İLKÖĞRETİM SINIF ÖĞRETMENLERİNİN EĞİTİMİ
3 Mart 1924 tarihli Öğretim Birliği Yasası’nın genel
amacı ve içeriği nedir?
3 Mart 1924 tarihli Öğretim Birliği Yasası’nın
oluşturduğu bu yeni düzenlemeler ile ulusal, bilimsel ve
laik bir eğitim sisteminin oluşturulması amaçlanmıştır. Bu
eğitim sisteminin genel amacı da ülkenin bağımsızlığını
koruyacak ve Cumhuriyeti koruyup yükseltecek; işe yarar,
üretici, çalışkan, özgür, erdemli, özverili, düzenli,
disiplinli, kendine ve ulusunun geleceğine güvenen
bireyler yetiştirmek olarak belirlenmiştir. Amaçlanan bu
eğitim sisteminin işlerlik ve işlevsellik kazanmasının da
ancak nitelikli öğretmenlerin yetiştirilmesine bağlı
olduğundan, Cumhuriyetle birlikte öğretmen eğitimi de
yeni baştan düzenlenmiş ve kimileri oldukça etkili ve
başarılı olan çeşitli öğretmen eğitimi modelleri
uygulanmıştır.
1973 yılında çıkarılan ve eğitim sisteminin yapısını
yeniden düzenleyen 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel
Yasası’nı (MEGSB, 1987) açıklayınız.
1973 yılında çıkarılan ve eğitim sisteminin
yapısını yeniden düzenleyen 1739 Sayılı Milli Eğitim
Temel Yasası’nda (MEGSB, 1987), ilköğretimin süresi
sekiz yıl olarak belirlenmiş ve ilköğretim, “6-14
yaşlarındaki çocuklar için zorunludur ve ilköğretim
okulları, beş yıllık ilkokullar (1. devre- 1.-5. sınıflar) ile üç
yıllık ortaokullardan (2. devre-6., 7. ve 8. sınıflar) oluşur”
şeklinde tanımlanmıştır. Bu yasada, ilköğretim ile
yükseköğretim arasındaki tüm okullar lise adıyla
ortaöğretim basamağını oluşturmuşlardır. Liseler, genel
eğitim amaçlı liseler ve mesleki-teknik eğitim amaçlı
liseler olmak üzere iki kümede toplanmışlardır. Genel ve
meslek liselerinin süresi üç, teknik liselerin süresi ise dört
yıl olarak belirlenmiştir. Bu dönemde ortaokullar ya
bağımsız okullar olarak açılmışlar ya da liselerin içinde
yer almışlardır.
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar,
okulöncesi öğretmenliği dışında öğretmen eğitimi kaç
temel alana göre düzenlenmiştir?
İlköğretimin ilk beş sınıfında hemen tüm dersler
sınıf öğretmenleri, 6., 7. ve 8. sınıflar ile ortaöğretimin
tüm sınıflarında (9., 10., 11., ve 12.) dersler alan
öğretmenleri tarafından verilir. Bu nedenle eğitim sistemi
içerisinde öğretmen eğitimi de, Cumhuriyetin
kuruluşundan günümüze kadar, okulöncesi öğretmenliği
dışında biri sınıf öğretmenliği diğeri de alan öğretmenliği
olmak üzere iki temel alana göre düzenlenmiştir.
Türk eğitim sisteminde Cumhuriyetin kuruluşundan
itibaren zorunlu eğitim aşamasını oluşturan ilköğretim
basamağında tek okul olan ilkokula sınıf öğretmeni
yetiştirme görevini neresi üstlenmiştir, eğitim modellerini
açıklayınız.
