TÜRK VERGİ SİSTEMİ

Ülkemizde kurumlar vergisi, ile gelir vergisi 1950 yılında uygulanmaya başlamıştır.

Kurumlar vergisine tabi olan mükellefler arasında sermaye şirketleri vardır. Adi komandit şirketi kurumlar vergisi mükellefi değildir. Sahiplerinin gelirleri gelir vergine tabidir.

Anonim şirketin kurulabilmesi için, pay sahibi olan en az bir kurucu ortağın bulunması gereklidir.

Limited şirket ortaklarının, iştirak payları olarak nitelendirilen ortak payları karşılığında elde ettikleri kazanç, menkul sermaye iradı olarak değerlendirilir.

Bir iş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için bazı unsurları taşıması gerekir. Soruda bu unsurlardan olmayan sorulmuştur. B şıkkında yer verilen cümlede yazılı sözleşme yapılması koşulu yazılmamıştır. Sözleşme yapılması ve bu sözleşmenin yazılı yapılması önemlidir. Bu nedenle doğru cevap B şıkkıdır.

Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar tanımı kooperatifi tanımlamaktadır.

Kurumlar vergisinde safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununa doğrudan yollama yapılmıştır.

İşlerinin niteliği bilanço usulünün uygulanmasına elverişli bulunmayan kurumlar vergisi mükelleflerinin, işletme hesabı esasına göre vergilendirilmesine, Hazine ve Maliye Bakanlığı izin verebilir.

Kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlarının % 75'i kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Normal hesap dönemi uygulayan bir kurumda 2021 yılında elde edilmiş kazanca ilişkin beyanname 2022 yılında Nisan ayı son günü akşamına kadar verilmelidir.