisi kitabıdır ki eser 1875’te Kavâ’id-i Türkiyye adıyla yeniden basılmıştır. Bu eserin 1895 yılında “tertîb-i cedîd” üzere yeni bir baskısı daha yapılmıştır. Abdullah Ramiz Paşa’nın Emsile-i Türkiyye’si (1866), Ali Nazîmâ’nın Muhtasar Lisân-ı Osmânî adlı dilbilgisi kitabı (1884) bu alanda yapılmış önemli çalışmalardandır.

S

Şinasi'nin yenilik hareketleri için önemi nedir?

Şinasi’nin yenilik hareketi içindeki önemi, onun büyük edebî eserler yazmış ya da yeni bir edebî dil oluşturmuş olmasından değil, özellikle gazetelerinde yazdığı yazılarında küçük ve kısa haberleri çok düzgün biçimde anlaşılır ve sade bir dil ile yazmış olmasından gelir. Bu yazılarında edebî olmak gibi bir kaygı gütmemiş, her zaman halkın konuştuğu dili dikkate almış ve hedefi daima halk tarafından anlaşılırlık olmuştur. 

S

Şinasi'nin en büyük özelliği nedir?

Şinasi’nin en büyük özelliği Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi kendisinden sonra gelen aydınları  etkilemesi ve dildeki yenileşme bakımından bir çığır açmasıdır.

S

Namık Kemal'in mevcut yapıdan ve durumdan Türkçeye geçmek için ileri sürdüğü beş öneri nedir?

Mevcut yapıdan ve durumdan Türkçeye geçmek için ileri sürdüğü beş öneri, öz olarak şunlardır:
1. Mevcut gramer kitapları düzeltilmeli, eksikleri tamamlanmalı ve herkesin faydalanacağı bir yaygınlığa kavuşturulmalı.
2. Türkçeye mahsus mükemmel bir sözlük hazırlanmalı.
3. Galat-ı meşhur denilen yaygın kullanılan kelimeler ve ibareler asli şekillerine tercih edilmelidir.
4. Mevcut eserlerin doğal anlatıma sahip olan makalelerinden tertip edilen ve karşılaştırmalı bir antoloji hazırlanmalı, bunlar okullarda okutulmalıdır.
5. Dilimize ait bir belâgat kitabı hazırlanmalıdır

S

Ahmet Mithat Efendi'nin Türk edebiyatı için önemi nedir?

Ahmet Mithat Efendi dil ve Türkçe konusundaki fikirlerini etraflı bir şekilde anlattığı yazılar yazmıştır. Dil konusundaki görüşlerini kendi çıkardığı Tecüman-ı Hakîkat gazetesine yazdığı yazılarda da sürdürmüştür. Burada ilköğretim için yazdığı ve imla konuları üzerinde durduğu yazılarını Medrese-i Süleymaniyye Rehnümâ-yı Muallimîn adlı eserinde bir araya getirmiştir. Bu yazılarında imla konusunu ele almış ve burada Türkçe kelimeleri söylenişe göre yazmak gerektiği, bunun için alfabeye yeni harflere ihtiyaç duyulduğu üzerinde durmuştur. Düzeltmelerin ise Türkçe kelimelerin imlasıyla sınırlı kalmasını, Arapça ve Farsça kelimelerin asli yazılışlarıyla muhafaza edilmelerini savunmuştur.

S

Tanzimat neslinin dil anlayışındaki yenilikleri sıralayınız.

Tanzimat neslinin dil anlayışındaki yenilikleri şu şekilde sıralanabilir:
a. Kelime ve tamlamalarda
b. Cümle ve ifade biçimlerinde
c. Nesirde seci anlayışında
ç. Edatların kullanımında
d. Nesirde yazıya başlamadan önce ağır ve bazen Arapça giriş yapma alışkanlığında
e. Konuşma üslûbunun yazıda kullanılmasında
f. İmlayla ilgili olarak noktalama işaretlerinin kullanılmasında

S

XIX. yüzyılın sonlarına hakim olan üç temel dil anlayışı hangileridir?

Bu üç temel dil anlayışı şunlardır:
1. Türk dilinden yabancı kurallarla birlikte yabancı kelimeleri de atmak düşüncesinde olanlar; siyasi düşünce bakımından Türkçüler denen bu grup “Tasfiyeciler” olarak anılmışlardır.
2. Hiçbir müdahaleyi kabul etmeyerek dili olduğu gibi bırakmak düşüncesinde olanlar.
3. Dilden yabancı kuralları atmak ama kelimelere dokunmamak düşüncesinde olanlar. Bu gruptakiler de “Yeni Lisancılar” olarak anılmışlardır.

S

Ahmet Vefik Paşa kimdir hangi akımın öncülüğünü yapmıştır?

