aofsorular.com
LBV211U

ATLARIN ÖNEMLİ VİRAL HASTALIKLARI

10. Ünite 34 Soru
S

At vebası nasıl bir hastalıktır?

At vebası (Afrika at vebası, African horse sickness) tek tırnaklı hayvanların akut veya subakut seyirli, sokucu sineklerle nakledilen ve yüksek mortaliteye neden olan viral bir hastalığıdır. Hastalık ilk defa 1780 yılında Güney Afrika’da tanımlanmıştır. 

S

At vebasına hangi virüs sebep olmaktadır, virüsün ne gibi özellikleri bulunur?

At vebası virusu Reoviridae ailesinin Orbivirus genusu içinde yer alan kübik simetrik yapıda ve zarfsız bir RNA virusudur. Virus yağ çözücülere karşı dayanıklı olmakla birlikte; düşük ve yüksek pH derecelerinde inaktive olur. İmmunolojik olarak 9 serotipi vardır. Virus yeni doğan fare yavrularında ve at kökenli hücre kültürlerinde kolaylıkla üretilebilir.

S

At vebasının bulaşma şekli nasıldır?

Duyarlı hayvanlara bulaşma direkt temas yoluyla olmamaktadır. Culicoides cinsi sinekler virusun taşınmasında başlıca vektördür. At vebası vektör sineklerin görüldüğü, iklimin ılık ve rutubetli olduğu bölgeler ve mevsimlerde ortaya çıkmaktadır. Enfekte at etini yiyen köpeklerde enfeksiyon oluşabilir. Zebralar hastalığın rezervuar konakçısı olabilir

S

At vebasında hastalığın klinik bulgusu nasıldır?

Kan emen sokucu sineğin virusu yeni bir duyarlı hayvana bulaştırmasından sonra virus önce lokal lenf dokularında çoğalır. Daha sonra kan dolaşımı yoluyla dalak, timus, karaciğer ve lenf nodüllerine ulaşır. Virus damar endotel hücreleri ile baş ve boyun bölgesindeki lenf damarlarına ilgi gösterir. Damar duvarındaki geçirgenlik bozulur ve vücut boşluklarında sıvı birikimi meydana gelir. Gebe kısraklarda yavru atmaya (abortus) neden olabilir.

Hastalığın inkübasyon süresi seyir şekline göre 3-14 gün arasında değişir ve klinik olarak 3 seyir şekli vardır:
• Akut form (Akciğer formu): Bu seyir şeklinde 3-5 günlük inkübasyon süresinden sonra 1-2 gün ateş yükselir ve takiben solunum güçlüğü, öksürük, burun deliklerinde genişleme ve başın öne doğru uzadığı fark edilir. Konjuktiva aşırı kanlanmış olup subraorbital çukurda ödem şekillenebilir. Prognoz iyi değildir ve anoksi sonucu ölüm gelişir. Mortalite %90 oranındadır. Nekropside; akciğerler genişlemiştir ve alt solunum yolları köpüklü sıvı ile doludur. Köpüklü sıvının burun deliklerinden dışarı aktığı görülür.
• Subakut form (Kalp formu): Bu seyir şeklinde inkübasyon süresi 7-14 gün arasında değişir. Yaklaşık 3-6 gün süren ateşli dönemden sonra baş bölgesinde ödemler şekillenir. Ödem göz kapakları, boyun, toraks ve omuzlara kadar genişler. Subraorbital çukurdaki ödem patognomiktir. Hasta hayvanlarda sancı (kolik) belirtileri görülür. Nekropside; kalp zarı (perikardiyum) ve göğüs boşluğunda aşırı miktarda sıvı bulunur. Mortalite %50 oranındadır.
• Karışık form: Bu seyir şeklinde akciğer ve kalp formuna ilişkin belirtiler birlikte görülmektedir

S

At vebası nasıl teşhis edilir?

