Pozitivizm ve Epistemolojik Tartışmalar
Pozitivmin tarihsel gelişim süreci hangi dönemler altında incelenmektedir
Özellikle son elli altmış yıldır, uluslararası ilişkiler alanındaki akademik çalışmalara egemen olan pozitivizm, tarihi gelişimi içinde çeşitli özellikler kazanmıştır. Bacon, Locke ve Hume empirizmine dayanan pozitivizmin birinci döneminin, Comte ve Simon ile başladığı kabul edilirken ikinci dönem, Viyana Çevresi ya da yeni pozitivizm olarak bilinen pozitivist akımın ortaya çıktığı 1920’lerde başlamaktadır.
Saint Simon'a göre pozitivizm kavramı neyi ifade etmektedir?
Saint Simon’un kullandığı anlamda pozitivizm, toplumsal yapıyı bilimsel çalışmalar vasıtasıyla ve bilimsel yöntemler kullanarak, yeniden düzenlemeyi amaç edinen ve bu yönüyle bilimi metafizikten arındırmayı amaçlayan bir tutumun adıdır. Pozitivizm bu bağlamda, bilimin tekliği üzerinde durmakta, toplumsal olayların doğa bilimlerinin metodolojileriyle (yöntemleriyle) açıklanabileceğini ileri sürmekte ve olgularla değerlerin kesin olarak ayrılması gerektiğini savunmaktadır.
Empirizm nedir?
Empirizm bilimsel bilginin duyu verilerimize yönelik önermelerden oluştuğunu, doğuştan bilginin olmadığını, tüm bilgilerimizin deneyimin ürünleri olduğunu ve bilimsel bilgiye tümevarım yöntemiyle ulaşıldığını kabul eden bilgi teorisidir. Dolayısıyla bilimde deney yöntemini kullanmayı temel alan empirizmin görgücülük, olguculuk ya da deneycilik gibi kavramlarla da ifade edildiği bilinmektedir.
Uluslararası ilişkilerde pozitivizmin kavramı ne ifade etmektedir?
Pozitivizm, natüralizmi düzenliliklere olan inançla birleştiren metodolojik bir anlayıştır. Dolayısıyla uluslararası ilişkilerdeki düzenlilikleri aramakta ve genellemeler yapmaya çalışmaktadır. Bu durum, teori ve olgu arasındaki ilişkiye nesnel (objektif) yaklaşılmasına ilişkin empirist epistemolojiyle ilgilidir. Bu bağlamda epistemoloji, metodoloji ve ontoloji kavramları arasındaki farka değinmek gerekir.
Postmodernist felsefeye göre epistemoloji ve ontoloji arasındaki ilişki nasıl tanımlanmaktadır?
Postmodernist felsefeciler ontolojinin epistemolojiden önce geldiğini ileri sürmektedir ancak, bunlardan biri diğerinden önce gelmemektedir. Bazen epistemoloji, bazen de ontoloji öncelikli gibi görünebilir. Epistemoloji, bir bilim dalında hangi bilgilerin ve kavramların ontolojik olarak bilimsel kabul edilebileceğini belirlemede oldukça önemliyken ontoloji de epistemolojik olarak kabul edilebilecek şeyleri etkilemektedir.
Epistemoloji ve ontoloji arasındaki ilişki bağlamında bilim felsefecileri ile postmodernistler arasındaki fark nedir?
Bilim felsefecileri epistemolojiyi öncelikli görürken postmodernistler ontolojiyi öncelikli görmektedir. Örneğin; Kant, varlığı olduğu gibi inceleme düşüncesine karşı çıkarak ontolojiyi epistemolojiye tabi kılmış, varlık sorununun, bilginin koşullarının incelenmesine bağlı olduğunu savunmuştur. Postmodernist Heidegger’e göreyse ontoloji temel olup bilimsel bilgi buna dayanır.
Empirizm düşüncesinin ilk temsilcsi olarak kabul edilen filozof kimdir?
Pozitivizmin temel aldığı empirizmi, aydınlanma dönemi filozoflarından İngiliz empiristi Francis Bacon’a (1561-1626) dayandırmak mümkündür. Bacon, Aristotelesçi görüşlere karşı çıkarak, gözlem ve deneyin temel alınıp bilimin bu esaslara göre yeniden kurulması gerektiğini savunmuştur.
