Küresel İletişim Kültürleri
Günlük yaşamımızın büyük bir bölümünü içeren iletişim kavramını hangi süreçlerle ifade edebiliriz?
Günlük yaşamımızın büyük bir bölümünü içeren iletişim kavramını şu süreçlerle ifade edebiliriz (Yüksel, 2007:8): 1. İnsanlar arasındaki duygu ve fikirlerin akışıdır. 2. Bir kimsenin düşüncelerini ve duygularını diğerlerine açık seçik olarak belirtmesidir. 3. Bireyler arasında anlamları ortak kılma sürecidir. 4. Bir kaynağın bir iletiyi bir kanal üzerinden bir alıcıya iletmesidir. 5. Seçilmiş bir haberin, bir haber kaynağından belli bir mesafeye iletilmesidir.
İletişim içerisinde hangi alanları barındırabilir?
İletişim; psikoloji, toplumbilim, dilbilim, ekonomi, siyaset, felsefe, tarih, vb. alanları barındıran bir disiplindir. Dolayısıyla, herhangi bir toplumsal alanla (hükümet, eğitim, vb.), disiplinle ya da disiplin içindeki özel uzmanlık alanlarıyla sınırlı değildir (Tekinalp ve Uzun, 2006:3).
İletişimin akışını/aktarımını gerçekleştiren kitle iletişim araçları nelerdir?
1. Basılı medya (15. Yüzyıl sonları)
2. Sinema (1900’lerden itibaren)
3. Radyo (1910’dan itibaren)
4. Televizyon (1950’den itibaren)
5. Internet (1990’dan itibaren)
6. Yeni medya (2000’lerden itibaren)
Geleneksel medya ve yeni medyaya verilebilecek örnekler nelerdir?
Kitle iletişim araçları arasında, basılı medya, sinema, radyo, televizyon daha çok geleneksel medya olarak sınıflandırılmaktadır. Bununla birlikte, yirmi birinci yüzyıl kitle iletişim araçlarından olan mobil telefonlar, sosyal ağlar, bloglar, video oyunları, GPS, RSS gibi teknolojiler yeni medya olarak ifade edilmektedir. Geleneksel medya ve yeni medya kavramları arasındaki ayrım, iletilerin ne şekilde gönderildiğine bağlı olarak değişmektedir
Yeni medyanın özellikleri nelerdir?
Yeni medyanı özelliklerini genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Kullanıcıların iletişim sürecinde yer almasıyla birlikte çift yönlü etkileşim sağlar.
2. Bilgiye hızlı erişim sayesinde zaman tasarrufu sağlar.
3. Farklı ortamların (metin, görüntü, ses) bir araya gelmesiyle birlikte çoklu ortam seçenekleri sağlar.
4. Kullanıcıların kendi içeriklerini kendilerinin üretmesine (sosyal ağlar, blog, vb. kullanarak) fırsat sağlar.
5. Farklı türden ortamların (video, resim, vb.) bir araya getirilmesi ile görsel zenginlik sağlar.
6. Herhangi bir zamanda, herhangi bir aygıt (mobil telefonlar, tablet bilgisayarlar, vb.) kullanarak her yerde iletişimi sağlar.
Sayısı tanımı olan bir kavram olan kültürün Kroeber ve Kluchhohn tarafından belirlenen altı temel anlamı nelerdir?
Smith (2005: 15-16), Kroeber ve Kluchhohn’un kültürün altı temel anlamını ön plana çıkarttığını belirtmiştir.
Betimleyici Tanımlar: Kültür, sosyal hayatın tamamını oluşturan bir bütün olarak ele alınır.
Tarihsel Tanımlar: Kültürü, tarihi süreç içerisinde nesilden nesile aktarılan bir miras olarak görür.
Normatif Tanımlar: İki kola ayrılan bu tanımın ilkine göre kültür, eylemleri biçimlendiren, onları belli davranış kalıpları içerisinde gerçekleşmeye zorlayan kurallar veya yaşam biçimleridir. İkinci biçim ise davranıştan ziyade değerlerin önemini vurgular.
Psikolojik Tanımlar: Kültür, İnsanların iletişim kurmasına, beşeri ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak tanıyan bir araç olarak değerlendirilir.
Yapısal Tanımlar: Kültürün bütününden ayrılabilen özelliklerinin birbirlerine olan bağını esas alır ve kültürün soyut yapısını ön plana çıkarır. Genetik Tanımlar: Kültürü, nasıl varolduğu ve nasıl var olacağı açılarından ele alır. Bu yaklaşıma göre kültür, insanlar arası iletişim yoluyla gelecek nesillere aktarılır.