Türk eğitim sisteminde Cumhuriyetin
kuruluşundan itibaren zorunlu eğitim aşamasın oluşturan
ilköğretim basamağında tek okul olan ilkokula sınıf
öğretmeni yetiştirme görevini, ilköğretmen okulları
üstlenmiştir. İlkokul öğretmenlerinin eğitiminde 1924-
1954 yılları arasında biri şehir ve kasabalardaki ilkokullar,
diğeri de köylerdeki ilkokullar için öğretmen yetiştiren iki
ayrı model uygulanmıştır. Bu iki modelde yer alan
öğretmen yetiştiren kurumlar, köy ilkokulları için köy
muallim mektepleri/köy öğretmen okulları, eğitmen
kursları ve köy enstitüleri; şehir ve kasaba ilkokulları için
de ilk muallim mektepleri/ ilköğretmen okullarıdır. 1954
yılından itibaren köy ve şehir okulları için ayrı öğretmen
yetiştirme uygulamasına son verildiğinden, ilköğretmen
okulları 1974 yılına kadar ilköğretim alanına öğretmen
yetiştiren tek kurum olmuştur.
1923-1954 yılları arasında, ilköğretim alanında köy ve
şehir-kasaba ilkokulu, dolayısıyla bu okullarda görev
yapacak öğretmenlerinin eğitiminde de bir ayırıma
gidilmesinin temel nedenleri nelerdir?
• Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından itibaren
eğitimle ilgili yasal düzenlemelerde beş yıllık bir
zorunlu eğitim öngörülmüş olmasına karşın, bu
uygulama ülkenin içinde bulunduğu toplumsal ve
ekonomik koşullar, bina ve öğretmen yetersizliği
gibi nedenlerle ülke düzeyinde
yaygınlaştırılamamış ve özellikle köylerde uzun
yıllar ancak üç yıllık bir zorunlu eğitim
uygulanabilmiştir.
• Yıllarca süren savaşlar nedeniyle ülkede genç
nüfusun azalması, buna karşın tarımla uğraşan
kırsal kesimde ve köylerde artan işgücü
gereksinmesinin karşılanabilmesi için köylerde
daha kısa süreli bir zorunlu eğitim uygulamasına
gidilmiştir.
• Cumhuriyet’in ilk yıllarında %90’ından fazlası
okur-yazar bile olmayan nüfusun, öncelikle okuryazar
olmasını sağlamak amaçlandığından,
köylerde daha kısa süreli bir eğitim uygulaması
gerekli olmuştur.
• O dönemin toplumsal ve ekonomik koşulları ve
gereksinimleri; örneğin, toplumun kalkınmasının
köyden başlatılması ve köylünün eğitilmesi
düşüncesi, buna karşın yetiştirilen ilkokul
öğretmenlerinin sayıca yetersiz kalması ve bu
alanda yetişen öğretmenlerin niteliklerinin köye
uygun olmaması ve onların da köye gitmek
istememeleri gibi nedenler, köylerde görev
yapacak öğretmenlerin, çocukların eğitimi için
gerekli olan olağan öğretmenlik bilgi ve
becerilerinin yanı sıra sağlık, teknik/sanat, tarım,
hayvancılık vb. alanlarda da köylünün
eğitilmesine katkıda bulunabilecek bilgi ve becerilerle donatılmış, köyün sosyal ve ekonomik
yaşamını bilen ve bu yaşama uyum
sağlayabilecek öğretmenlerin yetiştirilmesini
gerekli kılmıştır.
Köy muallim mektepleri, eğitmen kursları, köy
öğretmen okulları ve köy enstitülerinin kurulma amacı
nedir?
1923 yılında kurulan yeni Türkiye
Cumhuriyeti’nin eğitim sisteminin yapısının, temel
politikalarının ve eğitsel ilkelerinin belirlenmesi için bazı
yabancı uzmanların görüşlerine başvurulmuştur. Örneğin,
ABD’li eğitimci John Dewey, 1924 yılında Türkiye’ye
gelerek eğitim sistemi ile ilgili bir rapor hazırlamıştır.
