aofsorular.com
HUK222U

ULUSLARARASI ÇEVRE HUKUKU

3. Ünite 20 Soru
S

BM İnsan Çevresine Dair Konferans hakkında bilgi veriniz?

Giderek artan şehirleşme ve nüfus yoğunluğu, bilim ve teknikteki ilerlemeler doğal çevrede büyük bir değişim yaratarak ciddi çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. İşte bu sorunların çözümüne yönelik
çalışmalar, ilk defa 1968’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun insan çevresine dair bir konferansın toplanmasını önermesi üzerine 1972 yılında Stockholm’da toplanan BM İnsan Çevresine Dair Konferans’ta yoğunlaşmıştır. Burada 113 devletin temsilcileri, uluslararası ve hükümetlerarası ve hükümet dışı teşkilatların birçok temsilcisi çevreye dair bütün sorunları tartışmak üzere toplanmıştır. Bu Konferans ertesinde, insan çevresinin korunması ve geliştirilmesi konusunda teşvik edici ve yol gösterici olmak amacı yayınlanan İnsan Çevresine Dair Bildiri kabul edilmiştir. Bildiri, 26 ilkeden oluşmaktadır. Bu ilkeler ile devletler, ulusal düzeyde, kalkınma, çevrenin korunması ve geliştirilmesi ihtiyaçlarının dengelenmesi için akılcı bir planlama oluşturmaya; doğal kaynakların kullanımının planlanması; idaresi ve kontrolüyle yetkili millî kurumları oluşturmaya; bilimsel araştırma ve incelemeleri teşvik etmeye; çevre sorunlarına ilişkin eğitime ve toplumun bilinçlendirilmesine önem vermeye davet edilmişlerdir.

S

İklim Değişikliğine Dair Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi hakkında bilgi veriniz?

1992 tarihli İklim Değişikliğine Dair Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi, küresel ısınmaya karşı hazırlanan bir sözleşmedir. Devletler, bu Sözleşme’yle iklim sistemine tehlikeli müdahaleyi önleyecek düzeyde bulunan atmosferdeki sera etkisi yapan gazların yoğunluğunu dengede tutmak üzere anlaşmışlardır (m.2).
Sözleşme, sera etkisi yapan gazların salınımının daha önceki seviyelerine dönmesi gerekliliğini kabul etmiştir. Fakat bunun için özel bir zaman çizelgesi ve hedef belirtilmemiştir.

S

Biyolojik çeşitlilik nedir?

Biyolojik çeşitlilik; karasal, deniz ve diğer suyla ilgili ekosistemler ve bunların bir parçası olduğu ekolojik
çok parçalı olanlar dahil bütün kaynaklardaki canlı organizmalar arasındaki çeşitliliktir.

S

Rio Bildirisi'nde benimsenen başlıca ilkeler nelerdir? 

Rio Bildirisi, daha önce evrensel boyutta kabul edilmemiş olan pek çok ilkeyi içermektedir: Kalkınma hakkı, yoksulluk, gelişmiş ülkelerdeki üretim ve tüketim kalıplarının değiştirilmesi, çevre ve insan sağlığını tehdit eden faaliyet ve maddelerin diğer ülkelere transferinin önlenmesi, küresel çevre bozulmasında ülkelerin ortaklaşa ancak farklı düzeyde alacakları sorumluluklar, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçları Bildiri de kabul edilen başlıca ilkelerdir.

S

Stokholm Bildirisi hakkında bilgi veriniz?

Stokholm Bildirisi, devletleri uluslararası teşkilatların çevrenin geliştirilmesi için uyumlu, etkin ve dinamik bir rol oynamalarını sağlamaya davet etmiştir (İlke 25). Bu alanda uluslararası teşkilatların rolü çeşitli sebeplerle önemlidir. Çevreye dair tehditler hakkında bilimsel bilgilerini paylaşmayı sağlar. Bu tehditlere karşı,
vasıta olarak uluslararası kural ve standartlar geliştirmelerini temin eder. Kural ve standartlardaki belirsiz durumların çözüme kavuşturulması ve koşulların değişmesi durumunda kurallar kabul etmek için bir forum oluşturur. Devletlerce kurallara riayetin izlenmesi açısından bir yol oluşturur. Norm ve standartlara uymada zorluk yaşayan devletlerin, mali ve diğer kaynaklara dair hükümlerini uyumlaştırmalarını sağlar.

