aofsorular.com
ULİ405U

Jeopolitik Teoriler

4. Ünite 55 Soru
S

Jeopolitik teori nedir?

Jeopolitik teori; devletlerin coğrafi özellikleri ve dünya üzerindeki konumlarıyla izledikleri dış politika arasında, doğrudan deterministik bir ilişki kuran bir teoridir.

S

Jeopolitik teoriye göre dış politikayı ne belirlemiştir?

Diğer faktörler sabit kalmak üzere, ülke coğrafyasının dış politikayı belirlediği savunulmaktadır. Buna göre, ülkenin kara ülkesi ya da okyanuslarla çevrili olması, önemli nehirlere ve deniz ticaret yollarına sahip olması, o ülkenin dış politikasında belirleyici bir etki yapmaktadır.

S

Jeopolitik kuram hangi realist kuramın temel varsayımlarını benimsemektedir?

Jeopolitik kuram, aslında realist kuramın temel varsayımlarını benimsemesi dolayısıyla, realist okul ya da realist paradigma içinde düşünülebilecek bir yaklaşımdır.

S

Realist teori ile jeopolitik teori arasındaki en önemli fark nedir?

En önemli fark ise realist teoride güç dendiğinde öncelikle askeri güç akla gelirken, jeopolitik teoride coğrafi gücün akla gelmesidir.

S

Politika neden çevresel koşullardan etkilenmektedir?

Coğrafyanın ve çevresel faktörlerin, insan davranışları üzerinde etkili olduğu geçmişten günümüze bilim adamları tarafından kabul edilen bir gerçektir. Hatta insan karakterlerinin iklimsel (climatic) değişimlerden, doğal yapıdan ve teknolojik gelişmelerden etkilendiği yolunda pekçok düşüncenin ifade edildiğine sık sık tanık olmaktayız. Doğal olarak politika da bir davranış biçimi olduğundan bunun da sözü edilen çevresel koşullardan etkilendiğini söylemek kuşkusuz aykırı bir düşünce değildir.

S

Jeopolitikçiler hangi ögenin dış politikayı belirlediği varsayımından hareket etmektedirler?

Jeopolitikçiler coğrafyanın başlı başına bir öge olarak dış politikayı belirlediği varsayımından hareket etmektedirler. Mackinder’den Spykman’a uzanan çizgide, coğrafyanın dış politikayı belirlediği kabul edilmektedir.

S

Rudolf Kjellen’e göre jeopolitiğin tanımı nedir?

Jeopolitiğin, Rudolf Kjellen’e göre tanımı, “coğrafi oluşum ya da mekan içinde, devletin bilimsel olarak tetkik edilmesidir”. Bu bağlamda jeopolitik, devletin varlığının, doğa kanunları ve insanların davranışları açısından araştırılması ve değerlendirilmesidir.

S

Haushofer’a göre jeopolitiğin tanımı nedir?

Haushofer’a göre jeopolitik, coğrafi bölgenin ve tarihsel gelişmelerin etkisi altında değişen politikanın, devletin üzerinde yaşadığı toprak parçasıyla ilişkisinin araştırılmasıdır. Haushofer jeopolitiği, yeryüzündeki ilişkilerin siyasi gelişmelerle olan bağlantısının araştırılmasının bilimi olarak da tanımlamaktadır.

S

Jeopolitikçilerin ve siyasal coğrafyacılar coğrafya faktörünü nasıl incelemektedirler?

Jeopolitikçilerin coğrafya ile dış politika arasında doğrudan bir nedensellik ilişkisi kurmalarına karşılık siyasal coğrafyacılar, coğrafya faktörünü diğer unsurlarla birlikte incelemektedir. Ancak, bunlar arasında, kesin bir ayırım çizgisi koymak pek de mümkün değildir. Çünkü; siyasal coğrafya kavramını kullanan bazı bilim adamları, determinist bir yaklaşımı tercih ederken bazı jeopolitikçilerse ekonomik, siyasi ve sosyokültürel değişkenler gibi farklı unsurları da dikkate alma çabası içindedirler.

S

Güç nedir?

Güç, bir devlete bir şey yaptırmayı ya da bir davranıştan vazgeçirmeyi sağlayan bir araçtır.

S

Ulusal güç nedir?

