Liberalizm ve Yeni Liberalizm
John Locke hangi noktada Hobbes’un düşüncelerinden ayrılmaktadır?
Doğa durumunda insanların eşit ve özgür olduklarını vurgulayan John Locke, Hobbes’un düşüncelerinden bu noktada tamamen ayrılmaktadır. Locke’a göre doğa durumu savaş durumu değildir.
Locke’un Toplumsal Sözleşme kuramı ile ilgili bilgi veriniz?
Locke’un Toplumsal Sözleşme kuramına ya da diğer adıyla kontrat yasasına göre, insanlar bir doğa durumunda özgür olsalar da bu herkesin birbirlerinin haklarına saygı göstereceği anlamına gelmediğinden, hak ve özgürlüklerinin daha etkili ve iyi korunması için örgütlü bir toplum oluşturulur. Çünkü; bireyin kendini do¤al özgürlüğünden sıyırıp yurttaş toplumunun bağlarını üstlenmesinin biricik yolu, başka insanlarla anlaşarak rahat, güven ve barış içinde yaşamak için uygun ortamı hazırlamaktır.
Pozitif hukukun kurucusu sayılan Hugo Grotius düşüncelerini hangi çalışmasında ortaya koymuştur?
Pozitif hukukun kurucusu sayılan "Savaş ve Barış Hukuku Üzerine" adlı çalışmasında ortaya koymuştur.
Grotius’un öğretisinde çıkış noktası ve temel varlık ile ilgili bilgi veriniz?
Grotius’un öğretisinde çıkış noktası ve temel varlık bireydir. Bireyin doğal haklarına “insan eliyle meydana gelmiş olan her türlü düzenin üstünde olan haklara”, dokunulamaz ve bunlar hiçbir kaygıya feda edilemez. Grotius’a göre bir devlet düzeni oluştururken de doğal haklar sınırlanamaz ve kısıntıya uğratılamaz.
Liberal düşüncenin savunucuları arasında yer alan ünlü Fransız filozofu Baron Charles L. Montesquieu'nun düşünceleri ile ilgili bilgi veriniz?
Montesquieu, bu alanda savaş ile yönetim biçimleri arasında doğrudan ilişki kuran ilk kişi sayılabilir. Montesquieu, savaşla monarşiler arasında kaçınılmaz bir ilişki oldu¤unu göstermeye çalışmış ve otoriter rejimlerin savaşla daha yatkın olduğunu ileri sürmüştür. Dolayısıyla demokratik rejimlerin artması barış sağlayıcı önemli bir unsur
haline gelmektedir. Bulunduğu dönem itibariyle devrimci düşüncelere sahip olan Montesquieu güçler ayırımı ilkesi üzerinde de durmuştur.
Liberal düşüncenin savunucuları arasında yer alan Jean Jacques Rousseau'nun düşünceleri ile ilgili bilgi veriniz?
Jean Jacques Rousseau, kendi toplumsal reform ilkelerine demokratik bir hükümet biçimi için sağlam bir ussal aklama getiren klasik çalışmasını, “Toplumsal Sözleşme”de (1762) ortaya koydu. Her insan özgür doğar. Aileyi toplumsal örgütlenmenin temeli olarak alan Rousseau’ya göre devlet aileyi örnek almalıdır. Çünkü; bir ailede ne eşitsizlik ne de kölelik vardır. Vazgeçilmez iradeleriyle özgür ve eşit insanların karşılıklı olarak anlaşarak bir devlet kurma hakları vardır. Çünkü; egemenlik yalnızca halkındır. Kararlar oylama yoluyla demokratik yolla alınmalıdır. Kişi bencil çıkarları (selfish interest) için değil, ortak yarar için oy verir. Zira halk iyidir ve iyi olan için oy kullanacaktır. Halk devlete ve kendini yönetenlere, yönetme gücü ve yetkisi verse de egemenlik, genel iradeyi temsil eden halkın kendisine aittir ve terk edilmez.
Liberal düşüncenin savunucuları arasında yer alan Immanuel Kant'ın düşünceleri ile ilgili bilgi veriniz?
Immanuel Kant’ın Sonsuz Barış (1795) adlı eseri, onun toplumsal ve politik felsefesini açıkça ortaya koymaktadır. Kant, bir dünya devletinin; pek çok bakımdan Birleşmiş Milletlere benzeyen, federatif bir örgütlenmeyi benimseyen özgür devletler cumhuriyetinin kurulmasını savundu. Bu şekilde, ulusal politik örgütlere üyeliklerine bakılmaksızın, tüm bireyler kozmopolitan hak ve ayrıcalıkları olan yurttaşlar olarak Dünya Devletine katılacaklardı.
