aofsorular.com
HUK222U

ULUSLARARASI HAVA VE UZAY HUKUKU

5. Ünite 20 Soru
S

Devletin hava ülkesi neresidir? 

Devletin hava ülkesi, devletin kara ülkesi ve deniz ülkesi üzerindeki, hava sahasıdır.

S

Uzaydan hava sahasının sınırlandırılması meselesinde hangi politika genel olarak tercih edilmiştir?

Güçlü devletlerin çoğu, uzaydan hava sahasının sınırlandırılması meselesinde bekle gör politikasını kabul etmeyi tercih etmiştir

S

Hava sahasının hukuki statüsünü açıklayınız?

Hava sahasının hukuki statüsüne dair doktrinde çeşitli görüşler mevcuttur. Bu yüzyılın başlarına kadar hava sahası ile ilgili hukuk yerleşik değildir. Bazı yazarlar, devletin toprakları üzerinde karasularına benzer bir rejime sahip bir ülkesel hava sahası olmalıdır görüşünü önermiştir. Bu görüş uyarınca yabancı sivil uçaklar için ülkesel hava sahasında zararsız geçiş hakkı olmalıdır. Başka bir görüş, tam bir geçiş özgürlüğünü savunur

S

Günümüz hava hukuku hangi ilkeye dayanır?

Günümüz hukuku, hava sahası üzerinde devletin egemenlik hakkını haiz olduğu ilkesine dayanır. Devletin egemenliğine getirilen sınırlamaların kaynağı, bu konuda akdedilen, iki veya çok taraflı andlaşmalardır. Ulusal hava sahası, karasularının dış sınırına kadar uzanır. Mamafih, yabancı uçaklar için karasularının üzerindeki hava sahasında zararsız geçiş hakkı yoktur. Devletler, hava sahasında çeşitli faaliyetler icra edebilir. Bunlar arasında en
önemlileri, hava ulaştırma ve haberleşme faaliyetleridir.

S

Uluslararası hava ulaştırmasını düzenleyen ilk çok taraflı andlaşma hakkında bilgi veriniz?

Uluslararası hava ulaştırmasını düzenleyen ilk çok taraflı andlaşma,1919 tarihli Hava Ulaştırmasının Düzenlenmesine Dair Paris Sözleşmesi’dir. Paris’te benimsenen yaklaşım, devletlerin ülkeleri ve karasuları üzerindeki hava sahasında egemenliklerinin tam olması gerektiğidir. Devletin egemenliğinin sınırsız bir mesafede yukarıya doğru genişlemesi bu görüşün egemenlik anlayışını tanımlar.
Ulusal egemenliğe tabi olmayan açık denizler ve diğer alanların üstündeki hava sahasında ise tam bir geçiş serbestîsi olduğu kabul edilmiştir. Andlaşma, barış zamanında geçerli olan bir düzen getirir. Bu andlaşmayla âkid
taraflar, diğer âkid tarafların sivil hava gemilerine, egemenliklerine tabi olan hava sahasında, zararsız geçiş hakkı tanıma yükümünü yüklenmişlerdir. Zararsız geçiş, askerî nedenlerle ve güvenlik nedeniyle yasaklanabilir. Askerî hava gemilerinin, hava sahasından uçmaları, ülke devletinin özel iznine tâbidir.
Paris Sözleşmesi’nin en eksik ve sakıncalı yönü, uluslararası tarifeli hava seferlerini, bu düzenin dışında tutması olmuştur. Andlaşmaya göre, bu seferler, ancak ülke devletinin rızası ile yapılabilir.

S

Hava ulaştırması ile ilgili mevcut rejim hangi konferansta geliştirilmiştir?

Hava ulaştırması ile ilgili mevcut rejim, 1944 Şikago Konferansı’nda geliştirilmiştir.

S

1944 tarihli Uluslararası Sivil Havacılığa Dair Şikago Sözleşmesi ile ilgili bilgi veriniz?

