aofsorular.com
ULİ202U

Politikanın Küresel Dönüşümü

5. Ünite 20 Soru
S

Anlamının ötesinde bu süreçten nasıl etkilendikleriyle ilintili olarak taraftarları ve karşıtları oluşan politikleşmiş bir kavram olan küreselleşmenin karşıtının ne olduğu söylenebilir?

Kişinin konumu bakış açısını belirlediğinden küreselleşmeye dair birbirine zıt perspektifler ve tanımlar ortaya çıkması eşyanın tabiatı gereğidir. Bu taraftar-karşıt dikotomisi, “dünyanın küreselleşmeden arındırılması” (démondialisation) gibi bir başka kavramın önünü açtığı gibi Neo-Naziler’den çeşitli ulusalcı örgütlere kadar milliyetçiliğin farklı tonlarındaki grupları küreselleşme karşıtı hareket altında birleşebilmiştir. Aslında bu taraftar-karşıt ikilemi, küreselleşmenin devam eden bir süreç olmasından hareketle herkesin bulunduğu konumdaki çıkarlarına göre
süreci şekillendirme isteğinden kaynaklanmaktadır. En önemlisi, küreselleşme sürecinin sonunda nasıl bir dünya ile karşılaşacağımızı kimse bilmemektedir.

S

Köklerini Antik Yunan’daki Sinoplu Diyojen’e kadar götürülebileceğimiz “kozmopolitanizm” fikrinin dillendirilişi ne tür sonuçlar doğurmaktadır?

“Kozmopolitanizm” fikrinin çağdaş temsilcileri de ulus-devletlerce belirlenen vatandaşlıkları ötesinde kendilerini “dünya vatandaşı” olarak adlandırabilmektedirler. Bu kavramın dillendirilişi bile vatandaşlık üzerinde tekel sahibi ulusdevlete karşı başlı başına bir meydan okumadır. Bunun da ötesinde biyolojik ve toplumsal cinsiyet, etnik, dinsel ve mezhepsel ulus-altı kimlikler ile ulusal kimlik yanında örneğin AB vatandaşlığı gibi bölgesel ulus-üstü kimlik ile bir de küresel kimlik oluşmaktadır. Böylece küreselleşme dünya vatandaşlığını hukuki değilse bile fiilen karşımıza çıkarmakta ve insanın yaşadığı dünyaya dair farkındalığını arttırdığı gibi en azından kendi türünü devam ettirebilmek için sorumluluk geliştirmesinin de önünü açmaktadır.

S

İnternetin bilgiye erişim ve toplumsal yapı üzerindeki temel etkileri nelerdir?

İnternet, tüm dünyayı bilgisayarlar ve akıllı cep telefonlarıyla biz nerede isek oraya getirirken bilgiyi belli bir zümrenin tekelinden kurtarıp demokratikleştirmekte ve tüm dünyayı da bir “ağ toplumu” (network society) hâline
getirmektedir.

S

İnternetin yaygınlaşmasının insan-medya ilişkisi üzerindeki yapısal etkileri nelerdir?

Bilgisayar ve medya okuryazarlığı arttıkça kitle medyası (mass media) sönerken sosyal medya (social media) ön plana çıkmaktadır. Böyle bir dünyada kameralı ve internete bağlı cep telefonuna sahip herkes muhabire ve ücretsiz
edinebilecekleri blog sayfalarıyla da bir köşeyazarına hatta sanat eleştirmenine veya  teknolojik ürünler değerlendiricisine dönüşmektedir. 

S

Dünyadaki yükselen etkileşim ve iş birliğine paralel artış gösteren entegrasyon sayesinde ortaya çıkan karşılıklı bağımlılığın ulus-devletler üzerine temel etkileri nelerdir?

Westphalia Barışı ile şekillenen ulus-devletin yaşam damarlarını oluşturan “egemenlik” ve “teritoryalite” boyutlarını törpülemekte hatta önemsizleştirmektedir. Ulus-devletin tabulaştırdığı “ulusal sınır” ve “ulusal çıkar” kavramları gerek
yasal vize ve diğer iş birliği antlaşmalarıyla gerekse de yasa dışı göçler sonrasında eski gücünü yitirmektedir. Ulus-devletin bu dönüşümü, yapı taşı olduğu uluslararası sistemi ve uluslararası politikayı da kaçınılmaz olarak dönüştürmektedir.

S

Ulaşım ve iletişimde elde edilen kolaylığın sıradan insanların örgütlenmesi üzerine etkileri nelerdir?

Ulaşım ve iletişim kolaylığı sıradan insanların eskiden sadece devletin güç yetirebildiği örgütlenlemeleri mümkün kıldıkça insanlar, gönüllülük ilkesi çerçevesinde örgütlendikleri STK’ler artık hem yerel hem bölgesel hem de
küresel düzeyde hızla çoğalmakta ve çeşitli düzeylerde iş birliklerine gidebilmektedirler. 

