aofsorular.com
TİY402U

Cumhuriyet Dönemi, 1980 Sonrası Tiyatromuz

10. Ünite 20 Soru
S

 1980 sonrası ülkenin ve dünyanın siyasi durumu nasıldı?

12 Eylül 1981 askeri darbesi sonucunda sağ ve sol partilerin hepsi kapatılmış, başta Demirel ve Ecevit olmak üzere, siyasi parti liderleri tutuklanmış, devlet yönetimi Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları’ndan oluşan Milli Güvenlik Konseyi’ne bırakılmıştı.Dünya düzeyinde de dramatik olaylar yaşanmaktaydı. Sovyetler Birliği’nde 1987’de başlatılan glastnost (saydamlaşma) ve perestroyka (yeniden yapılanma) eylemlerinin hızlandırdığı değişim rüzgarları, 1990’larda -II. Dünya Savaşı’nın ardından Batı ve Doğu Bloku olarak bölünen ülkeler arasında sıcak savaşı engellemiş olan- Soğuk Savaş Dönemi’nin sonunu getirecektir.

S

1980 Sonrası dönemin toplumsal ortamı nasıldır?

Dünyada ve ülkemizde yer alan siyasi ve ekonomik gelişmeler toplumu derinden etkilemiştir. Bu etkiler, bir yandan, günümüzde sık sık yakınma konusu olan ‘toplumun duyarsızlaşma’sında, bir yandan gitgide artan işsizliğin neden olduğu geçim sıkıntısı ve ‘değersizleşme’ duygusunun neden olduğu moral bozukluğunda, bir yandan, toplumsal/siyasal olaylara katılımın 12 Eylül baskı dönemindeki caydırıcılığının sürmesinde, ayrıca, liberal ekonomi söyleminin de desteklediği ‘birey olma’ eğiliminde görülmektedir.

S

1980-2000 dönemine bakıldığında tiyatro ortamı nasıl değerlendirilebilir?

1980-2000 dönemine bakıldığında, ülke düzeyinde yaygınlaşması yavaş olan, seyirci tarafından beslenmeyen / yönlendirilmeyen, seyircisini peşinden sürüklemeyi başaramamış bir tiyatro eyleminin, var olan kurumlarıyla deneye yanıla yol almaya çalıştığı görülür.Nicel gelişmenin yeterince nitelikli olmasını zorlaştıran sorunlar arasında, ülkemizde tiyatro yönetmeni yetiştiren eğitim kurumlarının sayıca çok az olması ve tiyatro eğitimi veren kurumların çoğalmasıyla, yetişmiş eğitici sıkıntısının baş göstermiş olması yer almaktadır.

S

1980 dönemi sonrası Dünya Tiyatrosunun durumu nasıldır?

1980-2000 dönemi, dünya tiyatrosunun sahne olaylarında tazelenme gereksinmesini duyduğu bir süreci gösterir. Bu çaba 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Antonin Artaud’nun ‘kıyıcı’ tiyatro anlayışını savunduğu yaklaşım ile başlamıştır. Tiyatroda yeniden ritüel duyarlığı yakalamak ve/ya da tiyatroda bedenin, mimiğin, jestin, ve sesin kullanımını yeni boyutlara yerleştirmek ve/ya da ‘boş alan’ı (sahne uzamını) yönetmence bir yaratıcılıkla doldurmak gibi, bilinen oyunların alışılmışın dışındaki yaklaşımlarla sahnelenmesi doğrultusunda, Batı’da birkaç dönemdir Eugene Barba, Sergei Grotowski, Peter Brook gibi tiyatro adamlarının farklı yaklaşımlarla öncülüğünü yapmakta olduğu farklı boyutlardaki deneysel çalışmalar dünya tiyatrosunca özümsenegelmiştir.

S

1980-2000 döneminde Avrupa tiyatrosu ve etkileri nasıldır?