1944 tarihli Uluslararası Sivil Havacılığa Dair Şikago Sözleşmesi,  uluslararası sivil havacılığın hukuki çerçevesini çizmiştir. Bu Sözleşme, daha önce imzalanmış Paris ve Havana Sözleşmeleri’nin yerini almış ve kurumsal bir üst yapı oluşturmuştur. Hava taşımacılığının kuralları, Sözleşme’ye yapılan toplam 18 adet ek ile detaylı olarak düzenlenmiştir. Sözleşme, çeşitli kısımlara ayrılmıştır. Sözleşme ile öncelikle Birleşmiş Milletler (BM)’in uzman kuruluşu olan Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) kurulmuştur. 1. maddesi uyarınca, hava sahası üzerinde tam ve münhasır egemenlik kabul edilmiştir. Uçağın uyrukluğu, uçağa ve seyir kolaylıklarına ilişkin
olarak yerine getirilecek koşullar, uluslararası standartizasyon ve uyuşmazlıkların barışçıl çözüm yolları Sözleşme çerçevesinde yer verilen diğer konulardandır. Andlaşma, sivil hava gemileri bakımından bir düzenleme getirir. Sözleşme ile her devlete kendi üzerindeki hava sahasında “kısıtlamasız ve tekelci bir egemenlik” tanınmıştır. Fakat taraflar, bu egemenliğin kullanımının yanında herhangi bir tarifeye bağlı olmayan uçaklara önceden izin almadan -sözleşmeye taraf devletin ülkesine veya ticari amaçlı inişler hariç- sözleşmeye taraf ülkenin hava sahasından
transit olarak geçebilme ve önceden izin almaksızın ticari olmayan amaçlarla yere inme hakkını açıkça tanımışlardır ve sivil havacılığı, andlaşma amaçları dışında kullanmama yükümünü yüklenmişlerdir.
Tarifeli uçuşlar veya çarter seferlerinde ise o ülkenin izni gerekmektedir. Sözleşme, kabotaj hakkını ülke devletine tanımış ve güvenlik nedeniyle uçuşa yasak bölgeler kurulabilmesine izin vermiştir. Ayrıca, Sözleşme ile uçakların uyruğunun belirlenmesi için kullanılabilecek kurallara da açıklık getirilmiş, her uçağın, tescil edildiği devletin uyruğunda olduğu kararlaştırılmıştır. 

S

Uluslararası Hava Servisleri Transit Anlaşması'nda her akid devlet, diğer akid devletlerin tarifeli hava servislerine hangi hakları tanımıştır?

Transit Anlaşması’na göre, her âkid devlet, diğer âkid devletlerin tarifeli hava
servislerine,
1) Yere inmeksizin ülkesi üzerinden uçup geçme hakkını;
2) Ticari olmayan amaçlarla yere inme hakkını, tanıma yükümünü yüklenmiştir: Hava Ulaştırması Sözleşmesi’nde ise bu serbestilerin yanında,
3) Hava gemisinin uyruğunda bulunduğu devletin ülkesinden aldığı yolcu,
posta ve yükü, âkid devletin ülkesine bırakma hakkı;
4) Hava gemisinin uyruğunda bulunduğu devlete gidecek yolcu, posta ve
yükü, âkid devletin ülkesinden alma hakkı;
5) Diğer herhangi bir âkid devletin ülkesine gönderilen yolcu, posta ve yükü,
âkid devlet ülkesinden alma veya herhangi bir âkid devlet ülkesinden alınan yolcu, posta ve yükü, âkid devlet, ülkesine bırakma hakkı tanınmıştır.

S

1963 tarihli Uçaklarda İşlenen Suçlar ve Diğer Bazı Eylemlere İlişkin Tokyo Sözleşmesi’nin temel eksikliği nedir?

1963 tarihli Uçaklarda İşlenen Suçlar ve Diğer Bazı Eylemlere İlişkin Tokyo Sözleşmesi’nin temel eksikliği, uçağı hukuka aykırı ele geçirmenin suç sayılmasının, devletlere zorunluluk olarak yüklenmemesidir.

S

Dawson olayı ile ilgili bilgi veriniz?

