aofsorular.com
İLT110U

Küreselleşme ve İletişim

6. Ünite 20 Soru
S

TDK'ya göre küreselleşmenin en basit haliyle tanımı nedir?

Küreselleşme, en basit anlamı ile insana ait olan herşeyin, kültürel, ekonomik ilişkilerin, bütün iletişim şekillerinin, bütün olay ve olguların bölgesel ve yerel olmaktan çıkıp küresel, yani dünyasal olması ve dünya çapında düşünülmeye başlamasıdır. Küreselleşmek kelimesinin sözlükteki açıklaması “Dünya milletlerini ekonomi, siyaset ve iletişim bakımlarından birbirine yaklaşmaya ve bir bütün olmaya götürmek (TDK,2012).” tir. Bu tanımıyla küreselleşme, dünya üzerinde farklı ve uzak coğrafyalarda yaşayan insanların ekonomik, siyasi, kültürel bakımdan yakınlaşması, aralarındaki iletişimin, paylaşımın artmasıdır.

S

Thomas Friedman'a göre küreselleşme kaç döneme ayrılır?

Thomas Friedman, küreselleşmeyi üç döneme ayırmaktadır (2008: 19). Buna göre dünyadaki insanların küresel olarak birbirlerine yaklaşmaya başladıkları ilk dönem 15. yüzyıldan itibaren coğrafi keşiflerle birlikte başlar ve 19. yüzyıldaki sanayide yaşanan gelişmelere kadar sürer. İkinci dönem ise sanayi devrimi denen dönemle birlikte başlar ve bu dönemde küresel yakınlaşmalar artar. Son olarak Friedman 2000’li yıllara gelinirken özellikle iletişim alanında yaşanan gelişmelerle yeni bir küreselleşme çağına girildiğini söylemektedir.

S

Küreselleşme gibi geniş kapsamlı kavramları daha iyi anlayabilmek için, o kavram hakkında yapılan tartışmaları incelendiğinde hangi gruplar ortaya çıkmaktadır?

• Aşırı Küreselleşmeciler,

• Şüpheciler,

• Dönüşümcüler, (Held vd,2009: 141).

•Bu sınıflandırmaya dördüncü bir madde olarak “Küreselleşme Karşıtları” diyebileceğimiz bir gruba da ekleyebiliriz.

S

Küreselleşme Karşıtlarının temelinde yatan anlayış nasıl açıklanabilir?

Aşırı Küreselleşmeciler ve Şüpheciler içinde de var olan bu yaklaşıma göre küreselleşen şey insanlar arasındaki eşitsizliktir. Held ve McGrew’e göre “Çağdaş ekonomik uluslararasılaşmanın Batı Emperyalizminin yeni bir biçimi olarak görülmesi, bu görüşün temelinde yatan anlayıştır (2008: 43)”. Bu gruba biz “Küreselleşme Karşıtları” diyebiliriz

S

Küreselleşme Karşıtlarına göre Kapitalizmin Küreselleşme ile bağlantısı nedir?

Küreselleşme karşıtlarının, kapitalizmin savaşsız mantığını küreselleşme olarak adlandırması, bu egemenlik mücadelelerinin günümüzde de devam ettiği ve artık savaşlarla değil ekonomik olarak yaşandığı anlamına gelmektedir. Yani artık savaşlar silahlarla ve cephede değil, üretim ve satış kanalları ile ticari piyasada yaşanmaktadır. Küreselleşmenin ikinci döneminde örnek verdiğimiz gibi, sanayi olarak gelişmiş ülkeler, başka ülkelerin kaynaklarını kullanıp, üretimi yine başka bir ülkede ucuza yaptırıp, ortaya çıkan ürünü yüksek fiyatlarla, kaynağını ve işgücünü kullandığı ülkelere satarak zenginleşmektedir. Fakirleşen kesim ise, kaynağını ve işgücünü ucuza verip, kendisine satılan pahalı ürünleri alan ve böylece fakirleşen ülkelerdir. Küreselleşme Karşıtları’na göre emperyalizmin sadece adı değişerek küreselleşme olmuştur ve ülkeler arasındaki bu haksız alışveriş aynı şekilde devam etmektedir.

S

İletişim en basit haliyle dört temel ögesi nedir?

