aofsorular.com
HUK221U

Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanımı

7. Ünite 20 Soru
S

Devletler için kuvvete başvurmanın bir hak olmaktan çıkıp kısıtlanması ve yasaklanması sürecini kısaca açıklayınız.

BM Şartı’nın kabulüne kadar olan süre boyunca, kuvvete baş¬vurmak devletler için bir haktır, ancak gerek silahlı güce başvurulması gerek çatışmanın yürütülmesi bazı kurallara bağlanmıştır. Bu süreçte kuvvete başvurma, önce kısıtlanmış ve sonra da yasaklanmıştır. 1920’de Milletler Cemiyeti Misakı daha sonra 1928’de Briand-Kellogg Paktı bu yönde ilk adımları atmıştır. 1945 BM Şartı’yla da bu konuda en ileri ve kapsamlı düzenleme yapılmıştır. BM Şartı devletler için kuvvet kullanma ve kuvvet kullanma tehdidinde bulunmayı yasaklarken, bir çatışmaya savaş adı verilip verilmemesine önem vermemiştir. Şart’ta sadece kuvvet kullanma veya tehdidine yasak getirilmiş değildir; aynı zamanda, uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanma yetkisini merkezileştirme çabası da vardır.

S

BM Şartı’nın getirdiği kuvvete başvurma yasağının istisnaları nelerdir?

BM Şartı’nın getirdiği bu yasağın istisnaları, Şart’ta belirtildiği üzere meşru müdafaa durumu ve ortak güvenlik sistemi gereği Güvenlik Konseyi otoritesi altında girişilen eylemlerdir.

S

Moratoryum nedir?

Moratoryum, Milletler Cemiyeti Misakı uyarınca uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözümünde belirli yükümlülüklere başvurmadan savaş yetkisinin kullanılmasını geciktiren süreyi ifade eder.

S

Milletler Cemiyetinin kabul ettiği müeyyide savaşlarını açıklayınız.

Milletler Cemiyeti sistemi içinde müeyyide savaşları denilen savaşlar da kabul edilmiştir. Misak içerisinde 16. madde buna bir düzenleme getirmektedir. Hakem veya Cemiyet Konseyi’nin tespit ya da mahkemeye havale etme prosedürü getiren 13. ve 15. madde ihlâl edilerek bir savaş yapılmışsa Misak’a göre bu savaş geri kalan bütün üyelere karşı yapılmış bir savaş sayılır ve aralarında bir savaş hâlinin doğduğu kabul edilir.

S

Briand-Kellog Paktı hakkında bilgi veriniz.

27 Ağustos 1928’de imzalanan Briand-Kellog veya Paris Paktı ise savaş yetkisi açısından genel bir düzenleme getirir. Pakt, bütün saldırı savaşlarını yasaklamıştır. Bu genel yasaklama, Misak’la karşılaştırıldığında, onun başlıca ilerici özelliğidir.Ancak devletlerin, meşrû müdafaa durumunda, uluslararası bir zorlama önlemi olarak Pakt’a aykırı davranan devlete karşı savaşa gitme hakkı gibi, Pakt’a taraf olmayan devletler arasında veya bu devletlere karşı savaşa gitme hakkı da muhafaza edilmiştir.  Pakt, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, uluslararası ve iç hukuk mahkeme kararlarında baskın bir uygulama alanı bulmuştur. Pakt, bugün de yürürlüktedir ancak, BM düzeni dolayısı ile etkisi azalmıştır.

S

Birleşmiş Milletlerin amaçlarına ulaşmak için gerekli olarak belirlenmiş ilkeler nelerdir?