Ulusal güç dendiğinde, en başta askeri güç akla gelmekle beraber siyasal altyapı, ekonomik durum,  coğrafi konum, dolayısıyla büyüklük, nüfus ve teknolojik düzey de aynı derecede önemlidir.

S

Realist yazarlar için ulusal güç hangi anlama gelmektedir?

Realist yazarlar için ulusal güç, uluslararası politika ve dış politikanın oluşumunda ana öğe olup, hem bir araç, hem de doğrudan doğruya bir amaç olarak uluslararası politikanın temelini oluşturmaktadır.

S

Realist yazarlarla jeopolitik yaklaşımı benimseyen yazarlar arasında önemli bir benzerlik nedir?

Realist yazarlarla jeopolitik yaklaşımı benimseyen yazarlar arasında önemli bir benzerlik, güç ve ulusal güç kavramlarına yer vermeleri ve ulusal gücün unsurlarını ele alış biçimleridir.

S

Morgenthau ve A.T. Mahan’a göre ulusal gücün ögeleri nelerdir?

Realist bir kuramcı olarak tanıdığımız Morgenthau gibi A.T. Mahan da ulusal gücün ögelerini sıralarken coğrafik konum, topografik özellik, ülke büyüklüğü, nüfus, askeri güç, ulusal karakter ve hükümetin  karakterini belirtmektedir.

S

T. Mahan’ın uluslararası ilişkilerin temel klasiklerinden olan hangi çalışmasında, deniz gücünün unsurlarının ilk üç ögesi doğrudan coğrafya ile ilgilidir?

A.T. Mahan’ın “Deniz Gücünün Tarihe Etkisi” (The Inşuence of Sea Power upon History: 1660-1783) başlığını taşıyan ve uluslararası ilişkilerin temel klasiklerinden olan çalışmasında, deniz gücünün unsurları adını verdiği öğelerin ilk üçü, doğrudan coğrafya ile ilgilidir.

S

Morgenthau’ya göreyse ulusal gücün ögeleri nelerdir?

Realist Morgenthau’ya göreyse ulusal gücün ögeleri; coğrafya, doğal kaynaklar, endüstriyel kapasite, askeri güç, nüfus, ulusal karakter, ulusal moral, diplomasinin niteliği ve hükümetin niteliğidir.

S

Mahan tarafından deniz gücünün unsurları adı verilen ögeler, Morgenthau’nun çalışmalarında nasıl ifade edilmektedir?

Mahan tarafından deniz gücünün unsurları adı verilen ögeler, Morgenthau’nun çalışmalarında ulusal gücün öğeleri olarak ifade edilmektedir.

S

Frederick H. Hartmann’a göre ulusal gücün ögeleri nelerdir?

Frederick H. Hartmann’a göre ulusal gücün ögeleri; askeri durum, altyapı (infrastructure), demografik yapı, coğrafya, ekonomik durum, bilimsel teknolojik düzey ve psikolojik durumdur.

S

George M. Hall’a göre ulusal gücün ögeleri nelerdir?

George M. Hall, ulusal gücün ögelerini askeri güç, termonükleer güç ve konvensiyonel güç olarak üç alt gruba ayırmıştır. Psikolojik durum ise kültürel özellikler, inanç sistemleri ve moral unsurlar olarak (ethos) ifade edilmiştir.

S

Realizm ile jeopolitik teoriler arasındaki benzerlikler nelerdir?

Realizm ile jeopolitik teoriler arasındaki benzerlikler nedeniyle jeopolitiğe realist anlayışın egemen olduğu söylenebilir. Her iki yaklaşımda da ulusal gücün temel alınması ve bunun devletlerin yayılmacı ve emperyalist politikalarının bir aracı olarak görülmesi önemli bir benzerliktir. Savaş, realizm gibi, jeopolitiğin de bir uzantısı, bazen bir aracı bazen de doğal sonucudur. Diğer bir deyişle, jeopolitik teorilere göre de realizmde olduğu gibi, uluslararası ilişkiler bir mücadele sürecidir. Jeopolitik teoriler de realist teoriler gibi devlet merkezli paradigmayı benimseyen teoriler grubuna girmekte ve bu çerçevede devlet, uluslararası ilişkilerin temel ve tek aktörü olarak görülmektedir. Bunun sonucu olarak her iki teoride de devlet, önemli bir analiz birimidir. Realistler de coğrafyanın, dış politikanın oluşmasında etkili olan öğeler arasında yer aldığını belirtirler.