Kaynak, iletişim sürecenin başlangıcıdır. Kaynak, bir duyguyu, düşünceyi başka bir insana ya da insanlara aktarmak, iletmek için harekete geçen taraftır. Bir kişi, grup ya da kuruluş olabilir.

İleti, kaynağın aktarmak istediği duygu ve düşüncedir ve bir ortam aracılığıyla hedefe ulaşır.

Ortam, kaynaktan gelen iletinin geçtiği yerdir. Bu sözlü iletişimde bildiğimiz hava gibi basit bir ortam olabilirken, daha karmaşık iletişim şekillerinde teknolojik olarak gelişmiş bir araç da olabilir.

Hedef, kaynağın iletiyi ulaştırmayı amaçladığı ve gelen iletiye belirli bir tepki veren kişi ya da gruptur

S

“İletişim ortamı, iletişim araçları” (TDK, 2012) anlamına gelen medya'nın işlevleri nasıl özetlenebilir?

• Enformasyon sağlama: Bir toplumda ve dünyanın genelinde olan olaylar hakkında bilgi sağlamak.

• Karşılıklı bağ kurma: Verilen bilgilerin ve olayların anlamı hakkında açıklama ve yorum yapmak; toplumsal yapının kurulmasını ve güçlenmesini sağlamak; yerleşmiş kurallar ve egemenlik için destek sağlamak.

• Devamlılık sağlama: Kültürü ifade etmek, yeni ve alt kültürlerin gelişimini tanımak; toplumsal değerlerin ortaklaşmasını sağlamak.

• Eğlendirme: İyi ve hoş vakit geçirtmek, günlük sıkıntılardan uzaklaştırmak.

• Harekete geçirme (seferber etme): Siyaset, savaş, ekonomik kalkınma gibi amaçlar için kampanya yapmak.

S

Yeni medyanın da ortaya çıkmasını sağlayan teknolojik değişim ve yenilikler nelerdir?

• Uydu teknolojisi

• Fiber optik ağlar

• Bilgisayar

• Sayısallaşma

• İnternet

S

Uydu teknolojisi nedir?

Uydu teknolojisi dünyanın her yerinden yapılan telefon konuşmaları, internet bağlantıları, bilgi alışverişi gibi uygulamaları olanaklı kılan, bir bakıma uzayı veri ve kitle iletişimi amacıyla kullanılabilecek bir araç-ortam haline getiren sistemlerdir (Törenli,2005: 105). Uydu teknolojisinin gelişmesiyle birlikte kıtalar arası iletişim kolaylaşmış, karasal iletişim araçlarının ulaşamadığı ve yaygın olmadığı uzak bölgelerle bile iletişim mümkün hale gelmiştir.

S

Fiber optik kabloların çalışma sistemi, nasıldır?

Fiber optik kablolar, iletişimi elektrik akımı olarak değil, ışık parçacıkları olarak taşırlar. Ancak, bunlar gözle görünmeyen kızılötesi ışınlardır. Bu ışınlar bir saçtan daha ince olan fiber lifleri üzerinden gönderilirler. Elektrik akımı yerine ışık parçacıklarının kullanılmasının nedeni, ışık parçacıklarının elektrik akımına oranla daha fazla kapasiteye sahip olmasıdır (Geray,2003: 25). Yani fiber optik taşıma ile, bilgi ışıkla taşınmaya başlamıştır. Bu elektrik akımına göre çok daha hızlı bir taşıma yöntemidir. Ayrıca fiber optik kablolar elektromanyetik ortamlardan etkilenmedikleri için, bu tür taşımada kayıplar metal kablolara göre daha az olmaktadır.

S

İletişimde sayısallaşma kavramı nasıl açıklanabilir?

Sayısallaşma, bilginin saklanması, işlenmesi ve aktarılmasında yaşanan büyük bir değişimdir. Günlük hayatımızda karşımıza daha çok “dijital” ve “analog” kelimeleri ile çıkan bu ayrım, aslında verinin kaydedilme, saklanma ve aktarılmasındaki ayrımı işaret etmektedir. Analaog kelimesi, sözlük anlamı olarak benzer, eş anlamına gelmektedir. Yani bir nesnenin analog olarak kopyalanması, onun bir benzerinin oluşturulmasıdır. Sayısal olarak aynı nesnenin kopyalanması ise, o nesnenin sayısal veri haline dönüştürülmesidir. Sayısallaşma, “...verilerin, yani ses, müzik, yazı, fotoğraf, görüntü biçiminde her tür enformasyonun, “bit”lere (0 ve 1’lere), yani bilgisayar diline, mikro işlemciler yardımı ilevdönüştürülmesidir (Törenli,2005: 98).