Ahmet Vefik Paşa Türk toplumunun kalkınabilmesi için yenileşmeyi Batı medeniyetinden alınan değerlerin milli değerlerle kaynaştırılmasında gören, devrinde “Osmanlıcılık”, “İslâmcılık” gibi çeşitli fikir akımlarına karşı “milliyetçilik” akımını benimsemiş ve “Türkçülük” diye adlandırılan bu akımın öncülüğünü yapmıştır. Kendisi ilk hocası olduğu Darülfünun’da Hikmet-i Tarih (Tarih Felsefesi) müderrisliği sırasında Şecere-i Türkî’yi Doğu Türkçesinden Batı (İstanbul) Türkçesine aktardı. Batı Türkçesinin genel Türkçenin bir lehçesi olduğunu ve bundan başka Türk lehçelerinin de bulunduğunu ortaya koymuş; bunun için yazdığı önemli sözlüğünü Lehçe-i Osmanî adıyla neşretmiştir.

S

Şemseddin Sami kimdir?

Şemseddin Sami yeni dönemde Türkçenin sadeleşmesi konusunda Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat başta olmak üzere edebî eserler, tercüme eserler, çıkardığı mecmualar, dilbilgisi, lügat ve ansiklopedi eserleriyle Türkçe ve Türk kültür hayatına devrinde oldukça önemli hizmetlerde bulunmuştur.

S

II. Meşrutiyet’ten sonra sade dil ve Türkçecilik hareketi için hangi girişimlerde bulunulmuştur?

II. Meşrutiyet’ten sonra sade dil ve Türkçecilik hareketi için amaç ve tüzüğünde önemli/
programlı hedefleri olan esaslı girişimleri şöyle özetlemek mümkündür:
• Türk Derneği kurularak kendi adında bir dergi ile dil ve folklor tarihi bakımından
önemli kimi faaliyetler
• Ömer Seyfettin’in önderliğinde Genç Kalemler dergisi ve Yeni Lisan
• Ziya Gökalp ve faaliyetleri
• Türk Yurdu dergisinin faaliyetleri

S

Ömer Seyfettin'in Türk edebiyatı için önemi nedir?

Ömer Seyfettin, Genç Kalemler dergisinde “Yeni Lisan” makalesi ile sade Türkçenin sistemleştirilmesi konusunda çok önemli bir yere sahiptir.

S

İkinci Meşrutiyet sonrası dönemde Yeni Türkçe devri adı altında hangi görüşler bulunmaktadır?

Yeni Türkçe olarak da nitelendirilen bu devrede üç farklı görüş bulunmaktadır:
a “Fesahatçılar” olarak da bilinen Süleyman Nazif gibi eski ve süslü üslûba bağlı
ediplerin yazmakta ısrar ettikleri “Osmanlıca”
b. Türkçülerin temsil ettiği ve Ziya Gökalp’in sistemleştirdiği “Türkçeleşmiş Türkçe”
anlayışını esas alan “sade lisan”
c. Fuat Köseraif ’in öncülüğünü ettiği “Türkçede yabancı unsur bırakmayacağız, her
şeyi Türkçeleştireceğiz” diyen “tasfiyecilik” akımı

S

Alfabe değişikliklerinin gerekçeleri nelerdir?

Alfabe değişikliklerinin gerekçeleri üç maddede toplanabilir:
1. Din değiştirme
2. Sosyal ve siyasal durum değişikliği
3. Farklı kültür ve medeniyet ortamına geçme

S

Alfabe değişikliği için yapılan tartışmalar hangi başlıklar altında toplanabilir?

Alfabe değişikliğini hazırlayan süreç XIX. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır ve yapılan tartışmaları iki başlık altında toplamak mümkündür:
a. Batılılaşma
b. Yazının yetersizliği

S

Mevcut alfabeyi kullanmaya devam edelim diyenler hangi farklı fikirlere sahiplerdi?

Mevcut alfabeyi kullanmaya devam edelim diyenler de fikir birliği içinde değildirler:
1. Harfleri olduğu gibi yazmaya devam etmek gerektiğini söyleyenler.
2. Islah etmek gerektiğini söyleyenler. Bu da bir kaç türlü gerçekleştirilmelidir:
a. İşaret ve imla harfleri eklemek, harf almak veya atmak yoluyla düzeltmek
b. Harfleri birleştirmeden ayrı yazmak
c. Avrupalılar gibi soldan sağa yazmak
ç. Harflerin karakterini değiştirmek

S

Esas alfabenin hangisi olacağı konusundaki farklı fikirler nelerdi?

Esas alınacak Latin harflerinin hangi alfabe olması hususunda da çeşitli görüşler ortaya çıkmıştı:
1. Fransız alfabesini esas almak
2. Bugün çeşitli dillerde yazılışları dikkate alınmadan ilk Latin alfabesini esas almak
3. Bütün alfabeleri bir araya getirerek Türkçenin ihtiyaçlarına cevap verecek harfleri hepsinden seçmek
4. Azerbaycan alfabesini dikkate almak