Nicel Yaklaşım ile Görüşme Temelli Saha Çalışmaları: Anket Çalışmalarına Giriş
Bilimsel araştırma alanı olarak kamuoyu/anket çalışmaları kaç başlık altında betimlenmekte ve tasnif edilmektedir?
Kısaca kamuoyu yoklamaları ya da anket çalışmaları olarak tarif ettiğimiz bu çalışmaları Jean M. Converse, dört ana başlık altında betimlemekte ve tasnif etmektedir. Bunların birincisi kamuoyu/anket çalışmalarının hangi amaçlar için kullanıldığı temelinde şekillenmektedir. İkincisi, soru sorma tekniklerindeki gelişmelerdir. Üçüncüsü örneklem teknolojisindeki gelişmeler dördüncüsü ise veri toplama tekniklerindeki gelişmelerdir.
Her veri toplama süreci temelde hangi adımla başlar?
Her veri toplama süreci aslında kavramsallaştırma ve ölçüm alanında verilen kararlar ile başlar. Kuramsal çerçevemiz içerisinde hangi kavramsal yapı taşlarına ihtiyaç duyduğumuz ana hatlarıyla belirlenmiştir. Veri toplama sürecine geçmeden önce hangi kuramsal çerçeve içerisinde hangi kavramların görgül yansımalarını elde edeceğimize karar vermiş olmalıyız. Örneğin tehdit algılarının dış politika tercihlerine etkisi üzerine bir araştırma sorumuz olduğunu varsayarsak, dış politika tercihlerini bağımlı değişkenimiz ve tehdit algılarını da bağımsız değişkenlerden biri olarak hangi düzeyde bir ölçüm ile çözümlememiz içinde kullanacağımıza araştırmanın başında karar vermek gerekir.
Kapalı uçlu soruların bazı kısıtları bulunmaktadır. Bunlar nelerdir?
Kimi zaman verilen seçenekler arasında seçim yapamayan denekler herhangi bir cevabı kafadan atarak ya da rastsal bir şekilde seçebilmektedir. Bu şekilde elde edilen cevapları bilinçli bir tercih olarak ele alan araştırmacılar bu cevaplar temelinde anlamlı örüntüler keşfinde çok zorlanacaklar hatta yanlış yorumlara gidebileceklerdir. Sunulan seçeneklerin sorulan soruya verilebilecek cevap yelpazesini tümüyle yansıtmadığı durumlarda yukarıda da değinilmiş olan “diğer” seçeneğinin sunulması gözden kaçırılmamalıdır. Ancak sorular son şeklini almadan bu “diğer” seçeneğine ihtiyaç olup olmadığının deneme görüşmeler yoluyla sahada sınanması ve eğer böyle bir “diğer “seçeneğine ihtiyaç yoksa bu seçeneğin hiç soruya eklenmemesi tavsiye olunur. Son olarak düşünülmesi gereken güçlük kapalı uçlu soruların görüşülen kişilerin cevapları toplanırken bazı gözden kaçan hatalara yol açma olasılığını yükselttiğidir. A seçeneği yerine soru cetveli üzerinde B seçeneğinin işaretlenmesi ya da cevaplar bilgisayarda veri setine aktarılırken A yerine B seçeneğinin girilmesi açık uçlu sorularda pek olamayacak tür hatalardır. Ancak açık uçlu soruların da çoğu zaman kodlama ve yorum sorunları içerdiği akılda tutulmalıdır.
Soru cetvelindeki soruların sınanması ya da ön testler (pre-testing) ile anlatılmak istenen nedir?