Thomas Hobbes'un tutarlı bir natüralist ve materyalist olduğunu ortaya koyan düşünceleri nelerdir?
Felsefeye ilişkin görüşlerini “Felsefenin Öğeleri” adlı yapıtında toplayan Hobbes’a göre, her şey -maddi olan da ruhi olan da, ayrı ayrı insanlarda olanlar da devletlerde olup bitenler de- doğal nedenlere bağlıdır ve doğal nedenler tarafından zorunlu olarak belirlenmişlerdir. Hobbes’a göre bütün bilgilerimiz, nesnelerin duyu organlarımız üzerindeki etkilerinden meydana gelir. Hobbes söz konusu düşünceleriyle tutarlı bir natüralist ve materyalist olduğunu ortaya koymuştur.
John Locke’un “İnsan Anlağı Üzerine Bir Deneme” adlı çalışmasında belirttiği bilginin kaynağına dair düşünceleri nelerdir?
John Locke, “İnsan Anlağı Üzerine Bir Deneme” adlı çalışmasında, bütün bilgilerimizin eninde sonunda deneye dayandığını ve deneyden çıktığını savunmuştur. Locke’a göre zihin, başlangıçta üzerine hiçbir şey yazılmamış düz beyaz bir kâğıt (tabula rasa: boş tablet) gibidir. Dolayısıyla empirizm doğuştan gelen bilgi (a priori) yerine, sonradan edinilen (a posteriori) bilgiyi önemser. Tüm edindiğimiz bilgiler, doğuştan sonra, deney ve gözlemler yoluyla elde edilmektedir.
Uluslararası ilişkilerin temel epistemolojilerinden biri olan rasyonalizmin temsilcisi olarak kabul edilen düşünürler kimdir?
Bilim felsefesinde ve uluslararası ilişkilerde bir diğer temel epistemoloji (bilgi teorisi) rasyonalizmdir. Gerçeğe deney ve gözlem yerine akıl yoluyla ulaşılabileceğini savunan bu görüşün temsilcileri, Kartezyenizm olarak bilinen okulun mensuplarından Descartes, Leibniz, Spinoza’dır. Bu düşünürler Newton, Kepler ve Galileo’nun bilimsel devriminden oldukça etkilenmiştir. Uluslararası ilişkiler alanına katkıları açısından Grotius ve Kant’ın da rasyonalizme önemli katkılarda bulunduğunu belirtmekte yarar vardır. Rasyonalizm, Hegel ile doruğuna ulaşmıştır.
Rasyonalist düşünürlerin epistemolojiye ilişkin görüşleri nelerdir?
Bilimsel yöntem açısından tümdengelimciliği benimseyen rasyonalistler, deney ve gözlem verileri yerine, zihin ve aklın verilerini temel almışlar, doğuştan (a priori) bilgiye büyük önem vermişlerdir. Doğanın belli kanunlar tarafından yönetildiğini savunan bu anlayışa göre, bunların kendilerinden ziyade sonuçlarını gözlemlemek mümkün olabilmektedir. Örneğin; çekim kanununu göremesek de sonuçlarını gözlemleyebiliriz. Dolayısıyla rasyonalistler, empirizmi, epistemoloji (bilgi kuramı) için, yani bilimsel bilgiye ulaşmada ve bilginin elde edilmesinde tamamen yetersiz bulduklarından, empirizm yerine aklı ya da mantığı (reason) ikame etmektedirler.
Immanuel Kant'ın düşüncelerinin klasik rasyonalizmden ayrıldığı nokta nedir?
Immanuel Kant için a priori bilgi zorunlu ve tümel geçerliği olan bilgidir. A priori bilgiyi a posteriori bilgiden yani, deneyden türemiş olan bilgiden ayıran da bu kriterdir. Diğer bir ifadeyle a priori bilgi kesin olmakla beraber, a posteriori bilgi sallantılıdır ve değişme olasılığı bulunmaktadır. Ancak bir noktada klasik rasyonalizmden ayrılan Kant, salt akıl içinde kapanıp kalmış bir mantık yerine, buradan deneye uzanan bir mantık geliştirmiştir. “Bir şeyi bilmek istersem kavramlarımı görünün salt formlarıyla duyu verilerine bağlamalıyım” diyerek duyu verilerini dışlamamıştır.