Hastalığın endemik olduğu bölgelerde hastalığa özel klinik belirtiler ve lezyonlar teşhiste yardımcı olur. Klinik olarak tipik ödemler, özellikle subraorbital çukurda oluşan ödem hastalığın kolayca tanınmasını sağlar (Resim 10.2). Kesin teşhis laboratuvar yöntemleri ile yapılır. Hastalıkla mücadelede hastalığa neden olan virus serotipinin belirlenmesi alınacak kontrol önlemleri açısından çok önemlidir. Ateşin yüksek olduğu dönemde alınan kan örnekleri ve ölmüş hayvanlardan alınan taze dalak örnekleri virus izolasyonu amacıyla kullanılır. Serolojik teşhiste çoğunlukla nötralizasyon ve agar jel immunodifüzyon (AGID) testi kullanılmaktadır.

S

At vebasından koruma ve kontrol yöntemleri nelerdir?

Korunma ve Kontrol Hastalığı geçiren hayvanlar aynı serotiple meydana gelen yeni enfeksiyonlara karşı bağışık olmasına karşın diğer serotiplere karşı duyarlıdırlar. Bilinen 9 serotipe karşıda aşılama (polivalan aşı) yapılır. Vektörlere karşı mücadelede insektisitler kullanılabilir. Yurtdışından yapılacak at ve köpek ithalatına belirli koşullar altında izin verilmelidir. Hücre kültürleri ve fare beyninde hazırlanan attenüye aşılar uzun süre bağışıklık sağlamaktadır. Attenüye virus aşıları 6-8. haftada tek doz olarak uygulanmalıdır. Aşı tekrarı 2-3 yıl aralıkla yapılmalıdır.

S

At influenzasına (at gribine) ne sebep olur?

Hastalık etkeni Orthomyxoviridae ailesinin Influenzavirus A genusu içinde yer alan helikal simetrik yapıda ve zarflı bir RNA virusudur. Virus yağ çözücülere ve dezenfektanlara karşı son derece duyarlıdır. Çevre şartlarına dayanıksızdır. İnfluenza virusunun iki alt tipi vardır. Virusun üretilmesi için en uygun ortam 10 günlük embriyolu yumurtanın amniyotik ve allantoik keseleridir.

S

Atların influenzasının epidemiyolojisi nasıldır?

Doğal şartlarda enfeksiyon yalnızca tek tırnaklılarda görülür. Bulaşma öksürükle çıkan salgıların solunum yoluyla alınmasıyla meydana gelir. Virusun saçılımı klinik belirtilerin başlamasından sonraki 5 güne kadar devam eder. Enfekte olmuş tek bir at bile sürü içinde hastalığın yayılmasına neden olabilir. Atlar arasında yakın temas hastalığın yayılmasında önemli olmakla birlikte; kontamine olmuş personel giysileri, kullanılan ekipman ve taşıma araçları da virusun yayılmasında rol oynayabilir. Salgınlar at yarışlarının yapıldığı mevsimlerde daha sık görülmektedir.

S

Atların influenzasının patogenezi ve klinik bulgusu nasıldır?

Virus organizmaya girdikten sonra önce üst solunum sistemi epitellerinde çoğalır. Daha sonra virus bütün solunum kanalına yayılır. Trake ve bronş epitelleri ile silyumlarda dejenerasyonlara neden olur. Hasta hayvanlarda meydana gelen sekonder bakteriyel enfeksiyon durumlarında ise purulent bronkopnöymoni şekillenir. Hastalığın inkübasyon süresi 1-3 gündür. Klinik belirtiler aniden başlar ve yüksek ateş, seröz burun akıntısı, konjuktivitis, farengeal lenf nodüllerinde şişkinlik ve şiddetli kuru öksürük vardır. Depresyon, iştahsızlık ve bitkinlik sık gözlenir. Sekonder bakteriyel enfeksiyonlar meydana gelebilir ve başlangıçta seröz olan burun akıntısı mukopurulent hale dönüşür. Sekonder bakteriyel etkenlerle komplike olmayan olgularda klinik belirtiler genellikle 3 günden az sürer. Hastalıkta mortalite oldukça düşüktür, fakat gebe kısraklarda yavru atma oluşabilir.

S

Atların influenzasının teşhisi nasıl yapılır?