Soru cetvelindeki soruların sınanması ya da ön testler (pre-testing) ile kastedilen araştırmacının sorularını hedef kitledeki farklı grupları ufak gruplar halinde de olsa yansıtan bir küçük örneklem ile görüşerek küçük ölçekli bir deneme yapmasıdır. Soru cetveline son şekli verildikten sonra sahaya çıkıldığında görüşmeler nasıl yapılacaksa aynı şekilde örneklem seçimi ölçütlerine bağlı olarak farklı yerleşim birimlerinde saha çalışması aynı saha ölçütlerine göre gerçekleştirilir. Burada amaç farklı sosyo-ekonomik statü, temel demografik göstergeler ve kültürel grupların bu ön sınama grubuna dahil edilmesidir. Bu farklı gruplar için değişik soruların anlaşılıp anlaşılmadığı farklı “cevap yok/bilmiyorum” cevapları alınıp alınmadığına bakılır. Ön sınamaları yapan görüşmecilerin soruları sorduklarında gelen tepki ve cevaplara bakarak dikkatle soruların anlaşılıp anlaşılmadığını tespit etmeye çalışmaları beklenir.
Anket çalışmalarının çözümlenmesinde örneklem tekniklerinin gelişmesiyle birlikte ağırlıklı olarak hangi teknikler kullanılmıştır?
Anket çalışmalarının çözümlenmesinde örneklem tekniklerinin gelişmesiyle birlikte artan oranda istatistiki çok değişkenli çözümleme teknikleri kullanılmaya başlanmıştır. Bu teknikler tabüler çözümleme tekniklerine dayalı olarak başlamış ardından kompüter teknolojisinin en yüksek olasılık kestirmesi (maximum likelihood estimation) yönteminin kullanımını geniş kitlelere açmasıyla önemli merhaleler kat etmiştir. Burada vurgulanması gereken anket verilerinin nedensellik sınamalarında kullanımındaki gelişen tekniklerdir. Bu tekniklerin yanı sıra anket çalışmalarında elde edilen verilerin kendine has sorunlarına istatistiki çözümler üretilmesinde de önemli gelişmeler olmuştur. Öncelikle elde edilen örneklemin temsil yeteneğini sınamak ve geliştirmeye yönelik teknikler geliştirilmiştir. Bunlarla eş zamanlı olarak anket çalışmalarında elde edilen verilerdeki sorulara eksik cevap verme nedeniyle gözlenen eksiklerin değişik istatistiki çözümleme yöntemleriyle bir anlamda “tamir edilmesi” yönünde teknikler geliştirilmektedir.
Soru sorma tekniklerindeki gelişmeleri besleyen en önemli etmen nedir?
Kişilerin içselleştirmiş oldukları ve doğrudan gözleme olanak vermeyen öznel (subjective) durumların ölçümüne duyulan ilgi soru sorma tekniklerindeki gelişmeleri besleyen en önemli etmendir. Olgusal bilgilerin toplanması aşamasında görüşmeciler doğrudan basit bir yaş, meslek, eğitim ve benzeri olgulardan oluşan bir liste ile seçilen kişilere gitmekte ve basit sorularla bu bilgiler toplanmaya çalışılmaktaydı. Bu tür sorularda soruların nasıl sorulması gerektiğine dair ayrıntılı bir düşünme sürecinden geçilmiyordu genlikle. Çoğu zaman tecrübeli görüşmeciler bu sorgulamalarda neyin nasıl sorulması gerektiğini iyi bildikleri varsayımıyla hareket ediyorlar ve bu sorunun dillendiriliş şeklinin elde edilen verilerin sağlıklılığına dair bir sorun teşkil etmediği varsayımıyla hareket ediliyordu. Ancak ne zaman ki anket yapmak bir endüstri hâline dönüştü ve bunun sonucunda pek de tecrübeli olmayan pek çok anketör pazarlama ve siyasi araştırmalarda kullanılır oldu, o zaman soruların soruluş ya da dillendiriliş şekli üzerinde daha dikkatli düşünülmesi gereği de açıkça ortaya çıktı. Aynı zamanlarda ortaya çıkan bulgular da soruların dillendiriliş şekillerinde ufak değişikliklerin elde edilen sonuçlarda önemli farklılıklar yarattığını gösterince araştırmacılar soru dillendirilişi üzerine daha dikkatle eğilmeye başladılar. Bu tür çalışmalarda kullanılan anketörlerin eğitimleri ve görüşmelerin gerçekleştirilmesinde dikkat edilmesi gereken unsurların standardize edilmesi üzerine de gitgide daha dikkatle eğilmeye başlanıldı. Anketörlerin görüşmelerde nasıl davranıp, soruları nasıl kaydettiklerinden, kıyafet ve dış görünümleriyle konuşma şekillerindeki farklılıklara kadar türlü etmenin elde edilen sonuçları etkilediğinin tespiti bu alanlarda da eğitim ve standardizasyona gidilmesine neden oldu.