S

Yeni medyanın geleneksel medyadan ayrılmasını sağlayan temel farklar nelerdir?

Yeni medyanın geleneksel medyadan ayrılmasını sağlayan temel farkları şu şekilde sıralayabiliriz (Lister vd,2003: 14-35, Rogers’tan aktaran Geray,2003: 18’dan uyarlanmıştır):

• Eşzamansızlık

• Kitlesizleştirme

• Sayısallık

• İnternete bağlı olmak

• Ulaşılabilirlik

• Etkileşim

S

Yeni medyanın içerisinde yer alan kitlesizleştirme kavramı nedir?

Kitlesizleştirme, yeni medyanın bireye, yani kitlenin içindeki insanlara davranışlarının değiştiğini belirten bir kavramdır. Geleneksel medya, karşısındaki kitleye ve o kitle içindeki bireylere aynı şekilde davranmakta, aralarında ayrım yapmamaktadır.Yeni medya ile kurulan ilişkide ise, bireye kitleden ayrı olarak da iletiler sunulabilmektedir. Bireyin medyayı kullanma alışkanlıkları kayıt altına alınarak ona özel içerikler hazırlanabilmektedir

S

Yeni medyanın kullanıcılarına sağladığı olanaklardan biri olan etkileşim nasıl tanımlanabilir?

Etkileşim, yeni medya ürünlerinin kullanıcıya sağladığı önemli olanaklardan biridir. Geleneksel medya ile kurduğu ilişkide alıcının tercih hakkı sadece gönderilen iletiyi alıp almamak ile sınırlıdır. Ama yeni medyanın etkileşim özelliği ile alıcının mesaj üzerinde, yani kendisine sunulan film, haber, program benzeri içerikler üzerinde kontrolü artmıştır.Öncelikle artık alıcının istediği filmi, müziği, haberi internet üzerinden arayıp bulma imkanı vardır.Etkileşimin diğer bir boyutu hikâye anlatımındaki değişimlerdir. Gelişmekte olan bazı yeni program formatlarında, hikâyenin gelişimindeki bazı bölümler seyircinin tercihine bırakılmaktadır. Yani hikayenin belli bir yerinden sonra nasıl gelişeceğine seyirci karar vermektedir. Bunu yaparken tabi var olan seçenekler arasından bir tercih yapmaktadır. Yine de bu gelişmeler alıcının kendisine iletilen içerik üzerinde kontrolünü arttırmaktadır

S

Medya ekonomisi ve sahipliğinin yoğunlaşma şekilleri nelerdir?

Medya ekonomisi ve sahipliği üzerine çalışmalar yapan Gillian Doyle’a göre, medya sahipliği durağan değildir ve üç şekilde yoğunlaşabilmektedir. Bu yoğunlaşmalar da medya şirketlerinin etki alanlarını ve güçlerini arttırmaktadır. Yoğunlaşma şekilleri “yatay büyüme”, “dikey birleşme” ve “çapraz genişleme”dir (2002: 66-81)

S

Medya'da gündem belirleme nedir?

İletişimin etkileri üzerine yapılan diğer araştımalarla şekillenen ve Maxwell McCombs ve Donald L. Shaw’ın son şeklini verdiği Gündem Belirleme kuramına göre, medya halka “ne düşüneceğini” söylemede her zaman başarılı olamasa da, “ne hakkında düşüneceğini” söylemede her zaman etkili olmaktadır (Tekinalp ve Uzun,2009: 125). Yani medyada yer alan haberleri seçerek medya kuruluşları, insanların ne düşüneceğini belirleyemezler, ama ne hakkında düşüneceği üzerinde etkili olabilirler.

S

Chomsky’e göre, medyadan kitleye, yani insanlara ulaşan haber ve bilgiler kaç süzgeçten geçmektedir ve bunlar nelerdir?

