OKULÖNCESİ EĞİTİM ÖĞRETMENLERİNİN EĞİTİMİ
Bireyin kişiliğinin oluşumunda eğitimin yeri nedir?
Eğitimin en genel işlevlerinden biri, bireyin
kişiliğini olumlu yönde etkilemektir. Bireyin kişiliğinin
oluşumunda aileden sonra en önemli görev okula
düşmektedir. Birey, içinde yaşadığı toplumun dünya
görüşünü, siyasal değerlerini, duygusal yönelimlerini,
inançlarını, kısaca o toplumun kültürünü ailede öğrenmeye
başlar. Üç yaşlarında okul öncesi eğitime ya da alt
yaşlarında ilköğretime başlayan birey günün önemli bir
kısmını arkadaşları ve öğretmeni ile etkileşim halinde
geçirir. Anne ve babadan sonra öğretmen bireyin
yaşamındaki en önemli insan olmaya başlar. Birey okulda
bir yandan çeşitli bilgi ve beceriler kazanırken bir yandan
da öğretmenin düşüncelerinden, duygusal tepkilerinden,
değerlerinden ve alışkanlıklarından etkilenir. Bu noktada,
öğretmenin öğrenciler için iyi bir model olma görevi ön
plana çıkar. Bireylerin eğitim ve öğretimlerinde doğru ve
nitelikli modellerin kritik bir önemi vardır. Bireylerin anne
ve babalarından sonra model olarak aldıkları insanların
başında okulöncesi ve ilköğretim öğretmenleri
gelmektedir. Atatürk, “Öğretmenler yeni nesil sizin
eseriniz olacaktır.” derken işte bu olguyu vurgulamak
istemiştir. şüphesiz nitelikli bireyleri ancak nitelikli
öğretmenler yetiştirebilir. Bu nedenle öğretmenlerin
eğitimi son derece önemli bir konudur.
1739 sayılı “Öğretmenlik eğitim, öğretim ve bunlarla
ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas
mesleğidir. Öğretmenler bu görevlerini, Türk Milli
Eğitiminin amaçlarına uygun olarak yerine getirmekle
yükümlüdürler” şeklindeki Milli Eğitim Temel Yasası ile
öğretmenlik mesleğinin hangi özelliği vurgulanmaktadır?
Bu yasa ile öğretmenlik mesleğinin, özel bir
uzmanlık alanı olduğu vurgulanarak, mesleğe hazırlığın
genel kültür, özel alan bilgisi ve meslek bilgisi ile
kazanıldığı belirtilmekte ve öğretmenlerin lisans
düzeyinde eğitim almaları gerektiği açıkça
belirtilmektedir.
Öğretmenlik mesleğinin kendine özgü özellikleri
nelerdir?
• Öğretmenlerin büyük bir bölümü devlet
memurudur. Özel statüdeki bazı eğitim
kurumlarının dışındaki tüm eğitim kurumlarında
görevli öğretmenler devlet memuru olarak
çalışmaktadırlar. Bu nedenle de mesleğe giriş ve
meslekte ilerleme denetimleri devlet tarafından
yapılmaktadır.
• Öğretmenlik; insanları, öğrenmeyi ve öğretmeyi
sevenler için ideal bir meslektir. Öğretmenler
sürekli olarak çevrelerindeki insanlarla etkileşimde
ve paylaşımda bulunurlar.
• Öğretmenlik tüm ülkelerde en yaygın olarak
görülen mesleklerden biridir. Özellikle Türkiye
gibi genç nüfusun yoğun olduğu ya da okullaşma
oranının yüksek olduğu toplumlarda öğretmen
sayısı fazladır.
• Öğretmenlik, özellikle okulöncesi ve sınıf
öğretmenliği, kadınların yoğun olarak çalıştıkları
bir meslek alanıdır.
• Öğretmenlik daha çok orta ve ortanın altında gelire
sahip grupların tercih ettiği bir meslektir. Son
yıllarda Türkiye’de çeşitli alanlarda yaşanan ciddi
istihdam sorunlarının, bazı alanların dışında
öğretmenlik alanında fazla yaşanmaması nedeniyle
öğretmenlik mesleğinin tüm gelir düzeylerindeki
öğrencilerce daha fazla tercih edilen bir meslek
durumuna geldiği de bir olgudur.
• Öğretmenlik mesleğinin gelir düzeyi düşüktür. Bu
durum öğretmenlerin devlet memuru olmalarından
ve sayılarının çok fazla olmasından
kaynaklanmaktadır.