Günümüze gelindiğinde soru cetvellerinin kurgulanması ve soruların dillendirilmesinde Türkiye’deki pratik uygulamaların içinde bulunduğu durum nedir?
Günümüze gelindiğinde soru cetvellerinin kurgulanması ve soruların dillendirilmesinde Türkiye’deki pratik oldukça gelişime muhtaç bir alandır. Tipik olarak sorular değişik yurtdışı çalışmaların Türkçeleştirilmesi ya da uyarlanmasından ibarettir. Bu alanda Türkçenin kullanımındaki farklılıkların etkilerinin ölçümü üzerine pek çalışma yoktur. Soruların uzmanlarca gözden geçirimi, odak grup tartışmaları, bilişsel görüşmeler (cognitive interviews) ya da rastsal ayrışma deneyleriyle (randomized / split ballot experiments) test edilip değerlendirilmesi nadirdir (bu konularda daha derinlemesine tartışmaya aşağıda daha fazla yer ayrılacaktır). Genel pratik soru cetvellerinin sahaya çıkmadan önce ufak bir grup görüşme ile sahada pilot teste tabi tutulmasıdır. Ancak açıktır ki bu uygulamanın Türkçenin kullanımı temelinde karşı karşıya olunan sorunlar ve belirsizliklerin anlaşılmasında ancak kısıtlı bir yardımı olabilmektedir.
Örneklem teknolojisi kaçıncı yüzyılda şekillenmiştir?
Olasılık teorisinin temelleri 18. yüzyılda atılmış olsa da örneklem teknolojisi ancak 20. yüzyılda ve tarımsal mahsul tahmini üzerine yapılan çalışmalar temelinde şekillenmiştir. Tarımsal ürün mahsulünün tahmini üzerine yapılan çalışmalarda alan olasılığı örneklem (area probability sampling) tekniği geliştirilmiştir. Bu teknik herhangi bir tarımsal alanın seçilme olasılığının eşitlenmesi prensibi üzerine inşa edilmiştir. Tarımsal alan örnekleminden haneler ve burada yaşayan kişilerin örnekleme dahil olma olasılıklarının eşitlendiği bir örneklem seçme tekniği geliştirilmesi mümkün olmuştur. Öyle ki bu teknik örnekleme dahil edilmek istenilen hedef kitleye dahil olan tüm kişilerin bir listesinin oluşturulması gereği olmadan da çalışabilecek şekle indirgenebilmiştir. Böylelikle milyonlarca tüketici ya da seçmenin tek tek isim listeleri olmaksızın yaşadıkları şehir ya da adres bloklarından rastsal bir teknik ile seçilmelerini mümkün kılan bir örneklem teknolojisi yaratılabilmiştir.
Türkiye’de sosyal bilim camiasında rastsal örneklem tekniği kullanımı ne durumdadır?
Türkiye’de sosyal bilim camiasında rastsal örneklem tekniği oldukça nadir kullanılan bir tekniktir. Bunun nedeni son birkaç yıla gelene kadar bu tekniğin gerektirdiği veri tabanının mevcut olmamasıydı. Oysa son birkaç yıldır TUİK tarafından iş yeri dışı hanelerde yaşayan nüfusa dair bilgiler kamunun kullanımına açık olarak düzenlenmiştir. Son yıllarda artan bir güvenilirlikle bu tür bir tekniğin uygulanmasına olanak verecek bir veri tabanı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminin (ADNKS) geliştirilmesiyle oluşmuştur. Ancak bu veri tabanının kullanımı gerek akademik çalışmalarda gerek piyasaya yönelik siyasi ya da pazarlama çalışmalarında henüz oldukça sınırlıdır.
