aofsorular.com
TAR304U

II. Meşrutiyet ve Milli Mücadele Dönemlerinde Ekonomik Yapı

1. Ünite 20 Soru
S

II. Meşrutiyet ne zaman ilan edilmiştir?

23 Temmuz 1908'de ilan edilmiştir.

S

Ahmet Rıza hakkında bilgi veriniz?

Ahmet Rıza, 1859’da Boğaziçi’nde Vaniköyü’nde doğdu. Babası, dönemin İngiliz kıyafeti modasına uygun giyindiği için “İngiliz” lakabıyla tanınmıştı. Annesi Avusturya asıllıydı. Anadolu’nun yoksul ve bakımsız halini gördükten sonra Fransa’ya giderek tarım öğrenimi gördü. Ülkeye döndükten sonra bir süre Maarif Nezareti’nde çalıştı. Tekrar Fransa’ya gitti. Pozitivist Pierre Laffitte’nin derslerine devam etti.
Padişah II. Abdülhamit rejimine karşı mücadele etti. Fransa’da Meşveret adlı bir gazete çıkardı. Bu gazete aynı zamanda İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yayın organı oldu. Meşrutiyet’in ilanından sonra Meclis-i Mebusan’ın başkanlığına seçildi. İttihatçılarla ters düştü. Meclis-i Ayan üyeliğine seçildi. Milli Mücadeleyi destekledi. 1930’da öldü. Türkiye’de pozitivist akımın en önemli temsilcilerinden biridir.

S

Kanun-ı Esasi’nin 23 Temmuz 1908’de yeniden yürürlüğe konulmasıyla tartışılan iktisadi konular nelerdi?

Bu dönemde serbesti-i ticaret, serbesti-i rekabet ve teşebbüs-i şahsi gibi kavramlar üzerinde duruldu.

S

Ticaret Nezâreti hangi yılda kurulmuştur?

1839 yılında kurulmuştur?

S

Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulan ilk anonim şirket hangisidir?

1849 tarihli Şirket-i Hayriyye’dir

S

Birinci Dünya Savaşı’nın milli ekonomi politikasının uygulanmasına etkisi nedir?

Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması iktisadi yapıyı derinden etkilemişti. 1908 Devrimi’nden itibaren izlenen liberal politika terk edilmiş, devlet iktisadi hayata müdahale etmeye başlamıştır. MüslümanTürk burjuvazisinin oluşumu teşvik edilmiş, sermaye birikimine yol açabilecek spekülatif kazançlara göz yumulmuştu. Karaborsa, istifçilik gibi spekülatif davranışlar sonucu “harp zenginleri” türemiştir. Bu sürecin dikkati çeken hususlarından biri de Rum göçü ve Ermeni tehciri nedeniyle “ekonominin Türkleştirilmesidir.” Gayr-i Müslim sermayenin tasfiyesinden kaynaklanan boşluğu Müslüman-Türk girişimci sınıfı doldurmuştur.

S

Tanzimat döneminde üretime yönelik kurululan şirketler hangileridir?

Simkeşler Şirketi (14 Ağustos 1866), Debbağlar Şirketi (Eylül 1866), Saraçlar Şirketi (25 Haziran 1867), Kumaşçılar Şirketi (9 Nisan 1868), Dökümcüler Şirketi (14 Nisan 1868) ve Demirciler Şirketi (29 Nisan 1868)’dir.

S

Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan dönemde pamuklu, yünlü ve ipekli tekstil dallarında iplik, bez ve kumaş üreten fabrikalar kurulmuştur. Bu fabrikalar hangi şehirlerde yer almıştır?

İstanbul, İzmir, Adana ve Selanik

S

İzmir Bankası nasıl kuruldu?

1842’de İsveç Konsolosluğu’nun himayesinde, İngiliz, Fransız, Avusturyalı, Hollandalı, Danimarkalı, İspanyol, Rus, Sardunyalı, Toskanalı, Yunan ve ABD’li tüccarlar tarafından The Bank of Smyrna (İzmir Bankası) kuruldu. The Bank of Smyrna, Osmanlı Devleti’nde kurulan ilk modern bankadır.

S

Bank-ı Dersaadet hakkında bilgi veriniz?