• Öğretmenlik mesleğinin toplumsal statüsü çok
yüksek değildir. Aslında öğretmenlik hemen her
toplumda saygı duyulan bir meslek olmasına karşın
gelir düzeyinin düşük olması, eğittiği grupların yaş
ve bilgi düzeyinin düşük olması, zaman zaman
herkesin öğretmen olarak atanması gibi nedenlerle
toplumsal statüsü yüksek değildir.
• Öğretmenlik mesleğinde kariyer yapma ve meslekî
gelişim olanakları sınırlıdır. Devletin öğretmenlerin
meslekî gelişimleri için ayırdığı parasal kaynaklar
yetersizdir. Öğretmenler, görevli oldukları okul
üniversitelere uzak olduğu, tam gün çalıştıkları,
ders yükleri ve diğer sorumlulukları fazla olduğu
için lisansüstü eğitim programlarını izlemekte de
zorlanmaktadırlar.
• Öğretmenlik mesleğinden ayrılma oranı yüksektir.
Öğretmenlerin maaş ve statülerinin düşük olması
bu durumu ortaya çıkaran en önemli
nedenlerdendir
Öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarında,
dersler hangi üç kümede toplanmaktadır?
Hizmet öncesinde öğretmen adayları öğretmen
yetiştiren yükseköğretim kurumlarında, dört yıl boyunca,
genel kültür, özel alan bilgisi ve öğretmenlik meslek
bilgisi kazanmak amacıyla çeşitli dersler alırlar ve
uygulamalı çalışmalar yaparlar.
Öğretmen nitelikleri nelerden oluşmaktadır?
Alana egemen olma, öğretme-öğrenme sürecini
yönetme, öğrenci kişilik (rehberlik) hizmetlerini yerine
getirme ve uygun kişisel ve mesleki niteliklere sahip
olma.
Öğretmenlik eğitiminin temel içeriklerinden biri olan
“genel kültür” bilgileri neden gereklidir? Gerekliliğinden
bahsedilen bu genel kültür bilgileri neleri kapsar?
Genel kültür bilgileri, alana ilişkin olay ve
olguların açıklanmasında; disiplinler arası ilişkilerin
kurulmasında; konunun öğretiminde bütünlük, somutluksoyutluk,
yakınlık-uzaklık, anlaşılırlık, güncellik gibi
öğretim ilkelerinin yaşama aktarılmasında, eğitim-öğretim
yeterliklerinin ayrılmaz bir boyutunu oluşturur. Genel
kültürle ilgili bilgi ve beceriler, tarih, coğrafya, yurttaşlık
bilgisi, Türkçe, yabancı dil, matematik, bilim felsefesi,
psikoloji, sosyoloji, ekonomi, sanat, temel sağlık bilgisi,
bilim ve teknoloji, doğal ve kültürel varlıkları koruma,
sivil savunma vb. konu alanlarını kapsar.
2006 yılında tamamlanan Milli Eğitim Bakanlığı
Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü’nün
Temel Eğitime Destek Projesi’ne göre, Öğretmenlik
Mesleği Genel Yeterlilikleri’nin ana kategorileri nelerdir?
• Kişisel ve Mesleki Değerler-Mesleki Gelişim
• Öğrenciyi Tanıma
• Öğretme ve Öğrenme Süreci
• Öğrenmeyi, Gelişimi İzleme ve Değerlendirme
• Okul, Aile ve Toplum İlişkileri
• Program ve İçerik Bilgisi
Türkiye’de okul öncesi öğretmen yetiştirme çabaları
nasıl başlamıştır?
Türkiye’de okulöncesine öğretmen yetiştirme
çalışmaları oldukça erken başlamıştır. 1-20 Mayıs 1925
tarihlerinde toplanan Maarif Müfettişleri Kongresi’nde
konu gündeme gelmiş ve bu ihtiyacın karşılanması için
var olan kız öğretmen okullarında bir şube açılması ve
Ana Muallim Mektebi açılması önerilmiştir. Bu öneri
doğrultusunda, 1926 yılında İzmir’de bir Ana Muallim
Mektebi açılması kararı alınmış, ancak bu karar
uygulamaya geçirilememiştir. Okulöncesi eğitime
öğretmen yetiştirmek amacıyla ilk kez 1927-1928 öğretim
yılında Ankara’da iki yıl süreli Ana Muallim Mektebi
açılmıştır. Açılan bu okul 1930-1931 öğretim yılında
İstanbul’daki Kız İlköğretmen Okulu’na taşınmış, iki yıl
orada hizmet verdikten sonra 1933 yılında kapanmıştır.
1935 yılında Ankara’da Kız Teknik Öğretmen Okulu
adında bir yükseköğretim kurumu açılmıştır. Bu kurumun
Çocuk Bakımı ve Biçki-Dikiş Bölümü okulöncesi eğitim
kurumlarına öğretmen yetiştirme işini uzun yıllar
üstlenmiştir.