Chomsky’e göre, medyadan kitleye, yani insanlara ulaşan haber ve bilgiler beş tane süzgeçten geçmektedir:

• Medyanın sahiplerinin çıkarları

• Medyanın gelirini sağlayan reklam verenlerin çıkarları

• Medyaya haber kaynağı olan devlet ve şirketlerin çıkarları

• Medyaya etki edebilecek güçlü grupların çıkarları

• Kapitalizmin düşmanı olarak görülen komünizme karşı antikomünizm (komünizm karşıtlığı) propagandası

S

Macionis ve Plummer insanların değişen iletişim şekillerine göre iletişim çağlarını nasıl sınıflandırmıştır?

Macionis ve Plummer insanların değişen iletişim şekillerine göre iletişim çağlarını şu şekilde sınıflandırmışlardır (2008: 712):

• İşaretler Çağı: Konuşmanın ve yazmanın olmadığı, sadece seslerin ve vücut dilinin etkili olduğu dönem. Milyonlarca yıl öncesi.

• Konuşma Çağı: Konuşmanın ve karmaşık simgesel dillerin ortaya çıkmaya başladığı dönem. Yaklaşık yüz bin yıl öncesi. • Yazı Çağı: Yazının ortaya çıkmaya başladığı, yaklaşık beş bin yıl öncesi. Bu dönemde alfabe yavaşça imajların ve şarkıların yerini almıştır. Böylece doğrusal, rasyonel ve soyut düşünme gelişmeye başlamıştır. •

Baskı Çağı: İlk yazılı baskılar Çin’de görülse de baskı makinesi 1400’lerin sonunda yaygınlaşmıştır. Sanayi devrimi ile birlikte kitapların ve her türlü yazılı baskının yayılması artmıştır. Matbaa bu dönemin belirleyici teknolojisidir.

• Elektronik Çağı: 19. yüzyılın sonundan itibaren gelişen teknolojilerle fotoğraf, ses, sinema, televizyon ve diğer alanlarda yaşanan elektronik iletişim.

• Enformasyon Çağı: Dijital çağ, yüksek teknoloji, mobil yani taşınabilir cihazlar. Her yerde ve her zaman enformasyon.

S

Postmodern toplum kavramı nasıl açıklanabilir?

Postmodern Toplum: Modern sonrası dönem anlamına gelen postmodern kelimesi, insanlık tarihinin ilerlemeye dayandığı ve sürekli geliştiği düşüncesine karşı çıkan bir yaklaşımı anlatmak için kullanılmaktadır. Bu düşünce, beraber yaşayan ve beraber hareket eden insan toplulukları yerine tek başına olan ve dünyayı kendine göre anlayan insanlar haline geldiğimiz düşüncesine dayanmaktadır. İnsanların dünyayı kendilerine göre anlamaları sürecinde iletişim araçları önemli rol oynamaktadır. Önde gelen postmodernist düşünürlerden Jean Baudrillard’a göre, medya egemenliğindeki bu çağda, anlam ve gerçeklik, televizyon programlarında olduğu gibi imajların akışıyla yaratılmaktadır (Giddens,2008: 153). Yani iletişim alanında yaşanan gelişmeler ve çevremizi saran küresel medya sadece haber almamızı değil, bize sağladığı görsel işitsel evrenle dünyayı ve gerçekliği algılamamızı da etkilemektedir.

S

Risk toplumu kavramı nasıl açıklanabilir?

Risk Toplumu: Postmodernizm düşüncesine karşı çıkan Ulrich Beck’e göre eski sanayi toplumu ortadan kalkmakta ve yerini “Risk Toplumu” almaktadır. Beck, Risk Toplumu yaklaşımı ile artık daha tehlikeli bir toplumda yaşadığımız düşüncesini savunmamaktadır. Bunun yerine insanların karşı karşıya geldiği tehlikelerin doğasının değiştiğini söylemektedir. Bilim ve teknolojinin ilerlemesi önceki çağlarda yaşananlardan daha farklı tehlike durumlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Giddens,2008: 157). Örneğin yediğimiz gıdalara eklenen maddelerin ya da genetiği değiştirilmiş gıdaların uzun vadede nasıl sonuçlara yol açacağı şu an bizim için belirsiz bir durumdur. Bir gün faydalı olduğu söylenen bir şey yarın zararlı ve tehlikeli ilan edilebilmektedir. Beck’e göre bugünün tehlikelerinin sadece kişisel değil, küresel sonuçları vardır.