S

Frankel’ e göre coğrafyanın devletin sahip olduğu kapasiteler arasındaki yeri nasıldır?

Frankel, coğrafyanın devletin sahip olduğu kapasiteler arasında önemli bir yeri olmakla beraber, jeopolitikçilerin ileri sürdüğü anlamda “ülkesel genişlikle dış politika” arasında doğrudan bir nedensellik ilişkisi kurulamayacağını belirtir. Dış politikanın belirlenmesinde önemli olmakla birlikte, ülkenin geniş bir coğrafyaya sahip olmasının yeterli ekonomik güce ve teknolojik gelişmeye sahip olmadığı takdirde sorun haline gelebileceği gerçeğine de işaret etmektedir. Ayrıca Frankel’e göre, iletişim, ulaşım ve askeri teknolojideki gelişmeler, ülkenin coğrafi ve topografik özelliklerinin geçmiş dönemlerdeki önemini azaltmıştır.

S

Strausz-Hupe coğrafya ve çevresel faktörlerin siyasal davranışlarda nasıl bir etkiye sahip olduğunu belirtmektedir?

Strausz-Hupe, coğrafya ve çevresel faktörlere daha fazla önem vermekte ve bunun siyasal davranışı sınırlayıcı bir etkiye sahip olduğunu belirtmektedir.

S

Strausz-Hupe hangi bölgeyi ele geçiren devletin Avrupa’ya hâkim olacağını ifade etmektedir?

Strausz-Hupe; Orta Avrupa, Baltık, Adriyatik ve Ege’yi içine alan bölgeyi ele geçiren devletin Avrupa’ya hâkim olacağını ifade etmektedir.

S

Sprout’lara göre; güç dengesi, koalisyon, ittifak, uydu, blok, iki kutupluluk, Atlantik İttifakı ve Yakın Doğu gibi kavramlar neyi işaret etmektedir?

Sprout’lara göre; güç dengesi, koalisyon, ittifak, uydu, blok, iki kutupluluk, Atlantik İttifakı ve Yakın Doğu gibi kavramlar coğrafyanın uluslararası politikadaki yerine ve taşıdığı değere işaret eden örneklerdir.

S

Çevresel determinizme göre, dış politika davranışlarını belirlemeye yönelik empirik araştırmalarda hangi unsurlar temel veri olarak alınmaktadır?

Çevresel determinizme göre, dış politika davranışlarını belirlemeye yönelik empirik araştırmalarda çevresel koşullar ve coğrafya temel veri olarak alınmaktadır.

S

Determinizm ile klasik realizm arasındaki önemli benzerlik nedir?

Çevresel determinizm de denilen jeopolitik determinizm ile klasik realizm arasındaki önemli bir benzerlik, klasik realizmin uluslararası politikayı güç kavramına indirgeyen ve dış politikayla güç arasında doğrudan bir nedensellik ilişkisi kuran ortak yaklaşımdır.

S

Jeopolitik okulun önde gelen hangi yazarları jeopolitik çevrenin siyasal davranış üzerindeki etkisini nasıl bir yaklaşımla ele almıştır?

Çevre ve özellikle coğrafyanın, insan ve onun siyasal davranışını etkilediği ve koşullandırdığı üzerinde duran jeopolitik okulun önde gelen yazarlarından Alfred Thayer Mahan (1840-1914) ve Sir Halford Mackinder (1861-1947); jeopolitik çevrenin siyasal davranış üzerindeki etkisini “determinist” bir yaklaşımla ele almaktadır.

S

Mahan’a göre büyük devlet olmanın ön şartı nedir?

Mahan, denizlerin ve özellikle stratejik su yollarının denetimini elinde bulundurmayı, büyük devlet olmanın ön şartı olarak kabul etmektedir.

S

Mahan’a göre bir devletin okyanuslarla çevrili olmasının kara devletlerine göre neden avantaji vardır?