Uluslararası ilişkilerin temel epistemolojilerinden biri olan Pragmatizmin temsilcisi olarak kabul edilen düşünürler kimdir?
Empirizm ve rasyonalizm dışında üçüncü bir epistemoloji (bilgi kuramı) ise pragmatizmdir. Geleneksel pragmatizm daha çok Amerikalı felsefecilerden William James (1898-1944), Charles Peirce (1839-1914) ve John Dewey (1859-1952) tarafından ortaya atılan görüşlerden oluşmaktaydı.
Pragmatistler ve rasyonalistler arasındaki görüş farklığı neye dayanmaktadır?
Pragmatizm, empirizm ile rasyonalizm arasında bir anlamda orta yolu temsil etmektedir. Deney ve gözlem yaparken aklın önemini kabul eden pragmatistler, rasyonalistlerden farklı olarak, deney ve gözlemlerin, insanın inanç ve değerlerinin değişmesine yol açtığını kabul etmektedirler. Teori ve gözlemin birbirinden ayrılmazlığı üzerinde duran pragmatistlere göre, aynı anda birden fazla teori söz konusu olabilir ve bunlardan karşı karşıya olunan olguya uyan birini seçmek durumunda kalınabilir. Ayrıca pragmatizm diğer epistemolojilerden farklı olarak, her türlü inanç ve varsayımlarımızın eğer gerekiyorsa değişebileceğini kabul etmektedir.
Pragmatik doğrulama kavramı neyi ifade etmektedir?
Bir inanç ya da bağlanılan teori ve görüş, öngörülen amacın gerçekleşmesine yaptığı katkıyla değerlendirilir, bu da ancak deneyimle bilinir. Dolayısıyla bir görüş ya da düşüncenin doğruluğu, ancak uygulamadaki başarısıyla ölçülür. Buna kısaca pragmatik doğrulama denmektedir. Teorinin varsayımları, uygulamadaki sonuçlar tarafından sürekli destekleniyorsa yani, inanç uygulamada bir işe yarıyorsa giderek artan ölçülerde doğru bir inanç (teori) haline gelir.
Saint-Simon'a göre pozitivizmin sosyal bilimlerle ilişkisi nasıl şekillenmektedir?
Pozitivizmin toplum bilimlerinde önemli bir yere sahip olması Saint-Simon’la başlamıştır. Saint-Simon (1760-1825), doğa bilimlerindeki empirist epistemolojiyi temel alarak, topluma yeniden yön vermek istemiştir. Dolayısıyla pozitivizmin arkasında yatan temel düşünce, sosyal bilimlerin sekülerleştirilmesi, metafizikten arındırılması ve toplum bilimlerini doğa bilimlerinin esaslarına göre yeniden yapılandırılmaya çalışılmasıdır
Pozitivist düşünür Auguste Comte'a göre bilimlerin tarihsel gelişim evrimleri nelerdir?
Comte’a göre teolojik, metafizik ve pozitif bilgi biçiminde sıralanabilecek üç tür bilgi bulunmaktadır. Pozitif bilgi, bilimsel gelişmenin evriminin üçüncü aşamasını oluşturmaktadır. Pozitif bilgi insanlık tarihine paralel bir gelişme çizgisi izlemektedir. Comte’a göre, bütün bilimler yukarıda belirlenen üç aşamadan oluşan tarihsel gelişim evrimini izlemiştir. Buna göre toplum bilimleri de dâhil olmak üzere, bütün bilimler, metodolojik anlamda birlikte ele alınabilirler.
Auguste Comte'a göre pozitif bilgi kavramı neyi iafde etmektedir?
Comte’a göre pozitif bilgi, teoloji ve metafiziğin etkisinden uzak, olgu ve deneye dayanan nesnel (objektif) bilgidir. “Toplum bilimlerine ayrı, doğa bilimlerine ayrı kurallar uygulanamaz” diyen Comte’a göre, bilimsel metodoloji tektir.
Pozitivizminin izinden yürüyen bir düşünür olan John Stuart Mill’in kendinden önce gelen düşünürlerle ortaklaştığı ve farklılaştığı noktalar nelerdir?