Dawson olayı örneğinde çizilmiştir. Söz konusu olay, uçak kaçırma olayları arasında Arap militanlarının Filistin’in bağımsızlığı için yaptıkları eylemlerden en önemlisidir. 6 Eylül 1970’de Filistin Kurtuluş Örgütü Halk Cephesi komandolarınca dört uçak aynı anda kaçırılmıştır. Bunlardan ikisi, Ürdün’ün başkenti Amman yakınlarındaki Dawson Hava Üssü’ne götürülmüştür.
Bir uçak da yakıt ikmali için önce Beyrut’a, sonrada Kahire’ye indirilmiştir. Yolcular serbest bırakıldıktan sonra uçak, yerde hava korsanlarınca patlatılmıştır. Bu olay, uçak kaçırma sorununa dünya çapında dikkat çekmiş ve hukuk reformuna ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştur. 16 Aralık 1970’de ICAO, uluslararası konferans toplamış ve bu konferans, 1970 tarihli Uçakların Kanun Dışı Yollarla Ele Geçirilmesine Dair Lahey Sözleşmesi’yle sonuçlanmıştır

S

1971 tarihli Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Montreal Sözleşmesi’nin en önemli tarafı nedir?

1971 tarihli Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Montreal Sözleşmesi’nin en önemli tarafını, zaten yapılma nedeni olan uçaklara karşı saldırı ve sabotaj eylemlerini kapsamı içine alması oluşturmuştur. Bu durum uçağın “serviste” olması deyimiyle Sözleşme’ye eklenmiştir. Sözleşme’yle uçağın serviste olması deyimi, bir uçağın belirli bir uçuş için yer personeli veya mürettebatın uçuş öncesi hazırlıklara başlaması ile inişten sonraki yirmi dört saat içindeki süreyi ve uçağın uçuş hâlinde bulunduğu tüm süreyi tanımlamak için kullanılmıştır. Böylece uçuş öncesi ve sonrasında uçak, koruma altına alınmıştır

S

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) ile ilgili bilgi veriniz?

Hava sahasının en önemli kullanım biçimlerinden biri haberleşmedir. Bu konu ile ilgili uluslararası teşkilat olan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 1865’te Paris’te Uluslararası Telgraf Birliği olarak kurulmuştur. Şu andaki ismini 1934’te almıştır ve 1947’de BM’nin uzman kuruluşu olmuştur. İlk uzmanlık alanı telgraf olmasına rağmen, şu anda ITU’nun çalışma alanı, dijital yayıncılıktan İnternete ve mobil teknolojilerden 3D televizyona kadar bütün bilişim ve iletişim teknolojileri sektörünü kapsar. Hem devletlerin hem özel sektör kuruluşlarının üye olabildiği
bir teşkilattır.

S

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği'ni kuran sözleşme ile ilgili bilgi veriniz?

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği'ni kuran ve birkaç kez tâdil edilmiş olan 9 Aralık 1932 tarihli Madrid Sözleşmesi ile âkid taraflar, uluslararası haberleşme hizmetlerinden yararlanmanın, toplum için bir hak olduğunu kabul etmişler ve aynı sınıfa giren haberleşmede, öncelikler tanımaksızın ve ücret ve hizmetlerde bir ayırım yapmaksızın, haberleşme serbestisini sağlama yükümünü yüklenmişlerdir. Sözleşme, bütün radyo istasyonlarının, diğer devletlerin veya yetkili kişi ve teşekküllerin radyo hizmetlerine ve telsiz haberleşmesine, “zararlı bir müdahale” teşkil etmeyecek bir şekilde kurulması ve frekansların tescil edilmesini öngörmüştür. Hava sahasının bu gibi
ihlallerini, devletler, kendi olanakları ile gidermeğe çalışmak durumundadırlar. Devletlerin kara, hava ve deniz kuvvetlerinin askerî radyo tesisleri konusundaki
serbestileri, sınırlanmamıştır.

S

1992’de Cenevre’de toplanan ek Tam Yetkili Temsilciler Konferansı’nda kabul edilen yapısal reformlar nelerdir?

1992’de Cenevre’de toplanan ek Tam Yetkili Temsilciler Konferansı’nda önemli yapısal reformlar kabul edilerek yeni bir kuruluş yasası ve sözleşme imzalanmıştır. Bunu izleyen Tam Yetkili Temsilciler Konferansları’nda sadece 1992 belgelerini tadil eden belgeler kabul edilmiştir. Birliğin Anayasa ve Sözleşmesi şu anda 1992 belgesinin tadil edilmiş şeklidir. Tam Yetkili Temsilciler Konferanslarının sonuncusu 2010 yılında Meksika’nın Guadalajara şehrinde yapılmıştır.