S

Dünyadaki yükselen etkileşim ve iş birliğinin, ulus-devletin (münhasır) egemenliği üzerine etkileri nelerdir?

Ulus-devletin (münhasır) egemenliği, kendi rızasıyla üyesi olduğu uluslararası örgütler aracılığıyla kısıtlanmakta hatta ulus-devlet, rızasının olmadığı -en ağırı da askerî olmak üzere- “insani müdahale” etiketi altında çeşitli müdahalelere maruz kalabilmektedir. Dahası ulus-devlet artık küresel STK’lere ve ÇUŞ’lara da daha fazla kulak vermek durumundadır. Bu bakımdan ulus-devlet, sanki bir sandviç gibi hem ulusal sınırları içerisinde faaliyet gösteren ama küresel iş birliğine sahip her türlü sivil örgütlenme tarafından alttan hem de ÇUŞ’lar, küresel STK’ler ve uluslararası örgütler tarafından üstten baskı altındadır.

S

Küreselleşme temelde nasıl açıklanabilir?

Küreselleşme, temelde her şeyi bireysel, toplumsal, yerel, ulusal ve bölgesel vasfından çıkarıp tüm dünyaya mal etme sürecidir.

S

Küreselleşme sözcüğünün ilk kez 1951’de kullanıldığını iddia eden Merriam Webster sözlüğüne göre küreselleşme ile betimlenmek istenen nedir?

Küreselleşme sözcüğünün ilk kez 1951’de kullanıldığını iddia eden Merriam Webster sözlüğüne göre küreselleşme, özellikle serbest ticaret, sermayenin serbest akışı ve ucuz yabancı emek pazarlarına erişimin artışıyla şekillenen entegre olmuş küresel ekonomiyi betimlemektedir. 

S

Konvansiyonel medyaya biçilen rol ve bu konuda Marshall McLuhan’ın yaklaşımı ne şekildedir?

Konvansiyonel medyaya biçilen rol “mesajı iletmek” iken Marshall McLuhan’ın ifadesiyle (“medium is the message”) medya mesajın bizatihi kendisi hâline gelmiştir.

S

İnsanların örgütlenmesine kolaylık sağlayan yeni iletişim olanakları ile siyasetin yerel, ulusal, uluslararası boyutlarından ulusaşırılaşması bağlamında küreselleşmenin etkileri nelerdir?

Bu bağlamda küreselleşme, şemsiye/çatı bir kavram olarak, aralarındaki uzak mesafelere rağmen iletişim ve ulaşım alanındaki teknolojik imkânların artışına paralel biçimde insanlar ve kurumlar arasındaki ekonomik, politik, sosyal ve kültürel olmak üzere her türlü etkileşimin artışıyla tüm dünyada entegrasyon ve karşılıklı bağımlılığı tetiklemiştir. Böylece, insan türünün şimdilik yaşayabildiği yegane gezegene dair bilgi, farkındalık ve bilinçte sosyal medyanın da katkılarıyla gözle görülür bir artış yaşanmakta ve dünya Marshall McLuhan’ın ifadesiyle “küresel köy” hâline gelmektedir. Bu farkındalıkla gelişen bilinçlenme ışığında artık hiçbir problemin ulusal düzeyde çözülemeyeceğinden ve sadece ulus-devlete havale edilemeyeceğinden hareketle STK’lerin eylemleri küresel gönüllü iş birlikleri olarak ön plana çıkmaktadır.

S

İnsan türünün şimdilik yaşayabildiği yegane gezegene dair bilgi, farkındalık ve bilinçte sosyal medyanın da katkılarıyla gözle görülür bir artış yaşanmasının sonuçları nelerdir?

Dünya, Marshall McLuhan’ın ifadesiyle “küresel köy” hâline gelmektedir. Bu farkındalıkla gelişen bilinçlenme ışığında artık hiçbir problemin ulusal düzeyde çözülemeyeceğinden ve sadece ulus-devlete havale edilemeyeceğinden hareketle STK’lerin eylemleri küresel gönüllü iş birlikleri olarak ön plana çıkmaktadır. 

S

David Harvey, küreselleşmeyi nasıl tanımlar?

David Harvey, küreselleşmeyi “zaman-mekân sıkışması” olarak tanımlarken hayatın hızı mekânsal engelleri aşındırmakta ve eğlence gibi bazı hizmetler ile semboller adeta ışık hızıyla nakledilip zaman mekânı fethetmektedir. 

S

Zygmunt Bauman, küreselleşmenin sosyal hayat üzerindeki etkisini nasıl açıklamaktadır?

Zygmunt Bauman, küreselleşmenin sosyal hayat üzerindeki etkisi çerçevesinde göçebeliğin, yaşadığımız dünyanın genel karakterini yansıttığını ve belirsizlik duygusunun arttığı modernitenin kaotik devamı olan çağımızı da “sıvı modernite” (liquid modernity) olarak adlandırmaktadır.