Adam Smith’i diğer düşünürlerden ayıran özellik nedir?
Adam Smith’i diğerlerinden ayıran özelliği, ekonomik özgürlükle piyasa özgürlü¤ünün temellerini atmış olmasıdır. Buraya kadar sözü edilen liberal felsefeciler daha ziyade bireysel ve siyasal özgürlük ve demokrasi düşüncesi üzerinde yoğunlaşırken Adam Smith, piyasa özgürlüğü ya da kapitalizm olarak ifade edilen özel mülkiyetin sınırlanamaz özelli¤ine ve bireyin ekonomik kararlarını kendisinin verece¤i bir sisteme işaret etmektedir.
Klasik liberalizm ile ilgili bilgi veriniz?
Klasik liberalizm esas olarak bireyin özgürlü¤ünü temel alan bir yaklaşımdır. Bireyin doğuştan özgür olduğunu ve bir takım temel haklara sahip olduğunu varsayan liberalizme göre, hangi koşullarda olursa olsun bireyin özgürlüğü esastır, haklarına dokunulamaz, hiçbir koşulda sınırlanamaz ve ortadan kaldırılamaz. Bireyin kendi iradesiyle geleceğine karar verebileceğini varsayan liberalizme göre, insan özgür bırakılırsa kendi için en iyi olana karar verebilir. Liberalizmin temel varsayımlarından biri de mülkiyet hakkının kutsallığıdır. Yaşam hakkı ve mutlu olma hakkı gibi, bireyin mülkiyet hakkı da dokunulmaz haklardandır.
Andrew Moravcsik, liberalizmin üç temel varsayımı üzerinde durmaktadır. Bu varsayımlarla ilgili bilgi veriniz?
Andrew Moravcsik, liberalizmin üç temel varsayımı üzerinde durmaktadır. Birincisi; liberalizmde uluslararası ilişkilerin temel aktörleri yalnız devletler de¤ildir. Aynı zamanda bireyler ve sivil toplum kuruluşlarıdır. ‹kincisi; tüm hükümetler toplumun belli bir kesiminin temsilcisidirler. Hangi kesimin çıkarlarının yansıtıldığı veya temsil edildiği önemlidir. Üçüncüsü; uluslararası çatışma ve işbirliğiyle uluslararası ekonomik etkileşimler, devletlerin davranışlarının yansımaları ve tercihlerinin sonuçlarıdır.
Neoliberallerin silahsızlanma ile ilgili görüşleri nelerdir?
Neoliberaller silahsızlanma konusuna çok önem vermektedir ve silahsızlanmanın ortak güvenliği sağlayacağına inanmaktadırlar. Realistlerden farklı olarak neoliberallere göre, askeri harcamalarla ekonomik gelişme ve ulusal güvenlik arasında ters bir korelasyon bulunmaktadır. Realistlerin tersine neoliberallere göre ekonomik güç askeri güçten daha önemlidir.
Neoliberallere göre, mahkûmun ikilemi durumu ile ilgili bilgi veriniz?
Neoliberallere göre, mahkûmun ikilemi durumu, realistlerin iddia ettikleri gibi tarafların işbirliğini engelleyen bir model değildir. Tam tersine yukarıda üzerinde durulan tekrarlanma ve ilişkilerin açık yürümesi ve koşullu işbirliği gibi olguların yanında, diğer tarafın kazancından ziyade devletlerin rasyonel bir şekilde kendi kazancıyla ilgilenmesini ve kendi faydasını (kazancını) maksimum kılmasını sağlayan bir oyun türüdür. Oysa realistler, mahkûmun ikileminde, rasyonel düşünmenin diğer tarafın kazancını da hesap etmeyi gerektirdi¤ini iddia etmektedirler.
Realistlerin uluslararası ilişkilere yönelik kötümser bakış açılarını kabul etmeyen liberal kurumsalcıların görüşleri ile ilgili bilgi veriniz?