Dewey raporunda, nüfusun büyük çoğunluğunun köylerde
yaşaması, çiftçilikle uğraşması ve okur-yazar bile
olmaması gerçeğini dikkate alarak, köy için ayrı bir eğitim
modeli ve ayrı bir öğretmen yetiştirme sistemi
uygulanmasını önermiştir. 1925 yılında Türkiye’ye gelen
bir diğer yabancı eğitimci Kühne de raporunda Dewey’in
görüşlerine benzer görüşleri dile getirmiştir. Bu görüşler
eğitim sisteminde çeşitli görevlerde bulunan eğitimciler
tarafından da benimsenmiştir. Örneğin, üniversite
(Darülfünun) öğretim elemanlarından Ali Haydar
(Taner)’in 1924 yılında verdiği bir konferansta dile
getirdiği köylere öğretmen yetiştirmek için ayrı Köy
Muallim Mektepleri kurulması önerisi, 1-20 Mayıs 1925
tarihleri arasında Konya’da toplanan Maarif Müfettişleri
Kongresi’nde de desteklenmiştir. Aynı şekilde, Aral›k
1925-Ocak 1929 tarihleri arasında Milli Eğitim Bakanlığı
yapan Mustafa Necati Bey de köy için ayrı öğretmen
yetiştirme görüşünü savunan ve bunu uygulamak için
yoğun çaba gösteren diğer bir eğitimcidir (Öztürk, 2005,
s.82-83). Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren amaçlanan
toplumsal kalkınmanın önemli bir boyutunu köyün
kalkınmasının sağlanması oluşturmuştur. Bu amacın
gerçekleşmesi için, yukarıda açıklanan görüşler
doğrultusunda, köylerde eğitime önem verilmesi, bunun
için de köy yaşamına uyum sağlayabilecek ve köyün
gereksinimlerine özgü niteliklere sahip öğretmenlerin
yetiştirilmesi amacıyla 1927-1954 yılları arasında köy
muallim mektepleri, eğitmen kursları, köy öğretmen
okulları ve köy enstitüleri olmak üzere dört ayrı öğretmen
eğitimi modeli uygulanmıştır.
Köy muallim okullarına öğrenci alımı nasıl
yapılmaktaydı?
Öğrenim süresi üç yıl ve parasız yatılı olan köy
muallim mekteplerine, ilkokulu bitiren, bedensel ve
zihinsel özrü olmayan 16-20 yaş arasındaki Türk çocukları
yazılı ve sözlü olarak yapılan bir yeterlik sınavı ile
alınıyordu. Türkçe ve Matematikten yazılı; Okuma, Tarih
ve Coğrafyadan da sözlü sınav yapılıyordu. Sınavda en
yüksek notu alan kırk öğrenci okula alınıyordu. 1929-1930
öğretim yılından itibaren bu okullara kız öğrenciler de
alınmıştır.
Köy eğitmen kursları modelini açıklayınız.
Bu model, ilkokulu bitirmiş veya okuma yazma
bilen, askerliğini çavuş veya onbaşı olarak yapmış, zeki,
ahlaklı ve sağlam karakterli köy çocuklarının yedi-sekiz
aylık bir eğitimle eğitmen olarak yetiştirilmeleri ve
özellikle kendi köylerindeki veya yakın köylerdeki üç
yıllık köy ilkokullarında görevlendirilmeleri temeline
dayanıyordu. Bu eğitim süresince eğitmen adaylarına,
görev yapacakları köylerde çocuklarına ve yetişkinlere
okuma yazmayı, basit hesap yapabilmeyi, Türk tarihini ve
coğrafyasını, önemli hayat bilgisi ve sağlık konularını ve
tarım bilgilerini öğretme bilgi ve becerilerinin
kazandırılması amaçlanmıştır (Sakaoğlu, 2003, s.236).
Ayrıca eğitmenlerin işbaşında da yetiştirilmeleri için,
eğitmen kurslarında görev alan öğretmenler, kurs
bitiminde birkaç köy eğitmeninin başına ‘gezici
başöğretmen’ olarak atanmaları ilkesi benimsenmiştir.
1936 yılında Eskişehir’e bağlı Çifteler Bucağının
Mahmudiye Köyü’ndeki ilkokulda açılmış olan eğitmen
kursunun önemini açıklayınız.