Türkiye’de okul öncesi öğretmen yetiştirme çabaları
nasıl devam etmiştir?
1952 7yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
Anaokullarına Öğretmen Yetiştirme Kursu Geçici
Programı hazırlanmıştır. 1961 yılında çıkarılan 222 Sayılı
İlköğretim ve Eğitim Yasası yürürlüğe girinceye dek
okulöncesi eğitime öğretmen yetiştirmede önemli bir
değişiklik göze çarpmamaktadır. 1961 yılında çıkarılan
222 Sayılı Yasanın 17. Maddesi ile okulöncesi eğitim
kurumlarına öğretmen yetiştirme ile ilgili temel ilkeler
yeniden belirlenmiştir. Bu maddeye göre okulöncesi
eğitim kurumlarına öğretmen olacakların;
a) Öğretmen okullarından veya bu amaçla açılacak
özel bölümlerden mezun olanlar ile yabancı
ülkelerde buna denk öğrenim yapmış olanlar,
b) Lise ve kız enstitüsü mezunu olup, özel okul veya
kursları bitirenler arasında seçilmesi karara
başlanmıştır. Ancak, bazı sözcüklerin kalın, italik
ya da altı çizili olarak biçimlendirilmesini
sağlayabilirsiniz.
Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı Öğretmen
Yetiştirme Komitesi Raporu ve On Yıllık Planda
okulöncesine öğretmen yetiştirme ile ilgili olarak, kısa ve
uzun dönemde neler düşünülmüştür?
Kısa dönemde;
a) Dört kız enstitüsünde anaokulu öğretmeni
yetiştirmek üzere akşam kursları açılması,
b) Bu kurslardan yılda ortalama yüz, on yılda bin
öğretmen ile beş yüz öğretmen yardımcısı
yetiştirilmesi,
Uzun dönemde ise;
a) Bir kız ilköğretim okulunda Anaokulu
Öğretmenliği Şubesi açılması,
b) Anaokulu öğretmeni yetiştirecek öğretmen
kaynaklarının sağlanması önerilmiştir.
6 Kasım 1981 tarihinde, 2547 sayılı Yükseköğretim
Yasası yürürlüğe girmeden önce, okulöncesi eğitim
öğretmenleri hangi kurumlarda yetişmekteydi?
• Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu Çocuk
Gelişimi ve Eğitimi Bölümü,
• Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü
Okulöncesi öğretmenlerinin kendilerini geliştirmek
için hizmetiçi eğitimden başka ne gibi fırsatları vardır?
Çeşitli illerdeki eğitim fakülteleri her yıl çeşitli
toplantı ve konferanslarla öğretim süreçlerindeki
yenilikleri ve gelişmeleri tanıtmaktadır. Bu toplantılar
herkese açıktır ve ücretsizdir. Öğretmenler bu toplantılara
katılabilirler. Çeşitli özel kurum ve kuruluşlar, sivil
toplum kurumları ve yayınevleri de öğretmenlere yönelik
olarak çeşitli konularda seminerler düzenlemektedirler.
Ayrıca okulöncesi eğitim alanında öğretim üyeleri ve
deneyimli öğretmenlerce pek çok kitap yayınlanmaktadır.
Öğretmenler bu yayınları izleyerek hizmet içinde
kendilerini yetiştirebilirler. Unutulmaması gerekir ki
kendini geliştirmeyen öğretmen yerinde de sayamaz her
gün artan bir hızla geriler.
Öğretmen için hizmet içi eğitimlerin önemi nedir?
Öğretmenlik mesleği bu ünitenin başında
vurgulandığı gibi özel bir meslektir. Öğretmenin meslek
yaşamı boyunca kendini geliştirmesi gerekmektedir.
Hizmet öncesi eğitimini tamamlayıp göreve atandığı
günden, emekli olacağı güne kadar öğrenmeye ve kendini yenileyip geliştirmeye açık ve hevesli olması şarttır. İyi bir öğretmen olmanın sırrı iyi bir öğrenen olmaya devam
etmekte gizlidir. İşte bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı
Okulöncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü, Hizmet içi Eğitim
Genel Müdürlüğü ile işbirliği yaparak her yıl öğretmenler
için çeşitli konularda ve çeşitli illerde hizmet içi eğitim
seminerleri düzenlemektedir. Düzenlenen hizmet içi
eğitim seminerleri öğretim yılı başlarında okullara
duyurulmakta, seminere katılmak isteyen öğretmenlerin
başvuruları kabul edilerek, katılacak olanlar belirlenip
öğretmenlerin kendilerine ve okul idarelerine
bildirilmektedir. Bu seminerlere katılan öğretmenlerin
yolluk ve yevmiyeleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
karşılanmaktadır.