Kültür 'ün kullanım alanlarına göre tanımının içerisine neler girmektedir?
Güvenç’in (1994: 96-97) özetlediği haliyle kültür:
a. Bilim alanında Uygarlık
b. İnsan merkezli olarak Eğitim
c. Estetik alanında ise Güzel Sanatlar
d. Üretim (tarım, ekin, yetiştirme) anlamlarına gelecek şekilde kullanılmaktadır.
Kültürleme kavramı ne anlama gelmektedir?
Kültürleme: Toplumu oluşturan bireylere kültürün aktarılması yoluyla arzu edilen birey ve davranışların yaratılması sürecidir. Böylece birey kontrol altında tutularak kültürün birliği sağlanmış olur. Toplumbilimciler bu sürece toplumsallaştırma adını verir ve onlara göre kişi, 15-20 yaşında bu evreyi tamamlar.Kültürbilimciler ise süreci doğumdan ölüme kadar olan daha geniş bir zamana yayar. Kültürleme, bireyin kişiliğinde etkilidir.
Kültürleme ve Kültürlenme arasındaki farklar nelerdir?
Kültürlenme: Farklı sosyal çevre, arkadaş, meslek ve aile yapılarının biraraya gelerek birbirlerini etkilemelesi olayıdır. Kültürleme ile kültürlenme arasında bazı farklılıklar bulunur. Bunlar: 1. Kültürleme, kişinin doğumu ile birlikte ailede başlar ve okul dönemi boyunca devam ederken; kültürlenme, farklı sosyal çevrelerin etkileşimi ile gelişir. 2. Kültürleme, sosyal yapı içerisinde olan değerleri kişiye aktarırken; kültürlenme, var olan kültürün içinden etkileşim ile yeni kültürel yapıları oluşturur (Kılıç, aktaran Yıldız, 2005: 10)
Kültürleşme kavramı ne demektir?
Kültürleşme: İki ya da daha çok kültürün etkileşime girerek değişime uğraması ve yeni kültürel formlar meydana getirmesidir. Kültürleşme ile kültürlenme arasındaki temel fark, kültürlenme’de bir toplum içindeki farklılıklarının bir araya gelip yeni bir sentez oluşturması iken; kültürleşme’de yabancı dil ve kültürlerin etkileşmesi yani kültürün dış dünyaya açılmasıdır. Kültürleşme’de kültürlerin veya bir kültüre sahip olan kişilerin doğrudan etkileşime girmesi şart değildir. Kitle iletişim araçları (televizyon, sinema, gazete vb.) farklı kültürleri çok geniş kesimlere ulaştırarak kültürleşme sürecine hizmet eder.
Kültürün özellikleri ve kültürü meydana getiren unsurları nelerdir?
Kültür, öğrenilebilir ve öğretilebilirdir.
Kültür, tarihi ve süreklidir.
Kültür, toplumsaldır.
Kültür, ideal ve idealleştirilmiş kurallar sistemidir.
Kültür, ihtiyaçları karşılayıcı ve doyum sağlayıcıdır.
Kültür, değişir.
Kültür, birleştirici, bütünleştiricidir.
Kültür, bir soyutlamadır.
Modernlik öncesi toplumlar hangileridir?
1. Avcı ve Toplayıcı Toplum: İnsanlığın ilk yıllarında insanlar, doğada bulunan ve yenebilir olan bitki be meyveleri toplamış, hayvanları avlayarak hayatlarını sürdürmüşlerdir. Bu toplum türü, Batı kültürünün yayılmasıyla birlikte yok olsa da çeyrek milyon insan halen geçimini avcılık ve toplayıcılıkla sürdürmektedir. Bu toplumlarda eşitsizlik çok azdır çünkü bu toplumun üyeleri maddi önceliğe sahip değillerdi. Esas gereksinimleri av aletleri, kazma, tuzaklar ve çanakçömleklerdir.
2. Tarım ve Kır Toplumları: Günümüzden 20 bin yıl önce avcı ve toplayıcı toplumlar, hayatlarını sürdürebilmek için at, köpek, koyun gibi hayvanları evcilleştirmeye ve bunları yetiştirmeye başladılar. Kimi toplumlar ise kara parçalarını ekip biçmeye yöneldiler. İşte kır toplumu, hayvaları evcilleştirmeleri ile varolurken; tarım toplumu ise toprağa dayalı üretim yapan toplumlardır. Kır toplumları, doğa şartlarına göre hareket ederler, bu nedenle servet birikimleri yok denecek kadar azdır.
