TÜRK EĞİTİM TARİHİ

Öğretmenlik; insanları, öğrenmeyi ve öğretmeyi sevenler için ideal bir meslektir.

Öğretmenlik tüm ülkelerde en yaygın olarak görülen mesleklerden biridir.

Öğretmenlik daha çok orta ve ortanın altında gelire sahip grupların tercih ettiği bir meslektir.

Öğretmenlik mesleğinin gelir düzeyi düşük bir meslek grubudur.

Öğretmenlik mesleğinde kariyer yapma ve meslekî gelişim olanakları sınırlıdır.

21.yüzyılda görev yapacak öğretmenlerin nitelikleri;

Alana Egemen Olma

Öğretme-Öğrenme Sürecini Yönetme

Öğrenci Kişilik (Rehberlik) Hizmetlerini Yerine Getirme

Uygun Kişisel ve Mesleki Niteliklere Sahip Olma

Okul, Aile ve Toplum İlişkileri, eğitim öğretimin sosyal çevre ile ilgili olan kısmını kapsamaktadır.

2005 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile Anadolu Üniversitesi arasında imzalanan bir başka protokol ile yükseköğretim kurumlarının önlisans düzeyindeki okulöncesi öğretmenliği programlarından mezun olup, okulöncesi eğitim kurumlarında görev yapan okulöncesi eğitimi öğretmenlerinin eğitim düzeylerinin yükseltilmesi amaçlanmıştır. Bu protokolün 3. Maddesine göre adı geçen programa; Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel okullarda okulöncesi öğretmeni olarak çalışanlar, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun değişik 191. Maddesine göre açılan kurum ve kuruluşlarda okulöncesi öğretmeni olarak çalışanlar, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna ait kadrolarda okulöncesi öğretmeni olarak çalışanlar kabul edilmişlerdir.

Verilen iki program incelendiğinde, önceki programda yer alan Öğretimde Planlama ve Değerlendirme dersinin yeni programda olması gerektiği biçimde Öğretim İlke ve Yöntemleri ile Ölçme ve Değerlendirme olarak iki ayrı ders haline getirildiği görülmektedir. Yeni programda Topluma Hizmet Uygulamaları dersi yer almaktadır. Ayrıca iki ayrı yarıyılda Araştırma Projesi dersinin konulması da bir önceki programa göre yeni bir durumdur. Uygulanmakta olan yeni programda çocukların okulöncesinden ilköğretime geçişlerini kolaylaştırmada okulöncesi öğretmenlerinin etkililiğini arttırmak amacıyla İlköğretime Hazırlık ve İlköğretim isimli işlevsel bir ders de eklenmiştir. Bu iki program arasındaki en önemli değişiklik yeni programdaki genel kültür derslerinin sayısının arttırılarak öğretmenlerin çok yönlü gelişmelerinin sağlanması yönünde olumlu bir adım atılmış olmasıdır.

Yıllara göre okul öncesi öğretmenliği lisans programlarının öğrenci kontenjanları incelendiğinde özellikle 1998 ve 2003 yıllarında bu programlardaki
öğrenci kontenjanlarında önemli bir artış olduğu görülmektedir.

Sayısal veriler incelendiğinde özellikle 1980’li yllardan başlayarak okulöncesi eğitime, hemen her yıl artan bir biçimde önem verildiği anlaşılmaktadır.

Öğretmenlik mesleği bu ünitenin başında vurgulandığı gibi özel bir meslektir. Öğretmenin meslek yaşamı boyunca kendini geliştirmesi gerekmektedir. Hizmetöncesi eğitimini tamamlayıp göreve atandığı günden, emekli olacağı güne kadar öğrenmeye ve kendini yenileyip geliştirmeye açık ve hevesli olması şarttır. İyi bir öğretmen olmanın sırrı iyi bir öğrenen olmaya devam etmekte gizlidir. İşte bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı Okulöncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü, Hizmetiçi Eğitim Genel Müdürlüğü ile işbirliği yaparak her yıl öğretmenler için çeşitli konularda ve çeşitli illerde hizmetiçi eğitim seminerleri düzenlemektedir.

41 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye göre okulöncesi eğitime öğretmen yetiştiren kurumlar şunlardır:

1973 yılında yayımlanan 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Yasası ile her derecedeki okulların öğretmenlerine yükseköğrenim görme zorunluluğu getirilmiştir. Bu okulöncesi eğitime öğretmen yetiştirmede önemli bir adım olmuştur.