Realistlerin uluslararası ilişkilere yönelik kötümser bakış açılarını kabul etmeyen liberal kurumsalcılardan, örneğin fonksiyonalistler, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gibi uzmanlık kuruluşlarının işbirliğini geliştirici etkisi üzerinde durmaktadır. Neofonksiyonalist teori de Avrupa Birli¤i (AB) gibi supranasyonal örgütlenmeleri, ulusal devletlerin ulusal refahı artırma amaçlarını bölgesel işbirliğiyle gerçekleştirebilmelerine olanak sağlayan yapılar olarak görmektedir. Bu anlamda karşılıklı bağımlılık teorisine göre, uluslararası alanda çok sayıda konunun birbiriyle bağlantılı hale gelmiş olması, uluslararası ve hükümetsel olmayan koalisyonların ve örgütlenmelerin kurulmasına yol açtığı gibi, uluslararası kurumlaşmaların politik pazarlık sürecine yönelik rolünü de artırmıştır.
Realist ve Marksist paradigma tarafından benimsenen hegemonik istikrar teorisi ile ilgili bilgi veriniz?
Realist ve Marksist paradigma tarafından benimsenen hegemonik istikrar teorisine göre, uluslararası anarşinin söz konusu olduğu bir yapıda, işbirliği ve düzenin sağlanması bir hegemonyanın varlığını gerektirmektedir. Ayrıca bu düzenin devamı da hegemonyanın devamına bağlıdır. Bu yaklaşıma göre hegemonya, işbirliğini kolaylaştırmaktadır.
Schumpeter'a göre, barışı teşvik eden unsurlar nelerdir?
Schumpeter'a göre, kapitalizm ve demokrasiyi barışı teşvik eden unsurlar olarak görmekte; hatta daha da ileriye giderek, bunları emperyalizmin panzehiri gibi sunmaktadır. Yani demokrasi ve kapitalizmin gelişmemesiyle emperyalizmin kaybolacağı iddiası söz konusudur.
Temelleri Kant’a dayanan liberal uluslararasıcılık anlayışının barış ve işbirliği ile ilgili görüşleri nelerdir?
Temelleri Kant’a dayanan liberal uluslararasıcılık anlayışına göreyse liberal devletler, genelde barış ve işbirliğine daha yatkındırlar. Bunların da hem kendi aralarında hem de liberal olmayan devletlerle aralarında zaman zaman çatışmalar yaşanmıştır. Ancak bunlar nihai aşamada anlaşmayla sonuçlanmış ve liberal olmayan devletlere
karşı işbirliği yapabilmişlerdir.
Rasyonalizm ile ilgili bilgi veriniz?
Liberallere göre, savaşları önlemenin önemli bir yolu kamuoyuna kendisini ifade etme olanağını vermektir, bu da ancak demokratik cumhuriyetlerin yaygınlaştırılmasıyla gerçekleştirilebilir. Bu anlayışı XIX. yüzyılda Batı Avrupa’da doğru ve ahlaksal eylemin akla dayanacağını öngören rasyonalizm adı altında yayılmaya başladı. Aklın bu şekilde öne çıkarılmasına entellektüel devrim dendi ve tüm toplumsal olaylar akla dayandırıldı. Bir devletin sık sık savaşa başvurması entellektüel bir topluma sahip olmamasına bağlandı.
Liberalizmin en önemli temsilcilerinden olan Herbert Spencer'a göre devlet ve topluma ilişkin görüşleri nelerdir?
Askeri devlet, toplumsal örgütlenmenin ilkel şekli olup acımasız, barbar ve savaş için her zaman hazırlıklıdır. Sıkı ve disiplinli bir toplumsal anlayışın egemen olduğu bu yapıda, bireyin konumu, tamamen otoriter ve militarist devlet tarafından ve onun gereksinimlerine göre belirlenir. Spencer’a göre, askeri devlet, kendi topraklarını genişlettikçe ve belli bir süre sonra istikrarı sağlayınca yavaş yavaş endüstriyel devlet ve toplum biçimine evrilir (dönüşür). Endüstriyel toplum her yönüyle askeri devletin karşıtı olup, bireyin devlet ve toplumdaki konumu gönüllü işbirliğiyle belirlenir
Liberal devlet anlayışına göre, devlet ve birey arasında benzerlikler nelerdir?
Liberal devlet anlayışına göre, devlet ve birey arasında benzerlikler bulunmaktadır. Liberal bir devlet teorisinde tüm bireyler eşit yaratılır ve Tanrı tarafından verilmiş yaşama, özgürlük ve mutlu olma gibi doğuştan dokunulmaz haklara sahiptir. Birey bu haklarını güvence altına alması için devleti oluşturmuştur ve devlet gücünü yönettiği bireylerden alır.