1980-2000 döneminde Brecht Tiyatrosu Avrupa’da yoğun biçimde gündemdedir. Doğu Berlin’deki -Brecht’in kurmuş olduğu- Berliner Ensemble topluluğunun yanı sıra, başta Almanya, Avrupa’nın birçok ülkesinde Brecht oyunları sahnelenmektedir. (Usta yönetmen Giorgio Strehler’in ünlü İtalyan şarkıcı Milva’yı sahneye çıkardığı ‘Üç Kuruşluk Opera’ yapımı günümüzde bile anımsanmaktadır.) Ülkemizde 1960’larda başlayan Brecht tiyatrosu hayranlığı bu
dönemde de sürmektedir. 1984 yılında ‘Galileo Galilei’ oyunu hem Dostlar tiyatrosu hem de A.S.T. tarafında aynı anda sahnelenmiştir.

S

1980-2000 döneminde politik tiyatro ortamının özellikleri nelerdir?

Bu dönem, deneyimli oyun yazarlarına, 50’li ve 60’lı yıllarda doğmuş yazarların katıldığı, bir yandan ‘toplumsal olgular’ tartışılırken, bir yandan da ‘bireysel açmazlar’ içinde kilitlenmiş duyarlıkların yansıtıldığı, ne ki hiçbir konunun fazlaca öne çıkmadığı, çeşitli yazma biçemlerinin denendiği, ama hiçbirinin ağırlıklı bir etki yaratmadığı bir süreç olarak değerlendirilebilir.

S

Turgut Özakman'ın dönemin türk tiyatrosuna etkileri nelerdir?

Turgut Özakman, 1960’lı ve ‘70’li yıllardaki oyunlarında uyguladığı yaklaşımı bir dolu zekice yenilikle zenginleştirerek, çağdaş tiyatroyla geleneksel tiyatromuzu özgün bir potada eriten, konularını yine Osmanlı döneminin son aşamalarına yaslandırdığı, ‘geçmiş’e dayanarak, ‘bugün’ için ‘kıssadan hisse’ çıkardığı, ‘göstermeci biçem’ ve ‘açık biçim’deki ‘Resimli Osmanlı Tarihi’ (Bkz. Dönemin Öne Çıkan Oyunları bölümü ‘Bir Şehnaz Oyun’ gibi, günümüzde de sık sık sahnelenen ünlü oyunlarını yazar.

S

Mehmet Baydur'un 12 Eylül Döneminde tiyatroya etkileri nelerdir?

1980’ler Memet Baydur’un, 12 Eylül döneminde aydın kesimin suskunluğunu, yalnızlığını ve yaşadığı iletişimsizliği, incelikli bir ‘kara güldürü’ olarak dile getiren ‘Limon’ ile başlayan ve ‘Cumhuriyet Kızı’ndan (Bkz. Yukardaki Okuma Parçası) ‘Yangın Yerinde Orkideler’e (Bkz. Dönemin Öne Çıkan Oyunları bölümü) ulaşan, dilsel ve kurgusal açıdan çok özel olan yazarlık uğraşına başladığı dönemi belirler.

S

1980-20000 dönemi dram yazarlığının özellikleri nelerdir?

1980-20000 dönemi dram yazarlığında biçim arayışları bireyseldir ve tiyatromuzda yeni yönelişleri kurumlaştırma açısından yeterince güçlü değildir. Yazarla seyircinin gerçek anlamda buluştuğu anlar seyrektir. Belki de genç
kuşaklardaki oyun yazarlığı potansiyeli tiyatroda değil de, bol para kazandıran televizyon ve reklam sektörlerinde değerlendirilmektedir. Kolay yoldan para kazanmak 1980’li yıllardan bu yana toplumsal yaşamımızı yönlendiren en önemli ilke olmuştur.

S

Tek kişilik oyunların dönem tiyatrosuna etkileri nelerdir?

1980’li yıllarda tek kişilik oyun türünde bir patlama yaşanır. Çeşitli konuları ve farklı biçimsel yaklaşımları kucaklayan tek kişilik oyunlar, politik-toplumsal-ekonomik durumların bunalttığı seyircinin, duygularını ve düşüncelerini sahne olayıyla ‘ferahça’ bütünleştirebildiği bir tiyatro ortamı sağlamaktadır.

