aofsorular.com
ULİ202U

Küresel Siyaset ve İmkânları

6. Ünite 20 Soru
S

Siyasetin doğası gereği olduğu söylenebilecek amacı nedir?

Siyasetin doğası gereği amacı, bireyselden küresel düzeye kadar şiddeti sınırlamak ve mümkünse ortadan kaldırmaktır.

S

Terör örgütlerinin, şiddete kendi devletlerini kurduklarında nasıl yaklaşacakları söylenebilir?

Terör örgütleri, sınırsızca faydalandıkları şiddeti kendi devletlerini kurduklarında -devlet olmanın gereği olarak sınırlandıracaklarını ifade etmektedirler.

S

Max Weber, devlet-şiddet ilişkisini nasıl tanımlar?

Max Weber, devleti, “belirli sınırlar dâhilinde meşru şiddet tekeline sahip kurum” olarak tanımlar.

S

Ulusun varlığını sürdürmesinin neye bağlı olduğu söylenebilir?

Ulus, devlet elinden çıkan bir kurgu olarak varlığını daha ziyade siyasal erkin onu yaşatmasına borçludur.

S

Alt kimlikleri ulus içerisinde hiyerarşik olarak da “alt kimlikler” hâline getiren şey nedir?

Devlet erkini ele geçiren etnisite, din, mezhep hatta cinsiyet mensuplarının daha avantajlı olmasıdır.

S

Feminizmin ve feminist teorinin odak noktası nedir?

Ataerkil toplumların devlet örgütlenmesi ataerkil kaldıkça, kadınların hukuken veya fiilen bazı haklardan yoksun kalması gibi, hukuken değilse bile fiilen “ikinci sınıf vatandaş” olmalarıdır.

S

Uluslararası sistemin çalışabilmesi için devletlerin bölgesel ve küresel nitelikteki uluslararası örgütlerde bir araya gelmelerinin neye yol açtığı söylenebilir?

Uluslararası sistemin zaten baştan ulus-üstü bir şekilde evrilmesine yol açmıştır. 

S

ABD’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yaptırımlarından kendisini soyutlarken hiçbir ülkenin ABD’yi bugün için Afganistan ve Irak’ın işgalinden dolayı yargı önüne çıkaramamasının nedenleri nedir?

Uluslararası sistemin söylem düzeyinde bile anarşik iken egemenliğin doğası gereği hiyerarşik olması, uluslararası sistemi de ontolojik olarak hep kırılgan kılmakla kalmamış, sistemin bedeni ve ruhu arasında hep bir uyuşmazlık olagelmiştir. Böylece uluslararası sistem küreselleştikçe anarşik değil bir hukuka tabiî ve sistem içindeki en
güçlü ülke ya da ülkelerin fiilen jandarmalığı çerçevesinde şekillenmektedir. Zaten “oligarşinin tunç kanunu” gereği uluslararası sistem de kendi seçkinlerini üretmiştir.

S

Uluslararası ilişkiler bağlamında, fiziki haritalarda görebileceğimiz sınırların günümüzde tartışılma nedenlerinin başlıcaları nelerdir?

Bugünkü anlamda kullandığımız sınırlar, XIX. yüzyılda milliyetçiliğe paralel gelişen siyasi haritacılığın ana temasını oluşturmuştur. Öte yandan, bu kadar yatay ve dikey hareketliliğin yaşandığı bir dünyada “sınır” kavramının ne kadar anlamı kalabilir? Küreselleşmenin zaman ve mekanın fiziksel dayatmalarına meydan okuduğu bir dünyada “egemenlik,” “sınır” ve “teritoryalite” kavramları da dönüşmek durumundadır. 

S

Ulus-devlet öncesinde Batı ve Doğu’da, sınır bugünkü gibi kutsal bir fenomen olmamasının başlıca nedeni nedir?

Ulus-devlet öncesinde sınırlar sıklıkla değiştiğinden ve Batı’da feodalite ile Doğu’da Osmanlı dâhil İslam imparatorluklarındaki tımar sisteminde olduğu gibi aynı toprak parçasında hiyerarşik ama birden fazla egemenlik mümkün olabildiğinden, sınır bugünkü gibi kutsal bir fenomen değildi.

S

Küreselleşme sürecinde ulaşım ve iletişimin devrimsel bir şekilde kolaylaşmasının sınır kavramı üzerindeki başlıca etkileri nelerdir?

