Halifeliğin Kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu
1 Kasım 1922’de TBMM kararıyla Osmanlı padişahlarının öteden beri ellerinde bulundurdukları saltanat ve halifelik makamları birbirinden ayrılmış ve saltanat kaldırılmıştı. Bu kararın ardından Meclis, 18 Kasım 1922’de, Şehzade Abdülmecid Efendi’yi halife seç- mişti. Abdülmecid Efendi’nin siyasi yetkilere sahip olmadan elinde bulundurduğu halifeliği 16 ay kadar sürdü.
2 Mart 1924’te toplanan Halk Fırkası Meclis Grubu sorunu bu kez kendi içinde tartıştı. Halifelik kurumun kaldırılması önerisi parti grubu içinde bazı tartışmalara yol açtı. Radikal fikirliler cumhuriyet rejimi içinde halifeliğin yeri olmadığını savunurlarken bazı milletvekilleri bu kurumun Türkiye için gerekli olduğunu ve böyle bir karar alınması hâlinde bunun İslam dünyasını üzüp İngiltere’yi sevindireceğini belirttiler. Sonuçta parti grubu halifeliğin kaldırılmasını karara bağladı.
Bir gün sonra 3 Mart’ta, konu Meclis gündemine getirildi. Meclis tartışmaları sırasın- da halifeliğin kaldırılmasına karşı çıkanların sözcülüğünü bu kez Gümüşhane milletvekili Zeki (Kadirbeyoğlu) Bey yaptı. Zeki Bey, konuyla ilgili olarak yaptığı uzun konuşması sırasında, kendisinin ılımlı, liberal ve aynı zamanda müthiş bir İslam Birliği taraftarı olduğunu belirttikten sonra, “memleketimin iç ve dış siyaseti bakımından halifeliğin kaldırılmasını kabul edemem. Halifeliğin kaldırılmasını kabul ederek bugünkü durum içinde bu müthiş kuvveti düşmanların ve diğer hükümetlerin kucağına atmayalım” dedi. Bu arada, Halk Fırkası Kastamonu milletvekili Halit (Akmansü) Bey de bağlayıcı grup kararına kar- şın, halifeliğin kaldırılmamasını ve bu unvanın millet meclisinin manevi şahsiyetine verilmesini istedi. Görüşmeler sırasında halifeliğin kaldırılması önerisine karşı çıkan başka milletvekili olmadı.
Hükûmetin konuyla ilgili görüşünü açıklayan Başbakan İsmet Paşa, halifeliğin, iç ve dış politika açısından Türkiye’ye hiçbir yararı olmadığını ve bu kurumun kaldırılmasıyla din hükümlerinin korunması ve tamamen yerine getirilmesinde bir eksiklik olmayacağını söyledi. İsmet Paşa, Kurtuluş Savaşı sırasında halifelik makamının Anadolu davasını destekle- mediğini, aksine bütün nüfuzunu kullanarak bu davanın aleyhine hareket ettiğini de sözlerine ekledi. Bu tartışmalardan sonra, meclis, “Hilafetin ilgasına ve Hanedan-ı Osmani’nin Türkiye Cumhuriyeti memaliki haricine çıkarılmasına dair” 431 sayılı Yasa’yı kabul etti. Halife Abdülmecid, bu yasaya dayanılarak aynı günün gecesi yurt dışına çıkartıldı.
3 Mart görüşmeleri sırasında Meclis konuyla ilgili iki kanun daha kabul etti. Bun- lardan birincisi ile Şeriyye ve Evkaf Vekâleti kaldırılıp yerine Başbakanlığa bağlı Diya- net İşleri Reisliği ile Vakıflar Umum Müdürlüğü örgütleri kuruldu. Kabul edilen ikinci yasa ise Tevhid-i Tedrisat Kanunu idi. Bu yasayla bütün okullar Maarif Vekâleti (Eğitim Bakanlığı)’ne bağlandı. Maarif Vekâleti de kısa bir süre sonra bütün medreseleri kapattı. Önceleri Şeriye ve Evkaf Vekâletine bağlı olarak şer’i işlere bakan mahkemeler de 8 Nisan’da kaldırıldı ve bu tür davaları görme yetkisi Adliye Vekâleti (Adalet Bakanlığı)’nin nizami mahkemelerine devredildi.