aofsorular.com
EDB402U

XIX. Yüzyılda Kadın Şairler

4. Ünite 20 Soru
S

Orta Çağ bilincinin kadın şairler üzerinde etkisi nasıldır?

Orta Çağ’da kadın, öteki sanat dallarında, sosyal ve kültürel hayatta da etkin bir rol üstlenememiştir. Orta Çağ bilinci, mutlak itaat gerektiren kutsal metinlerin öğretileriyle biçimlenmişti. İnsan hayatında, inanç ve otorite; gelenek ve görenek, belirleyici rol oynamaktaydı. Bireyin toplum içindeki konumu, bu etkenlere itaatle yakından ilgiliydi. Edebiyat ise, erkekler tarafından ve erkekler için yaratılmış bir gelenek görünümündeydi ve kadın olarak şiir yazma girişimi, otoriteye isyan ya da en azından saygıda bir kusur olarak yorumlanabilirdi.

S

XV. Yüzyıl şairi Necati’nin Mihri Hatun’a tepki olarak yazdığı ve edepsizlikle suçladığı dizeleri hangisidir?

Ey benüm şi‘rüme nazîre diyen

Çıkma râh-ı edebden eyle hazer

Dime ki işte vezn ü kâfiyede

Şi‘rüm oldı Necâtîye hem-ser

S

Divan şiiri ve şairleri nasıl tasvir edilebilir?

Divan şiiri, kendine has semboller sistemi olan ve bu çerçevenin dışına çıkmanın mümkün olmadığı bir sanattı. Özgün olmak, bireysel bakış açısıyla yazmak ya da duygularını kişisel biçimde yansıtmak gibi tutumlar modern edebiyata özgüdür. Divan şairlerinin böyle bir amacı yoktu ve dönemin estetik anlayışı böyle bir kişiselliğe zaten olanak tanımıyordu. Duygular, klasik sembolleri kullanarak ifade edilirdi. Biçim ve içerik olarak sıkı kurallarla örülü olan bu edebiyatı anlamak da belli bir birikim gerektirmekteydi. Şiirlerin iletisini ancak bu kuralların eğitimini görmüş olanlar anlayabilirdi. Şairin çizdiği imgeyi zihninde kurabilenler, yalnızca kullanılan sembollerin değerini bilenlerdi.

S

Osmanlı dönemi kadın şairlerinin ortak özellikleri nelerdir?

Kadın şairlerin neredeyse tamamı vali, kadı, şeyhülislam gibi yüksek makamlarda görev yapan, eğitimli ve zengin babaların kızlarıdır. İlk eğitimlerini aile içinde genellikle babalarından alan bu şairlerin dâhil olduğu sivil eğitim sürecinde, öncelikli olarak dinî bilgiler, ardından Arapça ve Farsça ile beraber şiir ve edebiyat bilgisi de kazandırılmaktaydı. Osmanlı dönemi kadın şairlerinin bir başka ortak yanı da tamamının, kültür ve sanat etkinliklerinin yoğun olduğu kültür merkezlerinde yetişmiş olmalarıdır. Bu şehirlerin zengin konaklarında oluşan bilim, edebiyat ve musiki meclisleri de kadın sanatçıların yetişmesine önemli katkı sağlamaktaydı.

S

Divan Edebiyatında adı geçen en eski kadın şairler kimlerdir?

Divan edebiyatı kaynaklarında adı geçen en eski kadın şairler Fatih döneminde yaşamış olan Zeynep Hatun ve Mihrî Hatun’dur.

S

Kanuni dönemi şairi olarak anılan kimdir?

Kanunî dönemi şairi olarak Arapçayı çok iyi bilen, bilgi ve yetenekleri sayesinde sarayla ilişki kurabilen Hubbî Hatun anılır.

S

XIX. Yüzyılda kadın şairlerin durumu nasıl değerlendirilir?

XIX. yüzyıla gelindiğinde kadın şairlerin sayısında belirgin bir artma olduğu görülmektedir. Avrupa ve Türkiye’deki siyasal ve toplumsal değişim genel olarak kadının sosyal hayattaki konumunu da etkilemiş, başka alanlarda olduğu gibi edebiyat alanında da öncelikle kültür seviyesi yüksek çevrelerde yetişen kadınlar edebiyat dünyasında yer edinmeye başlamıştır. Bu yüzyılda en fazla tanınmış olan Leyla Hanım, Şeref Hanım ve II. Mahmut’un kızı Adile Sultan’dan başka birçok kadın şair yetişmiştir.

S

Osmanlı kadın şairlerinin eserleri toplu olarak değerlendirildiğinde hangi özellik dikkat çekmektedir?