Osmanlı Devleti 1844 para reformundan sonra kambiyo işlemlerinin yürütülmesi için Alleon ve Baltazzi adlarında iki Galata bankeriyle sözleşme imzaladı. Bu girişimden sonra iki Galata bankeri, Osmanlı Hükûmeti’nin desteğini alarak 25 milyon kuruş sermayeli Bank-ı Dersaadet (Banque de Constantinople) adlı bankayı kurdu. Banka Haziran 1849’da faaliyete geçti. Banka, Osmanlı Hükûmeti’nin aldığı 130 milyon kuruşluk krediyi zamanında ödeyememesi üzerine itibar kaybetti. Bankanın kaime spekülasyonuna başvurması itibarını daha da zedeledi. Banka 1852’de tasfiye edildi.

S

The Ottoman Bank (Bank-ı Osmanî) hakkında bilgi veriniz?

Kırım Savaşı’ndan sonra bir grup İngiliz girişimci, Osmanlı-İngiliz ilişkilerinin olumlu bir seyir izlediği süreçte 24 Mayıs 1856’da The Ottoman Bank (Bank-ı Osmanî) adıyla bir banka kurmuştur. Banka ödeme ve iskonto işleri yürütmüştür. Ayrıca hazineye avans vermiş, dış borç akitlerine aracılık etmiştir. Banka kurucuları, zamanla bankayı bir devlet bankasına dönüştürmeyi amaçlamışlardır. Dış ticaretin geliştiği İzmir, Selanik, Beyrut ve Galata’da şubeleri açılmıştır. 

S

Bank-ı Osmanî-i Şâhane (Osmanlı Bankası) hakkında bilgi veriniz?

Osmanlı yöneticileri 19. Yüzyılın ortalarında iç ve dış ticaret hacminin genişlemesi, Avrupa kapitalizmiyle bütünleşmenin artması ve parasal sorunların yaşanması üzerine bir devlet bankasının kurulmasını gündeme getirmişlerdir. Yerli sermayenin yetersizliği nedeniyle İngiliz-Fransız ortaklığıyla 4 Şubat 1863’te Bank-ı Osmanî-i Şâhane (Osmanlı Bankası) kuruldu. Banka, banknot ya da kağıt para ihraç etme imtiyazına sahip olmuştur. Osmanlı Bankası’nın kredi verme, tüccar tahvillerini iskonto etme, emanet kabul etme, poliçe alıp satma ve tahvil ihraç etme gibi normal bankacılık işlemleri yanında devlet bankası sıfatıyla görevleri de vardı. Bunlar; devlet hazinesinin tüm gelirlerini bankanın şubeleri aracılığıyla toplama, yıpranmış paraları tedavülden çekme, devlete 500 bin sterlinlik kredi açma gibi işlemlerdi.

S

Osmanlı Bankası’nın kurulmasından sonra yabancı sermayedarların ve Galata Bankerlerinin girişimleriyle çeşitli bankalar kuruldu. Milli olmaktan uzak ve Osmanlı Devleti’nin sömürülmesine aracılık eden bu bankaların başlıcaları hangileridir?

• Şirket-i Umûmiye-i Osmaniye Bankası (1864) • Şirket-i Maliye-i Osmaniye Bankası (1866) • İtibar-ı Umumî-yi Osmanî Bankası (1869) • Avusturya-Osmanlı Bankası (1871) • Osmanlı-Türk Bankası (1871) • İstanbul Bankası (1872) • Kambiyo ve Esham Bankası (1872) • Rus Bankası (1871) • Osmanlı Umûr-ı Nafia Bankası (1871)

S

Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası nasıl kuruldu?

