aofsorular.com
ULİ406U

ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE EKONOMİ POLİTİK TEORİLER

8. Ünite 27 Soru
S

‘Eleştirel Ekonomi Politik’ adlı çalışmasında Robert Cox neyi savunur?

‘Eleştirel Ekonomi Politik’ adlı çalışmasında Robert Cox da uluslararası sistemin anlaşılması için devlet ve piyasa arasındaki etkileşimin birlikte ele alınması gerektiğini ileri sürmektedir. Cox, uluslararası ekonomik ilişkiler ile uluslararası politika arasında bir etkileşim olduğunu ve bu etkileşimin sonuçları itibarıyla, görmezlikten gelinemeyeceğini dile getirmektedir.

S

Uluslararası İlişkiler disiplini açısından ekonomi politik kavramı ekonomi ile nasıl bir ilişki içerisindedir?

Uluslararası İlişkiler disiplini açısından ekonomi politik kavramı ekonomi ile politika arasındaki oldukça kompleks bir ilişki ağına işaret ettiğinden, kavramın kullanımı da pür ekonomist anlayıştan farklıdır. Ekonomi politikçi yazarlar devlet piyasa etkileşimini, ekonomik kuruluşlar, çok uluslu şirketler, para politikaları, enerji krizleri vs. gibi aktörlerin ve sorunların rolü çerçevesinde incelemektedir.

S

Marksist gelenekten etkilenen ekonomi politikçiler, uluslararası ekonomik düzeni ve ilişkileri hangi çerçevede ele almışlardır?

Marksist gelenekten etkilenen ekonomi politikçiler, uluslararası ekonomik düzeni ve ilişkileri Marksist veya Yapısalcı/Radikal/Globalist literatür çerçevesinde ele almışlardır. Diğer bir deyişle realist gelenek, uluslararası sistemdeki yapısal değişimi devletlerin güç dağılımındaki değişim bağlamında ele almayı tercih ederken liberaller yapısal değişikliği ekonomik aktörlerin siyasal birimler üzerindeki etkisini artırması bağlamında ele almışlardı. Yapısalcılar ise ekonomi-politika etkileşimini bazı devletlerin/sınıfların diğer devletleri/sınıfları sömürmesine yol açacak mekanizmaların kurulması bağlamında incelemiştir.

S

Robert Gilpin uluslararası ekonomi politik perspektifi nasıl ele almıştır?

Robert Gilpin, uluslararası ekonomi politik perspektifi; liberalizm, yapısalcılık ve realizm düzeyinde ele almıştır.

S

Politika ile ekonomi arasındaki etkileşim kaç düzeyde incelenmelidir?

Politika ile ekonomi arasındaki etkileşim üç düzeyde incelenmelidir. Zira, ekonomi ile politika arasındaki ilişkinin her üç paradigma tarafından farklı şekilde yorumlandığına dikkat çekmekte yarar vardır.

S

Liberalizm nasıl bir yaklaşımdır?

Liberalizm klasik anlamda devletin gücünün hukuksal olarak sınırlandırılmasını ve bireysel özgürlüklerin alanının genişletilmesini savunan bir yaklaşımdır. Liberalizm, hukukla güvence altına alınmış bireysel hakların, özgürlüklerin ve serbest piyasa koşullarının ulusal zenginliği artıracağını ileri sürmektedir.

S

Klasik liberalizmin öncüleri arasında sayılan A. Smith neyi savunur?

Klasik liberalizmin öncüleri arasında sayılan A. Smith, hükümetlerin ekonomik düzen içerisindeki rolünün en aza indirilmesi tezini savunmuştu. Devlet, ulusal savunma ve serbest piyasanın devamını sağlayan mekanizmaları koruyacak, hukuksal düzenlemeler ve alt yapı görevlerini üstlenecek; doğrudan bir üretici güç ya da ekonomik işleyişe (üretim, fiyat vs., sürecine) müdahale eden güç olarak piyasa içerisinde yer almayacaktır.