Anket çalışmalarının gelişimi hangi temellere dayalı olarak ilerlemiştir?
Anket çalışmalarının ilk yıllarında bilgi toplama teknikleri özünde mümkün olduğunca çok kişiyle görüşme temeline dayanıyordu. Özünde yapısal bir soru cetveline dayanmayan kalitatif görüşmeler uzun görüşme notları üretiyor ve bunların özetlenmesi temel çözümleme sorunsalını oluşturuyordu. Anket çalışmalarının gelişimi özünde veri toplama yöntemlerinin standardizasyonu, hızlandırılması ve dolayısıyla da ucuzlaştırılması temelinde gelişmiştir.
Telefonla yürütülen çalışmaların temel avantajı nedir?
Telefonla yürütülecek görüşmelerin de yüz yüze yapılan çalışmalara olan en büyük avantajı yine maliyettir. Bu sorunların bertaraf edilebildiği varsayımından hareket edersek telefon çalışmalarının en önemli avantajı tek bir yerden tüm görüşmecilerin yakından izlenebileceği bir ortamda görüşmelerin yapılmasının kişilerin kendi kendilerine soruları cevaplamalarının getirdiği bazı dezavantajları ortadan kaldırmaya yardımcı olmasıdır. Ancak akılda tutulmalıdır ki yüz yüze yapılacak görüşmelere oranla telefon görüşmelerinin kısa sürmesi beklenir. Yine yüz yüze görüşmelerde ve tabi posta ya da web üzerinden yapılan görüşmelerde kullanılabilecek grafik ya da skala kullanımının telefonda yapılamamasıdır. Bu yüzden kullanılacak cevap seçeneklerinin kısa ve skalaların da basit olması gerekir.
Sahada görüşmeler yoluyla veri toplama araçlarının başlıcaları hangileridir?
Sahada görüşmeler yoluyla veri toplama araçlarının başlıcalarıyüz yüze görüşmeler yoluyla yürütülen çalışmalar, telefon ve posta ya da İnternet üzerinden kişilerin kendi kendilerine cevapladıkları anketler yoluyla yürütülen çalışmalardır.
Kişilerin Kendi Kendilerine Cevapladıkları Anketlerin dezavantajları nelerdir?
Kişilerin kendi kendilerine cevapladıkları anketler yoluyla yürütülen çalışmalarda görüşmeciler kullanılmadığı için maliyet avantajı oldukça yüksektir. Herhangi bir şekilde görüşmeci ile deneğin bir araya gelmesi gerekmediğinden denekler sorulara gerek duydukları zamanı vererek düşünüp, hatta araştırıp istedikleri yanıtları verebilirler. Herhangi bir zaman kısıtlaması olmaksızın soruları cevaplayabilirler. Benzer nedenlerle herhangi bir soruyu bir görüşmecinin önünde cevaplamanın getirebileceği çekinme ya da utanma duygusu olmadan sorular cevaplanabilir. Ancak posta yolu ile deneklerin kendi kendilerine cevapladıkları anketlerde görüşmecilerin kişileri ziyaret etmelerinin getirdiği ilgi ve cevaplama isteği eksik kalabilir. Tipik olarak eve ya da iş yerine ulaştırılan bu tür anketler kısa yoldan çöpe gidebilir. Dolayısıyla posta anketlerinde en önemli sorun cevap oranıdır (response rate). Bu düşük cevap oranlarının önemli bir nedeni deneklerin isteksizliği olduğu kadar kendilerinden bekleneni anlayamama ya da istenen cevapları oluşturamama da olabilir. Her ne kadar kişiler okuryazar olsalar da okuduklarını anlama kendilerine soru cetvelinde iletilen açıklama ve talimatları takip etme yetisine sahip olmayabilirler. Soru cetvelinin çetrefil yapısı bu tür deneklerin katılımını kısıtlayacaktır. Yine unutulmamalıdır ki kişiler soru cetvellerini kendileri doldururken aile ya da arkadaşlardan ve değişik İnternet kaynaklarından da destek ve yardım alabilirler ve bu tür dışsal etkileri araştırmacının kontrolü ya da etkilerini ölçme olanağı yoktur.
