OKULÖNCESİ EĞİTİM
Okulöncesi eğitim nedir?
Okulöncesi eğitim çocuğun doğumundan
ilköğretime başladığı zamana kadar olan ve onun tüm
yaşantılarını kapsayan bir eğitim sürecidir.
Okulöncesi eğitim sürecinde kimler ve neler etkilidir?
Okulöncesi eğitim sürecindeki en önemli ve etkili
kurum ailedir. Ancak ailenin yanı sıra çocuğun yakın
çevresi, okulöncesi eğitim kurumları ve kitle iletişim
araçları da çocuğun eğitim sürecinde etkili olmaktadır.
İnsan yaşamının temelini oluşturan dönem hangisidir?
Açıklayınız!
Okulöncesi dönem olarak tanımlanan 0-6 yaş
arasındaki dönem, insan yaşamının temelini oluşturan
dönemdir. Bu yaş grubu, fiziksel, sosyal ve duygusal
yönlerden bakım ve desteğe gereksinim duymaktadır.
Gelişim çok hızlı ve öğrenme kapasitesi büyüktür. Bu
dönemde gereksinimleri doğru şekilde karşılanmayan
çocuklar, bunun eksikliğini yaşamları boyunca çeker.
Okulöncesi eğitim sürecinin niteliklerini belirtiniz?
0-72 aylar arasındaki çocuklara yönelik olan
okulöncesi eğitim süreci, bu yaş grubundaki çocukların
gelişim düzeyine uygun, onların bireysel özelliklerini
dikkate alan, zengin uyarıcı çevre sunan, onların tüm
gelişim alanlarını destekleyen, kültürel değerlerle uyumlu,
ilköğretime temel oluşturan, temel eğitim bütünlüğü içinde
yer alan bir eğitim sürecidir.
Okulöncesi eğitimin tarihsel gelişimi hakkında bilgi
veriniz!
19. yüzyılınn ortalarından itibaren ve özellikle 20.
yüzyılın başlarında okulöncesi eğitim önemsenmeye
başlanmıştır. 20. yüzyılınn özellikle ikinci yarısında çeşitli
ülkeler okulöncesi çocuklarına daha fazla sayıda ve daha
nitelikli okulöncesi eğitim hizmeti sunmak amacıyla farklı
uygulamalar ve bilimsel araştırmalar üzerinde
yoğunlaşmışlardır. Bu çalışmaların sonucunda bugün
Avrupa Birliği içinde yer alan ülkelerde ilköğretim
öncesindeki bir yıllık eğitim zorunlu eğitim olsun ya da
olmasın, çağ nüfusunun çok büyük bir bölümünü içine
almıştır.
0-4 ve 5-6 yaş grubundaki çocukların okullaşma
oranlarını karşılaştırınız!
5-6 yaş çocuk gruplarında okullaşma oranları %40
ile %100 arasında değişmektedir. 0-4 yaş çocuk
gruplarında okullaşma oranları daha düşük olmakla
birlikte, çocuğun doğumundan önce ailelere sağlanan
çeşitli destek hizmetler sayesinde ailenin yaşam kalitesi
arttırılarak bu yaş grubundaki çocukların eğitimlerine
nitelik kazandırılmaktadır.
Avrupa Birliği ülkelerinin okullaşma oranları hakkında
bilgi veriniz!
İsveç’te 1-5 yaş arasındaki çocukların yaklaşık
%61’i, 5-7 yaş arasındaki çocukların ise yaklaşık %91’i
okulöncesi eğitim hizmetlerinden yararlanmaktad›ır.
Hollanda’da ise 2-4 yaş arasındaki çocukların yaklaşık
%64’üne okulöncesi eğitim hizmeti sunulmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde okulöncesi eğitimin
durumu hakkında bilgi veriniz!