İlk eğitmen kursu 1936 yılının Temmuz ayında
Eskişehir’e bağlı Çifteler Bucağının Mahmudiye
Köyündeki ilkokulda açılmıştır. Kursun orada açılmasının
nedeni, eğitmen adaylarının yetiştirilmesinde Çifteler
Harasının araçlarından ve tarım elemanlarından
yararlanmaktı (Türkoğlu, 2000, s.127). Tarım Bakanlığı
ile birlikte yürütülen bu kursun yönetim, eğitim ve öğretim
işleri, ilköğretim müfettişleri arasından seçilen biri müdür,
diğeri de eğitim şefi olarak görevlendirilen iki müfettişin
sorumluluğuna verilmiştir. Kurslarda ayrıca 8-10 kişilik
öğrenci gruplarına yetecek kadar ilkokul öğretmenlerinin
yanı sıra ziraat teknisyeni ile yapı öğretmeni de görev
almıştır. Kursun ilk devresi Kasım ayı ortalarında
tamamlanarak öğrenciler stajyer olarak kendi köylerine
gönderilmişler ve ilkbaharda kursun ikinci devresine
alınmışlardır. Öğrenciler kurs döneminde kuramsal ve
uygulamalı derslerde, staj döneminde ve dönem sonunda
yapılan sınavlarda çok başarılı olmuşlardır. İlk denemenin
başarılı olması üzerine, köy eğitmenleri ve
yetiştirilmeleriyle ilgili yasa tasarısı, TBMM’inde
onaylanarak 11 Haziran 1937 tarihinde 3238 sayılı Köy
Eğitmenleri Yasası çıkarıldı ve 1937-1938 öğretim
yılından itibaren Eskişehir’in yanında İzmir (Kızılçullu),
Manisa (Horozköy), Kastamonu (Gölköy), Edirne
(Karaağaç), Kars, Erzincan ve Kocaeli’nde eğitmen
kursları açılmıştır. İzleyen yıllarda hem kurs sayısı, hem
de kurslara alınan öğrenci sayısı artırılmıştır. Örneğin
1938 yılında kurs sayısı 11’e, öğrenci sayısı 1500’e; 1939
yılında da kurs sayısı 15’e, öğrenci sayısı da 2000’e
ulaşmıştır. 1946-1947 öğretim yılı başına kadar sürdürülen
eğitmen kurslarından 8756 eğitmen yetiştirilmiş ve bu
eğitmenlerin sayesinde yaklaşık 7090 köyde yeni ilkokul
açılmıştır (Öztürk,1999, s.322-324; Öztürk, 2005, s.9098).
Köy eğitmen kurslarının açıldıkları ilk yıldan itibaren
başarılı olması, köy öğretmen okullarının yeniden
açılmasına, daha sonra da köy enstitülerinin kurulmasına
dayanak oluşturmuştur.
Kurslardaki eğitmen adayları hangi bilgi ve becerileri
kazanmış oluyorlardı?
Kurslarda eğitmen adayları, meslek ve tarım
alanında yapılan uygulamalı çalışmalarla, kurs süresince
gereksinim duydukları bir takım iş araçlarını (kazma,
çapa, kürek vb.) atölyelerde kendileri üretmişler,
uygulama tarla ve bahçelerinde kendi yiyeceklerini
yetiştirmişler ve kullandıkları binaları (okul, yatakhane,
atölye, ahır, kümes vb.) ve içlerinin donanımlarını
kendileri yapmışlardır. Böylece eğitmenler, köyün
öğretmeni ve lideri olarak gereksinim duyacakları
öğreticilik bilgi ve becerilerinin yanında köyün yaşamında
önemi olan tarım alanında ve bir ya da birkaç meslek
dalında da pratik bilgi ve becerileri kazanmış oluyorlardı.
Köy eğitmen kurslarını bitiren öğretmenlerin görevleri
nelerdi?