Klinik olarak atlarda hızlı gelişen yüksek ateş, depresyon ve kuru bir öksürük influenzanın teşhisi için karakteristik bulgulardır. Kesin teşhis virus izolasyonu, antijen tespiti ya da serolojik kontrollerle yapılabilir. Virus izolasyonu amacıyla nazofarengeal akıntıdan 10 günlük embriyolu yumurtanın amniyotik veya allontoik keselerine ekim yapılır. Yaklaşık 3-4 gün sonra hemaglütinasyon testi ile antijen tespitine gidilir. Hastalığa özgü antikorların tespiti için hemaglütinasyon inhibisyon testi en çok kullanılan yöntemdir.

S

At influenzasından korunma ve kontrol nasıl gerçekleştirilir?

İnfluenza enfeksiyonuna karşı en iyi korunma yöntemi hijyenik önlemler ve aşılamadır. Hasta hayvanların iyileşmelerini hızlandırmak amacıyla fiziksel aktiviteleri azaltılmalı, iyi bakım ve dinlenmeleri sağlanmalıdır. Sekonder bakteriyel enfeksiyon durumlarında antibiyotik tedavisi yapılmalıdır. Salgınların çıktığı yerlerde ise en az 4 hafta karantina tedbirleri uygulanmalıdır. Aşılamada inaktif viruslar ile hazırlanmış bivalan aşılar kullanılır. İlk aşılamaya 3-5 aylıkken başlanmalı ve 2-6 aylık aralıklarla 3 defa tekrarlanmalıdır. Aşı tekrarı her 6 ayda bir yapılmalıdır.

S

Atların enfeksiyöz anemisinin etiyolojisi nasıldır?

Hastalık etkeni Retroviridae ailesinin Lentivirus grubu içinde yer alan kübik simetrik yapıda ve zarflı bir RNA virusudur. Virus zarflı olduğundan yağ çözücülere ve dezenfektanlara duyarlıdır. Çevre şartlarına karşı dirençlidir. Virusun üretilmesi atların epitel ve löykosit hücre kültürlerinde yapılabilir.

S

Atların enfeksiyöz anemisinin epidemiyolojisi nasıldır?

Hastalığa bütün tek tırnaklı hayvanlar duyarlıdır. EIA kan yoluyla bulaşan bir enfeksiyondur ve virusun rezervuarı enfekte atlardır. Bütün enfekte atlarda hayat boyu süren bir viremi (persiste enfeksiyon) oluşur. Virus bu hayvanlardan duyarlı hayvanlara kan emen sinekler vasıtasıyla taşınır. Burada sinekler mekanik vektör olarak rol oynarlar. Steril olmayan enjektör ve cerrahi aletlerin kullanılmasıyla oluşan iatrojenik bulaşma da hastalığın yayılmasında önemli rol oynayabilir. Ayrıca, hastalıkta intrauterin enfeksiyonlar görülebilir.

S

Atların enfeksiyöz anemisinin klinik bulgusu nasıldır?

Hastalığın başlangıcında lenfosit ve makrofajlarda aşırı virus çoğalması sonucu bu hücrelerde dejeneratif değişiklikler meydana gelir. Virus çoğalması daha çok dolaşım sistemi, dalak, lenf nodülleri ve karaciğerde tespit edilir. Primer enfeksiyonu takiben atların çoğunda 10-40 günlük bir inkübasyon süresinden sonra birkaç gün devam eden bir ateş görülür. Hastalık belirtileri birbirini izleyen 4 şekilde seyreder. Akut hastalık belirtilerinde belirgin bir ateş, zayıflama, şiddetli anemi, sarılık, kanlı dışkı, hızlı soluk alma, depresyon ve peteşiyal kanamalar vardır. Bu durumdaki hayvanların %80’i ölür. Hayatta kalanlarda hafif bir ateşle seyreden subakut belirtiler gözlenir. Akut ya da subakut hastalıktan iyileşen hayvanlarda hayat boyu persiste enfeksiyon şekillenir. İyileşmiş viremik bazı atlarda hastalık tekrarlayabilir ya da hafif hastalık belirtilerinden sürekli ateş, aşırı zayıflama, anemi ve ayaklar, karın ve göğüs altında ödemlere kadar değişen kronik hastalığa dönüşür. Bu ödemler kronik hastalığın başlıca bulgusudur.