1908 Devrimi’nden sonra geliştirilen ve Birinci Dünya Savaşı sırasında etkili bir şekilde uygulanan milli iktisat politikası doğrultusunda milli sermayeli bir bankanın kurulması fikri ortaya atıldı. Bu banka daha sonra Osmanlı Bankası yerine milli sermayeli bir devlet bankası olarak yapılandırılacaktı. İstanbul milletvekili ve aynı zamanda İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yarı resmi yayın organı olan Tanin gazetesinin başyazarlığını yapan Hüseyin Cahit (Yalçın) Bey bir kampanya başlattı. İttihat ve Terakki Cemiyeti Genel Merkezi tarafından vilayetlerdeki şubelere gönderilen bir genelgede milli bir bankanın kuruluşu ile iktisadi bağımsızlık arasında bir paralellik kuruldu. Halk bu seferberliğe davet edildi. Gazete ve dergiler de bu yönde yayınlar yaptı. Birinci Dünya Savaşı sırasında iktisadi bağımsızlığın kazanılması için gerekli görülen milli bir bankanın kuruluşu politikası 1 Ocak 1917’de yayınlanan irade-i seniye ile hayata geçirildi. Bankanın adı Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası olacaktı ve yönetim merkezi İstanbul’da bulunacaktı. Sermayesi ise 4 milyon Osmanlı lirasıydı. Kurucuları arasında; Biga mebusu ve aynı zamanda Meclis-i Mebusan reis vekili Hüseyin Cahit Bey ve Selanik tüccarından Tevfik Bey vardı. Bankanın kuruluş hazırlıkları sırasında bankaya özel ayrıcalıklar tanıyan yasalar çıkartıldı. 21 Şubat 1917’de çıkartılan başka bir yasayla, bankanın sermayesi, ihtiyat akçesi, temettuatı, faaliyet yürüteceği emval-ı gayri menkule, bina ve depolar her türlü resim, vergi ve harçtan muaf tutulacağı belirtildi. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın kuruluş hazırlıkları tamamlandıktan sonra 11 Mart 1917’de kesin olarak kuruldu. 

S

Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası hakkında bilgi veriniz?

Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası 11 Mart 1917’de kesin olarak kuruldu. Ana sözleşmesine göre, pay senetleri isme yazılı olacaktı ve yabancı ülke vatandaşlarına kapalı tutulacaktı. Pay senetleri Türkçe düzenlenecekti ve bankanın tüm işlemlerinde ve kayıtlarında Türkçe kullanılacaktı. Çalışacak memurlar da Osmanlı vatandaşı olacaktı. Sadece kuruluş aşamasında yabancı uyruklu bir uzmanın genel müdürlükte çalışma izni bulunacaktı. Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın 1925 yılındaki ödenen sermayesi 2.027.215 Türk lirasıdır. Banka, planlandığı gibi milli bir devlet bankasına dönüşemedi ve 29 Haziran 1927’de Türkiye İş Bankası ile birleştirilmiştir.

S

Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasının dış ticaret politikası açısından ne gibi yararları olmuştur?

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin temel amaçlarından biri ekonomik bağımsızlığın kazanılmasıydı. Birinci Dünya Savaşı, İttihatçılara bu fırsatı verdi. Osmanlı Hükûmeti, tek taraflı olarak kapitülasyonları kaldırdıktan sonra iki önemli adım attı. Birincisi, ad valorem yöntemini kaldırdı, onun yerine zamanla değiştirilebilecek yeni bir gümrük tarifesi benimsedi. Dolayısıyla Osmanlı Hükûmeti, gümrük tarifelerini dilediği gibi düzenleme özgürlüğüne kavuştu. İkincisi ise, dış borçların ödemelerinin durdurulmasıdır.

S

Birinci Dünya Savaşı ekonomiyi ve dış ticareti nasıl etkiledi?

Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı ekonomisine ağır bir darbe vurdu. Dış ticaret durma noktasına geldi. Savaştan önce sadece tekstil, makine gibi mamul mallar değil, İstanbul ve bazı kıyı kentlerinin un gibi gıda maddeleri de ithal edilmekteydi. Osmanlı’nın İtilaf devletleri donanması tarafından abluka edilmesi dış ticareti felce uğratmıştı. Savaş sırasında, Müttefik olan Almanya ve Avusturya-Macaristan’la sınırlı miktarda dış ticaret yapılabilmiştir. Buğday, un, şeker gibi temel gıda maddeleri ile çeşitli mamul mallarda savaş süresince darlıklar ve kıtlıklar yaşandı. Savaş yıllarında Osmanlı dış ticaretinin önemli bir kısmını oluşturan tarım ürünlerinde olağanüstü bir düşüş yaşandı. Orduda kullanılmak üzere çift hayvanlarına el konulması, tarımsal üretimin olağanüstü düşmesine yol açtı. Şevket Pamuk’a göre 1918 yılına gelindiğinde, yük hayvanlarının sayısı %50, koyun ve keçilerin sayısı ise %40 azalmıştı. Buğday üretimi 1916’da yaklaşık %30 düşmüştü. İhraç ürünlerinin üretimindeki düşüş daha dramatikti. Tütün, kuru üzüm, fındık, zeytinyağı, ham ipek ve pamukta düşüş daha fazlaydı.