S

Liberal felsefe neyi temsil etmektedir?

Liberal felsefe tarihsel olarak belli amaç ve idealleri olan bir siyasal düşünce geleneğini temsil etmektedir. Siyasal anlamda eşitlik, rasyonellik ve özgürlük kavramları üzerine inşa edilen liberalizm, ekonomik alanda da siyasal iktidarın sınırlandırılması, mülkiyet özgürlüğü, serbest girişim ve serbest ticaret hakkı temelleri üzerine inşa edilmiştir.

S

Adam Smith ve ardılı olan iktisatçılar ile uluslararası ekonomi politikçiler arasında ekonomik ilişkilere bakış açısı nasıl farlılaşmaktadır?

Adam Smith ve ardılı olan iktisatçılar, öncelikli olarak ekonomik üretim ilişkileri ve karşılıklı mübadelenin yararları üzerinde dururken uluslararası ekonomi politikçiler ekonomideki gelişmelerin ve ekonomik ilişkilerin uluslararası alanda zenginliğin dağılımına ve özellikle politik süreçlere nasıl etki ettiğini önemser. Örneğin IMF ve Dünya Bankasının yapısını ve işleyişini inceleyen iktisatçılar, bu kurumların işleyişinde politik ve askerî olarak güçlü devletlerin nasıl bir rol oynadığı üzerinde durmazlar. Diğer bir deyişle iktisatçılar, piyasaların kendi kendine işleyen bir düzene sahip olduğunu (politik süreçten izole olmuş durumda) varsayarken uluslararası ekonomi politikçiler, uluslararası ekonomik ilişkiler ile ulus devletin gücü, değerleri, otonomisi ve politikası arasında tüm toplumsal yapıları etkileyecek bir ilişki olduğunu öne sürmektedir.

S

Adam Smith’in laissez faire anlayışına göre birey nasıl değerlendirilir?

Adam Smith’in laissez faire anlayışına göre, bireysel aktivitelerin hukuksal olarak garanti altına alındığı ve devlet gücünün sınırlandırıldığı bir sistemde kendi çıkarını maksimize etmeye çalışan birey, toplum yararına da hizmet etmiş olmaktadır.

S

Siyasal liberalizm ve ekonomik liberalizm politik iktidarlara karşı hangi ortak görüşe sahiptir?

Siyasal liberalizm tüm iktidarları bireysel özgürlükler açısından bir baskı aracı olarak görürken ekonomik liberalizm de politik iktidarlara karşı aynı çekinceleri beslemektedir. Bu nedenle tüm liberaller politik erki, kamu otoritesi ile sınırlama prensibini savunmuştur. Liberalizm bu anlamda, serbest girişimcilere en geniş özgürlükleri ve imkânları sağlayacak şekilde, devletin ayrıcalıkları ile yöneticilerin yetkilerini, olabildiğince sınırlandırma prensiplerini, temel ilke olarak benimsemiştir.

S

Adam Smith’in liberalizm kavramı içinde önemli bir yeri olan laissez faire anlayışı hangi anlama gelir? 

Adam Smith tarafından savunulan ve daha sonra İngiltere’de John Locke ve ABD’de de Thomas Jefferson tarafından geliştirilen klasik liberalizm uluslararası alanda serbest ticareti savunmakta ve uluslararası ticaretin devletlerce sınırlandırılmasına karşı çıkmaktadır. J. Locke ve T. Jefferson gibi klasik liberallere göre, liberal devlet, bireysel özgürlük alanını genişleten ve bu hakları hukuk ile garanti altına alan devlettir. Klasik liberal düşünceye göre, demokratikleşme ve özgürlüklerin genişletilmesi bireylerin zenginleşmesini teşvik eder. Liberal bir devlette vatandaşlar bazı negatif haklar ile pozitif hukukun tanıdığı haklara sahiptirler.