Mill, bireysel gelişmeyi ve özgürlüğü savunmakla Comte’un katı görüşlerinin dışına çıkmış, fakat toplumun yeni esaslara göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini savunmakla da Simon ve Comte pozitivizmini sürdürmüştür. Mill, Comte’un görüşlerinde önemli düzeltmeler yapmıştır. Pozitivizmin en önemli ilkelerinden olan deneyciliği, yaptığı mantık çalışmalarıyla desteklemiştir. Mill, olgucu olmasıyla deneyimden gelen bilgilere inanmasıyla tümevarımı benimsemesiyle Comte ve Hume’un izinden gitmiştir. Bununla beraber Laissez Faire bireyciliğini savunan J. S. Mill, birey karşısında toplumu yücelten Comte’dan ayrılmaktadır. Zira Comte, insan yerine insanlığı tercih etmekteydi. Ayrıca Mill, tanrı inancını yadsıyan Comte ve Hume’dan bu açıdan da farklı düşünmekteydi ve materyalizme karşıydı.
Viyana Çevresini oluşturan mantıkçı pozitivistleri gelenesel pozitivistlerden ayıran en önemli fark nedir?
Viyana çevresinin geleneksel pozitivistlerden en önemli farkı doğrulama sürecine, mantık ve dil analizini dâhil etmeleridir. Bir önermenin mantıksal bakımdan ve dil yapısı açısından da ele alınması gündeme gelmiştir. Bu durum, Viyana Çevresi düşünürlerinin temsil ettiği anlayışın niçin mantıkçı pozitivizm, mantıkçı empirizm gibi deyimlerle anıldığını da izah etmektedir.
Matıkçı pozitivistlere göre önermeler nasıl sınıflandırılır?
Anlamlı ve anlamsız olarak, önermeleri ikiye ayıran mantıkçı pozitivistlere göre bilim, anlamlı önermelerle uğraşır. Bir önermenin anlamsız olması yanlış olmasından daha kötü bir şeydir. Çünkü; bu tip önermelerden hiç bir şey anlaşılmamaktadır. Bunun ayırım ölçütüyse doğrulamadır. Dolayısıyla gözlem ve deneyimlerimizle doğrulanabilen önermeler, anlamlı yani bilimsel önermelerdir. Bu iki kategorinin dışında kalan bir başka önerme biçimi de normatif önermelerdir (‘özgürlük iyidir’ gibi). Bunlar ne anlamsız, ne de yanlış denebilecek kadar boş ya da doğru olmayan cümlelerdir. Ancak mantıksal pozitivistlere göre bilim, anlamsız ya da normatif önermelerle değil, anlamlı ve doğru önermelerle ilgilenir.
Doğrulanabilirlik ilkesini savunan pozitivistlerden Wittgenstein'a göre önermeler nasıl sınıflandırılır?
Wittgenstein üç türlü önermeden söz etmektedir. Bunlar; 1) sentetik önermeler (evren üzerine önermeler), 2) analitik önermeler (mantıksal önermeler) ve 3) metafiziksel önermelerdir. Bunlardan sentetik önermeler, evrene ilişkin bir durumu, varoluş durumunu yansıtan, varoluş durumuna işaret eden önermelerdir. Bu önermeler olgulara, olaylara ilişkin önermelerdir ve doğruluk ya da yanlışlıkları evrene gidilerek denetlenebilir. Pozitivistlere göre bunlar bilimsel önermelerdir. Mantıksal ya da analitik önermeler, doğruluk ya da yanlışlıkları evrene gidilmeden kendi içlerinde anlaşılabilen totolojilerdir. Metafizik önermelerse ne evren üzerine bilgi veren, ne de analitik (mantıksal) önermeler gibi doğruluk ya da yanlışlıkları kendi içlerinde olan önermelerdir, yani bunlar ne doğru ne de yanlıştırlar.
Eleştirel rasyonalist akımın temel özellikleri nelerdir?