S

Kambiyo Muamelatı Merkez Komisyonu hakkında bilgi veriniz?

Maliye Nezâreti kambiyo işlemlerinin denetlenmesi amacıyla Kambiyo Muamelatı Merkez Komisyonu adı verilen bir kurum oluşturmuştur. Bu kuruluş, 1 Şubat 1917’den itibaren tarafsız ülkelerle kambiyo işlemlerini yürütecekti. Komisyon, Maliye Nezareti’nce seçilmiş iki kişi ile Osmanlı Bankası, Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası, Deutsche Bank, Deutsche Orient Bank, Wiener Bank verein, Ungarische Bank, Selânik Bankası, Atina Bankası ve Türkiye Milli Bankası tarafından tayin edilmiş birer temsilciden oluşacaktı. Kambiyo Muamelatı Merkez Komisyonu’ndan beklenen ise, günlük resmi kambiyo rayiçlerini saptamak, spekülatif nitelikteki para transferlerini önlemek ve fiili kambiyo piyasasına istikrar kazandırmaktı. Komisyon’un faaliyetleri sonucu servet transferleri kısmen önlenebilmiş ve Osmanlı lirası tarafsız ülke piyasalarında değerini koruyabilmiştir.

S

Kapitülasyonların kaldırılması nasıl gerçekleşti?

Osmanlı Devleti, kapitülasyonları kaldırmak için birçok girişimde bulundu. İlk girişim 1713’te Sadrazam Ali Paşa tarafından gerçekleştirilmişti; fakat Ali Paşa’nın 1716’da ölümü üzerine bu girişim başarılı olamamıştı. Kapitülasyonların kaldırılması girişimi 19. yüzyılın ikinci yarısında da (1862, 1867, 1869, 1871 ve 1880 yılları) sürdürüldü. Avrupalı devletler her defasında bu girişimleri engellemişlerdir. Öne sürdükleri temel gerekçe ise, Osmanlı kanunlarının yetersizliği ve Avrupalı devletlerin kanunlarından farklı olmasıydı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun 6 Ekim 1908’de Bosna-Hersek’i ilhak etmesinden sonra yapılan protokolde, diğer ülkelerin kapitülasyonların kaldırılmasını kabul etmeleri halinde bu ülke tarafından da kabul edileceği hükme bağlanmıştı. Trablusgarp Savaşı’ndan sonra yapılan Uşi Antlaşması görüşmeleri sırasında da girişimde bulunulmuştur. Ancak her defasında başarısızlığa uğranılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması, İttihatçı Hükûmet’e kapitülasyonları kaldırması konusunda bir fırsat yarattı. Prens Said Halim Paşa Hükûmeti, 2 Eylül 1914’te yaptığı toplantıda kapitülasyonların kaldırılması için bir nota hazırlanmasına karar verdi. Nihayet hükûmet 8 Eylül 1914’te kapitülasyonların kaldırılması kararını aldı ve ertesi gün ilgili devletlerin elçilerine tebliğ etti. 

S

Men’i Müskirat Kanunu nedir?

Meclis’in çıkardığı önemli kanunlardan biri 14 Eylül 1920 tarihli ve 22 sayılı Men’i Müskirat Kanunu’dur. Bu yasayla her türlü alkollü içkinin yapımı, ithali ve kullanılması yasaklanmıştır. Buna aykırı davrananlar için de ağır cezalar getirilmişti. Gizlice içip de sarhoşluğu sabit olanların üç aydan bir seneye kadar hapsedilmeleri, memur olanların itiraz etme yolları kapatılarak memuriyetlerine son verilmesi öngörülmüştü.