S

Klasik liberalizm nasıl bir anlayışı savunmaktadır?

Klasik liberalizm olumsuz piyasa koşulları dışında, devletlerin salt hukuksal görevleri üstlenmeleri ekonomik ve siyasal özgürlüklerin alanını genişletmeleri anlayışını savunmaktadır. Devletlerin piyasaya bir üretici güç olarak katılmaması durumunda piyasaların kıt kaynakların optimal üretimini ve bölüşümünü sağlamada en iyi yöntem olduğunu kabul eden klasik liberallere göre, serbest ticaret olgusu uluslararası işbirliğini ve barışı sağlayacak en önemli unsurdur.

S

Büyük Bunalım olarak adlandırılan 1929 krizi piyasa üzerinde nasıl bir etki yaratmıştır?

Büyük Bunalım olarak adlandırılan 1929 krizi, Wall Street’te hisselerin değer kaybetmesi ile başlamış ve kısa sürede gelişmiş ekonomilerde çok daha ağır ve yerleşik bir bunalımı ortaya çıkarmıştı. Üretim artışı ve tüketim yetersizliği, gelişmiş ülkelerde birçok iş yerinin kapanmasına, işsizliğin artmasına ve bu da kısa süre içerisinde gelişmiş ülkelerdeki ekonomik hayatın yapısal bir krize sürüklenmesine yol açmıştır.

S

Müdahaleci liberalizm nasıl gelişti?

Birinci Dünya Savaşı ve ardından yaşanan “Büyük Bunalım” klasik liberalizme olan güveni zedelemiş bu dönemde ortaya çıkan İngiliz iktisatçı Keynes, devletin ekonomiye müdahalesinin sınırlandırılması ve kontrolsüz serbest ticaret anlayışını modifiye ederek liberalizme yeni bir yön vermiştir. Büyük Bunalım olarak adlandırılan 1929 krizi, Wall Street’te hisselerin değer kaybetmesi ile başlamış ve kısa sürede gelişmiş ekonomilerde çok daha ağır ve yerleşik bir bunalımı ortaya çıkarmıştı. Üretim artışı ve tüketim yetersizliği, gelişmiş ülkelerde birçok iş yerinin kapanmasına, işsizliğin artmasına ve bu da kısa süre içerisinde gelişmiş ülkelerdeki ekonomik hayatın yapısal bir krize sürüklenmesine yol açmıştı. İşte bu noktada Keynes klasik iktisatçılardan ayrılarak krizin aşılması için devletin ekonomiye müdahalesini savunmuştu. Böylece Keynes’in öncülüğünde ekonomide ortaya çıkan bazı dengesizliklere çözüm bulmak için devletin piyasa ekonomisine müdahalesini haklı gösteren müdahaleci liberalizm gelişti.

S

UEP’çilere (Uluslararası ekonomi politik)  göre üretim, piyasa ve yatırımın sürüklediği ulusal ekonomiler nasıl bir perspektife sahiptir?

Global ekonomik ilişkilerin artmasının, devletin egemenlik iddialarını zayıflattığını öne süren UEP’çilere göre üretim, piyasa ve yatırımın sürüklediği ulusal ekonomiler, izolasyondan ziyade global bir perspektife sahiptirler. Ekonomik aktörler bir şekilde güçlerini artırmak için bile olsa sınırların ötesine genişleme çabası içerisindedirler. Bu perspektif zamanla devletlerin ulusal ekonomi üzerindeki denetiminin zayıfladığını ve bu denetimin ekonomiye müdahaleler yolu ile tekrar kurulmasının mümkün olmadığını ileri sürmektedir. Bu bağlamda ulusal ekonomilerin uluslararası piyasalara entegrasyonu sürecinde en önemli rolü çok uluslu şirketlerin oynadığı ileri sürülmektedir.

S

Globalizm nasıl bir paradigmadır?

