Cumhuriyet Dönemi, 1970-1980 Dönemi Tiyatromuz
1970-80 Dönemi ekonomik, siyasal ve toplumsal görünümü nasıldır?
1970-80 Dönemi, birçok dönem gibi tek başına ele alınabilecek ve değerlendirilebilecek bir dönem değildir. Devlet açısından 70’li yıllar 1960 askeri müdahalesi ve sonrasında ortaya çıkan özgürlükçü ortamın kazanımlarının geri alınmasının mücadelesinin sürdürüldüğü yıllar olarak alınabilir. 1960’ların, dünyanın gençlik hareketlerinden de etkilenen politik yükselişi her ne kadar 12 Mart muhtırasıyla kesilmeye çalışılmışsa da, 70’li yıllar boyunca bu yükseliş tüm toplum katmanlarına yayılırken, giderek daha güçlü bir çatışmanın da işaretlerini vermektedir. 70’li yılların sonunda toplumsal yaşantıya hakim olan çatışma ortamı bu zorlu mücadelenin bir yansımasıdır.
12 Mart 1971 muhtırasından 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar geçen on yıllık dönemin Türk tarihine etkisi nedir?
12 Mart 1971 muhtırasından 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar geçen on yıllık dönem, Türkiye tarihinde ekonomik ve politik bunalımlarla ilerleyen ve bu karmaşanın sokağa, insan ilişkilerine yansıyarak bir toplumsal karmaşaya yol açtığı bir süreç olarak yaşanmıştır. 1946’ya değin Cumhuriyet döneminin kurucu kadrolarının elinde “ulusal” nitelikli bir ekonomik gelişmeyi ve yine aynı biçimde ulusal eğitim ve kültür politikalarının geliştirilmeye çalışıldığı dönemin ardından gelen DP döneminde Türkiye, dünya ekonomik pazarının bir parçası olarak değerlendirilmiş ve plansız programsız bir büyüme, sanayileşme ve kapitalistleşme sürecine sokulmuştur.
12 Mart rejiminin hedefi nedir?
12 Mart rejiminin asıl hedefi aydınları, yazarları ve üniversiteyi susturarak, yükselen sol dalganın moral gücünü azaltmak ve toplumda solun meşruiyetini ortadan kaldırmaktır.
1970-80 dönemi oyun yazarlığını etkileyen en önemli faktör nedir?
1970-80 dönemi oyun yazarlığını etkileyen en önemli faktör dönemin sosyo-ekonomik ve politik koşulları ile o güne denk gelen dram sanatı geleneği olsa da, dönemin tiyatro yaşantısının da yazılan oyunlara etkisi büyüktür. 1970-80 dönemi tiyatro yaşantısı, ülkenin siyasal, toplumsal ve ekonomik krizin de etkisinde bunalımlı bir süreç geçirmiştir. Ele aldığımız on yıllık dönem, ödenekli tiyatrolar da içinde olmak üzere, 1960’lı yıllardan başlayan bir geleneğin devamı olarak 1970’li yıllarda hareketli bir pratik yaşayan toplumcu dünya görüşü ekseninde gelişen tiyatro eyleminin belirleyiciliğinde geçmiştir.
1970-1980 dönemi devlet tiyatrolarının durumu nasıldır?
1970’li yıllar boyunca Devlet Tiyatroları’nda yapılan tüm çağdaş atılımlar, 1980 yılından başlayarak geriye götürülmüştür. Bu dönem içerisinde gerek repertuarın daha çağdaş ölçütler içerisinde belirlenmesi gerekse oyunlardaki nitelik bakımından dikkate değer gelişmeler yaşanmıştır. Ancak bu olumlu gelişmelerin
önü, yine kurum içindeki bazı çevrelerin engellemeleriyle kesilmeye çalışılmıştır.
1970’li yıllarda ayrıca Devlet Tiyatroları’nın bölge tiyatrolarına dönüştürülmesi gerektiği tartışmaları başlamış ama bu anlamda önemli bir atılım gerçekleştirilmemiştir. Devlet Tiyatroları 1980’li yıllarda Adana, Antalya, Trabzon, Diyarbakır gibi kentlerde yaygınlaşmasını sürdürdüyse de nitelik ve seyirci ile kurduğu ilişki bakımından 1970’li yıllardaki dinamizmini yakalayamamıştır.
İstanbul Şehir Tiyatroları için 1974 yılının önemi nedir?
