aofsorular.com
ULİ406U

FEMİNİZM

5. Ünite 25 Soru
S

Feministler, kadınların yaşadığı sorunların nedenleri ve mücadelenin nasıl gerçekleştirileceği noktasında hangi farklı yaklaşımlara ayrılmaktadır?

Feministler kadınların tüm alanlarda ezildiği, dışlandığı ve bununla mücadele edilmesi gerektiği konularında hemfikir olmakla birlikte, bunların nedenleri ve mücadelenin nasıl gerçekleştirileceği noktasında farklı görüşlere sahiplerdir. Bu farklı yaklaşımların belli başlıcaları şunlardır:

  • Liberal feminizm
  • Anarşist feminizm
  • Marksist feminizm
  • Radikal feminizm
  • Sosyalist feminizm
  • Varoluşçu feminizm
  • Post-yapısalcı feminizm 
  • Post-modern feminizm
S

Cinsiyet kavramı nasıl açıklanabilir?

Cinsiyet kavramı, iki farklı anlamda kullanılmaktadır. Birincisi İngilizce ‘sex’ olarak yazılan ve biyolojik farklılıkları temel alan anlamıdır, ikincisi ise İngilizcede “gender” olarak yazılan ve toplumsal cinsiyet farklılıklarını belirten anlamıdır. Biyolojik cinsiyet farklılıkları öğrenilmemiş, doğuştan getirilen kadın ve erkekte gözlenen farklılıklardır. Toplumsal cinsiyet farklılıları ise öğrenilen, sosyalleşme sürecinde kazanılan, insanlar arasında gözlenen farklılıklardır ve bireyden bireye olduğu gibi kültürden kültüre de değişiklikler göstermektedir.

S

Feminist hareketin ilk olarak nerede ortaya çıkmıştır?

Feminist hareketin sesini ilk defa 18. yüzyılın sonlarında İngiltere’de duyurmaya başladığı görülmektedir. Feminizm tarihindeki ilk önemli çalışma da bu dönemde Mary Wollstonecraft tarafından kaleme alınmıştır. 1792 yılında yayınlanan “A Vindication of the Rights of Woman” adlı eserinde Wollstonecraft, kadının köle olarak kalmasının nedenini, yetişmesine engel teşkil eden ve hayattaki gerçek amacının erkeğe hizmet etmek olduğunu öğreten toplumsallaşma sürecindeki bozukluk olarak belirtmiştir. Bu nedenle de feminist gündemdeki en önemli maddenin, kadının eğitilmesi olduğunu vurgulamıştır.

S

“Birinci Dalga Feminizm”in talepleri nedir?

19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında belirginleşmeye başlayan feminizm, daha çok, kadınların oy kullanma, eğitimde fırsat eşitliği gibi haklardan yararlanması talepleri çerçevesinde yükselmiştir. Bu süreç gelişim çizgisinde “Birinci Dalga Feminizm” şeklinde adlandırılmaktadır.

S

İkinci Dalga Feminizm”  hangi konulara eleştiriler yöneltmiştir?

1960’lardan itibaren ABD ve Avrupa ülkelerinde gelişen “İkinci Dalga Feminizm” in etkileri ise özellikle 1970’lerde, kadın haklarının iç hukuktaki düzenlemelerle garantiye alınmasıyla birlikte toplumun her alanında görülmeye başlamıştır. Bu dönemde sadece toplumsal ve siyasi hayat üzerinde değil, bilimsel alanda da etkisini gösteren feminizmin, özellikle sosyal bilimlerin kurallarına, tanımlarına, araçlarına ve yöntemlerine yönelik eleştiriler yönelttiği görülmektedir. Bu eleştiriler, sosyal bilimlerin temelinde, gerçekte gizli bir “erkek bakışı”nın olduğu düşüncesi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Kadınların bu alanlara yaptıkları doğrudan ve dolaylı katkıların göz ardı edilerek, kadının görülmez kılındığı belirtilmekte ve bu alanların feminist bakış açısıyla tekrar gözden geçirilmesi gerektiği savunulmaktadır. İkinci dalga feminizmde, bütün kadınlar arasında dayanışma üzerine kurulu “kız kardeşlik” (sisterhood) düşüncesinin, birleştirici bir ideoloji olarak ön plana çıktığı tespit edilmektedir.

S

1980’lerden itibaren feminizmde nasıl bir gelişme gözlenmektedir?