Bir devletin okyanuslarla çevrili olması onun savunma imkânlarını kolaylaştırır ve diğer devletlerle ilişkilerinde daha geniş bir hareket serbestisi sağlar. Diğer taraftan, karalara hapsolmuş ya da yarı kara, yarı denizlerle çevrili olan devletler, ister istemez hem savunma yeteneklerini bölmek, hem de daha fazla bir harcama yapmak durumunda kalacaklardır. Mahan’ın açıklamasına göre, diğer devletler gibi sınırlarını korumak için geniş kara orduları bulundurmak zorunda olmayan İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’nın diğer devletlerle yapacakları ittifaklar, ticari amaçlara yöneliktir. Bu nedenle diğer devletlerle daha çok dış tehditleri önlemeye yönelik ittifaklar yapması gereken Fransa ve İtalya gibi devletlere göre, daha avantajlı konumda bulunmaktadırlar. Mahan, analizlerinde, bir devletin kıyılarının uzunluğuna ve önemli limanlara sahip olup olmamasına da büyük önem vermektedir.

S

Mackinder hangi bölgeyi “heartland” olarak ifade etmektedir?

Mackinder, Doğu Avrupa ve Sibirya’yı (yani Çarlık Rusya’sının egemenliğinde olan bölgeyi) merkezi stratejik bölge olarak adlandırarak, burayı uluslararası politikanın merkez üssü (“pivot area” yani “mihver bölge”) olarak adlandırmaktadır. “Pivot Area” olarak tanımladığı bu bölgeyi daha sonra “heartland” olarak ifade etmektedir.

S

Mackinder’in “heartland”  adını verdiği bölgeyi çeviren alana hangi ad verilmektedir?

Bu bölge “iç hilal” (“inner crescent”) adını verdiği ve Almanya, Türkiye, Hindistan ve Çin ile sınırlı olup, “dış hilal” (“outer crescent”) dediği İngiltere, Güney Afrika ve Japonya’nın yer aldığı ikinci bir bölgeyle çevrilidir.

S

Mackinder’ e göre Dünyaya nasıl hakim olunur?

Mackinder’in görüşleri ve öngörüleri şöyledir: (1) Doğu Avrupa’yı ele geçiren Heartland’a (Anakaraya) hâkim olur. (2) Heartland’ı ele geçiren Dünya Adasına (Avrasya’ya) hâkim olur. (3) Dünya Adasını ele geçiren Dünyaya hâkim olur.

S

Mackinder neden teorisini tekrar gözden geçirmek durumunda kalmıştır?

Mackinder, II. Dünya Savaşı sırasında Atlantik ülkelerinin Avrasya’da önemli bir denge unsuru olarak ortaya çıkmaları üzerine teorisini tekrar gözden geçirmek durumunda kalmıştır. Çünkü; Sovyetler Birliği, II. Dünya Savaşı’ndan küresel anlamda önemli bir kara gücü olarak çıkmasına rağmen, Kuzey Atlantik ülkeleri bir karşı denge oluşturabilecek yeteneğe erişmişler, ABD, İngiltere ve Fransa herhangi bir durumda Almanya’nın yayılmasını engelleyebilecek ve Sovyetler Birliği’ni dengeleyebilecek bir duruma gelmişlerdi.

S

Kenar kuşak teorisini ortaya atan jepolitikçiler hangi kavram üzerinde durmuşlardır?

Kenar kuşak teorisini ortaya atarak Mackinder’in “heartland” kavramına tutarlı bir alternatif geliştiren Nicholas J. Spykman (1893-1943) gibi bazı jeopolitikçiler, “rimland” (kenar) kavramı üzerinde durmuşlardır.

S

Kenar kuşak teorisini ortaya atan jepolitikçiler neden rimland’ın stratejik bakımdan “heartland” dan daha önemli olabileceğini söylemişlerdir?

Sanayi ve iletişimin gelişmesiyle Avrasya’yı çevreleyen bölgenin (rimland) stratejik bakımdan “heartland” dan daha önemli olabileceğine dikkat çekmişlerdir.

S

Spykman hangi bölgede güç dengesinin korunmasının önemine değinmiştir?

Stratejik hammadde kaynaklarının bulunduğu bir bölge olan Asya ve Uzak Doğu’da güç dengesinin korunmasının önemi üzerinde duran Spykman, herhangi bir gücün, güç dengesini bozarak bölgeyi egemenliği altına almasının, yalnız Amerikan çıkarlarını tehdit etmekle kalmayacağını, bütün dünya açısından bir tehdit haline gelebileceğini savunmaktadır.

S

Spykman savaş sonrası dönemde en önemli sorunun ne olacağını belirtmiştir?