İstanbul Şehir Tiyatroları için ise Muhsin Ertuğrul’un yeniden tiyatronun başına getirildiği 1974 yılı önemlidir. Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ın isteği, tiyatronun yoksul halka hitap etmesi, onları kapsayacak çalışmalar yapmasıdır. Bu istekler
doğrultusunda, bu dönem içerisinde İstanbul Şehir Tiyatroları gecekondu semtlerine yönelik çalışmalar, gösteriler yapar. Muhsin Ertuğrul’un bu dönem yaptıkları arasında tiyatroların boş saatlerinde amatör topluluklara ya da özel tiyatrolara verilmesi, provaları halkın da izleyebilmesi, semt tiyatroları yaratmak için semtlerdeki okulların salonlarından yararlanılması, tiyatro biletlerinin ucuzlatılması gibi yenilikler sayılabilir.
1974-75 yılları arasında özel tiyatroların durumu nasıldır?
1974-75 süreminde yasaklamalar, engellemeler ve ekonomik sıkıntılar kıskacında tiyatro yapma uğraşı içinde olan özel tiyatrolar bir birlik kurmak için harekete geçerler. Dönemin başbakanı Ecevit’in özel tiyatrolara sorunlarını bir dernek aracılığıyla iletmeleri önerisinden hareketle, Türk Özel Tiyatrolar Derneği adıyla bir dernek kurmuşlar, ancak bu derneğin içinde de tartışmalar ve ayrışmalar yaşanmıştır. Bu tiyatrolardan sadece 12’si Başbakan Ecevit’e mektup yazmışlar, bu da ayrışmanın ilk adımı olmuştur
1970'li yıllarda sahnelenirken basılan oyunlar hangileridir?
Oynanırken basılan bir Sezuan’ın İyi İnsanı, bir ihtarla oynanması durdurulan
Eşeğin Gölgesi, Biraz Gelir Misiniz?, İstanbul ve Ankara’da yasaklanan
Devr-i Süleyman, Anadolu turnesinde basılan Karagöz Berber Nonoş vb. Ve
hafızalarda izi henüz taze olan Pir Sultan Abdal olayı.
1970'li yılların tiyatro oyuncularının özellikleri nelerdir?
1970’li yılların sonunda ekonomik zorlukların nitelikli tiyatro yapmanın koşullarını ortadan kaldırmaya başladığı görülmektedir. Tiyatroları saran ekonomik zorlukların ötesinde, tiyatro sanatçıların da bu dönemde ekonomik zorluklar yaşadıkları, buna karşın ek iş olarak seslendirme, televizyon oyunculuğu, sahne
şovu, şarkıcılık gibi işlere yöneldikleri görülmektedir.
1970'li yılların sonuna doğru Türk tiyatrosu hangi aşamaları yaşamıştır?
1970’li yılların sonuna doğru, küçük burjuva izleyicinin çokça rağbet ettiği ve daha çok eğlencelik bir tiyatro anlayışını temsil eden bulvar komedileri, vodviller, kaba güldürüler oynayan özel tiyatrolar, döneme son noktasını koyan 1980 darbesi sonrası geliştirilen apolitik ortama tıpatıp denk gelen, politik anlamda hiçbir amacı ya da hedefi olmayan oyunlarıyla bu dönemin yükselen tiyatro anlayışı haline gelmişlerdir. 1970’li yılların sonunda ortaya çıkan, gülmecenin ağır bastığı bu eğlencelik tiyatroların, 1970’li yıllarda yükselen politik nitelikli tiyatroya ise sonraki dönemde büyük bir tepki olmuştur. Bu tür eğlencelik oyunlar oynayan tiyatroların 1980 sonrasında patlama yaratması bu tepkiye bağlanabileceği kadar, nitelikli ve “sözü olan” bir tiyatro yapmanın olanaklarının da ortadan kaldırılmasının büyük bir payı vardır
1970’li yıllarda tiyatro eğitimi açısından ne tür gelişmeler olmuştur?
1970’li yıllarda tiyatro eğitimi açısından önemli gelişmeler olmuştur. 1974 yılında Konservatuarlar Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinden üniversitelerin bünyesine
alınmıştır. 1976 yılında Ege Üniversitesi bünyesinde kurulan Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü, DTCF Tiyatro Kürsüsü’nden sonra üniversite düzeyinde
tiyatro eğitimi veren ikinci önemli kurumu olurken, 1982 yılında bölümün adı,
yeni kurulan Dokuz Eylül Üniversitesi’ne dahil olan Güzel Sanatlar Fakültesi içinde Sahne Sanatları Bölümü olarak değişecektir. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü 1990’lı yıllarda Anadolu’nun farklı şehirlerinde açılacak sahne sanatları bölümlerinin de öncüsü ve modeli olmuştur.