3. Sanayileşememiş Ülkeler ya da Geleneksel Devletler: Milattan önce 6000 yılından 19. yüzyıla kadar olan bir dönemi kapsayan zaman diliminde var olan bu devletler/topluluklar, kentlerin ortaya çıkışıyla gelişmiştir. Servet birikimi ve güç eşitsizliklerinin çok belirgin olduğu geneksel toplumlarda halk, imparatorlarca yönetilmekteydiler. Bu toplum/devlet/uygarlık türü, gelişmişliklerini ya da büyüklüklerini başka ülkeleri fethederek ve farklı toplulukları yönetimleri altına alarak sağlamışlardır. Tarımın önemli bir yere sahipti.
Giddens e göre Modern Dünyadaki toplumların türü ve varoluş süreleri nedir?
Birinci Dünya Toplumları - 18. yy'dan günümüze
İkinci Dünya Toplumları- 1917 Rus Bolşevik devriminden 1990'ların başı
Gelişmekte Olan Toplumlar ( 3. Dünya Ülkeleri)- 18. yy'dan günümüze
Yeni Sanayileşen Ülkeler- 170'lerden günümüze
Emperyalizm TDK'ye göre nasıl tanımlanmıştır?
Emperyalizm, Türk Dil Kurumu’na göre “bir milletin sömürü temeline dayanarak başka bir milleti siyasi ve ekonomik egemenliği altına alıp yayılması veya yayılmayı istemesi, yayılmacılık…” 3 olarak tanımlanmaktadır. Kelimenin İngilizce’deki ilk kullanımı ise “buyruk ya da üstün güç” (Loomba, 2000: 22) şeklindedir.
Kolonyalizm kavramı nasıl açıklanabilir?
Kolonyalizm ile emperyalizm birbirleriyle yakın anlamlı ve çokça da birbirinin yerine kullanılan iki kavramdır. Loomba (2000: 18-19) Oxford İngilizce Sözlüğüne dayanarak kolonyalizmi, yeni bir kara parçasına yerleşen topluluğun ana vatan ile bağlarını koparmadan oluşturduğu yeni bir siyasi düzen ya da yapılanma olarak aktarır. Koloni ise, ana vatan’ın ekonomik ve siyasal olarak etki ettiği bir çeşit “uydu”dur. Burada dikkat çekici nokta kolonileştiricilerin, koloni oluşturmak için gittikleri yerde bulunan yerel topluluğu gözardı etmesidir. Ancak biz, bu yoksayışı kabul edemeyiz. Dolayısıyla kolonileşme, varılan yeni topraklarda bir düzen sağlama adına yerel toplulukların zorla dönüştürülmesi, yok edilmesi, sindirilmesi, köleleştirilmesi veya soykırıma uğraması gibi durumları beraberinde getirir. Bu durumu göz önüne alırsak kolonyalizm, başka bir toprak parçasında yaşayan insanların mallarını, topraklarını, zenginliklerini ele geçirmek olarak nitelenebilir (Loomba, 2000:19).
Kültür Emperyalizmin belli başlı özellikleri nelerdir?
Erdoğan ve Korkmaz (2010: 82), kültür emperyalizminin belli başlı özelliklerini aşağıdaki gibi açıklamışlardır. 1. Kurulan uluslararası ilişkiler yoluyla dolaşıma sokulan teknolojik araç ve ürünler, kültürel ve ekonomik sonuçlar yaratırlar. 2. Teknolojik araçların aktarılması iş kültürünün, değerlerin, ideolojilerin de aktarılması demektir. 3. Bu aktarım, sermaye ile devlet kurumlarının (ordu, hükümet) iş birliği ile gerçekleşir. 4. Ürünün üretimi ve transferiyle birlikte uluslararası ve yerel endüstrinin çıkarlarıyla örtüşen siyasal, ekomomik ve bilinç yapıları oluşur. 5. Tüm bu süreçlerin sonunda, yerel kültürel pratiklerin ve kültürlerin bir bölümü silinirken, bir kısmı egemen kültür ve ekonomi tarafından asimile edilir ya da değersizleştirilir. Buna kültürel emperyalizm denir.
İletişim ağlarının küreselleşmeyi destekleyen teknik özellikleri nelerdir?