S

Atların enfeksiyöz anemisinin teşhisi nasıl yapılır?

Klinik belirtiler ve epidemiyolojik verilerle hastalıktan şüphe edilebilir. Kesin teşhis serolojik incelemelerle yapılır. Serolojik teşhiste uluslar arası kabul gören yöntem agar jel immunodifüzyon (AGID) testidir. Bu amaçla ELISA’da kullanılabilir.

S

Atların enfeksiyöz anemisinden korunma ve kontrol yolları nelerdir?

Hastalığa karşı tedavi ve aşılama olmadığından mücadelesi oldukça zordur. Mücadele amacıyla serolojik testler kullanılarak kontrol programları yapılmaktadır. Enfeksiyon kaynağı kabul edilen antikor pozitif (persiste enfekte) hayvanların diğer hayvanlarla teması önlenmelidir. Bu amaçla yürürlükteki mevzuat (Veteriner sağlık zabıtası hükümleri) uygulanır. Sineklerin aktif olduğu yaz aylarında sinek mücadelesi yapılabilir ve atlar kapalı alanlarda tutulabilir. Kullanılan enjektör ve cerrahi aletlerin sterilizasyonu yapılarak iatrojenik bulaşma önlenebilir.

S

Atların viral arteritisine ne sebep olur?

Equine arteritis virusu Arteriviridae ailesinin Arterivirus genusu içinde yer alan kübik simetrik yapıda ve zarflı bir RNA virusudur. Virus yağ çözücülere karşı duyarlıdır. Virusun farklı hücre kültürlerinde üretilmesi mümkündür.

S

Atların viral arteritisinin epidemiyolojisi nasıldır?

Evcil tek tırnaklılar enfeksiyona yabani tek tırnaklılara göre daha duyarlıdır. EVA enfeksiyonunun nakledilmesi solunum, genital ya da indirekt yolla olabilmektedir. Hastalığın yayılmasında başlıca bulaşma aerosol yolla olur. Virus gözyaşı, burun akıntısı ve semen ile saçılır. Atık yavruya ait dokular ve yavru sıvıları da yüksek düzeyde virus içerir. Virusla bulaşık koşum ve tımar takımları gibi ekipmanlar ve hayvan bakıcıları virusun taşınmasında rol oynarlar. Tek tırnaklılar virusun rezervuarıdır ve klinik olarak sağlıklı görünen aygırlarda virus persiste olabilir. Bu persiste enfekte aygırlarda geçici infertilite şekillenir.

S

Atların viral arteritisinin klinik bulguları nelerdir?

Aerosol yolla alınan virus başlangıçta akciğerde çoğalır daha sonra bölgesel lenf nodüllerine ulaşır. Virus viremi ile kan damarları (özellikle küçük arterlerin endotel hücreleri), böbreküstü bezleri, semen taşıyıcı kanalları, cinsiyet bezleri, tiroid ve karaciğer dokularında yerleşir. Damar duvarlarında oluşan dejenerasyon ve nekrozlar sonucunda birçok organ ve dokuda karakteristik ödem ve hemoraji (kanama) meydana gelir. Doğal enfeksiyonlar çoğunlukla subklinik seyreder. Hastalıkta 3-14 günlük bir inkübasyon süresinden sonra belirgin ateş yükselmesi, löykopeni, depresyon, aşırı göz yaşı akıntısı, iştahsızlık, konjuktivitis, rhinitis, burun akıntısı ile baş, boyun ve bazen de tüm vücutta ürtikerler görülür. Göz çevresi ile arka bacaklar, skrotum ve memelerde ödem oluşur. Hastalıkta mortalite düşüktür. Klinik belirtiler genç hayvanlarda daha şiddetli seyreder. Kısraklarda gebeliğin 3-10. ayları arasında yavru atma meydana gelebilir. Enfekte olmuş gebe kısraklarda %40-80 oranında yavru atma şekillenir. Gebeliğin geç dönemlerinde enfekte olan kısraklarda yavru atma şekillenmeyebilir, fakat konjenital (doğuştan) enfekte taylar doğar.