1970-80 dönemine gelindiğinde oyun yazarlığına ilişkin tartışmalar hangi düzeyde kalmıştır?
Cumhuriyet’in ilk yılları ile karşılaştırıldığında, bu yıllarda oyun yazarlığının bağımsız bir alan olarak giderek tanındığı ve tiyatro sanatının uygulama aşamasındaki gelişmeyle koşut olarak, birçok temel sorunun artık tartışma konusu olmaktan çıktığı görülmektedir. Ele aldığımız 1970-80 dönemine gelindiğinde oyun yazarlığına ilişkin tartışmaların daha çok bir “ulusal deyiş” yaratma çabası ile yazarların “mesleki” olarak niteleyebileceğimiz, tiyatro kurumları ile ilişkilerindeki sorunlara indirgenmiştir.
70'li yıllarda dönemin oyun yazarları kimlerdir?
İsmet Küntay (1923- 1974), Vasıf Öngören (1938- 1984), Melih Cevdet Anday
(1915- 2002), Ahmet Oktay (1933- ...), Başar Sabuncu (1943-...), Oben Güney
(1938-1993), Bilgesu Erenus (1943- ...), Bayazıt Gülercan (1949-...), Ömer Polat (1943- ...), Erol Toy (1936-...), Turan Oflazoğlu (1932- ...), Recep Bilginer (1922-2005), Vasfi Uçkan (1929- ...), Erdoğan Aytekin (1937- ...), Murathan Mungan (1955- ...), Mehmet Türkan (1941- ...), Oktay Arayıcı (1936- 1985), Fazıl Hayati Çorbacıoğlu (1925- 1990), Nezihe Araz (1920- 2009), Necati Cumalı (1921- 2001), Kemal Bekir (1924- ...), Adnan Giz (1914- 1989), Turgut Özakman (1930- ...), Haldun Taner (1915- 1986), Orhan Asena (1922- 2001), Yavuzer Çetinkaya (1948-1992), Zeynep Oral (1946- ...), Mehmet Akan (1939- 2006), Taruk Buğra (1918-1994), Uğur Mumcu (1942- 1993), Tuncer Cücenoğlu (1944- ...), Güngör Dilmen (1930- ...), Nazım Kurşunlu (1911- 1980), Adalet Ağaoğlu (1929- ...), Muzaffer İzgü (1933- ...), Ülker Köksal (1931- ...), Hüsamettin Çetinkaya (1949- ...), Dinçer Sümer (1938- ...), Aziz Nesin (1915- 1995), Sabahattin Kudret Aksal (1920- 1993), Çetin Altan (1927- ...), Oğuz Atay (1934- 1977), Vedat Türkali (1919- ...), Ferhan Şensoy (1951- ...), Cengiz Gündoğdu (1943- ...) Hidayet Sayın (1929- ...)
Türk oyun yazarlığının Brecht'ten etkilenmesi hangi oyuncularla başlamıştır?
Gerek Cumhuriyet öncesinde gerekse Cumhuriyet yıllarında, salt Batı tiyatrosunun ölçütlerini kabullenme ve bu yönde yapıtlar verme eğiliminin baskın olduğu Türk Tiyatrosu’nun geleneksel türlerin tam anlamıyla karalandığı bir dönemin ardından Brecht ile tanışması, benzer bir bileşimin bizde de yakalanabileceği olasılığının düşünülmesini sağlamıştır. Türk oyun yazarlarının geleneksel türlerdeki estetiği algılaması, anlaması, araştırması ve bu estetiği yeni yapıtlarda uygulamaya başlaması 50’li yılların sonunda başlamış 60’lı 70’li yıllar boyunca da sürmüştür. Bu süreç içinde Haldun Taner’i Sermet Çağan ve Vasıf Öngören izlemiştir. Bu etki Vasıf Öngören’den sonra da genç kuşak içerisinde sürmüş, kimi yazarlar bu etki ışığında denemelere girişmiştir. Dönemin genç kuşağı içerisinde Oktay Arayıcı bu yönelişin en önemli ismi olmuştur.
1970'li yıllarda türk tiyatrosuna giren tür hangisidir?
Türk Tiyatrosu’na kabare türünün girmesi ve bu türde yapıtlar üretilmesi de ele
aldığımız dönemin eşiğinde başlayan ve dönem boyunca süren önemli bir gelişme olarak alınmalıdır. Vatan Kurtaran Şaban, Bu Şehr-İstanbul ki, Astronot
Niyazi, Ha Bu Diyar, Dün Bugün, Haneler, Yalan Dünya ve Aşk-u Sevda bu dönemde Haldun Taner’in öncülüğünde kurulan Devekuşu Kabare Tiyatrosu için yazılmış ve sahnelenmiş oyunlardır.