1. Örgüt, tüm üyelerinin egemen eşitliği ilkesi üzerine kurulmuştur.
2. Tüm üyeler, üyelik sıfatından doğan hak ve çıkarlardan tümünün yararlanmasını sağlamak için, işbu Antlaşma’ya uygun olarak üstlendikleri yükümlülükleri iyi niyetle yerine getirirler.
3. Tüm üyeler, uluslararası nitelikteki uyuşmazlıklarını, uluslararası barış ve güvenliği ve adaleti tehlikeye düşürmeyecek biçimde, barışçı yollarla çözerler.
4. Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığa karşı, gerek Birleşmiş Milletler’in Amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.
5. Tüm üyeler, örgütün işbu Antlaşma gereği giriştiği tüm eylemlerde örgüte her türlü yardımı yaparlar ve Birleşmiş Milletler tarafından aleyhinde önleme ya da zorlama eylemine girişilen herhangi bir devlete yardım etmekten kaçınırlar.
6. Örgüt, Birleşmiş Milletler üyesi olmayan devletlerin de, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasının gerektirdiği ölçüde bu ilkelere uygun biçimde hareket etmesini sağlar.
7. İşbu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler’e herhangi bir devletin kendi iç yetki alanına giren konulara müdahale yetkisi vermediği gibi, üyeleri de bu türden konuları işbu Antlaşma uyarınca bir çözüme bağlamaya zorlayamaz; ancak, bu ilke, VII. Bölüm’de öngörülmüş olan zorlayıcı önlemlerin uygulanmasını hiçbir biçimde engellemez.

S

Kuvvet kullanmada sözü geçen kuvvetten kastedilen nedir?

1. Bu kuvvetin silâhlı kuvvet olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Bir başka devlete karşı doğrudan silâhlı kuvvet kullanırsa m.2/4 ihlâl edilmiş olmaktadır.
2. Bir devlet bir başka devlete karşı doğrudan kuvvet kullanmaz; ama o devlete karşı kuvvet kullananlara askeri malzeme, eğitim tesisi ya da üs sağlarsa buna dolaylı kuvvet kullanma denilmektedir. Bu çeşit kuvvet kullanma da kuvvet kullanma yasağına, yani m.2/4’e aykırı bir durum olarak nitelendirilmiştir.

S

İhkak-ı hak nedir? Kuvvet kullanma yasağı bağlamında ihkak-ı hak kavramını değerlendiriniz.

İhkak-ı hak, hakkını kendi kuvvetiyle elde etmektir.

BM’in amaçlarından biri de barışın korunması, bozulmasına yol açabilecek uyuşmazlıkların adalet ilkeleri ve uluslararası hukuk kuralları uyarınca barışçıl yollardan çözümlenmesidir. Ülke bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığa karşı olmasa da kuvvet kullanma, bu temel amaca aykırı olur. Bir hakkın elde edilmesi için kuvvet kullanılmasının yasak olmadığını ileri sürmek, BM Şartı’na rağmen bizzat ihkak-ı hakkın devletlere saklı tutulması anlamını taşıyacaktır. Bu da Şart’ın temel felsefesine aykırı olur. Uluslararası hukukta 1919 sonrasındaki değişim, savaşın ve diğer kuvvet kullanılması yollarının kaldırılması amacını taşımaktadır.

S

Önleyici meşru müdafaa nedir?

Henüz hak ihlâl edilmemiş ama gelecekte vukuu bulması ihtimali olan değil muhakkak olan saldırı durumunda önleyici meşru müdafaa kabul edilir.

S

Uluslararası Hukuk Komisyonunu nedir?

Birleşmiş Milletler’in kurulmasıyla Genel Kurula yardımcı olarak oluşturulan kodlaştırılacak kuralları belirleyerek metin haline getiren komisyondur.

S

Danışma görüşü nedir?

Divan’ın, BM Şartı gereğince ya da bu Şart hükümlerine uygun olarak görüş istemeye yetkili kılınmış her organ ya da kuruluşlun isteği üzerine her türlü hukuksal soruna dair verdiği görüştür.

S

Bush Doktrini olarak adalandırılan süreçte önleyici meşru müdafaa konusunda ne gibi gelişmeler olmuştur?