Anket verisinin toplanmasında en kaliteli veri toplama yöntemi hangisidir?
Maliyet yüksekliğine rağmen yüz yüze görüşme yöntemi hâlâ anket verisinin toplanmasında en kaliteli veri toplama yöntemidir. Bu elbette görüşmecilerin iyi eğitilmiş ve kontrol edilmiş olmalarına da sıkı sıkıya bağlıdır. Batıda yarı zamanlı olarak ev kadınlarının çalıştığı bir iş alanı iken zamanla bu grubun tam zamanlı işlere geçmesi ve artan suç oranı anketör olarak çalışmak isteyenlerin arzını azaltmıştır.
Yüz yüze yürütülen çalışmalarda en önemli sorun nedir?
Yüz yüze yürütülen çalışmalarda en önemli sorun kimi zaman 50-150 arası görüşmecinin birkaç hafta içerisinde aynı çalışmada çalışmasıyla oluşan koordinasyon ve kontrol sorunlarıdır. Sahaya sadece eğitimden geçmiş görüşmecilerin çıkmasını sağlamak bir sorun olabilmekte, çalışma sürerken anketör eğitimi verilmesi gerekebilmektedir. Anketörlerin sahada gerek haneye erişim, gerek haneden görüşülecek kişinin seçimi, gerekse de görüşme sırasında kendilerinden beklenenleri yerine getirip getirmediklerinin kontrol edilmesi şarttır. Aksi taktirde her aşamada pek çok sorunla karşılaşılabilir ve bu da örneklemin hem temsil yeteneğini düşürecek hem de alınan cevapların istenilen ölçüm standartlarında olmaması sonucunu oluşturabilecektir. Dolayısıyla yüz yüze görüşmelerle yürütülen çalışmalarda önemli bir çaba görüşmecilerin sahada görüşmeler sürerken kontrolü için harcanmaktadır.
Kamuoyu/anket çalışmalarının sınırları nelerdir?
Kamuoyu/anket çalışmaları sonuçta bireylerin davranışları ya da bu davranışlarının gözlenmesi temelinde değil sadece bireylerin kendi bildirimleri temelinde şekillenmektedir. Kişilerin kendileri hakkında bildirimlerinin sorunlu bir veri kaynağı olduğu unutulmamalıdır. Pek çok zaman hassas konularda bu bildirimler eksik ya da yanlı şekillendirilecek, hatta pek çok konuda hiçbir bildirimde bulunulmayabilecektir. Ancak deneysel yöntemlerin kamuoyu/anket çalışmalarına uyarlanmasıyla bu tür kısıtların da üstesinden gelinmeye başlanmıştır. Yine hatırda tutmak gerekir ki pek çok zaman kamuoyu/anket çalışmaları sadece tutumlar üzerinde durmaktadır. Tutumlarla tercih ve davranışlar arasındaki bağ son derece sorunlu bir bağdır. Pek çok zaman tercih ya da davranışa dönüşmemiş de olsa kişilerin bir tutumları vardır. Bu tutumların değişik ortamlarda farklı tezahürlerinin de olacağı beklenir.