S

Birleşmiş Milletler Çevre Programı hakkında bilgi veriniz?

Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Birleşmiş Milletler sistemi içinde ilk defa çevre gündemi ile yetkilendirilen özel bir hükümetler arası organdır. Bu teşkilatın temel görevi, BM içindeki ve uygun olduğunda BM sistemi dışındaki çevre
girişim ve programları arasında iş birliği sağlanmasıdır. İkinci olarak, küresel çevre alanında kural ve standartlar geliştirmektir. UNEP, bağlayıcılığı olmayan ama devletler için yol gösterici olan sayısız ilke kadar pek çok uluslararası küresel ve bölgesel andlaşmanın yapılmasına öncülük etmiştir.

S

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu hakkında bilgi veriniz?

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin işlevsel bir komisyonudur. Esas görevi, uluslararası, bölgesel ve ulusal düzeyde Gündem 21’in icrasına ilişkin tavsiyeler yapmak
ve izlemektir. Ayrıca, devletler ve diğer uluslararası teşkilatlar raporlar alır ve gelişmeyle ilgili amaçlar ile çevreyle ilgili amaçları bütünleştirmeyle ilgilidir.

S

Çevre koruma ile ilgili uluslararası andlaşmaların uluslararası ticarete etkileri hakkında bilgi veriniz?

Uluslararası çevre andlaşmaları, ticareti çeşitli şekillerde etkileyebilir. Devletler, bir devlet andlaşmaya katıldıktan sonra, andlaşmaya taraf olanların andlaşmaya uygun davranmalarını geliştirme veya taraf olmayanların andlaşmaya katılımlarını teşvik etme vasıtası olarak ticari tedbirler koyabilirler. Andlaşmaların amaçlarını yerine getirmek için belli çeşit ürünlerin ticaretini doğrudan sınırlayabilir veya yasaklayabilirler. Mesela 1989 tarihli Basel Sözleşmesi uyarınca Sözleşme’nin tarafı olan bir devlet, taraf olmayan devletle daha az çevre dostu olmayan ayrı bir andlaşma yapmadıkça taraf olmayan devletten herhangi bir tehlikeli atığı ne ihraç edebilir ne de ithal edebilir (m.4-5, 11). Ayrıca, taraflar arasında bile Basel Sözleşmesi uyarınca kabul edilen ihbar ve rıza rejimine uygun olan ticaret ve bu
çeşit atık ithalini yasaklamak isteyen bir devletin yapabilmesi hariç tehlikeli atık ticareti yapılamaz (m.4-6).
Uluslararası andlaşmalar serbest ticarete müdahale ederse uluslararası hukukun temelini oluşturan değerlerle uyuşmazlık başlayabilir. Ayrıca, uluslararası ticaret yükümlerinin, çevreyi korumayı hedefleyen ulusal hukukları etkileyebilmek için kullanılabileceğinden de kaygılar duyulmaktadır. İşte bu durum, uluslararası ticaretle bağlantılı birçok çevre uyuşmazlığını ortaya çıkarmıştır. Aslında, ticari bir uyuşmazlık karakterindeki bu uyuşmazlıklar, çevre sorunlarını içermektedir. Bu uyuşmazlıkların hâlli için ana forum, Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması
(GATT) döneminden başlayarak 1995’te kurulan Dünya Ticaret Örgütü (WTO) önündeki uyuşmazlık çözüm mekanizmasıdır.

S

İnsanlığın ortak mirası ve insanlığın ortak kaygısı ilkesi hakkında bilgi veriniz?