Bush Doktrini olarak adlandırılan ve 11 Eylül olayı ile başlayan süreç, uluslararası hukukun sınırlarını, önleyici meşrû müdafaa hususunda çok daha fazla genişletmeye teşebbüs ederek klasik anlayıştan farklı olarak muhakkak değil, muhtemel olan saldırılara karşı da harekete geçme, devlet dışındaki aktörlerin gerçekleştirdiği eylemlere ve sadece haklara değil, Amerikan menfaatlerine saldırı olması durumunda da meşrû müdafaa hakkına dayanarak cevap verilmesini kabul etmektedir. Divan, Bush Doktrini uygulaması sonrasında 2005 tarihli Kongo Davası Kararı’nda da bu konuda herhangi bir görüş belirtmemeyi tercih etmiştir.

S

Birleşmiş Milletler Şartında "savaş" ve "savaşa başvurma" kavramları yerine hangi kavramlar kullanılmıştır? Neden?

Şart’ta savaş ve savaşa başvurma kavramları yerine, kuvvet kullanma ve kuvvet kullanma tehdidine atıf yapılması onun en çarpıcı özelliğidir. Böylelikle, “savaş” teriminin anlamına ilişkin olarak önceki belgelerde sorun olan teknik zorluklar aşılmıştır. Şart, aynı zamanda açık bir şekilde savaşa varmayan zor kullanma eylemlerini de ihtiva eder. Bu eylemler de kuvvet kullanmayı gerektirdiği ölçüde,
üye devletlere yasaklanmıştır. Şart’ta sadece bireylerin kuvvet kullanma veya tehdidine yasak getirilmiş değildir; aynı zamanda, uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanma yetkisini merkezileştirme çabası da vardır. Bu merkezileştirme çabası, ortak güvenlik sorunlarını içermektedir.

S

Birleşmiş Milletler Şartında uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözümlenmesinin düzenlendiği hükümler hangileridir? Açıklayınız.

BM Şartı’nın 2. maddesinin 3. fıkrası, teşkilat üyelerine uyuşmazlıklarını barışçıl yollarla çözümleme yükümü getirmektedir. Şart’ın 33. maddesi ise, bu yolları, görüşme, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma, yargı yolu ve bölgesel örgütler aracılığı olarak düzenler.

S

Bir devlet, diğer bir devletin ülkesel bütünlüğü veya siyasi bağımsızlığını hedef almayan, bir hakkın elde edilmesi amacına yönelik olan kuvvete başvurabilir mi?

Bu noktada, bireysel olarak kuvvet kullanılmasında hükümetlerin inisiyatifine izin veren bir yorum benimseyen görüşler vardır. Ancak, m. 2/4’ün herkesi kucaklayan ve genel bir anlamda yorumlanması gerekir. Ayrıca, m. 2/4’te yasak olan sadece ülke bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığa karşı değil, aynı zamanda teşkilat amaçlarıyla bağdaşmayan herhangi bir surette kuvvet kullanılmasıdır. BM’in amaçlarından biri de barışın korunması, bozulmasına yol açabilecek uyuşmazlıkların adalet ilkeleri ve uluslararası hukuk kuralları uyarınca barışçıl yollardan çözümlenmesidir. Ülke bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığa karşı olmasa da kuvvet kullanma, bu temel amaca aykırı olur.

S

Caroline Olayını genel hatlarıyla anlatınız.

Caroline Olayı kısaca, 1837 yılında, Kanada’da, Birleşik Krallık’a karşı isyanda isyancılara yardımda bulunan Caroline gemisinin Niagara nehrinin Amerikan kıyısında bağlı bulunduğu bir sırada İngilizlerce ateşe verilerek, şelâleden aşağı atılması üzerine Birleşik Krallık ve Amerika arasında ortaya çıkan uyuşmazlıktır. Birleşik Krallık, meşrû müdafaa hakkı olduğunu ve henüz saldırı gerçekleşmeden de bu hakkını kullanacağı iddiasında bulunmuştur. A.B.D. ise buna itiraz etmiş ve meşrû müdafaa hakkından söz edebilmek için kuvvet kullanma zaruretinin var olması ve kullanılan kuvvetin orantılı olması gerektiğini ileri sürmüştür. A.B.D.’ye göre meşrû müdafaa zaruretinin, ağır, ezici ve başka hiçbir imkân vermeyen, düşünmeye zaman bırakmayan nitelikte olması gerekir.