Spykman 1942’de yayınlanan “Dünya Politikasında Amerikan Stratejisi” adlı eserinde, savaş sonrası dönemde en önemli sorunun Almanya ve SSCB’nin dengelenmesi olacağını belirterek, bunun en kolay yolunun, bu iki devletin ortak sınırlara sahip olmasını sağlamak olduğunu vurgulamıştır.

S

Spykman savaş sonrası dönemde en önemli sorunun halledilmemesi halinde ne olacağını ifade etmiştir?

Bu yapılamadığı takdirde Almanya ve SSCB arasında kurulacak bir siyasal birliğin, oldukça geniş bir coğrafyayı içine alan bir “Doğu Avrupa Federasyonu” olacağına dikkat çekmiştir.

S

Jeopolitik kavramını ilk olarak kim kullanmıştır?

Jeopolitik, kavramını ilk kez kullanan kişi olarak Rudolf Kjellen (1864-1922) bilinmektedir.

S

“Dinamik sınırlar” kavramıyla Jeopolitikçiler tarafından ne ifade edilmektedir?

Devletler arasındaki çatışmalar devam ettiği sürece sınırların da devamlı değişmesi doğaldır; bu durum jeopolitikçiler tarafından “dinamik sınırlar” kavramıyla ifade edilmiştir.

S

Ratzel, devlet sınırlarını nasıl tanımlamaktadır?

Ratzel, devlet sınırlarını, bir ülkenin genişlemesinin geçici olarak durduğunu gösteren hatlar olarak tanımlamıştır.

S

Jeopolitik teori ve realist teori, savaş ve çatışmayı ne olarak görmektedirler?

Jeopolitik teori ve realist teori, savaş ve çatışmayı, devletler arasındaki mücadelenin bazen bir aracı, bazen de doğal bir sonucu olarak görmektedir. Çünkü; jeopolitik teori, realizmin, gücü esas alan yaklaşımından etkilenen bir teoridir.

S

Friedrich Ratzel’in “doğal genişleme yasası”nda savaşlar nasıl ifade edilmektedir?

Friedrich Ratzel’in “doğal genişleme yasası”na göre, savaşlar devletlerin coğrafi anlamda genişlemesinin gerekli bir aracıdır. Devletlerin genişlemesini doğal bir durum olarak gören Ratzel’e göre, savaş bu ihtiyacın olağan bir sonucudur. Ratzel’in doğal genişleme yasası, toplumsal Darwinist yaklaşıma dayanmaktadır.

S

Ratzel’e göre, genişlemeci politikaların başarısı ne ile doğru orantılıdır?

Ratzel’e göre, genişlemeci politikaların başarısı coğrafya ile doğru orantılıdır.

S

“Lebensraum” kavramı neyi ifade etmektedir?

Ratzel, “lebensraum” kavramını ilk kullanan kişi olarak Alman politikacılarının yayılmacı politikalarına zemin hazırlamıştır. Biyo coğrafi bir anlayışa dayanan ve hayat sahası anlamına gelen “lebensraum” a göre devletler canlı bir varlığa benzetilmekte ve hayatta kalması için genişlemesi doğal karşılanmaktadır. Ratzel’in doğal genişleme paradigması Alman politikacılarının ve özellikle Hitler’in politikalarında belirgin şekilde etkili olmuştur.

S

Haushofer Dünyayı kaç bölgeye ayırmıştır?

Dünyayı dört bölgeye ayıran Haushofer’a göre, bu bölgeler: (1) Japonya ve Çin’in merkez ülkeleri Avusturya’nın ise periferi ülkeyi oluflturduğu Panasya, (2) ABD’nin önderliğindeki Panamerika, (3) Almanya’nın Afrika ve yakın doğuyu kontrol etmesini öngören Panafro Avrupa ve (4) SSCB’nin önderliğindeki Panavrasya bölgeleridir.

S

Fransız coğrafya okuluna göre coğrafya ne olarak görülmelidir?

Fransız coğrafya okuluna göre, insan kendi doğal çevresini değiştirebilen ve kendisine yönelik seçenekleri (opsiyonları) en sonunda kendisi belirleyebilen bir karaktere sahiptir. Bu nedenle çevre ve özellikle coğrafya, insanın eylemlerini etkileyen çok sayıda unsurdan biri olarak görülmelidir.

S

Harold ve Margaret Sprout’a göre coğrafya’nın işlevi nedir?