1980’lerin sonlarında uluslararası sistemde meydana gelen değişikliklerle birlikte tanımların, kavramların ve kuramların yeniden ele alındığı bir döneme girilmiştir. Özellikle iki kutuplu sistemin ortadan kalkması ile birlikte gelişen bu yeni dönemde, bireylerin kendilerini, sahip oldukları yurttaşlıkların yanı sıra ırk, etnik, dinî ve cinsel kimlikleriyle de ifade etmeye başladıkları görülmektedir. 1980’lerin sonlarından günümüze kadar ki bu dönem, feminizmin tarihsel gelişim çizgisinde “Üçüncü Dalga Feminizm” olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemdeki tartışmaların temel amacı, kadın hareketlerinin daha geniş bir tabana yayılmasını sağlamaktır. Bunun yanı sıra, kadını sınırlayan ve baskı altında tutan mikro konularla da ilgilenildiği, toplumsal değişimi sağlayacak, bilinçlenmeyi arttıracak eylemlerin ve eğitimin yaygınlaşması üzerinde durulduğu görülmektedir.

S

Feministlerin temel amacı nedir?

Üç dalga hâlinde gelişen ve temelde ataerkil toplumsal düzeni eleştiren feminizmi bir bütün olarak ele alan ve çözümlemeye imkân tanıyan tek bir kuram geliştirilememiştir. Bu nedenle feministler, görüşlerini liberal feminizm, sosyalist feminizm, postmodern feminizm gibi çeşitli yaklaşımlar temelinde açıklamaya, kadın sorunlarına yönelik çözüm arayışlarını farklı şekillerde ortaya koymaya çalışmışlardır. Ancak bu yaklaşımlardan hangisi söz konusu olursa olsun, feministlerin temelde, kadının tüm alanlarda görünür kılınması, maskülen değer ve yaklaşımların sorgulanması ile ilgilendikleri görülmektedir. Genel olarak maskülen (erkeksi) değerler, savaşçı, cesur, bağımsız, akılcı olmak vb. şeklinde ifade edilirken, feminen (kadınsı) değerler ise duygusallık, rasyonel olmamak, analitik bakıştan yoksunluk, toplumsalı ön planda tutmak, doğal ve barışçıl olmak vb. olarak sıralanmaktadır. 

S

“Üçüncü tartışma” döneminin genel özellikleri nelerdir?

1980’ler uluslararası ilişkiler kuramlarında “üçüncü tartışma” (third debate) olarak adlandırılan bir dizi kırılmanın yaşandığı bir dönemdir. Bu tartışma kapsamında uluslararası ilişkilerin geleneksel yaklaşımları sorgulanmaya başlamış ve disiplin; kuramsal olarak tecrübesiz olmanın yanı sıra erkek eğilimli ve toplumsal cinsiyete yönelik duyarsız olmakla da eleştirilmiştir. Bu eleştiriler özellikle üç ana grup tarafından yöneltilmiştir: Feministler, eleştirel kuramcılar ve post-modernistler. 

S

Hangi konular uluslararası ilişkilerde alçak politika alanları olarak görülmektedir?

Uluslararası ilişkilerde erkek alanı olarak görülen ve “yüksek politikayı” (high politics) oluşturan uluslararası güvenlik, devlet yönetimi ve askerî politikayla kadın alanı olarak kabul edilen ve “alçak politika” (low politics) kapsamında değerlendirilen aile hayatı, bireylerarası ilişkiler, yerel meseleler arasında bir ayrım gözlenir. 1990’ların başlarından itibaren uluslararası ilişkilerde, “yüksek politika” ve “alçak politika” ayrımında önemli değişiklikler olmuş, özellikle alçak politika alanları olarak görülen çevre, insan hakları, azınlık hakları, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, küreselleşme, nüfus artışı ve buna bağlı göç, insan kaçakçılığı ve cinsiyet sorunları ön plana çıkmaya başlamıştır.

S

"Kamusal Alan" nedir?

Kamusal Alan, toplumun ortak yararını belirlemeye ve gerçekleştirmeye yönelik düşünce, söylem ve eylemlerin üretildiği ve geliştirildiği ortak toplumsal etkinlik alanıdır.

S

Bürokrasi nedir? 

Bürokrasi, bir toplumda tabandan yukarıya doğru çıktıkça daralan bir yapı içinde örgütlenmiş olan, genel kural ve ilkelere göre çalışan
profesyonel atanmış görevliler topluluğu ve devlet idaresinde bir işi yapabilmek için alınması gereken izin, onay, imza ve uyulması gereken kurallar bütünüdür.