S

Birleşmiş Milletler Şartı meşru müdafaayı nasıl tanımlamıştır? Bu tanım doktrinde ne şekilde yorumlanmaktadır?

Meşru müdafaayı düzenleyen BM Şartı madde 51 şu şekildedir: “Bu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyi’ne bildirilir ve Konsey’in işbu Antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez.”

Meşrû müdafaanın ne kapsamda uygulanacağı konusunda değişik yorumlar ortaya çıkmıştır. Acaba 51. madde meşrû müdafaa hakkını tanımlayan bir madde midir, yoksa devletlerin esasen haiz oldukları hakkı beyan eden ya da doğal olarak sahip oldukları bu hakkı saklı tutan bir madde midir? Eğer beyan edicidir ya da saklı tuttukları bir maddedir denilirse meşrû müdafaa hakkı kapsamının, yalnız 51. maddeye göre değil, daha önce kazandığı anlama göre bunun değerlendirilmesinin yolu açılır. Bir kısım görüş der ki 51. maddede yer alan bu hüküm, uluslararası hukukta geçerli olan meşrû müdafaaya ilişkin tek hükümdür. Daha önce mevcut olan ve daha geniş olan meşrû müdafaa hakkı, bugünkü hukuk altında ve bu madde altında, 51. maddedeki hüküm karşısında uygulanması mümkün olan bir durum değildir. 51. maddenin yer almasıyla birlikte, daha önce mevcut durumun uygulanması imkânı kalmamıştır. Bu maddeye göre, meşrû müdafaa hakkının doğması için hedef bir devletin silâhlı saldırıya maruz kalması gerekir. Dolayısıyla, silâhlı saldırı gerçekleşmeden önce meşrû müdafaaya başvuru yetkisi yoktur.

S

Siber Savaşa Uygulanacak Hukuk Hakkında Tallinn El Kitabı” uyarınca devletlerin kuvvet kullanımına ilişkin değerlendirme yapmasını etkileyen resmi ve tüketici olmayan kriterler nelerdir?

NATO Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezi Uluslararası Bağımsız Uzmanlar Grubu tarafından hazırlanan “Siber Savaşa Uygulanacak Hukuk Hakkında Tallinn El Kitabı” uyarınca devletlerin kuvvet kullanımına ilişkin değerlendirme yapmasını etkileyen resmi ve tüketici olmayan kriterler şunlardır: -Şiddet düzeyi, aciliyet, doğrudan kişi ve nesneleri etkilemesi, etkilerin ölçülebirliği, askeri özellik, devletin katılımı, yasallık karinesi.

S

Birleşmiş Milletler Şartıyla tanınan zor kullanma yetkisi hakkında bilgi veriniz.

Zorlayıcı tedbirler almak yetkisi -ki bunlar silahlı kuvvet kullanılmasını gerektiren ve gerektirmeyen tedbirler olabilir-, uluslararası bir zabıta fonksiyonu olarak Güvenlik Konseyi’ne verilmiştir. Uluslararası barış ve güvenliği etkilemeyen ihlâller karşısında zor kullanarak hukuku uygulamak yetkisi yoktur.

S

Nikaragua Kararı ve Divan Petrol Platformları Davasında, bir saldırının silâhlı saldırı niteliğinde olup olmadığı konusunda belirlenen ölçütleri açıklayınız.

Bir saldırının silâhlı saldırı niteliğinde olup olmadığı konusunda Milletlerarası Adalet Divanı ilk defa Nikaragua Kararı’nda “boyut ve etki” (scale and effect) ölçütünü getirmiş kuvvet kullanımlarını bu kriterler çerçevesinde tasnif etmiştir. Divan Petrol Platformları Davası’nda ise, boyut ve etkisi itibarıyla ağır düzeyde olan kuvvet kullanımlarını silâhlı saldırı olarak nitelendirmek suretiyle meşrû müdafaa hakkının varlığına hükmetmiştir.