Doğru cevap B şıkkıdır. Mondros Ateşkes Antlaşması’na ilk tepkiler Kars Millî İslam Şurası’ndan gelmiştir. Anlaşma uyarınca Kars, Ardahan ve Batum’dan çekilmek zorunda kalan Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti sona erince Şura, yerel bir hükûmet olarak kurulmuş ancak Nisan 1919’da bölgeyi işgal eden İngilizler tarafından dağıtılmıştır. Bir anayasaya ve orduya sahip olan hükûmetin üyeleri tutuklanarak Malta’ya sürülmüştür. Bölge 1920 Sonbaharı’nda Kazım Karabekir tarafından yeniden ele geçirilinceye kadar işgal altında kalmıştır.
Aralık 1918’de Fransızlar tarafından işgal edilen demir yolu hattına tepki olarak Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Heyeti Osmaniyesi kurulmuştur. Ocak 1919’da Yunanlılar bölgeye geldiğinde mücadele onlara karşı yönelmiştir. Heyet hem Osmanlı Mebusan Meclisine hem de daha sonra kurulan Büyük Millet Meclisine (BMM) üyeler seçerek Doğu Trakya’nın bağlılığını göstermiştir.
İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de Aralık 1918’de ilk kurulan direniş teşkilatlarından biridir. İzmir’e demirleyen İtilaf devletlerine ait gemiler işgalin yakınlığının işareti sayılmış ve Yunan işgalinin başlayacağı İtalyan Dışişleri Bakanı Sforza tarafından teyit edilmişti. Cemiyet İzmir’in işgalinden bir gün önce İzmir Redd-i İlhak Heyet-i Milliyesi adını alarak işgale karşı protesto hareketlerinin yanında silahlı direnişe de başlamıştır.
İzmir işgali sonrasında bölgede Balıkesir’den Denizli’ye kadar geniş bir alanda Redd-i İlhak cemiyetleri kurulmaya başlamıştır. Özellikle Alaşehir, Balıkesir, Nazilli ve Denizli’de toplanan kongrelerle direniş örgütlenmeye çalışılmıştır.
Aralık 1918’de kurulan bir başka müdafaa-i hukuk cemiyeti de Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyetidir. Bölgenin Ermenilere verilecek olmasına karşı mücadele etmiştir. Ayrıca başta İzmir’in işgali olmak üzere protesto gösterileri düzenlemiştir. Cemiyetin en önemli faaliyeti ise Erzurum Kongresi’nin toplanmasına vesile olmasıdır.
Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ise Şubat 1919’da kurulmuştur. Bir taraftan Ermeniler Karadeniz’e açılış kapısı olarak kuracakları devlet için Trabzon’u istemekte, diğer taraftan da bölgedeki Rumlar bağımsız bir devlet peşinde mücadele etmektedir. İzmir’in işgalinden sonra Trabzon Cemiyeti de Erzurum Kongresi’ne katılmaya karar vermiştir.
Adana bölgesinin Fransızlar tarafından işgal edileceği söylentileri üzerine Aralık 1918’de Kilikyalılar Cemiyeti kurulmuştur. Bölgenin çoğunluğunun Türk nüfusuna sahip olduğunu kanıtlayarak işgalin önlenebileceği düşünülmekteydi. Ayrıca İstanbul’da Milli Kongre Cemiyeti kurularak dünyada Türkler aleyhine yapılan olumsuz propagandalar önlenmeye çalışılmıştır. Diğer taraftan 1920 Baharı’nda ise Maraş, Antep ve Urfa’da Fransız işgaline karşı silahlı mücadele başlamıştır.
Osmanlı başkenti İstanbul’da ise Ateşkes Antlaşması uygulamaları Fatih, Üsküdar ve Kadıköy’de yapılan mitinglerle protesto edilmektedir. İzmir’in işgalinden sonra Türk Ocağı ve Karakol Cemiyeti tarafından düzenlenen ve her birine 150-200 bin kişinin katıldığının tahmin edildiği dört büyük gösteri yapılmıştır.
Direniş hareketlerinin en önemli ortak özelliği motivasyonlarını milliyetçilik duygusundan almalarıdır. İlk dönemlerde birbirlerinden bağımsız şekilde kendi bölgelerini korumaya çalışan hareketler, mücadelelerinin meşruiyetini güçlendirmek için de bölgenin bir Türk yurdu olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır.
Anadolu’daki en güçlü direnişi ise Mayıs 1919’da Samsun’a gelen Mustafa Kemal örgütlemiştir. Savaş sonrası ordunun yeniden yapılandırılması çerçevesinde 9. Ordu (sonradan 3. Ordu) Komutanlığına atanan Mustafa Kemal bölgesindeki bütün askerî ve sivil erkâna emretme yetkisine sahiptir. Havza ve Amasya Genelgeleri aslında genel buyruklardır. Havza’da işgallere karşı tepki gösterilmesini emreden Mustafa Kemal, Amasya’da hükûmetin acziyetini belirterek direnişin temellerini atmış, dahası Erzurum ve Sivas’ta Kongreler toplanmasını istemiştir. Amasya genelgesi Anadolu’daki eş yetkili 2. Ordu Komutanı Mersinli Cemal Paşa’nın da onayı alınarak yayımlanmıştır.