S

1980 sonrası dönemin oyun yazarlarını etkileyen tiyatro türü hangisidir?

Belgesel tiyatro örnekleri de başlı başına bir eğilim oluşturur. Erhan Bener’in kendi anı kitabı ‘Bürokratlar’dan oyunlaştırdığı metin 1983-1984 tiyatro döneminde Ankara Halk Tiyatrosu (A.H.T.) topluluğunca sunuldu. 1984-1985 döneminde Faruk Erem’in, mesleğinin çeşitli aşamalarında gözlemleyip bire bir yansıttığı olayları içeren ‘Bir Ceza Avukatının Anıları’ kitabının uyarlaması Rutkay Aziz tarafından A.S.T.’ta sahnelendi.

S

Yazar tiyatrosu olgusunun öne çıkan isimleri nelerdir?

Yazar tiyatrosu olgusu da sürmektedir. Şensoy yeni oyunlarla 2000’li yılları kucaklarken, 1994’te Necati Akpınar ile BKM Oyuncuları opluluğunu kuran Yılmaz Erdoğan da Şensoy gibi ‘yazar tiyatrosu’ oluşumuna sıcak bakmaktadır. Kabare türündeki ‘Otogargara’ ile başlayan çalışmaları ‘Sen Hiç Ağustosböceği Gördün mü?’ ve ‘Bana Bir Şeyler Oluyor’ oyunuyla sürer.Nesrin Kazankaya da Seyir Defteri, Dobrijna’da Düğün, Şerefe Hatıralar, Profesör ve Hulahop, Quintet-Bir Dönüşüm Beşlemesi oyunlarıyla Tiyatro Pera’nın oyun dağarına katkıda bulunmaktadır.

S

12 Eylül Dönemi tiyatrosunun öne çıkan konuları nelerdir?

Dönemin öne çıkan konuları arasında, politik baskılar karşısında -özellikle ‘aydın’- bireyin çevreden soyutlanmışlığı yer alır. 1980-2000 döneminde oyun üreten genç ve orta yaşlı yazarlarımız yaratıcılıklarını çoğunlukla, orta sınıf duyarlığının sıfır noktasında biçimlenen yabancılaşma-yalnızlaşma olgusuyla yüzleşme noktasına odaklamış gibidirler.

S

Dönemin üretkenlikleriyle ve/ya da yapıtlarının yarattığı etki nedeniyle öne çıkan
beş yazar kimlerdir?

Dönemin üretkenlikleriyle ve/ya da yapıtlarının yarattığı etki nedeniyle öne çıkan
beş yazar, Turgut Özakman, Ferhan Şensoy, Tuncer Cücenoğlu, Murathan Mungan ve Memet Baydur’dur.

S

Özakman'ın Resimli Osmanlı Tarihi adlı oyununun dönem tiyatrosundaki yeri nedir?

Özakman, tiyatromuzun geleneksel öğeleriyle çağdaş dünya tiyatrosunun anlatım biçimlerini buluşturduğu oyunlarının bir bölümünü bu dönemde yazmıştır. Bu oyunlar arasında yer alan ve pek çok ödül kazanmış olan ‘Resimli Osmanlı Tarihi’(1983), 1981 Anayasası’nın oluşturduğu güncel tartışmalardan yola çıkarak yazılmıştır. Oyunun devinimini, tarihsel gerçeğin, fantezi ürünü bir durum bağlamında irdelenmesiyle kotarılan alaycı ve eleştirel bakış açısı oluşturur. Bu fantezi boyut içinde ülkemizde yapılan her bir Anayasa’nın tarihsel zamanına yolculuk yapılır.

S

Tuncer Cücenoğlu’nun ‘Kadıncıklar’ oyunu 1983-84 tiyatro dönemine etkisi nedir?