Köy eğitmen kurslarını bitiren öğretmenler, 1937
yılında çıkarılan Köy Eğitmenleri Kanunu uyarınca,
nüfusu 400’den az köylerde -kendi köylerinde veya yakın
köylerde- görevlendiriliyorlardı. Yasada, eğitmenlerin
atandıkları köyün tüm eğitim işlerini üstlenmeleri, tüm
sosyal etkinliklere katılmaları ve köy yönetim kurulunda
da (ihtiyar heyeti) yazman olarak görev almaları
öngörülmüştür. Gene yasa gereğince, Ziraat Bakanlığı
tarafından eğitmenlere parasız tohum ve ziraat araçları da
veriliyordu. Ayrıca yasada, her on köy bir bölge olarak
kabul edilerek her bölgeye kurslarda görev alan genel
kültür öğretmenlerinden birinin ya da ilk öğretmen
okulunu bitirmiş bir öğretmenin gezici başöğretmen olarak
atanması ve bu öğretmenin bölgesindeki eğitmenleri
denetlemesi ve onlara eğitim-öğretim desteği vermesi de
kararlaştırılmıştır.
Köy öğretmen okullarının eğitim sürecini ve önceki
köy muallim okullarıyla olan farkını açıklayınız.
Köy öğretmen okullarının, önceki köy muallim
mekteplerinden farkı, köy muallim mekteplerinin beş
yıllık ilkokul üzerine üç yıllık eğitim veren okullar olması;
buna karşılık köy öğretmen okullarının, beş yıllık ilkokul,
üç yıllık ortaokul ve üç yıllık öğretmen okulundan oluşan
okullar olmasıdır (Öztürk, 2005, s.99-100). Öğretmen
okuluna alınan öğrenciler, öğrenim durumlarına göre bu
düzeylerden birine alınıyorlardı. İlkokul bölümünde üç
yıllık köy ilkokulunu bitiren öğrenciler, dördüncü sınıfa
alınarak beş yıllık ilkokulu bitirmeleri ve üst öğrenime
(ortaokula) devam etmeleri sağlanıyordu. İlkokul aynı
zamanda öğretmen okuluna uygulama okulu olarak da
hizmet veriyordu. Öğretmen okullarının ortaokul kısmına
beş yıllık ilkokulu bitiren öğrenciler alınıyordu. Öğrenciler
burada olağan ortaokul programına uygun eğitim
görüyorlar, ayrıca ziraat dersleri ve uygulamaları ile
inşaatçılık, demircilik, marangozluk, kooperatifçilik
mesleklerinden birini öğreniyorlardı. Ortaokulu bitiren
öğrenciler öğretmen okuluna devam ediyorlardı. Bunların
içinde öğretmen olamayacaklar okuldan ayrılarak köylerde
edindikleri meslekte çalışmaya başlıyorlardı. Öğretmen
okulu kısmında ise öğrenciler, hem ortaokulda edindikleri
mesleği daha derinlemesine ve uygulamalı olarak
öğreniyorlar, hem de öğretmenlik mesleğine
hazırlanıyorlardı.
Köy enstitüleri kanun tasarısı kimler tarafından
hazırlanmıştır, tasarıda neler öngörülmüştür?
Dönemin Milli Eğitim Bakanı (1938-1946)
Hasan Ali Yücel ve ilköğretim Genel Müdürü İsmail
Hakkı Tonguç tarafından hazırlanan Köy Enstitüleri
Kanun Tasarısında, bu enstitülerin kurulmasına duyulan
gereksinim ile amaç, işlev ve işleyişleri de ayrıntılı
biçimde açıklanmıştır. Köy Enstitüleri Kanun Tasarısında,
ilköğretimi tüm köylere kadar yaygınlaştırarak ülke
nüfusunun eğitim düzeyini yükseltmek ve çalışan nüfusun
büyük çoğunluğunu oluşturan çiftçi kesimini daha nitelikli
üretici konumuna getirerek ülke ekonomisine katkılarını
artırmak, böylece ülkenin odaklandığı ulusal kalkınmanın
ve gelişmenin sağlaması amacıyla, 15 yıl içinde yaklaşık
17-20 bin öğretmen ile köy için gerekli diğer meslek
uzmanlarını yetiştirmek üzere ülke düzeyinde tüm illeri
kapsayacak şekilde 16-22 bölgede köy enstitülerinin
açılması öngörülmüştür.