İnsanlığın ortak mirası ilkesi, devletlerin ülkelerinin dışında bulunan açık deniz ve açık deniz yatağı,
Antartika ve uzay gibi kaynaklarda bütün insanların çıkar sahibi olması anlamına gelir. Hiçbir devlet bu küresel müşterek alanların kaynaklarını tüketemez ve bütün devletler, bunların idaresini barışçıl bir şekilde iş birliği içinde yapmaya zorlanır (1967 tarihli Ay ve Diğer Gök Cisimleri Dahil Olmak Üzere Uzayın Keşfi ve Kullanılmasında Devletlerin Faaliyetlerini Düzenleyen İlkeler Üzerinde Bir Andlaşma’da olduğu gibi). İnsanlığın ortak kaygısı ilkesi -ki andlaşmalarda daha az kabul edilmiştir- devletlerin ülkeleri içinde yerleşik bulunan kaynaklara saygı gösterilmesi ile benzer bir kavramı anlatır.

S

Çevre zararının önlenmesi ilkesi hakkında bilgi veriniz?

Stockholm Bildirisi’nin 21. ilkesinde “Devletler, Birleşmiş Milletler Şartı ve uluslararası hukuk ilkeleri uyarınca kendi kaynaklarını kendi çevre siyasetlerine uygun olarak işletmek egemen hakkını ve kendi yetki ya da kontrolüne tabi faaliyetlerin başka devletlerin çevresine veya ulusal yetkiye tabi sınırlar ötesindeki yerlere zarar vermemesini sağlamak sorumluluğunu haizdir” ifadesi yer alır.

S

İhtiyat ilkesi ile ilgili bilgi veriniz?

Genellikle bu tehditlerin gerçekleşeceğine dair tam bir bilimsel kesinlik yoksa ciddi veya geri dönülemez zarar tehdidinin, çevrenin bozulması ihtimalinin önlenmesi amacıyla diğer etkili önlemlerin ertelenmesi için bir gerekçe olarak kullanılamayacağını öngörür. Rio Bildirisi’ne göre ihtiyat ilkesi, çok genel bir basiretli olma davranış kuralı oluşturur. Bu Bildiri, devletlerin bilimsel gelişmelerle başabaş ve sürekli bir şekilde önleme yükümlerini gözden geçirme ihtiyacının altını çizer. İhtiyat ilkesinin diğer yorumları, 1990’dan beri bütün uluslararası çevre andlaşmalarında mevcuttur

S

Kirleten öder ilkesi ile ilgili bilgi veriniz?

Bu ilke ilk kez, 1972’de Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Organization for Economic Cooperation and Development-OECD) Konseyi’nce ileri sürülmüştür. Kim çevre zararına neden olursa zararı gidermek için yapılan masrafları ödemeye zorlanmalıdır. İlkenin özü, kirletenlerin, ekonomik olarak etkili kararlar verirken çevresel faktörleri de dikkate almasıdır.

S

Ayırım yapmama ilkesi hakkında bilgi veriniz?

Bu ilke, her devletin çevre koruma rejiminin, kirlenmeden etkilenen devlet veya devletler arasında ayırım yapmamasını öngörür. Bu ilkenin en önemli örnekleri, devletlerin yetkileri içindeki projelerin sınıraşan
çevre etkilerini bu projelerin ulusal etkilerinde olduğu gibi değerlendirmelerini gerekli gören çevresel etki değerlendirmelerine dair çok uluslu andlaşmalarda görülebilir (1991 tarihli “Sınıraşan Çerçevede Çevresel Etki Değerlendirmesi Sözleşmesi” (ESPOO Sözleşmesi) gibi).

S

Ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk ilkesi hakkında bilgi veriniz?