Osmanlı İmparatorluğu’nda Müslüman tebaanın
eğitim öğretimi için yaygın olarak kullandığı okul tipi olan
sıbyan okulları dışında küçük yaş gruplarına hizmet veren
başka bir kurum yoktu. 4-6 yaş arasındaki çocukların
alındığı bu okullar, okulöncesi eğitim grubuna dahil
edilmekteydi. Aslında sıbyan okulları her ne kadar 4-5
yaşlarından itibaren çocukları kabul etseler de gerek
eğitim içerikleri gerek kullandıkları yöntemler göz önüne
alındığında bugünün okulöncesi eğitim anlayışına hiç de
uygun değildir. Çünkü bu okullarda yaşama dönük
olmayan, sadece çocukların dini duygularının
geliştirilmesi amaçlı dini bir eğitim yapılıyordu. Gerçek
anlamda çağdaş kurumsal okulöncesi eğitim 1900’lü
yılların başlarında görülmeye başlanmıştır. 1913 yılında
çıkarılan İlköğretim Geçici Yasasında (Tedrisat-ı İptidaiye
Kanun-u Muvakkati) ilkokulun bir basamağı olarak
anaokullarının açılması öngörülmüştür. Ancak
anaokullarının ve anasınıflarının açılması, 1915 yılında
Anaokulu Yönetmeliğinin (Ana Mektepleri Nizamnamesi)
yayımlanmasından sonra başlamıştır. Bu yönetmelikte
anaokulu, çocukların yaşlarına uygun olarak, yararlı oyun,
gezi, el işleri, ilahi, yurtseverlik şiiri ve doğa bilgisine
ilişkin konuşmalar ile ruhsal ve bedensel gelişmelere
hizmet eden” bir okul olarak tanımlanmıştır. Ancak
anaokulları, İstanbul ve birkaç büyük ilin dışında
yaygınlaşamamıştır. Birinci Dünya Savaşı, ardından
Kurtuluş Savaşının getirdiği zorluklar bu uygulamaların
sona ermesine neden olmuştur.
Cumhuriyet sonrası Türk okulöncesi eğitimin gelişimi
hakkında bilgi veriniz!
Eğitim seferberliğinde okuma-yazma öğretimine
ve ilköğretimde okullaşmaya ağırlık verildiğinden
okulöncesi eğitim ailelerin sorumluluğunda bir alan olarak
kalmış ve kurumsal yönden fazla bir gelişme
gösterememiştir. Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda, 38
ildeki 80 anaokulunda 5880 çocuğa okulöncesi eğitim
hizmeti verilmekteydi. Cumhuriyetin yaklaşık ilk 25-30
yılında okulöncesi eğitim alanında belirli bölgelerde ve
daha çok kent merkezlerinde Milli Eğitim Bakanlığı ve
diğer ilgili Bakanlıklar tarafından sınırlı sayıda okulöncesi
eğitim kurumunun açılması dışında önemli bir gelişme
olmamıştır. 1950’li y›llarda dönemin hükümetleri
tarafından okulöncesi eğitimin geliştirilmesi için kimi
girişimlerde bulunulmuştur. Bu girişimlerden biri, 1952
yılında Anaokulları Programı ve Yönetmeliğinin
hazırlanması ve 1954 yılında da Anaokulları
Yönetmeliğinin yayımlanmasıdır. Bu yönetmelikte,
okulöncesi eğitimin önemi vurgulanmış olmakla birlikte
mali kaynakların yetersizliği nedeniyle okulöncesi eğitim
kurumlarında sayıca önemli bir gelişme olmamıştır.
Türkiye’de okulöncesi eğitim ne zaman gelişmeye başlamıştır?
Okulöncesi eğitimin gelişmesi 1960’lı yıllarda
hızlanmıştır. Bunun etmenlerinden biri, 1961 Anayasası’
nda “Aile Türk toplumunun temelidir. Devlet ve diğer
kamu tüzel kişileri ailenin, ananın ve çocuğun korunması
için gerekli tedbirleri alır, teşkilat kurar” ve “Halkın
eğitim ve öğretim ihtiyaçlarını sağlama devletin başta
gelen görevlerindendir” hükümleri ile çocuğun korunması
ve halkın eğitiminin zorunlu kılınmasıdır. Bu Anayasa
hükmü gereğince, 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Yasası
(1961) ve 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Yasası (1973)
ile okulöncesi eğitimin geliştirilmesine dönük
düzenlemeler yapılmıştır. 1960’lı yıllardan itibaren
okulöncesi eğitimin gelişmesini etkileyen bir diğer etmen
de, 1961 Anayasası gereğince planlı kalkınma döneminin
başlatılması ve hazırlanan kalkınma planlarında, Milli
Eğitim Şûraları kararlarına da temel oluşturan okulöncesi
eğitimin politika ve hedeflerinin belirlenmesidir.
Okulöncesi eğitimin ele alındığı şûralar ve tarihleri
nelerdir?