Köy enstitülerinde uygulanan yeni öğretmen modelini
açıklayınız.
Köy enstitülerinde uygulanan yeni öğretmen
eğitimi modeli, kuruluş yasasında da tanımlandığı gibi,
beş yıllık köy ilkokullarını bitirmiş, köyde yetişmiş, köy
yaşamını ve koşullarını bilen, başarılı erkek ve kız
çocukların seçilerek alınması ve onlara beş yıllık
uygulama ağırlıklı bir eğitimle, köy için hem bir öğretmen
hem de bir ziraatçı veya sanatkâr (erkek öğrenciler için
demirci, yapı ustası, dülger, sağlıkçı; kız öğrenciler için ev
idaresi, hasta bakıcılığı, çocuk bakımı, dikiş, halıcılık gibi)
niteliklerine sahip liderler olarak yetiştirilmeleri ve tekrar
köyde görevlendirilmeleri ilkesine dayanıyordu. Bu ilke
gereğince köy enstitülerinin eğitim ve öğretim
programında, öğretmen adaylarına genel kültür ve
öğretmenlik meslek bilgisi yanında tarım ve teknik (sanat)
veya sağlıkla ilgili bilgi ve becerilerin kazandırılması
amaçlanmış, dersler ve içerikleri ile eğitim-öğretim
etkinlikleri bu amaca uygun olarak düzenlenmiştir. Köy
enstitüleri aynı zamanda köy sağlık memurları ve ebeleri
yetiştirme görevini de üstlendikleri için, kimi köy
enstitülerinde bu göreve dönük eğitim programları da
uygulanmıştır.
İlköğretmen okullarına alınacak öğrencilerde arana
temel koşullar nelerdir?
İlköğretmen okullarına alınacak öğrencilerde
aranan temel koşullar girilecek devreye göre, ilkokulu
veya ortaokulu bitirmiş olmak, bedensel ve zihinsel bir
engeli olmamak ve aday seçilmiş olmak ve giriş sınavını
başarmaktır. Öğretmen okullarına giriş için aday
öğrencilerin seçimi, ortaokullarda öğretmenler kurulu
tarafından, ilkokullarda da sınıf öğretmenleri ve okul
müdürü tarafından başarısı, tutum ve davranışları,
bedensel ve ruhsal durumu, ilgi ve yetenekleri yönünden
öğretmen olmaya uygun olup olmadıklarına göre yapılıyordu. İlköğretmen okuluna aday olarak seçilen
öğrenciler, iki aşamalı bir eleme sınavından geçiriliyordu.
Sınavın birinci aşaması, her yıl Temmuz ayında il ve ilçe
merkezlerinde Mili Eğitim Müdürlüklerinin gözetiminde
Türkçe ve Matematik derslerinden yazılı olarak
yapılıyordu. Eleme sınavının ikinci aşaması her okulun
kendisi tarafından yapılıyordu. Sınavın birinci
aşamasından belli bir puan alana öğrenciler, Eylül ayında
girmek istedikleri ilköğretmen okulunda genel bilgileri ile
Türkçe ve Matematik bilgi ve becerilerinin ve kavrama
yeteneklerinin yoklandığı sınava giriyorlardı. Bu sınavı da
başaran öğrenciler, öğretmen okuluna giriş hakkı
kazanıyorlardı. İlkokuldan sonra öğrenci alınan ilk
öğretmen okullarına alınan öğrencilerin %75’i köy
ilkokullarını bitirenler arasından seçiliyordu.
1974-1982 yılları arasında açılmış olan iki yıllık
eğitim enstitülerinde uygulanan öğretmenlik eğitiminin
içeriğini açıklayınız.
İki yıllık eğitim enstitülerinde uygulanan eğitim
programı, Milli Eğitim Temel Yasası’ndaki öğretmenlik
mesleğine hazırlık eğitiminin tanımına uygun olarak,
genel kültür, özel alan eğitimi ve öğretmenlik meslek
bilgisi boyutlarını kapsayacak biçimde düzenlenmiştir.