Liberalizmden sonra ekonomi politiğe etki eden bir diğer yaklaşım ise Globalizm, Bağımlılık Teorisi, Merkez-Çevre Yaklaşımı, Marksist Teoriler, Dünya Sistemi Yaklaşımı gibi isimlerle de adlandırılan yapısalcı/radikal paradigmadır.  Büyük ölçüde Marksist çözümlemelerden etkilenen yazarlar tarafından şekillenen paradigmanın globalizm ya da yapısalcılar olarak adlandırılması, paradigmanın gelişmesinde Marksist olmayan kişilerin de önemli bir katkı sağlamış olmasından kaynaklanmaktadır.

S

Yapısalcı yazarlar, kapitalist sistemin temel özelliğini nasıl görür? 

Yapısalcı uluslararası ekonomi politik yaklaşımların ortak yanı kapitalist sistemin kendi içerisinde barındırdığı çelişkiler nedeniyle, toplumlar ve devletler arasında sömürü ilişkisine yol açtığını ileri sürmesidir. Yapısalcı yazarlara göre, kapitalist sistemin temel özelliği, sistemin ekonomik birikim üzerine kurulu olmasıdır. Bireylerin veya sınıfların çalışması kişisel birikim üzerinedir. Sermaye birikimi üzerine kurulu kapitalist sistemde aşırı üretim, gelir adaletsizlikleri, deniz aşırı pazar ve ham madde arayışları, krizler ve savaşlar kaçınılmaz olarak görülmektedir.

S

Yapısalcılar uluslararası ilişkiler tarihi hakkında nasıl bir görüşe sahiptirler? 

Uluslararası alandaki olay ve olguları analiz ederken, siyasal ve ekonomik olanın birbirinden ayrılmazlığını öne süren yapısalcı perspektif çerçevesinde modern bir uluslararası ilişkiler disiplininden söz etmek yerine, modern ekonomi politik disiplininden söz etmek daha doğru olmaktadır. Çünkü, yapısalcılara göre, uluslararası ilişkiler tarihi, ekonomi politik ilişkilerin şekillendirdiği bir tarihtir. Özellikle radikal ekonomi politik perspektifte ekonomi ile politika arasında doğrudan bir ilişki boyutu olduğu ileri sürülmektedir

S

Marx ve Engels tarafından kaleme alınan Komünist Manifesto’ya göre Burjuvazi üstünlüğü nelere yol açtı?

Marx ve Engels tarafından kaleme alınan Komünist Manifesto’da belirtildiği üzere Burjuvazi üstünlüğü ele geçirdiği her yerde bütün feodal, ataerkil, pastoral ilişkilere son verdi. İnsanı doğal efendilerine bağlayan çok çeşitli feodal bağları acımasızca kopardı ve insanlar arasında çıplak çıkardan, katı nakit ödemeden başka hiçbir şey bırakmadı. Kişisel değeri değişim değerine dönüştürdü ve sayısız yok edilemez ayrıcalıklı özgürlüklerin yerine ticaret özgürlüğünü koydu.

S

Marx ve Engels’e göre, insanlık tarihi boyunca ezilen sınıflar ile ezen egemen güçler arasındaki çatışma nelere yol açmıştır?

Marx ve Engels’e göre, insanlık tarihi boyunca ezilen sınıflar ile ezen egemen güçler arasındaki çatışma, politik sistemin, hukuk sisteminin, ahlak sisteminin vs. belirlenmesinde temel belirleyici olmuştu. Bu sömürünün ilk biçiminin tarihte, kölelik ile birlikte ortaya çıktığını ifade etmişti. Buna göre, köle sahibi efendi, yaşaması için kölesine belli bir yiyecek verip onun tüm ürettiklerini almaktaydı. Daha sonra bu üretim ilişkisinin değişmesiyle, kapitalizme varacak yeni sömürü ilişkilerinin ortaya çıktığı ileri sürülmüştür.