Sahada yönlendirici sorular kullanılırken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Sorunun soruluş biçimi ya da dillendiriliş şekliyle alınan cevapların dağılımının değişebilmesi sorularımızı dillendirirken üzerine dikkatle eğilmemiz gereken bir sorundur. Çoğu zaman sorunun anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla soru hakkında açıklayıcı bilgiler verilir. Bu bilgilerin soruya verilen cevapları bir yöne doğru çekmemesi gerekir. Örneğin, dünyada yüksek olarak algılanabilecek sayıda ülkede idam cezası cinayet suçuna ceza olarak verilmektedir deyip ardından ülkemizde idam cezasının yeniden kanunen mümkün olmasını destekliyor musunuz? gibi bir soru sormak denekleri yönlendirmek olacaktır ya da hükûmet bütçesinden askeri harcamalar için kişi başına şu kadar harcanmaktadır diyerek ardından çevre korumasına kişi başına çok daha düşük bir rakam vererek harcama düzeyinin uygun olup olmadığını sormak doğrudan cevabı yönlendirerek askerî harcamalar düşürülsün çevre korumasına harcamalar da arttırılsın sonucunu yaratacaktır. Bu sorular bu tür yönlendirici açıklamalar ya da konumlandırmalar (contextualization) yapılmadan sorulduğunda çok farklı sonuçlar elde etmek şaşırtıcı olmamalıdır.
Posta ile yürütülen çalışmalarda soru cetvelinin görünümü neden ayrı bir önem taşır?
Posta ile yürütülen çalışmalarda soru cetvelinin görünümü ayrı bir önem taşır. Öncelikle soru cetveli bir kitapçık gibi düzenlenip kaliteli bir kağıda basılmalı ve göze çarpan kaliteli bir zarf ile birinci sınıf posta servisi kullanılarak kişilere iletilmelidir. Bu tür ayrıcalıklı bir görünüm cevap oranını yüksek tutmaya yardım edecektir. Soruların ulaştırıldığı deneklerce kendi başlarına cevaplanacağı düşünülerek soru cetvelinin tek başına her türlü pratik soruyu ya gereksiz kılacak kadar açık ya da ortaya çıkabilecek her tür soruya bir cevabı da soru cetveli üzerinde bulunduran bir formda olmalıdır. Bir sorudan bir diğerine geçişler ya da atlamalar gibi teknik olarak kafa karıştırıcı olabilecek düzenlemelerden kaçınılmalı ya da son derece açık bir şekilde soru cetveli üzerinde düzenlemeye gidilmelidir. Soru cetvelinde sorular arasında yeterli mesafe bırakılmalı sorular kolay okunur görünmelidir.
Saha araştırmalarının internet üzerinden uygulanmasının avantajları nelerdir?
İnternet üzerinde yürütülen bu tür çalışmalarda, gerekli talimat ve açıklamalar ya da cevaba bağlı olarak atlamalar ve değişik yönlendirmeleri basit bir şekilde sorunsuz olarak her deneğe ulaştırmak mümkündür. Internet üzerinde posta ile yürütülen çalışmalarda olduğu gibi belli adreslere davet gönderilerek de anket kişilere ulaştırılabilir. Eğer hedef kitlede yer alanların email adresleri tam olarak var ise aynen posta yolu ile yürütülen çalışmaya benzer bir yapıya geri dönülmüş olunur. Hatta bu durumda İnternet üzerinden yürütülen çalışmanın doğal avantajları olacaktır. Posta masrafı ve postanın alacağı zaman İnternet üzerindenyapılan çalışmada olmayacaktır. Kişilere ulaşım masrafsız olacak, verilerin girişi ve kontrolünde önemli zaman kazanılmış olacaktır.
Tipik olarak Türkiye’deki yüz yüze veri toplama görüşmelerini yapan görüşmeciler kimlerdir?
Tipik olarak Türkiye’deki görüşmeciler çoğunlukla yarı zamanlı çalışan üniversite öğrencileridir. Her ne kadar bu eğitim vermeyi kolaylaştırsa da aynı kişilerin farklı projelerde istihdamını zorlaştırmakta ve eğitimli görüşmecilerin sürekliliğini kısıtlamaktadır.