Dönemin oyun yazarlığı açısından dikkate ve kaydedilmeye değer önemli
bir özelliği nedir?
Dönemin oyun yazarlığı açısından dikkate ve kaydedilmeye değer başka önemli
bir özelliği de, oyun yazarları ile tiyatrolar arasında salt politik bağlamda da olsa
bir ilişkinin kurulması ve bu ilişki gereği tiyatroya göre oyun yazılması ya da belli
bir dünya görüşü doğrultusunda oyunlar üretilmesidir. Örneğin başta Ankara Sanat Tiyatrosu ve Dostlar Tiyatrosu olmak üzere belirgin bir politik bakış ışığında örgütlenen tiyatrolarda “grup yazarı” diye bir kavram gelişmiştir.
1970 yıllarında güncel ve toplumsal olana bağlılık nasıl gerçekleşmiştir?
Dönem içerisinde yazarlar, güncel, politik ve toplumsal olayların üzerine korkusuzca gitmiş ve dönemi belgeci bir biçimde yansıtmaya çalışmışlardır. Türk
Tiyatrosunda belli başlı birkaç dönemde bu özelliği görmek mümkündür. Başta
Tanzimat ve Meşrutiyet dönemleri olmak üzere, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ve
sonrasında da 60’lı yıllardan başlamak üzere 70’li yıllar boyunca, oyun yazarlığı
ile güncel politika iç içe girmiştir.70’li yıllar Türk Oyun yazarlığının kendine özgü
yanlarından biri de, dönemin baskın anlayışının etkisinde güncel olana aşırı derecede bağlılık ve güncel olayları sahne üzerine taşıma eğilimidir.
Dönem oyun yazarlığında ne tür içeriksel eğilimler yaşanmaktadır?
Türk toplumu hızlı bir sanayileşme sürecini yaşarken, bu süreç içerisinde “işçi sınıfı”, “artık değer”, “sömürü”, “emeğin örgütlenmesi”, “hakça düzen” gibi kavramlarla da daha çok karşılaşmaktadır. 1960’lardan başlayarak, 1980 müdahalesine dek Türkiye’de toplumcu düşüncenin yükselmesi, işçi sınıfının tarihsel ve toplumsal olarak öne çıkması ve belirleyici olmasının bir sonucu olarak gerek edebiyatta gerekse dram sanatında bu yükseliş yankısını bulmuştur.
1970-1980 yılları arasında ürün veren yazarlar ve oyunları nelerdir?
Bu öbekte ürün veren yazarlar ve oyunlar şunlardır: Turan Oflazoğlu’nun Kösem Sultan, Genç Osman, Bizans Düştü Ya Da Fatih; Kemal Bekir’in Düşüş; Adnan Giz’in Ömür Satan Hüsam Çelebi, Küçük Esma Sultan, Sokullu Ne Yapmalıydı; Turgut Özakman’ın Fehim Paşa Konağı; Haldun Taner’in Sersem Kocanın Kurnaz Karısı; Orhan Asena’nın Şili’de Av, Ölü Kentin Nabzı, Bir Başkana Ağıt; Yavuzer Çetinkaya’nın Gün Dönerken; Ferhan Şensoy’un Şahları da Vururlar; Zeynep Oral’ın Adsız Oyun; İsmet Küntay’ın Tozlu Çizmeler; Erol Toy’un Parti Pehlivan; Fuat İşhan’ın Kubilay; İsa Coşkuner’in Hep Vatan İçin; Erdoğan Aytekin’in Kırmızı Sokağın Suzanı; Mehmet Akan’ın Hikaye-i Mahmud Bedreddin; Fazıl Hayati Çorbacıoğlu’nun Koca Sinan; Tarık Buğra’nın İbiş’in Rüyası; Recep Bilginer’in Yunus Emre; Uğur Mumcu’nun Sakıncalı de; Tuncer Cücenoğlu’nun Çıkmaz Sokak; Güngör Dilmen’in Midas’ın Kördüğümü, Deli Dumrul; Cengiz Gündoğdu’nun Karar 71
1970-80 dönemi oyun yazarlığımızın temel özelliği nedir?
1970-80 dönemi oyun yazarlığımız, gerek toplumsal yaşayıştaki gerekse tiyatro
yaşantısındaki çalkantıların büyük ölçüde etkisinde kalmasına karşın, bu
karmaşa içinde bile arayışlara girebilmiş, bu arayışların sonucu olarak ise nitelikli
ürünler ortaya koyabilmiştir.