S

Marksist-Leninist literatür, ekonomik üretim tarzını nasıl değerlendirir?

Marksist-Leninist literatür ekonomik üretim tarzının, ulusal ve uluslararası politikayı belirleyen güç olduğunu ileri sürmektedir. Tüm olayları ekonomik üretim tarzı ve ilişkileri ile açıklayan Marksist gelenek, uluslararası ekonomi politik teori içerisinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Özellikle Marksistlerce geliştirilen emperyalizm teorisi, 1960 ve 1970’lerde ortaya çıkan bağımlılık teorisyenleri tarafından kabul edilerek geliştirilmiştir.

S

Galtung az gelişmişliği nasıl açıklar?

Galtung, az gelişmişliği açıklarken bunun merkez olarak nitelendirdiği gelişmiş ülkelerin çevre olarak adlandırılan gelişmemiş ulusları sömürmesinden kaynaklandığını ileri sürmektedir.

S

Merkantilizm kavramı ilk kez ne zaman, niçin  ve kim tarafından ortaya atılmıştır?

Merkantilizm kavramı ilk kez Adam Smith tarafından 1500-1750 arası ulusal ekonominin zenginleşmesini, dış politika önceliği olarak kabul eden akımı eleştirmek için kullanılmıştı. Smith, merkantilizmin ticarette müdahaleci bir politika izlenmesi gerektiği prensibini eleştirmekteydi. Klasik liberal yazarlar, komşuyu fakirleştirme politikasına dayanan merkantilizmin uluslararası alanda çatışma ve savaşlara yol açtığını varsaymıştı. Feodal düzenin çözülmeye başladığı 15. ve 16. yüzyılda Avrupa’da ulusal devletlerin merkezi otoriteyi güçlendirmek için dış ticareti kısıtlayıcı birtakım yasaklamalara gitmesi merkantilist düzenlemelerin itici gücü olmuştu. Zamanla etkin bir politik, ekonomik ve siyasal sistem olmaya başlayan merkantilist düşüncenin temel varsayımları ise mamul madde ihracatını artırmak; ham maddelerin ihracatını azaltmak; yaşamsal olan ham maddelerin dışında ithalatı yasaklamak ve böylece ticaret dengesini kendi lehine çevirmekti. Güçlü ulusal ekonomiye ve hazineye, güvenlik ve gücün garantisi olarak bakılmaktaydı.

S

Merkantilizm hangi  felsefe üzerine kurulmuştur?

Tek taraflı ticari kazanç getiren girişimleri gerektiğinde askerî güç yolu ile sağlama anlayışına dayanan merkantilizm, güçlü ve kendi kendine yeterli ulusal ekonomi kurma felsefesi üzerine kurulmuştur.

S

Merkantilizm  nasıl ortaya çıkmıştır?

Merkantilizm, Avrupa’da feodal düzenin çözülmeye başladığı dönemde ortaya çıkan ulusal devletlerin, bağımsızlıklarını ve güvenliklerini sağlamak için uyguladıkları bir sistem olarak ortaya çıkmıştı. 

S

Merkantilist politikacılar, zenginliği nasıl değerlendirirler? 

Merkantilist politikacılar zenginliği, ulusal güç ve ulusal etkiyi artırmanın bir aracı olarak görmüşlerdi. Dış ticaret dengesinde açık vermemek için, tarife ve gümrük vergilerinin yanında sömürgeleştirme ve ayrıcalıklı ticari anlaşmalar sağlama yönünde de bir çaba harcamışlardı. Çin ve Hindistan örneğinde görüldüğü gibi bazen bu ayrıcalıkları korumak için askerî güce başvurmaktan çekinmemişlerdi. Merkantilizmin ulusal ekonomi ile güç ve güvenlik arasında güçlü bir ilişki olduğunu ileri sürmesi, merkantilistleri, ekonomi politik perspektifin öncüleri arasına yerleştirmektedir.