Girgin (2002: 39), iletişim ağlarının küreselleşmeyi destekleyen teknik özelliklerini şöyle sıralamıştır: 1. Telekominikasyon ağları, görüntü, metin, ses, bilgisayar verisi ve her türlü sinyali ortak bir sayısal temelde birleştirmiştir. 2. Sayısal (dijital) ürünler gittikçe daha ucuza mal edilmiş, bu araçlardan geçen sinyal sayısı artmış, dolayısıyla iletişim maliyetleri ucuzlamıştır. 3. İletişim gelişmesi saysesinde, coğrafi uzaklığın önemi ve etkisi azalmıştır. 4. İletişim sürecinde alıcı ve vericinin bilgiyi toplama, işleme sunma ya da alma sürecindeki esneklik artmıştır.
Küreselleşme sürecini oluşturan ve hızlandıran faktörler nelerdir?
Küreselleşme sürecini oluşturan ve hızlandıran faktörleri Yıldız (2005: 131-132) şöyle sıralamıştır:
1. 16. yüzyıl ile birlikte başlayan coğrafi keşifler.
2. 18. yüzyıl ve sonrasında hız kazanan uluslararası yatırımlar ve ticaret.
3. Siyasi, iktisadi ve kültürek kolonileşmenin başlaması.
4. Sanayileşmiş ülkelerin, Afrika ve Asya ülkelerindeki hammadde ve insan gücüne olan ihtiyacı
5. Bilim ve teknolojideki yenilikler.
6. Batı Avrupa ülkelerinin siyasi ve ekonomik birlikteliği.
7. Komunizmin çökmesi.
8. Yeni dünya düzeni anlayışının yerleşmesi.
Ülkeler arasındaki başlıca teknoloji transferi kanalları nelerdir?
Ülkeler arasındaki başlıca teknoloji transferi kanalları şu şekilde özetlenebilir (Seyidoğlu, 2003:785’ten aktaran Günsoy, 2006:61): 1. Sermaye malları ithalatı: Az gelişmiş ülkeler, makine ve donatım ithali yoluyla üretilmiş ileri teknikleri de ithal etmiş olurlar. 2. Dolaysız yabancı sermaye yatırımları: Çok uluslu şirketlerin sınır ötesi yatırımları aynı zamanda üretim teknolojisinin de o ülkeye girmesine ve teknolojik düzeyinin yükselmesine yardımcı olur. 3. Yalın biçime teknoloji ithali: Sabit sermaye malına dönüşmeden önce bir teknolojinin ithal edilmesi, patentler, lisans anlaşmaları 4. Bilimsel konferanslar, teknik bültenler ve yabancı bilim adamı değişim programları: Her türlü uluslararası akademik faaliyet, teknik bilgi düzeyinin dünya çapında yenilenmesine ve teknolojik kapasitenin verimli kullanılmasına sebep olur. 5. Teknik yardım programları: Hibe şeklinde veya düşük bir bedel karşılığında yapılan teknik yardımlar da teknoloji transferi yollarından biridir. Birleşmiş milletler, UNCTAD, Dünya Bankası, IMF gibi kuruluşlar da çok taraflı teknik yardım sağlanmasına aracılık etmektedir. 6. Yönetim sözleşmeleri, üretim imtiyazı, uluslararası taşeronluk, finansal kiralama ve bağlı ticaret düzenlemeleri, uluslar
Teknolojinin küresel boyutta yaygınlaşmasını sağlayan çeşitli iletişim şekilleri nelerdir?
Emperyalizm: Hindistan’ı yönettikleri iki yüz yıl boyunca (1740-1947) İngilizler maddi kültürlerinin hemen hemen hepsini Hindistan’a taşıdılar. Buharlı gemi, demiryolu ve elektrikli telgraf, vb. Başka yollarla gelmiş olsalardı bu icatların hiçbiri Hindistan’a yoğun biçimde gelmeyecekti.
Göç: Hünerlerin ve ürünlerin göç eden insan kümleriyle birlikte aktarılmasına bağlıdır. XIV. Louis’in 1685 yılında iki yüz bini aşkın Fransız Protestan’ın yaşadığı topraklardan göç etmeye zorlanmasıyla birlikte, aralarında zanaat ve ticaret alanında uzmanlaşmış işçilerin bulunduğu Fransız Protestanlar yeteneklerini ve teknik bilgilerini İngiltere, İrlanda, Hollanda, Almanya ve İsviçre’ye taşıdılar.