Buna göre, programda yer alan derslerin %32’si genel
kültür, %52’sini alan bilgisi ve %16’sını da öğretmenlik
meslek bilgisi dersleri oluşturuyordu.
17. Türkiye’de yükseköğretim sistemini bir bütün olarak
yeniden düzenleyen 6 Kasım 1981 tarih ve 2547 Sayılı
Yükseköğretim Yasası ile nasıl bir karar alınmıştır?
Türkiye’de yükseköğretim sistemini bir bütün
olarak yeniden düzenleyen 6 Kasım 1981 tarih ve 2547
Sayılı Yükseköğretim Yasası ile ortaöğretimin üzerindeki
tüm eğitim kurumları üniversite çatısı altında toplanmıştır.
Bu nedenle, 20 Temmuz 1982 tarih ve 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile sınıf öğretmeni yetiştiren iki
yıllık eğitim enstitüleri de eğitim yüksekokullarına
dönüştürülerek üniversitelere bağlanmışlardır.
Öğretmenlerin hizmet öncesi yetiştirilmeleri görevi
1982 yılından önce hangi kuruma aittir ve 1982 yılından
sonra yeniden düzenlenip hangi kuruma devredilmiştir?
1982 yılında yapılan düzenlemeyle, daha önce
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yetki ve sorumluğunda olan
öğretmenlerin hizmet öncesi yetiştirilmeleri görevi
tümüyle üniversitelere devredilmiştir. Bu düzenleme ile
iki yıllık eğitim enstitüleri, 1982-1983 öğretim yılından
itibaren öğrenci ve öğretmenleriyle birlikte eğitim
yüksekokulu adıyla üniversitelere bağlanmışlardır.
Eğitim yüksekokullarının en önemli sorunu olan
“eğitimde nitelik”in temel nedenleri nelerdir?
Eğitim yüksekokullarının en önemli sorunu
eğitimde nitelik sorunu idi. Bunun temel nedenlerinden
biri, nitelikli öğrenci girdisi eksikliği idi. Çünkü eğitim
yüksekokulları da üniversite sistemi içinde yer
aldıklarından, öğrencilerini üniversiteye giriş sınavı
sonucuna göre ve merkezi yerleştirme sistemi ile alıyordu.
Ancak bu okulları daha çok puanı düşük öğrenciler,
dolayısıyla ortaöğretim başarıları düşük öğrenciler tercih
ettiklerinden, bu durum okullardaki eğitimin niteliği de
olumsuz yönde etkilemiştir. Eğitimin niteliğini olumsuz
yönde etkileyen bir başka etmen de bu okullarda görev
yapan öğretim elemanlarının niteliği idi. Çünkü daha önce
iki yıllık eğitim enstitülerinde büyük çoğunluğu siyasi
tercihlerle görevlendirilmiş olan öğretim elemanlarının
hemen tamamı eğitim yüksekokullarına aktarıldı.
Aralarında akademik kariyerli öğretim elemanı yok
denecek kadar az olan bu kadro üniversite yapısı içinde
nitelikli bir akademik eğitim verilmesinde yetersiz
kalmışlardır. Öte yandan, eğitim yüksekokullarına
dönüştürülen iki yıllık eğitim enstitülerinin büyük
çoğunluğunun eski öğretmen okulu binalarında açılmış
olması ve buraların çoğunlukla üniversitenin olduğu kente
uzak olması, öğretim elemanlarının nicel ve nitel yönden
gelişmesini engellemiş, bu nedenle de bu okullarda
eğitimin niteliği istenilen düzeyde geliştirilememiştir.
Türk Eğitim Sistemi içinde Öğretmen ve Eğitim
Uzmanı Yetiştirme konusunu tartışmak amacıyla 8-11
Haziran 1982 tarihlerinde toplanan On Birinci Milli
Eğitim Şûrası’nda her düzeydeki eğitim kurumlarında
görevlendirilecek öğretmenler için hangi karar alınmıştır?