Eleştirel rasyonalistler, Comte’u takip eden bilimsel bilginin birikimci (kümülâtif) bir yolla elde edinildiğini savunan görüşe karşı çıkarak, tümdengelimciliği savunurken aynı zamanda her türlü bilimsel bilginin fizik ilkelerine dayanması gerektiğini de savunmuşlardır. Bu akımın temel özellikleri: Öncelikle mantıksallık ilkesine göre, bilimsel teorilerin doğrulanma işlemi, tümdengelimci (dedüktif) mantık kurallarına uygun olarak yürütülmelidir. İkinci ilke olan empirik doğrulama ilkesine göre, sadece deneysel olarak doğrulanabilen önermeler bilimseldir. Üçüncü ilkeyse teoriyle gözlemin ayrı ayrı ele alınmasıdır. Dördüncü ve son ilke nedensellik ilişkisidir. Buna göre, gözlemlenen olgular arasında, sürekli ve değişmeyen bir neden sonuç ilişkisi bulunmalıdır.
Karl Popper'a göre bilimsel teorileri diğerlerinden ayıran ilke nedir?
Popper’a göre, bilimsel teorileri diğerlerinden ayıran doğrulama değil yanlışlama ilkesidir. Bir teori için onu doğrulayan istenildiği kadar sayısız kanıt ileri sürülebilir, ancak bilimsel olabilmesi için sınanabilir, yani yanlışlanabilir olması gerekir. Bir önermenin yanlışlanabilir olması, onun mekân ve zaman bakımından sınırlanabilir ve kesinlik içermesi ölçüsünde mümkündür. Bu özellikleri taşımayan bir önerme bilimsel değildir. Popper, “tüm kuğular beyazdır” gibi bir önermenin doğrulanamayacağını, ancak bir siyah kuğunun gösterilmesiyle yanlışlanabileceğini ileri sürerek, doğrulamanın, bir önermeyi bilimsel kılmayacağını, ancak yanlışlanabilir şekilde formüle edilmesinin bilimsel hale getirebileceğini ileri sürer.
Thomas Kuhn bilimsel gelişmeyi hangi dönemler altında incelemektedir?
Thomas Kuhn ise bilimsel gelişmeyi, normal bilim ve devrimci bilim (olağanüstü bilim) dönemi olmak üzere iki döneme ayırarak incelemektedir. Bir paradigmanın varlığında, onun yönlendirmesi doğrultusunda yapılan bilim normal bilimdir. Eğer bu normal bilim döneminde, eldeki paradigma bulmaca çözmede yetersiz kalır ya da başarısızlığa uğrar ve bu, bütün bilim dalını ilgilendiren aykırılıklar haline gelirse bunalım da başlar. Bunalım, yeni paradigmanın, yürürlükteki paradigmanın yerini almasıyla sona erer. Bu paradigma değişikliğine Kuhn bilimsel devrim demektedir. Çok sık görülmediği için buna olağanüstü bilim de denebilir.
Post modernizmin temsilcisi olarak kabul edilen yazarlar kimlerdir?
Özgürleştirici bir yaklaşım olarak sunulan post modernizmin getirdiği sonuç, aslında tek bir kavramla, anarşi kavramıyla özetlenebilir. Post modernizmi kendi içinde post pozitivistler, post yapısalcılar ve feministler gibi alt kategorilerde yeniden incelemek mümkündür. Jean-François Lyotard, Roland Barthes, Judith Butler, Gilles Deleuze, Luce Irigaray, Paul Feyerabend, Jacques Derrida, Michel Foucault ve Richard Rorty post modernizme önemli katkılarda bulunmuş yazarlar arasında yer almaktadır.
Postmodernist teorinin öncüsü sayılan Jean-François Lyotard postmodernlik kavramını nasıl açıklamaktadır?
Postmodernist teorinin öncüsü sayılan Jean-François Lyotard, modernliği, bilim ve devleti meşrulaştırmak amacıyla kullanılan üst anlatıların oynadığı rolle açıklamaktadır. Lyotard, temel eseri olan Postmodern Durum’da, postmodernliği, endüstri sonrası toplumun içinde bulunduğumuz şu anki evresine karşılık gelen bir durum olarak tanımlamıştır. Lyotard’a göre postmodern durum, hem maddi koşullardaki değişimleri, hem de düşünsel alandaki kopuşları içeren bir sürecin toplam ifadesidir. Buna yol açan, her şeyden önce, derin bir inançsızlık hali ya da başka bir değişle derin bir kuşkudur. Burada sözkonusu olan modernitenin ya da modernliğin meşruiyetine dair bir kuşkudur ve tüm modern projenin kendisine ve temel nosyonlarına yöneliktir.