Osmanlı kadın şairlerin eserlerine toplu bir bakışta ilk göze çarpan özellik, genellikle erkek şairlerle aynı dil ve sembollerle şiir söylemiş olmaları, bir kadın olarak gerçek duygu ve düşüncelerini ifade etmekten uzak gibi görünmeleridir. Bu, güçlü bir gelenek hâline gelmiş olan divan şiiri estetiğinin, kişisel duyguları ifade etmeye pek izin vermemesinden kaynaklanmaktadır. Edebiyat, bir gelenek meselesidir ve divan şairinden beklenen, daha önce Fars edebiyatında kalıplaşmış mazmun ve istiareleri ustalıkla kullanarak hünerini ispat etmektir. Dolayısıyla kadın şairlerin de özellikle âşıkane gazellerde bu alışılmış kalıpları kullanmış olmaları, erkek şairlerle aynı sevgili imgesi etrafında şiir söylemeleri geleneğin bir sonucu olarak değerlendirilmelidir.

S

XVI. yüzyıl şairlerinden Mihrî Hatun, erkek veya kadın olmanın bir üstünlük sağlamadığını hangi dizelerle ifade etmiştir?

Çünki nâkıs olur dirler nisâ

Her sözin ma‘zûr tutmaktır revâ

Bir müennes yig durur kim ehl ola

Bin müzekkerden ki ol nâ-ehl ola

Bir müennes yig ki zihni pâk ola

Bin müzekkerden ki bî-idrâk ola

S

Zeynep Hatun sanatta cinsiyetin belirleyici olmadığını hangi dizelerle ifade etmiştir?

Ne zenler var ki meydân-ı hünerde

Bir erden yeg ururlar topa çevgân

Müzekkerlik kemâl olmaya şemse

Müenneslikden irmez mâha noksân

S

Leyla Hanım’ın eserleri nelerdir?

Divanında 6 kaside, 39 musammat, 55 kıta-i kebire şeklinde tarih manzumesi, 122 gazel, 5 müstezad, 21 şarkı, 5 lugaz, 23 rubai, 7 kıta ve 4 müfrede yer vererek neredeyse bütün nazım şekillerinde şiir söylemiştir. Şiirleri arasında nazireler önemli bir yer tutmaktadır. Hoca Neşet’in bir muhammes ve bir şarkısını, Bağdatlı Ruhî’nin meşhur terkib-bendini tanzir etmiş, gazelde ise Şeyh Galip, İzzet Molla ve çağdaşı olan bazı şairlere nazireler söylemiştir. Kadın şairlerden Fıtnat Hanım’ın iki, Nesibâ’nın üç gazeline nazire söylemiştir. Bu nazirelerden başka beğendiği ve etkilendiği birçok şairin de gazellerine tahmis, tesdis, tesbi gibi musammatlar yazmıştır.

S

Leyla Hanım eserlerinde hangi konulara değinmiştir?

Şiirlerinde belirgin olan beşerî aşk, hayata rindane bakış, felekten şikâyet gibi konular yanında yer yer Nabî ve Koca Ragıp Paşa’nın temsil ettiği hikmetli söyleyiş de hissedilen Leyla Hanım’ın divanında özellikle gazel dışındaki nazım şekillerinde dinî ve tasavvufi konular da işlenmiştir. Hz. Peygamber ve ehl-i beyt sevgisini dile getirdiği, Kerbela olayını andığı şiirlerinde içten söyleyişi dikkat çekmektedir. Mevlevi tarikatine mensup olan şairin tasavvufi duyguları da divanında ifadesini bulmuştur. Mevlana övgüsünde, müstakil şiirlerinin yanında, Mevlana’nın bir beytini tesdis etmiş, 22 gazelin mahlas beytinden sonra Mevlana’nın adını anarak bağlılığını ifade etmiştir. Ayrıca Şems-i Tebrizî, Sultan Veled ve birçok Mevlevi büyüğüne de övgü niteliğinde şiirler söylemiştir.

S

Şeref Hanım, Hz. Muhammet soyundan geldiğini hangi mısralarına yansıtmıştır?

Şeref nesl-i şerîfinden kemîne ümmetindendir

 Aceb mi iftihâr itse giyâhım yâ Resûlullah

S

Şeref Hanım’ın hayatı ile ilgili ipuçlarını içeren mısralar hangileridir?

Ben ölürsem de Şeref âlemde

Zâhiren yok ise de evlâdım

Her gazel bir veled-i kalbimdir

Haşre dek yine güm olmaz adım

S

Şeref Hanım’ın eserleri ve eserlerinde değindiği konular nelerdir?