Pratik bilgi: Teknolojinin deneyim yoluyla kazanıla pratik bilgilere dayalı olarak geliştirilmesi ve yayılmasıdır. Yeni teknolojiler hakkında bilgi sahibi olan kişilerden sözsel olarak edinilen bilgiler alıcı konumda bulunan ekonomi ve kültüre uyarlanır.
Çevresel etkiler: Teknolojik yayılmada, doğal ortamın, kültüre aktarılan bir üründe değişiklikler yapılmasına neden olabileceği durumlar vardır. Bir doğal ortamda belirli bir işlevi yerine getirmesi için tasarlanan bir alet veya buluşun, yeni bir ortamda işlerlik göstermesi istendiğinde çoğunlukla bu alet veya buluş üzerinde değişiklikler yapılması zorunludur. Örneğin, buharlı gemi, lokomotif veya balta, fiziksel çevredeki değişiklikler göz önüne alınarak Alman, İngiliz ve Amerikan tarzı olarak üç farklı şekilde tasarlanmıştır.
Küresel bağlamda düşündüğümüzde iletişimi zorlayan süreçler nelerdir?
1. Dil engelleri
2. Dünya görüşü ve kültürel değerlerdeki öncelikler
3. Uluslararası politikalar
4. Küresel bağlamda tek bir topluluk kültürü oluşturmanın güçlüğü
Hampden-Turner ve Trompenaars (2000) kültürlere ilişkin temel özellikleri kaç boyutta incelemiştir?
1. Evrenselciliğe karşı durumsalcılık: Evrensel toplumlar kurallara sıkı sıkıya bağlıdırlar ve istisnalardan kaçınırlar. Buna karşın, durumsal toplumlarda ise kurallara karşı görecelilik vardır ve kişisel ilişkiler kurallardan daha önemlidir.
2. Bireyselciliğe karşı toplulukçuluk: Bireysel toplumlarda önemli olan kişinin tek başına başarılı olabilmesidir, öncelik her zaman bireyin kendisindedir. Topluluk düşüncesinin egemen olduğu toplumlarda ise öncelik toplumundur. Toplumsal başarı daha önemlidir ve sorumluluk topluluğa aittir.
3. Nötre karşı duygusallık: Nötr kültürlerde duygu ve düşünceler tarafsız ve objektiftir. Nötr kültürlerde bireyler duygularını kontrol edebilirler ve açık olarak ortaya koymazlar. Bununla birlikte, duygusal kültürlerde ise kişiler duygularını açıkça ifade eder, yüksek sesli konuşur ve sıcak kanlı davranırlar.
4. Özgüllüğe karşı yaygınlık: Özgül kültürlerde bireyler iş ve özel hayatı birbirinden ayırırlar. İlişkilerinde doğrudan, amaca yönelik ve şeffaftırlar. Yaygın kültürlerde ise kişisel ilişkiler iş ilişkilerinin her alanında geçerlidir. İlişkiler doğrudan gerçekleşmez, dolaylı yollarla gerçekleşir.
5. Başarıya karşı övgü: Başarı odaklı kültürlerde, başarı bilgi düzeyi ve performansa bağlı olarak değerledirilir. Bununla birlikte, övgü odaklı kültürlerde ise başarı yaşa, cinsiyete ve akrabalık durumuna bağlı olarak değerlendirilir.
6. İç yönelime karşı dış yönelim: İç yönelimli kültürler doğayı karmaşık bir makine gibi görür. Yeterli bir bilgiyle bu makinenin kontrol edilebileceğine inanırlar. İnsanın iç yapısı iyi olursa çevresini ve kaderini değiştirebileceğine inanılır. Dış yönelimli kültürlerde ise insan doğanın bir parçasıdır. Bu nedenle, insanın doğayla ve onun güçleriyle uyum içinde yaşaması gerektiği düşünülür. Bu kültürlerde, kaderin değişmeyeceği görüşü hakimdir.
7. Eşzamanlılığa karşı ardışıklığa: Eşzamanlı kültürlerde, zaman dairesel döngüler halinde, esnek bir şekilde ilerler. Aynı zaman diliminde birden fazla iş yürütülebilir. Önemli olan işin bitiş zamanı değil, bitmesidir; planlar her an değişebilir. Ardışık zamanlı kültürlerde ise, her iş için bir zaman dilimi ayrılmıştır. Planlar genellikle değişmez ve bireyler planlarına bağlıdır. Zamanla ilgili sözler gerçekleştirilmelidir.