S

Feministler, uluslararası ilişkiler disiplinine hangi eleştirileri getirmektedir?

Feministler, toplumsal cinsiyetçi yaklaşımlar çerçevesinde uluslararası ilişkiler disiplinini ele alırken öncelikle, alanın temelinde yer alan kavram ve kuramlara yönelik eleştiriler getirmektedir. Spike Peterson’un da belirttiği gibi feministler, uluslararası ilişkilerde ifade edilen görüşlerde açıkça erkek egemen bir bakış açısının hâkim olduğunun altını çizmektedir. Mantık, bilgi, bilimsel kimliğe sahip olmak erkeğin; duygusallık, rasyonel olmamak, analitik bakıştan yoksunluk ise kadının özellikleri olarak düşünülmektedir. Feministler uluslararası ilişkilerde objektif­lik kılıfı altında kadınlar yerine erkeklere özgü deneyimlere yer verildiğini de belirtmektedir. Bunun yanı sıra disiplinin temel aktörlerinden biri olan devletin bağımsızlık, güç, özerklik, kendi kendine yetme gibi olumlu özelliklerinin güçlü erkeğin karakterine benzetilmesini de eleştirmektedirler. 

S

Feministler, uluslararası ilişkilerin temel konularından biri olan güvenlikle ilgili çalışmalarında hangi konularda eleştiri getirmektedir?

Feministler, uluslararası ilişkilerin temel konularından biri olan güvenlikle ilgili çalışmalarında özellikle iki nokta üzerinde durmaktadır. Birincisi, kadınların durumu ve mevcut güvenliklerinin nasıl ihlal edildiği, ikincisi ise kadınları bir meta olarak gören ve şiddet uygulayan davranışların arkasındaki ataerkil felsefe ve bunun güvenlikle bağıdır. Feministler uluslararası ilişkilerdeki klasik güvenlik anlayışını şiddetli bir biçimde eleştirmekte, güvenliğin sadece askerî ve siyasi değil kimlikle de ilişkili sosyal bir boyutunun bulunduğunu belirtmekte ve toplumsal cinsiyet rollerinin de güvenlikle ilgili analizlere dâhil edilmesi gerektiğini ifade etmektedirler. Feministlerin güvenlik konusuna yönelik temel yaklaşımları, bireysel yaşam, özellikle de kadının yaşamıyla güvenlik arasında güçlü bağların bulunduğunun kabul edilmesi, ulusal güvenlik temelli hâkim devlet anlayışının reddi ve realist düşünce içinde şiddetin yapısal olduğunun ve bunun da kadının güvenliğine olumsuz etkilerinin kabulü üzerine inşa edilmiştir.

S

Feministlere göre dolaylı şiddetin sebepleri konusundaki görüşleri nelerdir?

Feministler, dolaylı şiddetin ekonomik, kültürel ve hukuki yapıdaki eksikliklerden kaynaklı nedenlerini ulusal ve uluslararası bazda inceledikleri çalışmalarda bazı ortak noktalara ulaşmışlardır. Bunlardan ilki, her devlette doğrudan ve yapısal şiddet durumlarının yaşanması ve bunun bireysel kadın güvenliğini olumsuz yönde etkilemesidir. İkinci olarak feministler, şiddetin gerek ailesel gerek ulusal gerekse uluslararası boyutlarının birbirleriyle bağlantılı olduğunu belirtmektedir. Toplumsal cinsiyetçi örgütlenmiş, maskülen değerlerin, güç olgusunun, özellikle de erkek gücünün ön plana çıktığı bir toplumda şiddetin de kaçınılmaz olduğu vurgulanmaktadır.

S

Feministler barışı nasıl tanımlar?

feministler barışın, ulusal ve uluslararası alanda savaşın, şiddetin ve düşmanlıkların olmaması, ayrıca bir toplumda sosyal ve ekonomik adaletin, eşitliğin, insan hakları ve temel özgürlüklerin güvence altına alınmış olması hâli şeklinde tanımlamaktadır.

S

Feministlerin insan haklarına ilişkin eleştirdikleri noktalar nelerdir?