Divan şiirinde kullanılan nazım şekillerinden neredeyse hepsiyle şiir söyleyen Şeref Hanım’ın divanında toplam 677 manzume bulunmaktadır. Bunlar arasında 255 gazelden sonra kıta nazım şekliyle yazdığı 122 tarih manzumesi dikkat çekmektedir. Daha çok vefat ve doğum günlerine has olan bu manzumeler arasında yeğeninin sakal bırakması, hatta ney öğrenmeye başlaması gibi konulara bile yer vermiştir. Şeref Hanım’ın şiirleri arasında, divan şiirinde bu kadarını görmeye alışık olmadığımız son derece kişisel sayılabilecek tarih manzumelerinin önemli bir yer tutması, geleneğin sınırlarını zorlama olarak görülebilirse de özellikle gazellerinde klasik mazmunları kullanma konusunda divan şairlerini takip etmiştir. Divanının kasideler bölümü Şeref Hanım’ın dinî ve tasavvufi evrenini yansıtacak niteliktedir. Bir tevhit ve üç naat söylemiş olmasına rağmen, Mevlana ve Mevlevilikle ilgili 6 kaside ve Kerbelâ mersiyesi niteliğinde 8 kasideye yer vererek samimi bir Mevlevi ve Bektaşî olduğunu göstermiştir.

S

Leyla Hanım’ın “ne dirlerse disinler” redifli gazeline Şeref Hanım’ın “Gûş itme bu ‘âlemde şemâtât-ı ‘adûyı Zevkinde ol eğlen de ne derlerse desinler” nazireleri hangi açıdan eleştirilmiştir?

Şeref Hanım’ın dünya zevklerine eğilimli olduğu hissedilmiş ve bir kadın için fazla rahat görünen bir tavrından dolayı eleştirilmiştir.

S

Mütevazi kişiliği ile bilinen Şeref Hanım hangi dizeleri ile takdir edilme isteğini dile getirmiştir?

Hâh u nâ-hâh Şeref ’in kadrini bilsin yârân

Âleme bir dahi Leylâ ile Fıtnat gelmez

S

Adile Sultan’ın hayatı boyunca tanıklık ettiği birçok yakının ölümü onu nasıl etkilemiştir?

Hayatta tanıklık ettiği birçok yakınının ölümü Adile Sultan’ın dinî ve psikolojik dünyası üzerinde etkili olmuştur. Nakşibendi tarikatından Bâlâ Tekkesi Şeyhi Ali Efendi’ye bağlanmış, şiirlerinde dinî ve tasavvufi duygularını güçlü bir şekilde ifade etmiştir. Dünyada yaratıcının emirlerine ve rızasına uygun hareket etmeyi; insanlara faydalı olacak eserler bırakarak hayır işlemek gerektiğini şiirlerinde dile getirdiği gibi hayatta da uygulamıştır. Yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarının giderilmesi için çalışmış, başta çeşme ve okul olmak üzere pek çok eser yaptırmış, birçok mülkünü toplum hizmeti için vakfetmiştir.

S

Adile Sultan’ın eserleri nasıl şekillenmiş ve nelere değinmiştir?

Fuzulî, Nabî ve Muhibbî’ye nazireleri olan şairin bazı şiirlerinde Süleyman Çelebi etkisi de hissedilmektedir. Divanında tevhit ve münacatlardan sonra naatlara yer veren şair, sadece Hz. Muhammet hakkında değil; dört halife, on iki imam, Nakşibendi tarikat büyükleri, bağlı bulunduğu Şeyh Ali hakkında da manzumeler yazmıştır. Adile Sultan’ın divanında Sultan Abdülaziz, kocası Mehmet Ali Paşa, kız kardeşi Hayriye Sultan, Sultan Abdülmecit, Ethem Paşa ve Şehzade Mahmut Celalettin Efendi hakkında söylediği mersiyeler de önemli bir yer tutmaktadır. “Tahassürname” ve “İftirakname” başlıklı manzumelerde ise, hayatını etkileyen en önemli kişi ve olaylarla ilgili samimi duygularını dile getirmektedir. Başta annesi ve babası olmak üzere kaybettiği aile mensuplarını özlemle anmış, acısını samimi bir dille ifade etmiştir. Divanı, genellikle dinî ve tasavvufi konuları içeren 179 gazelden sonra, yine dinî içerikli birkaç şiir ve bağlı bulunduğu Nakşibendi tarikatının silsilesini andığı mensur metinle son bulur.

S

Adile Sultan’ın Sultan Abdülaziz’in oğlu Mahmut Celalettin’in ölümü üzerine yazdığı mersiye hangisidir?

Ey Âdile âgâh ol dünyâ vü mâ-fîhâ nedir

Lâzım olan ehl-i dile meyhânedir peymânedir

Zîrâ bu dünyânın sonu bir şey degil virânedir

Feryâd edendir andelîb sûzân olan pervânedir

Pek genç iken etdi vefât Mahmûd Celâleddin âh

Mâtem tutarsa kâ’inât şâyestedir bî-iştibâh