S

Dinlerin küreselleşmeye katkıları nelerdir?

Dinler sadece peygamberlerinin geldikleri toplumlara değil tüm insanlığa mesajlarını götürmek endişesiyle tebliğcileri aracılığıyla küreselleşmeye su taşımışlardır. Dinlerin bu boyutunda meşruiyet sağlama konusundaki hukuki etkinlikleri kadar öbür dünya kurtuluşu vaaz ettikleri motivasyonları da etkili olmuştur. Dinler böylece insanın zihin ve anlam dünyasına etki ettikleri gibi medeniyetlerin de ilham kaynağı olmayı sürdürmüşlerdir.

S

Coğrafi Keşiflerin küreselleşmedeki önemi nedir?

Dünyayı geometrik bir şekil olan “küre” olarak algılamamıza katkısının ötesinde Coğrafi Keşifler, küreselleşmeyi anlamlı kılan en önemli dönemeçtir. Coğrafî Keşifler, XV. yüzyılın sonuna kadar bilinen Avrupa, Asya ve Afrika
kıtalarından oluşan kadim dünyanın ötesinde farklı coğrafyaları ve oralarda yaşayan insan, hayvan ve bitki topluluklarını ortaya çıkarmasıyla keşiften öte icat etkisi de yapmıştır. Özellikle yeni bulunan kıtalardan getirilen insanlara reva görülen muamele, aslında onların insan olmadığı şeklinde meşrulaştırılmaya çalışılırken
bir anlamda insanın anlamı ve ne olması gerektiği hakkında Avrupa kökenli hümanizm farklı bir anlayışa girmiştir.

S

Avrupa merkezli başlayan Batı medeniyeti ile dünyanın geri kalanı arasındaki ilişki tarihsel süreç içinde nasıl gelişmiştir?

Avrupa merkezli başlayan Batı medeniyetine dünyanın geri kalanı üzerinde tasarrufta bulunma hakkını veren temelde güç ilişkisi olmuştur ve “Batı” kendini merkeze alarak dünyanın “geri kalan”ını istediği gibi tanımlama hakkına da sahip olmuştur (West and the Rest). Bu güç beyaz adamı bütün eylemlerini kendinden menkul bir şekilde haklı kılmasının ötesinde adeta bunu kendisi için bir sorumluluk hâline getirmiştir. “Beyaz adamın omuzlarındaki yük” (burden on the white man’s shoulders) Batı’nın kendisi için ne kadar meşakkatli olursa olsun dünyanın geri kalanına medeniyet götürdüğünü iddiası Aztek, İnka ve Kızıldereli medeniyetlerini nasıl yok ettiği gerçeğini gizlemesini kolaylaştırmıştır. Aslında kuramsal bir tartışma olarak her medeniyet kendini yegâne medeniyet kabul ettiğinden mücadele ettiği diğer medeniyet/ler/i “barbarlık olarak yaftalamaktadır. 

S

“Yumuşak güç” kavramının mucidi Joseph S. Nye, uluslararası politikayı nasıl tanımlar?

Nye, uluslararası politikayı 1648 Westphalia Barışı’nın uluslararası örgütlenmenin hâkim biçimi olarak kutsadığı egemen teritoryal devletin sistemi olarak tanımlar ve üst bir otoritenin olmaması bakımından -kaotik değil- anarşik bulur.

S

Bugün küreselleşme, ulus-devlete ne şekilde etki etmektedir?

Bugün küreselleşme, ulus-devleti bir sandviç gibi alttan ve üstten sürekli baskılarken ulus-devletlerin kendi rızalarıyla üyesi oldukları uluslararası örgütlerin etkinlik alanları arttıkça üstten gelen baskılarla Westphalian sistemin uzantısı
egemenlik fikri büyük ölçüde aşınmaktadır. Aynı şekilde her alanda önemi artan “insan merkezli/odaklı yaklaşım” ön plana çıkmakta, insan haklarının küresel gündemde giderek daha başat bir yer edinmesi ve “insani müdahale” kavramının popülerliği Westphalian egemenlik anlayışını mezara gömerken bizi yeni bir Orta Çağ ile buluşturmaktadır.

S

Ekonominin başatlığı bağlamında küreselleşme, nasıl açıklanabilir?

Küreselleşme, özellikle ekonominin başatlığıyla yerel ne varsa pazarlanabilirliği ölçüde fark edilir kılmaktadır. Böylece küreselleşmeyi sadece yerel pazarların küresel markaların işgali gibi basitleştirmek yerine yerelin de küresel pazarlara açılmasını sağlamaktadır. Bu da sadece yerel ve küresel arasında bir bağımlılık ilişkisi yaratmamakta, ulusal ve bölgesel paydaşlar eşliğinde hem pazar hem de iktidar alanı genişledikçe erkin tekilliği yerini daha paylaşımcı özellikleri ağır basan küresel yönetişime bırakmaktadır.