Bu ilke uyarınca, gelişmiş devletler, küresel çevre bozulmasına orantısız şekilde katkıda bulunduğu ve daha
fazla mali ve teknolojik kaynak yönettiği için bu devletler, küresel sürdürülebilir gelişmenin devamının ağırlığını omuzlamak sorumluluğunu haizdirler. Rio Bildirisi’ nin 7’inci ilkesi de, çevre korunmasında etkili planlama açısından iş birliğinin zorunlu bir unsur olduğunu kabul eder. Önleme konusunda daha özel iş birliği şekillerine yer verilmiştir. Önleyici tedbirlerin etkinliğinin arttırılması açısından, etkilenen devletin katılımı amaçlanmıştır.

S

Nesillerarası eşitlik ilkesi hakkında bilgi veriniz?

Bu ilke, mevcut nesillerin ihtiyaçlarının, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama hakkında tercihler yapılmasında gözden çıkarılamayacağını vurgular. Rio Bildirisi İlke 3, “Gelişme hakkı, gelişmiş ve gelecek kuşakların gelişme ve çevre gereksinimlerini hakkaniyet ve nısfete uygun olarak karşılayacak biçimde gerçekleştirilmelidir” ifadesi ile aynı hususu düzenlemektedir.

S

Uluslararası çevre koruma ve muhafazada kullanılan hukuki düzenleme teknikleri ile ilgili bilgi veriniz?

Bütün çevre andlaşmalarında bazı şekilde küresel çevreyi koruma ve muhafaza yolları aranırken devletlerin davranışlarını düzenlemek üzere çeşitli teknikler kullanılmaktadır. Küresel çevreye yapılan tehditlere dair güvenilir bilgi edinmek amacıyla andlaşmalarda, devletin çevre kalitesini etkileyebilecek faaliyetleri izlemeyi ve bilgilendirmeyi gerektiren hükümler içerebilir. (1982 tarihli Deniz Hukukuna Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, m.204; Biyolojik Çeşitliliğe Dair Sözleşme, m.7.) Özel kalkınma projeleri hususunda ise andlaşmalar devletleri, daha fazla
çevre dostu olan alternatifler kadar projenin muhtemel çevre sonuçlarını dikkate alacak çevresel etki değerlendirmesi yapmasını gerekli görebilir. ESPOO Sözleşmesi gibi tamamen çevresel etki değerlendirmesine adanan andlaşmalar olabileceği gibi andlaşmaların içindeki hükümlerde bu yönde hükümler mevcut olabilir (Biyolojik Çeşitliliğe Dair Sözleşme, m.14/1/a.).
Andlaşmalar, olumsuz çevre etkilerini izlemek ve değerlendirmekten çok devletlerin en uygun teknolojiyi uygulamalarını veya bu olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak için en elverişli vasıtaları kullanmalarını gerektirebilir (Uzun Menzilli Sınıraşan Hava Kirlenmesine Dair Sözleşme, m.6.). Andlaşmalarda, ürünlerin üretilme biçimine veya ürünün kendisine dair standartlar belirlenebilir. Petrol tankerleri veya fabrikalar gibi belirli bir kaynaktan çevreye zararlı salınımlara veya boşaltımlara sınır getirilebilir (Gemi Kökenli Kirlenmenin Önlenmesine Dair Sözleşme MARPOL 1973/78 gibi). Eğer çevre zararı riski özellikle yüksekse andlaşmalar belirli ürün veya yöntemleri sıkı bir şekilde sınırlayabilir veya özel inatçı organik kirleticilerin üretimine dair yasak gibi tamamen yasaklayabilir. Bu düzenlemeler yapıldığında, andlaşmalar, devletleri bir lisans veya izin sistemi, etiketleme sistemi oluşturmaya veya düzenleme yöntemlerine ihraç/ithal sınırlamaları koymaya davet edebilir.

S

Kyoto Protokolü hakkında bilgi veriniz?