S

Atların viral arteritisinin teşhisi nasıl yapılır?

Atların viral arteritis enfeksiyonu klinik olarak birçok hastalıkla benzerlik gösterdiği için kesin teşhis ancak virolojik, serolojik ve histopatolojik incelemeler ile yapılabilir. Hastalığın virolojik teşhisi için, hücre kültüründe virus izolasyonu ve reverz transkripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) yöntemleri kullanılır. Bu amaç için, nazofarengeal ve konjuktival akıntı, hastalığın akut döneminde alınan kan, plasenta, fötal doku ve semen örneklerinden yararlanılır. Histopatolojik incelemelerde küçük arterlerde tespit edilen arteritis karakteristik bulgudur. Hastalığın serolojik teşhisi için ELISA ve nötralizasyon testi kullanılabilir.

S

Atların viral arteritisinden korunmak için nasıl önlemler alınmaktadır?

Hastalıkta etkene yönelik bir tedavi yoktur. Hijyenik önlemlerin alınması, ahır ve ekipmanların dezenfeksiyonu, aygır semenlerinin virus yönünden kontrolünün yapılması ve enfekte hayvanların karantinaya alınması hastalıkla mücadelede önemli yer tutar. Attenüye virus aşıları kullanılarak yapılan aşılama ile hastalığa karşı iyi bir korunma sağlanır. İlk aşılamaya 3 aylıkken başlanır ve 4 hafta arayla 2 doz uygulanır. Aşı tekrarı 1-2 yıl aralıkla yapılmalıdır.

S

Atların herpes virüs enfeksiyonuna ne sebep olmaktadır?

EHV-1 ve EHV-4 Herpesviridae ailesinin Alphaherpesvirinae alt ailesinde yer alan kübik simetrik yapılı ve zarflı DNA viruslarıdır. EHV-1 ve EHV-4 antijenik olarak farklı olan viruslardır. Bu viruslar yağ çözücülere ve dezenfektanlara karşı duyarlıdır. Özellikle at kökenli hücre kültürlerinde çok kolay üretilirler.

S

Atların herpes virüs enfeksiyonlarının etiyolojisi nasıldır?

Hastalık bütün dünyada yaygındır ve atlar dışında eşek ve katırlar da enfeksiyona duyarlıdır. EHV-1 ve EHV-4 duyarlı hayvanlara virus içeren burun akıntısı, atık fötus, plasenta ve plasental sıvı vasıtasıyla taşınır. Hayvandan hayvana virus bulaşmasında çoğunlukla direkt temas ya da indirekt olarak ahır personeli ve yemler rol oynayabilir. EHV-1 ve EHV-4 latent enfeksiyona neden olur ve latent enfekte hayvanlar yaşamları boyunca belirli dönemlerde virusu çevreye saçarlar. 

S

Atların herpes virüs enfeksiyonlarının klinik bulguları nasıldır?

EHV-1 ve EHV-4’ün patogenezleri oldukça farklıdır. EHV-1 damar endotelleri, burun mukozası, akciğerler ve merkezi sinir sistemine; EHV-4 solunum sistemi epitelleri ve lenf nodüllerine ilgi gösterir. Virus çoğalması başlangıçta üst solunum sistemi mukozasında başlar ve viremi ile diğer dokulara yayılır. Atların herpesvirus enfeksiyonunda inkübasyon süresi 2-10 gündür. EHV-1 viremiyi takiben yavru atma ve sinirsel semptomlara neden olabilir. Yavru atma enfeksiyondan 2-12 hafta sonra genellikle gebeliğin 7-11. ayları arasında oluşur. Atık fötus taze görünümlüdür ve plasenta bozulmamıştır. Gebeliğin geç dönemlerinde virusa maruz kalan kısraklarda yavru atma oluşmaz; fakat yeni doğan taylarda pnöymoni gelişir. Böyle taylar genellikle kısa süre içinde ölürler. EHV-1 ve EHV-4 atlarda rhinofarengitis ve trakeobronşitis ile karakterize akut solunum sistemi enfeksiyonuna neden olur. Enfekte hayvanlarda ateş, nötropeni, lenfopeni, seröz burun akıntısı, kırgınlık, öksürük, iştahsızlık ve lenfadenopati gelişir. EHV-4’ün neden olduğu solunum sistemi salgınları daha çok sütten yeni kesilmiş taylar arasında görülür. Sekonder bakteriyel komplikasyonlara bağlı olarak mukopurulent burun akıntısı ve bronkopnöymoni şekillenir. EHV-1’in neden olduğu nörolojik belirtiler seyrek görülür. Klinik olarak hafif düzensiz yürüyüşten şiddetli felç tablosuna kadar değişen semptomlar dikkati çeker. Prognoz hastalık belirtilerinin şiddetine ve felcin durumuna bağlıdır.