S

Açık semalar siyaseti nedir?

Açık semalar siyaseti, uluslararası sivil havacılık endüstrisine dair kural ve düzenlemelerin serbestleştirilmesini isteyen, hükümetin müdahalesini asgarî düzeye indirmek, askerî ve diğer devlet hava gemilerinin uçuşlarına izin verilebilecek bir rejimi düzenlemeyi amaçlayan bir uluslararası siyaset kavramıdır.

S

Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanımı Komitesi ile ilgili bilgi veriniz?

Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanımı Komitesi, Genel Kurul için uzayla ilgili sorunların bütün yönlerini düzenlemek amacıyla uyumlaştırma komitesi olarak hareket eder ve üye devletlerarasında ilgili sorunların tartışılması için bir forum olarak hizmet görür. İki sürekli alt komiteye ayrılmıştır: Bilimsel Teknik Komite ve Hukuk Komitesi. 1958’de bir ad hoc komite olarak çalışmaya başlayan bu oluşum, 1959’da sürekli bir komiteye dönüşmüştür. Şüphesiz bu tarihler tesadüf değildir. Söz konusu tarih, uzay yolculuğunun ve ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki uzay yarışının yaklaşık olarak başladığı tarihtir. Devletlerin resmi temsilcilerinden müterekkib bir komite olması sebebiyle nitelik itibarıyla siyasidir.
Gerçekten Komite’nin ilk yıllarında izlenecek uluslararası politikanın esaslı meseleleri üzerindeki anlaşmazlıklar kadar, üyelik ve oylama kriteri üzerinde sürekli uyuşmazlıklar olmuştur. Ancak Hukuk Alt Komitesi, 1959’da şu hususları tavsiye etmiştir: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi dâhil, BM Şartı ve Uluslararası Adalet Divanı Statüsü dünya ile sınırlı olmamalı, hükümleri uzaydaki faaliyetlere de uzatılmalıdır. Hava sahasına ve denize uygulanacak ilke ve usullere dair detaylı  bir çalışma, uzay düzenlemeleriyle ilgilerine göre yürütülmelidir. Uzay hukukunun kapsamlı bir Kodu’nun henüz işin başında iken yaratılması elverişsiz olmakla beraber, daha sonraları hukukun bir temeli olarak hizmet edecek bir genel ilkeler dizisinin bu yeni çevrede doğan uygulamaya dair sorunlara cevap vermek üzere
geliştirilmesi yerinde görülmüştür.

S

Uzay hukukunun düzenlediği hukuki rejim ile ilgili bilgi veriniz? 

Uzay ve gök cisimleri için, res communis statüsü öngörülmüştür. Ay ve diğer gök cisimleri de dâhil olmak üzere uzay, işgal, kullanma ve diğer herhangi bir biçimde, herhangi bir devletin egemenliğine tâbi kılınamaz. Bu yerlerin keşfi ve kullanılması, iktisadi ve bilimsel gelişme derecesi ne olursa olsun, bütün devletlerin yararları ve çıkarları için yapılacak ve ayırım gözetilmeksizin bütün devletlere açık olacaktır. Uzay ve gök cisimlerinde, araştırma serbestisi ilkesi geçerli olacak ve bilimsel araştırmada, uluslararası işbirliğinin teşvikine ve kolaylaştırılmasına çalışılacaktır. Ay ve diğer gök cisimleri, yalnız barışçıl amaçlarla kullanılabilir. Bu yüküm, uzayı kapsamına almaz. Gök cisimleri dışında uzay, askerî amaçlarda kullanılabilir. Andlaşmada, bu ilkenin anlamı, ayrıntılı bir biçimde açıklanmıştır.
Gök cisimlerinde askerî üsler ve tesisler kurulması, silah denemeleri ve askerî manevralar yapılması, yasaktır. Fakat bilimsel araştırma ve diğer barışçıl amaçların gerçekleştirilmesi için, askerî personel kullanılabilir. Uzay ve gök cisimleri nükleer ve kütle yokedici silâhlardan arınmış olacaktır; âkid taraflar, bu tür silâhları dünya çevresine yörüngelememe, gök cisimleri üzerine yerleştirmeme veya herhangi bir başka biçimde uzayda bulundurmama yükümü altındadırlar.