Türk Eğitim Sistemi içinde Öğretmen ve Eğitim
Uzmanı Yetiştirme konusunu tartışmak amacıyla 8-11
Haziran 1982 tarihlerinde toplanan On Birinci Milli
Eğitim Şûrası’nda her düzeydeki eğitim kurumlarında
görevlendirilecek öğretmenlerin en az dört yıllık bir
yükseköğrenim görmeleri ilkesi benimsenmiştir. Bu ilke
doğrultusunda, Yükseköğretim Kurulu da istenilen
nitelikte öğretmen yetiştirmek için iki yıllık bir eğitim
süresinin yeterli olmadığı görüşünden hareketle, 23 Mayıs
1989 tarihli kararında eğitim yüksekokullarında öğrenim
süresinin dört yıla çıkarılması öngörmüştür. Bu kararlar
gereğince, 1989-1990 öğretim yılından itibaren eğitim
yüksekokullarında öğrenim süresi dört yıla çıkarılmıştır
(YÖK, 1998, s.5).
1992-1993 öğretim yılından itibaren ilköğretim
okulları için sınıf öğretmeni yetiştirme eğitimi hangi
öğretim kurumlarınca ve nasıl verilmiştir?
1992-1993 öğretim yılından itibaren ilköğretim
okulları için sınıf öğretmeni yetiştirme işlevini üstlenen
eğitim fakültelerinin sınıf öğretmenliği bölümlerinde,
Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan ve 1990-
1991 öğretim yılında dört yıllık eğitim yüksekokullarında
uygulanmasına başlanan öğretim programı küçük
değişikliklerle uygulanmaya devam edilmiştir. Bu
uygulama eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırıldığı ve
bu yeni yapının gerektirdiği öğretim programlarının uygulamaya konulduğu 1998-1999 öğretim yılına kadar
sürmüştür. Genel kültür ve alan bilgisi dersleri ile
kuramsal ve uygulamalı öğretmenlik meslek bilgisi
derslerinin yer aldığı bu programda da yan alan
uygulaması sürmüştür. Öğrenciler 5. yarıyıldan itibaren
ilköğretim okullardaki öğretmenlik uygulaması
çalışmalarına başlıyorlardı. Ayrıca, her öğrenci 5.
yarıyıldan itibaren bir yan alan seçmek zorunda idi. Bu
nedenle, bölümünün temel amacı, ilköğretim basamağında
ilk beş sınıfı kapsayan 1. devreye sınıf öğretmeni
yetiştirmek olmakla birlikte, programda yan alan
uygulaması da sürdüğünden, bu bölümden sınıf öğretmeni
olarak mezun olan öğretmenler, gereksinme olması
durumunda ilköğretimin ikinci devresini oluşturan 6., 7.
ve 8. sınıflarda aldıkları yan alanlarına uygun dersleri
verebilecek şekilde yetiştirilmişlerdir.
Eğitim fakültelerinin öğretmenlik eğitim programları,
YÖK ve Dünya Bankası iş birliğinde yürütülen Milli
Eğitimi Geliştirme Projesi kapsamında 1997 yılında
yeniden yapılandırılmıştır, bu yeni düzenlemenin getirdiği
en önemli yenilikler nelerdir?
• Okulöncesi öğretmenliği ile ilköğretim sınıf ve
alan öğretmenliği programlarının ilköğretim
bölümü içerisinde toplanmıştır.
• Tüm öğretmenlik eğitimi programlarında yan
alan uygulamasının daha etkili ve işlevsel
biçimde düzenlenmiştir.
• Öğretim programlarında alan bilgisi ve
öğretmenlik meslek bilgisi alanlarındaki
uygulamalı derslerin ağırlığının artırılması, okulfakülte
iş birliğinin öğretmen adaylarının okul
içinde daha çok deneyim kazanmalarını
sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmiştir.
• Ortaöğretim alan öğretmenliği programlarında
süre uzatılmış ve tezsiz yüksek lisans düzeyine
çekilmiştir.
• Öğretmenlik sertifikası programlarının sadece
öğretmen açığı olan alanlarda Yükseköğretim
Kurulu’nun izniyle açılması kararlaştırılmıştır.