Posibilist (olasılıkçı) düşünceyi savunan ve jeopolitik teorinin önde gelen yazarlarından Harold ve Margaret Sprout’a göre, coğrafya bize ne yapmamızı emreden bir öğe olmayıp tercihlerimizi oluşturmada yol göstericidir. Coğrafya ve çevresel faktörler bu anlamda insan davranışlarını koşullandırmak yerine, dış politika davranışlarının oluşmasında karar vericinin önündeki seçeneklere işaret etmektedir.

S

Kristof’a göre, dünya haritasına bakan bir modern jeopolitikçi, haritayı ne olarak görür?

Kristof’a göre, dünya haritasına bakan bir modern jeopolitikçi, haritayı ona ne yapmasını emreden bir nesne olarak değil, tercihlerini oluştururken öneriler sunan bir araç olarak görür.

S

Jeopolitik düşünce okulu kaç grupta değerlendirilebilir?

Jeopolitik düşünce okulu altı grupta değerlendirilebilir. Geofrey Parker’ın sınıflandırmasına göre a) ikili düşünce (binarist), b) marjinalistler, c) üçlü düşünce (trinary), d) bölgeciler (zonalist), e) merkezciler ve f) çoğulcular (pluralist) olarak ele alınmaktadır.

S

İkili düşünceye (binarist) göre dünya, temel olarak kaç güç odağına bölünmüştür?

İkili düşünceye (binarist) göre dünya, temel olarak iki güç odağına bölünmüştür. Buna göre, güç merkezleri tarihsel çerçevede değişmekte, ancak çatışma durumu hep devam etmektedir. Bu görüş Halford Mackinder’in ünlü “Heartland” kavramlaştırmasında ifadesini bulmaktadır. Bilindiği gibi, Mackinder, varsayımını kara gücü ve deniz gücü biçiminde yaptığı ikili ayırıma dayandırmaktadır.

S

Üçlü düşünceye (trinary thinking) göre dünya jeopolitiği kaç güç merkezine ayrılmıştır?

Üçlü düşünceye (trinary thinking) göreyse dünya jeopolitiği, başlıca üç güç merkezine ayrılmıştır. Bunlar; okyanuslar ya da deniz alanları (maritimes), kıtalar ya da kara parçaları (continentals) ve kenar kuşak (rimland) olup, dünya politikası hep bu üçü arasındaki dengeye oturmuştur.

S

Bölgeciler (zonalistler) dünyanın merkezi olarak nereyi almaktadırlar?

Bölgeciler (zonalistler) ise dünyanın merkezi olarak, daha çok iklimsel özelliklerden hareket ederek kuzey yarı kürenin ılıman ve alt tropikal kuşağını almaktadır. Bu bölgede Kuzey Amerika ve Avrupa başta olmak üzere Rusya ve Japonya bulunmaktadır.

S

Merkezci okulun (centralist school) düşüncesinin temelinde ne yatmaktadır?

Merkezci okulun (centralist school) düşüncesinin temelinde merkez çevre ilişkisi yatmaktadır. Özellikle Wallerstein ve Modelski gibi düşünürlere gönderme yapılabilecek olan bu görüşe göre, Batılı kapitalist ülkeler Üçüncü Dünya olarak bilinen yoksul ülkeleri sömürmektedirler. Azgelişmiş ya da gelişmekte olan Doğu Avrupa, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu ülkeleriyse yarı perifer (semi periferi) durumundadır. Batı, teknolojik üstünlüğü ve uluslararası sermayenin denetimini elinde bulundurması sayesinde, başat konumunu sürdürmektedir. Batı, Avrupa ve Kuzey Amerika menşeli çok uluslu şirketleri aracılığıyla bu konumunu devam ettirmektedir.

S

Çoğulcu okula (pluralist school)görüşüne sahip düşünürlerin fikirleri nelerdir?

Çoğulcu okula (pluralist school)görüşüne sahip düşünürler herhangi bir bölgenin doğal üstünlüğü iddiasına dayanan düşüncelere karşı çıkmaktadır. Tarihsel olarak coğrafi güç merkezi, bir yerden bir başka yere sürekli kaymış ve kaymaktadır. Diğer bir deyişle güç merkezi sürekli değişmekte, bazen bir bölge ya da ülke merkez olup, diğeri çevre konumunda kalırken başka bir zaman tam tersi olabilmekte ve süreç bu şekilde devam etmektedir.