Feministlerin insan haklarına ilişkin eleştirdikleri temel noktalardan ilki, insan hakları kavramının sadece erkeklerin haklarıymış gibi algılandığı, bu nedenle tanımlara feminist bakış açısını içerecek, kadınları da vurgulayacak kalıpların yerleştirilmesi gerektiğidir. Ayrıca feministler uluslararası ilişkiler alanında diğer konulara göre görece yeni olan insan hakları konusunda toplumsal cinsiyeti içeren çalışmaların yetersiz olduğu üzerinde de durmaktadırlar. Feministler, insan hakları-güvenlik-barış bağlantılarını vurguladıkları söylemleriyle uluslararası alanda, bir yandan insan haklarının geliştirilmesini sağlarken diğer yandan da insan hakları içerisinde kadın haklarının daha fazla dikkate alınmasını ve bu hakları güvence altına alacak mekanizmaların geliştirilmesini sağlamaktadırlar.

S

Liberal feministlere göre kadınların erkeklerle aynı hak ve yeterliliklerden yararlanabilmelerinin yolu nedir?

“Liberal feministler”, kadınların erkeklerle aynı hak ve yeterliliklerden yararlanabilmelerinin, bu konudaki hukuki ve diğer engellerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabileceğini ifade etmektedirler. Liberal feministler, toplumsal cinsiyet kavramını dış politika analizlerinde açıklayıcı bir değişken olarak kullanmaktadırlar. Örneğin bu konudaki çalışmalarda, cinsiyet eşitliği ile devletlerin uluslararası alanda güç kullanımı arasında temel bir ilişki olduğu ileri sürülmekte ve cinsiyet eşitliğinin artmasıyla paralel bir biçimde uluslararası alandaki uyuşmazlıklarda devletlerin şiddete başvurmalarının azalacağı ifade edilmektedir. 

S

“Marksist/sosyalist feminist yaklaşımların temel özellikleri nelerdir?

“Marksist/sosyalist feminisler”den özellikle Marksist feministler, sınıfsız toplumu temel aldığından, kadın ve erkek gibi kategorilere de yer vermemekte ancak kadının maruz kaldığı eşitsiz muamelelerin kadının kapitalist sistemde üretim alanında karşılaştığı ayrımcılıktan kaynaklandığını ileri sürmektedir. Sosyalistler ise sosyalizmin tüm ezilen ve sömürülen insanların sorunlarıyla ilgilendiğini, kadın sorunlarının da bu nedenle sosyalizm içinde merkezî bir öneme sahip olduğunu vurgulamakta, ataerkillik ile kapitalizm arasında karşılıklı bir bağımlılık olduğunu kabul etmekte ve kadınların sadece üremeden sorumlu oldukları yönündeki algı devam ettiği sürece ulusal ve uluslararası ekonomiler içindeki marjinalliklerinin de devam edeceğini dile getirmektedirler. Çünkü kadınlar erkeklere, ekonomiye ve devlete sadece çocuk doğurarak hizmet eden yapılar olarak algılandıkları sürece ekonomik ve siyasi alanlardan uzak kalacaklardır. 

S

Radikal feminist yaklaşımın temel özellikleri nelerdir?

“Radikal feministler” ise ataerkil yapıya, toplumsal cinsiyet temelli iş bölümüne karşı çıkarak, asıl mücadelenin cinsiyet rollerinin değişmesi üzerine olması gerektiğini savunmaktadırlar. Cinsiyet rollerinin değişmesinin sağlanması noktasında da “kadının üremedeki rolünün değişimine yönelik çabaların arttırılması gerektiği” üzerinde durmaktadırlar.

S

Postmodern feminist yaklaşımın temel özellikleri nelerdir?

Postmodern feministler, toplumsal cinsiyet, ırk, sınıf gibi toplumsal kategorilerin belirleyiciliğini sorgularlar ve toplumsal cinsiyetin doğuştan var olmadığını sonradan oluşturulduğunu ifade ederler. Totalitarizme, evrenselciliğe ve düalizme de karşı çıkan postmodernistlerin, akıl ve bilimle erkeğin, duygu ve mantıksızlıkla da kadının özdeşleştirilmesini eleştirdikleri görülmektedir. Ayrıca postmodernistler, kadınların çok çeşitli deneyimlere ve gerçekliklere sahip olduğunu, bu nedenle de kadın merkezli çerçeve içinde sonsuz çeşitlilikte karşıtlık ve benzerliklerin olabileceğini belirtmektedirler.

S

İnşacı feminizmin temel özellikleri nelerdir?