S

Atlarda görülen herpes virüs enfeksiyonlarının teşhisi nasıl yapılır?

Atların herpesvirus enfeksiyonunun solunum sistemi bulgularını atların influenzası, atların viral arteritisi ve diğer solunum sistemi enfeksiyonlarından klinik olarak ayırt etmek güçtür. Yavru atma olgularında fötusun taze görünümü ve plasentanın bozulmamış durumu teşhis için karakteristiktir. Kesin teşhis hücre kültüründe virus izolasyonu, fötal dokularda viral antijen saptanması ya da kan serumunda serolojik yöntemlerle antikor tespiti ile yapılabilir.

S

Atlarda görülebilecek herpes virüs enfeksiyonlarından korunma ve kontrol nasıl yapılır?

EHV-1 ve EHV-4 enfeksiyonunun kontrolü ve korunmasında aşağıdaki önlemler alınmalıdır: • Yeni alınan atlar diğer hayvanlarla temas etmeden önce 3-4 hafta süreyle karantinaya alınmalıdır. 

• Latent enfekte hayvanlarda virusun reaktivasyonunu önlemek için stres faktörlerinden sakınılmalıdır. 

• Solunum sistemi enfeksiyonu ve yavru atma salgınlarından etkilenmiş atlar başka bölüme alınmalı ve virusla bulaşık alanların dezenfeksiyonu yapılmalıdır. 

• Yeni doğan tayların maternal antikorlar ile korunmaları için kolostrum almaları sağlanmalıdır. 

• Yavru atma olgularını önlemek amacıyla kısraklar inaktif virus aşıları ile gebeliğin 3, 5, 7 ve 9. aylarında aşılanmalıdır. 

• Taylar ilk olarak 3-4 aylıkken aşılanmalı ve 1-6 ay aralıklarla 3 doz aşı uygulanmalıdır. Aşı tekrarı 6-12 ayda bir yapılmalıdır.

S

Reaktivasyon nedir?

Latent enfekte hayvanların strese maruz kalmaları sonucu klinik hastalığın yeniden aktif hale geçmesine verilen isimdir.

S

Latent enfeksiyon nedir?

Konakçıda bazı mikroorganizmaların hastalık belirtileri oluşturmadan vücutta kalmaları durumuna latent enfeksiyon denir. Konakçı direnci kırıldığı zaman bu mikroorganizmalar yeniden klinik hastalık bulgularına neden olabilirler.

S

Bivalan aşı nedir?

Virusun iki serotipine karşı bağışıklık oluşturmak amacıyla hazırlanan aşılara bivalan aşı adı verilir.

S

Endemik hastalık nedir?

Belirli bir bölgede salgın göstermeksizin sürekli sabit oranda bulunan hastalıklara endemik hastalık denir.

S

Vektör nedir?

Vektör:Hastalık etkenlerini omurgalı hayvanlara taşıyan veya bulaştıran omurgasız aracılara vektör denir.

S

Rezervuar konakçı nedir?

Rezervuar konakçı: Hastalık etkenlerini vücutlarında taşıyıp başka hayvanlara bulaştıran omurgalı aracılara rezervuar veya rezervuar konakçı denir. 

S

Nekropsi nedir?

Nekropsi (Otopsi): Ölüm nedenini anlamak üzere vücudu keserek çeşitli sistem ve organların incelenmesidir

S

Arteritis nedir?

Kanı kalpten dokulara taşıyan atar damarların yangısına verilen isimdir.