Sınır kavramını adeta buharlaştırmış, ulus-devletlerin sınırlarının her gün o kadar çok kez yasal yollarla aşılması veya yasadışı usullerle ihlal edilmesi, adeta kevgire dönen sınırların ortadan kalkmasa bile yaldızlarının dökülmesine neden olmuştur.

S

Yönetişim nedir?

Yönetme eyleminin birden fazla özne tarafından gerçekleştirilmesini anlatmaktadır.

S

Yönetişim kavramı ne zaman ve hangi gelişmelerle ortaya çıkmıştır?

1960’larda başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan bir dizi sosyo-politik olayla şekillenmiştir. 1960’ların ortalarında başlayan Hippilik ve ABD’nin Vietnam’dan çekilmesine dair protestoların şekillendirdiği karşı kültür (counter culture), 1968’teki Prag Baharı ve aynı yıl Paris’teki genel grev ve öğrenci eylemleri ile filizlenmiştir.

S

1980’lerin başlarında ABD’de başlayan resesyonun tüm dünyayı etkilemesi ve 1980’lerin sonlarından itibaren yeni kamu işletmeciliği (new public management) olarak ön plana çıkan anlayış neyi savunmaktadır?

Devlet bürokrasilerini verimsiz kılan sorunları özel sektör pratikleriyle iyileştirilmesini savunmaktadır. Bu bağlamda verimlilik, şeffaflık, katılım ve etkinlik ideallerini gerçekleştirmek anlamında yönetişim müşteri odaklı, piyasa eğilimli, çıktı yönelimli yapısıyla yerinden yönetime önem vermektedir.

S

Yönetimden yönetişime geçiş sürecinde temel farklılık ve vurgu nedir?

Yönetişimin katılımcılığa yaptığı vurgudur.

S

Yatay ve dikey mobilizasyonun artmasıyla ulus-devletlerin, vatandaşlarının hareketliliğine dair merkezî kontrolündeki yetersizliği fark etmesi hangi sonuçları doğurmuştur?

Mobilizasyon beraberinde esnekleşmeyi de getirmektedir. Bunun sonucunda ulus-devlet, vatandaşlarını daha iyi kontrol etmek için onları bu siyasal aygıtın ve iktidarının parçası kılmaktadır. Bir bakıma ulus-devletin kamu hizmetlerini sunarken siyasal iktidarının bir bölümünü vatandaşlarıyla paylaşmasıyla birlikte yönetişim yaygınlaşmıştır.

S

Günümüzde Küresel sorunlarla başa çıkmak için, tutum nasıl olmak durumundadır?

Küresel sorunlar karşısında artık yerel, ulusal ve bölgesel çözümler üretmek yerine üretilecek küresel çözümlerde tüm dünyanın paydaş olması gerekliliği her geçen gün daha da belirginleşmektedir.

S

Küreselleşmenin yönetimler ve siyaset üzerindeki temel etkisi nedir?

Küreselleşme yönetimi daha fazla paydaşın katılımına açtığı için siyaseti de doğrudan demokratikleştirmektedir. Son dönemde Arap Baharı ile de perçinlendiği üzere her demokratikleşme talebi, birey ve toplumlar daha fazla bilgilendikçe ve örgütlülükleri daha arttıkça yönetimde yer alma veya paydaş olma talepleri de artmaktadır. Küreselleşme bir süreç olarak bireyler, şirketler, STK’ler, toplumlar, ve devletler arasında bir bağımlılık yarattıkça ve bu bağımlılık giderek artan, hızlanan ve derinleşen bir yön izlemesiyle katılımı ve demokratikleşmeyi
de beslemektedir. 

S

Ulus-devlet vatandaşlarının güvenliğini hangi yolla sağlar?

Ulus-devletin vatandaşlarının güvenliğini sağlamaya yönelik temel görevini yerine getirmesi; ulusal sınırları koruyan bir ordu, asayiş hizmetlerini sağlayan polis ve jandarmadan oluşan kolluk güçleri ile koordinasyonlu çalışan istihbarat
ağı ile sağlanabilir.

S

Ulus-devletin paydaşı olduğu uluslararası sistemdeki dönüşümünün ve küreselleşmenin temelinde ne yatmaktadır?

Bu dönüşümün temelinde, ulus-devletin Westphalian “münhasırlık” ilkesinden vazgeçerek ulusaltı, ulusüstü ve uluslararası birey ve örgütlerle egemenliği paylaşması yatmaktadır. Demokrasi ve insan haklarının II. Dünya Savaşı sonrası popülerleşerek önem kazanmasıyla, vatandaşların devletleri karşısındaki haklarının nicelik ve niteliğinin artması da bu süreçte etkili olmuştur.