İnşacı feminizm, uluslararası ilişkilerin güç, güvenlik, ulusal çıkar, devlet, politika ve egemenlik gibi kavramların birer toplumsal yapı olduğunu ileri sürmekte ve bu çerçevede gelişen, uluslararası ilişkiler analizlerine toplumsal yapıyı da ekleyerek uluslararası politikaların tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Realizmin devletleri tek aktör olarak görmesini eleştiren inşacı feministler, devletleri onların varlıklarını oluşturan sosyal projelerin dinamik sonuçları olarak görmektedirler. İnşacılar, toplumsal cinsiyete ilişkin algılamaların küresel politikayı ve küresel politikanın da toplumsal cinsiyete ilişkin algılamaları biçimlendirdiğini belirtmektedirler.

S

Postkolonyal feminizmin temel özellikleri nelerdir?

Postkolonyal feministlerin, çoğunun postyapısalcı oldukları ve emperyalizm altında kurulan kolonyal düzendeki kadınların ikincil konumunu eleştirdikleri görülmektedir. Ayrıca uluslararası ilişkilerde “kendi” ve “öteki” şeklindeki yapıları ve etnik, kültürel ayrımcılıktaki gibi ötekinin aşağı görülmesini sorgulamaktadırlar. Postkolonyal feministler, özellikle Batılı kadınların deneyimleri ile üçüncü dünya kadınlarının deneyimlerinin aynı olamayacağını ve Batılıların üçüncü dünyadaki kadınları fakir, eğitimsiz, suça eğilimli olarak resmetmelerinin de kabul edilemez olduğunu belirtmektedirler.

S

Postyapısalcı feminist yaklaşımın temel özellikleri nelerdir?

“Postyapısalcı feministler”, dil içerisinde kodlanmış anlamlar üzerinde
odaklanmaktadırlar. Bizim gerçekliği anlamamızın dili kullanımımızla bağlantılı olduğunu iddia etmekte ve güçlü/zayıf, kamu/özel, rasyonel/duygusal gibi dilsel yapıların erilliğin dişillik üzerindeki yetkisine hizmet ettiğini belirtmektedirler. Uluslararası ilişkilerde de yurttaş/yurttaş olmayan, düzen/anarşi, gelişmiş/gelişmemiş gibi yapıların dünyanın nasıl dilsel olarak bölündüğüne ilişkin önemli veriler olduğunu ifade etmektedirler.

S

Jacqui True, feminist yaklaşımları nasıl sınıflandırmaktadır?

Jacqui True, feminizmin üç farklı biçiminden söz etmektedir. Bunların feminist uluslararası ilişkilerin gelişiminin ve feminist düşüncenin alana yönelik katkılarının ortaya konulmasında yardımcı olacağını vurgulamaktadır. Bunlardan biri “deneysel feminizm”dir (empiric feminism). Geleneksel bilgi anlayışının erkek yanlısı olduğunu iddia eden deneysel feminizm, cinsiyet ayrımının olmamasını ve uluslararası yapılanmalarda kadınlara da yer verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Deneysel feministler, uluslararası ilişkiler alanındaki araştırmaların cinsiyet konularında objektif olmadığını, maskülen değerlerin ağır bastığını savunmaktadırlar. Bundan dolayı da gerçeklik olarak ifade edilenlerin aslında erkek dünyasının bir yansıması olduğunu belirtmektedirler. İkinci yaklaşım “analitik feminizm”dir ve toplumsal cinsiyeti, uluslararası ilişkilerin yapısal yönlerinin açıklanmasında kuramsal bir kategori olarak kullanmaktadır. Üçüncü yaklaşım ise “normatif feminizm”dir ve sosyal ve politik değişimleri ele alan bir kuramsallaştırma projesi üzerine odaklanmaktadır. 

S

Feminizmin uluslararası ilişkiler disiplinine katkıları nelerdir?

Feminizmin uluslararası ilişkiler disiplinine önemli katkılarının olduğu da belirtilmelidir. Bunlardan ilki, feminizmin uluslararası ilişkilerin gelenekselleşmiş kuramlarına yönelik eleştirel bir bakış açısı ortaya koyarak tekrar bir gözden geçirimi ve bir sorgulamayı mecbur kılmasıdır. Feministler, sosyal bilimlerin diğer alanlarında olduğu gibi uluslararası ilişkilerde de kadının göz ardı edildiği gerçeğinden yola çıkarak, bu alanın kadın bakış açısı ile tekrar ele alınması gerektiğini sürekli olarak ifade etmektedirler. Ayrıca feminizmin disiplinin savaş, barış, güvenlik gibi alanlarına kadın bakış açısını ekleyerek daha yaşanabilir, barış içinde bir dünya için neler yapılabileceğine dair yaklaşımlar geliştirmeye çalıştığı da görülmektedir.