S

1975 tarihli Uzaya Fırlatılan Cisimlerin Tesciline Dair Sözleşme ile ilgili bilgi veriniz?

1975 tarihli Uzaya Fırlatılan Cisimlerin Tesciline Dair Sözleşme bütün âkit devletlere bu gibi objelerin tescil edileceği bir sistem tesis etme ve sorumlulukla ilgili nihai sorunlar açısından pratik değer taşıyabilecek bir BM tescil numarası, fırlatma tarihi ve yeri, temel yörünge sınır ölçülerini bulundurma yükümünü getirir. Uygulamada mamafih, uzay güçleri bu yükümlülüklere şimdiye kadar yeterli bir şekilde riayet etmemektedir.

S

1979 tarihli Ay ve Diğer Gök Cisimlerinde Devletlerin Faaliyetlerini Yöneten Anlaşma (Ay Anlaşması) ile ilgili bilgi veriniz?

1979 tarihli Ay ve Diğer Gök Cisimlerinde Devletlerin Faaliyetlerini Yöneten Anlaşma (Ay Anlaşması), ay ve tabii kaynaklarının, insanlığın ortak mirası olduğunu ve teknik olarak mümkün olduğunda yalnızca uluslararası bir düzen temelinde araştırılabileceğini öngörür. Bu andlaşma, Genel Kurulun onaylama kararından kısa bir süre sonra tartışmalara sebep olmuştur. Tartışma yaratan hükümlerinden bazıları şunlardır: dünya yörüngesine uygulanmasa da sadece nükleer ve kitle imha silahları değil, bütün silâhların yasaklanması; dünya dışında gayrımenkül ve doğal
kaynakların yerinde özel mülkiyetine açık bir yasak getirilmesi ve dünya dışındaki doğal kaynakların insanlığın ortak mirası olarak tahsisi; yetkisi dava edilebilen ve amacı dünya dışındaki kaynakların düzenli bir şekilde idaresini düzenlemek ve yönetmek olan bir Uluslararası Rejimi nihai olarak tesis etmek. Ay Andlaşması, yeni
bir uluslararası ekonomik düzen kavramına karşılık gelir. Bu sebeple lider uzay güçleri tarafından onaylanmamıştır

S

Uluslararası Uydu Haberleşme Teşkilâtı ile ilgili bilgi veriniz?

Uydular aracılığıyla haberleşmenin ekonomik faydalarının yanında teknolojik olanakları, devletleri dünya çapında haberleşmenin düzenlenmesi ve geliştirilmesi için uluslararası örgütlerin kurulmasına yöneltmiştir. Bunların en
önemlilerinden birisi, Uluslararası Uydu Haberleşme Teşkilâtı (International Telecommunications Sattellite Organization-INTELSAT)dır ki uydu ile iletişimde küresel sistemlere sahiptir ve bunları yönetir. Bu uyduların diğer kullanım alanlarının, denizcilik ve havacılık hizmetlerinde olduğu görülmüştür. Akla gelen ilk örnek, esasında uluslararası gemiciliğin ihtiyaçlarını karşılamak için oluşturulan fakat şimdilerde taşınabilir haberleşme hizmetlerinde kullanılan Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilâtı (INMARSAT)’tır. 1971’de komünist ülkeler kendi uydu sistemleri, INTER-SPUTNIK’i kurmuşlardır.
Söz konusu hukuki çerçevede iki ilke geçerlidir: Bilişim serbestisi, devletin egemenliği. Bu ikisini uzlaştırmak için çeşitli girişimler yapılmıştır. Dünyanın Uzaydan Uzaktan Algılanmasına Dair İlkeler kararı (U.N. Doc. A/RES/41/65,3
Aralık 1986) oy birliği ile kabul edilmiştir. Bu Karara göre söz konusu algılama, gözlem yapan devletin önceden rızasını gerektirir. Ancak bu ilkeler listesinin önemini azaltan eksiklikler mevcuttur. Mesela, ilkeler sadece sivil uzaktan algılamaya uygulanabilir. Dolayısıyla askerî uydular ilkeler kapsamından hariç tutulmuştur. Ayrıca, ticarileşme dikkate alınmamıştır. Yine ilkelere bağlılık kontrol edilemez.