Tuncer Cücenoğlu’nun ‘Kadıncıklar’ oyunu 1983-84 tiyatro döneminin en çok ödül alan tiyatro yapıtı olarak öne çıkar. Bir genelev ortamında geçen oyun, hayat kadınlarının çoğunlukla acı bir sonla noktalanan ve hep birbirine benzeyen, toplumumuzda çok yaşanmış, yaşanan yaşanacak öykülerini dile getiriyor. Zaman içinde çok çeşitli konuları, çeşitli türde oyunlarla irdeleyecek ve yapıtları yurt dışına açılacak olan Cücenoğlu’nun yazar kişi erdemlerinden en önemlisi olan gülmece ile ‘ciddi’ anlatımı buluşturma yeteneği ve ustalıklı diyalog kullanımları bu oyunda da başarıyla değerlendirilmiştir.

S

Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncular yapımı olarak yazıp sahnelediği ve oynadığı ‘Şahları da Vururlar' eserinin tiyatroya katkıları nelerdir?

Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncular yapımı olarak yazıp sahnelediği ve oynadığı ‘Şahları da Vururlar’, Şensoy’un zaman içinde - otuz telif oyun ve uyarlamaya imza atarak ve her birini sahneleyip oynayarak- oluşturacağı ‘yazar tiyatrosu’nun profesyonel sahnedeki ilk örneğidir. İran’da Şah rejiminin devrilip köktendinci rejimin gelmesiyle yaşanan değişimi, kalabalık kadrolu ve çok tablolu bir ‘kabare
oyunu’ biçeminde dile getiren oyunda, dil kullanımının içerdiği ‘Ferhanca’ gülmece ve politik taşlama yaklaşımı, sanatçının daha sonraki yapıtlarının da vazgeçilmezi olacaktır.

S

Memet Baydur'un oyunlarının özellikleri nelerdir?

1980’lerde başlayıp, 2000’li yılların başındaki erken ölümüyle noktalanan yazarlık uğraşına çok sayıda oyun sığdırmış olan Memet Baydur, dünyaya bir ‘aydın kişi’nin gözlükleriyle bakarken, politik-toplumsal çizgide olsun olmasın, tüm oyunlarını dünya kültürünün zenginlikleriyle bezer. ‘Arı gülmece’den ‘kara güldürü’ye ulaşan bir çizgide, ‘alaycı’ bir yaklaşım ile ‘hüzün’ arasında gidip gelen bir anlatımla biçimlendirir yapıtlarını.

S

Murathan Mungan oyunlarının özellikleri nelerdir?

Murathan Mungan, ‘Mezopotamya Üçlemesi’ ile, Ortadoğu coğrafyasında yaşayan insanın geleneksel varoluş motiflerini değerlendirirken, oyunlara biçimsel açıdan destansı bir estetik, içerik açısından da trajik bir derinlik katmıştır. Bu oyunlardan ikincisi -ödüllü bir yapıt olan- ‘Taziye’dir.

S

1980 sonrası dönemim tiyatrosuna getirilen eleştiriler nelerdir?

Seyirlik geleneğimizin örgelerini kullanarak ‘açık biçim’ ve ‘göstermeci’ biçeme yönelen, bir anlamda epik tiyatro ile de buluşmayı deneyen, politik-toplumsal vurgusu çoğunlukla ‘gülmece’nin gözlükleriyle yapılan oyunların açtığı çığır içinde
Haldun Taner, Turgut Özakman, Vasıf Öngören ve Oktay Arayıcı’nın yapıtlarının çağdaş tiyatromuzun dağarının vazgeçilmezleri arasına girdiğini görüyoruz. Ancak bu yönelişin içerdiği parlak buluşların daha sonraki yazarlar tarafından çoğunlukla hiçbir yenilikle desteklenmeden yinelendiğini, bu nedenle de zaman içinde klişeleşen örgelerin durağanlaştırdığı sahne metinlerinde içerik açısından da vurucu olunamadığını da göz ardı edemiyoruz.