1997’de Kyoto’da, bu Sözleşme’ye kural olarak gelişmiş devletlerin belirli bir zamanda hedefi yerine getirmek için yüküm altına sokulmasını kabul eden bir protokol yapılmıştır. Kyoto Protokolü’ndeki hedef, salınımların 2012’ye kadar 1992 düzeyinin %5.2 altına çekilmesidir. Ancak Protokol’ün onaylanma süreci, nasıl işleyeceğine dair önemli sayıdaki sorunun çözümünde başarısız olunması sebebiyle yavaştır. Avrupa Birliği ve Japonya gibi gelişmiş devletler Protokolü onaylamıştır

S

Uluslararası yargı kararlarında çevreye dair andlaşmaların önemini açıklayınız?

Uluslararası yargı kararlarında da çevreye dair andlaşmaların önemi vurgulanmıştır. Uluslararası Adalet Divanı, 1996 tarihinde vermiş olduğu Nükleer Silâhların Tehdit ve Kullanımının Hukuka Uygunluğuna Dair Danışma Görüşü’nde çevrenin soyut bir şey olmadığını, doğmamış nesiller dahil insan sağlığı ve hayat kalitesinin
canlı bir alanı temsil ettiğini, devletlerin yetkileri içindeki veya başka devletlerin veya ulusal kontrol alanlarının ötesindeki faaliyetlerde çevreye saygı gösterilmesinin sağlamasının genel bir yükümlülük olduğunu ve çevreye dair uluslararası hukukun esasının bir parçasını oluşturduğunu kabul eder (para. 29). Uluslararası
Adalet Divanı, Gabcikovo Nagymaros Kararı’nda çevrenin korunması ile ekonomik gelişmenin dengelenmesine dair zorluklarla karşılaşmıştır. Bu dava, andlaşmanın yorumlanmasında çevresel değerlendirmenin önemini kabul eder ve çevre hukukunda tarafların yeni gelişmelere dayanabileceğini, yeni kural ve standartların “sadece yeni faaliyetler için değil geçmişte başlayan faaliyetler için de dikkate alınması gerektiği” (p. 140) ifadesiyle belirlemiştir

S

1982 tarihli Deniz Hukukuna Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi hakkında bilgi veriniz?

Denizlere ilişkin olarak 1982 tarihli Deniz Hukukuna Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, deniz çevresinin korunması ve muhafazasına dair yeni ve geniş hükümler ihtiva etmektedir. Kara kökenli deniz kirleticilerle ilgili olarak 1989 tarihli Tehlikeli Atıkların Sınırötesi Taşınımının ve Berteraf Edilmesinin Kontrolüne Dair Basel Sözleşmesi, ihbar ve rıza rejimi vasıtasıyla sınırlar arasında tehlikeli atıkların çevre dostu idaresi ve bertarafını öngörmüştür. Devletlerin egemenlik alanlarının ötesindeki alanlarda 1991 tarihli Antartika Andlaşmasında Çevresel Korumaya Dair Protokol, Antartika’nın hassas ekosisteminin çevresel korumasına dair bütünleşmiş bir yaklaşım getirmiştir. Andlaşma formunda kabul edilmemesine rağmen, BM Genel Kurulu’nun 1982 yılında kabul ettiği Dünya Doğa Şartı, doğanın muhafazası için devletlerin hukuk ve uygulamalarının bütünleşmesini istemektedir. Bu evrensel düzenlemelerin yanı sıra birçok bölgesel ve iki taraflı uluslararası çevre andlaşmaları da akdedilmiştir

S

Ozon Tabakasına Zarar Veren Maddelere İlişkin Montreal Protokolü hakkında bilgi veriniz?

1987’de taraflar Ozon Tabakasına Zarar Veren Maddelere İlişkin Montreal Protokolü’nü kabul etmiştir. Bu Protokol ile eklerinde sıralanan ozon tabakasına zarar veren belirli çeşit kimyevi maddelerin üretiminin ve kullanımının kademeli olarak azaltılmasına ve sona erdirilmesine çalışılmıştır. Protokole sonradan yapılan değişikliklerle kontrol listesine yeni kimyevi maddeler ilave edilmiştir.