Beşinci Milli Eğitim Şûrası (5-14 Şubat 1953),
Dokuzuncu Milli Eğitim Şûrası (24 Haziran-4 Temmuz
1974), Onuncu Milli Eğitim Şûrası (23-26 Haziran 1981),
On Birinci Milli Eğitim Şûrası (8-11 Haziran 1982), On
İkinci Milli Eğitim Şûrası (18-22 Haziran 1988), On
Dördüncü Milli Eğitim Şûrası (27-29 Eylül 1993), On
Beşinci Milli Eğitim Şûrası (13-17 Mayıs 1996) ve On
Yedinci Milli Eğitim Şûrası (13-17 Kasım 2006) dır.
On Dördüncü Milli Eğitim Şurasında alınan kararar
nelerdir? Meditasyon” da ne ele alınmaktadır?
Okulöncesi eğitimin geliştirilerek
yaygınlaştırılmasının ve kalkınma planlarındaki hedeflere
ulaşılmasının sağlanması için alınması gereken önlemlerle
ilgili kararlar alınmıştır. Örneğin, işletmelerde kreş açma
uygulamasının sağlanması ve kapsamının geliştirilmesi
konusunda yasa ve yönetmelik hazırlama çalışlmalarına
başlanması, toplu konut projelerinde okulöncesi eğitim
kurumuna yer ayrılması, kamu ve özel kurum ve
kuruluşların okulöncesi eğitim kurumu açmaları için
teşvik edilmesi ve desteklenmesine karar verilmiştir. Yine
aynı şûrada; gelir düzeyi düşük ailelerin bulunduğu
merkezlerde ikili eğitim yapacak anaokulları projesinin
gerçekleştirilmesi, okulöncesi eğitimin yaygınlaştırılması
amacı ile Yap-İşlet-Devret modelinden yararlanılması,
örnek projelerin geliştirilmesi, okulöncesi eğitim
kurumları için paket programların oluşturulması,
okulöncesi eğitimle ilgili bütün yasa ve yönetmelikleri
kapsayacak biçimde bir Okulöncesi Eğitimi Yasası’nın
çıkarılması ve Okulöncesi Eğitim Merkezlerinin kurulması
gibi konular önerilmiştir.
Okulöncesi eğitimin ele alındığı kalkınma planları
hangileridir?
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1968-1972),
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1973-1977),
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1979-1983), Beşinci
Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985-1989), Altıncı Beş Yıllık
Kalkınma Planı (1990-1994), Yedinci Beş Yıllık
Kalkınma Planı (1996-2000), Sekizinci Beş Yıllık
Kalkınma Planı (2001-2005), Dokuzuncu Beş Yıllık
Kalkınma Planı (2006-2010) dır.
Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planında ele alınan
konular nelerdir?
Bu plan 2006 yılında uygulanmaya bafllanmıştır.
Bu planda eğitimin her kademesinde okullaşma
oranlarının arttırılması gerektiği belirtilmiştir. Okulöncesi
eğitimin arz kapasitesinin ihtiyacın çok altında olduğu, bu
nedenle yatırımların hızlandırılmasının ve mevcut
kaynaklardan etkin biçimde yararlanılmaya devam
edilmesinin önemli olduğu üzerinde durulmuştur. Annebaba
eğitimlerinin ve farklı yaşam koşullarına bağlı olarak
farklı eğitim modellerinin geliştirilmesi hedeflenmiştir.
Okulöncesi eğitime ilişkin yasalar nelerdir?
Okulöncesi eğitime ilişkin iki yasa mevcuttur:
• İlköğretim ve Eğitim Kanunu
• Milli Eğitim Temel Kanunu
İlköğretim ve Eğitim Kanunu kapsamındaki kararları
gerçekleştirmek üzere çıkarılan yönetmelik hangisidir ve
hangi konuları kapsamaktadır?
İlköğretim ve Eğitim Kanununda kabul edilen
hususları gerçekleştirmek üzere 1962 yılında Anaokulları
Yönetmeliği yayımlanmıştır. Bu yönetmelikte,
anaokullarının amaçları ve kuruluş yöntemleri, yönetimi,
çalışma zamanları gibi konular yer almıştır.
Milli Eğitim Temel Kanunu ne zaman çıkarılmıştır ve
hangi konular üzerinde durmuştur?
1973 yılında yayımlanan 1739 Sayılı Milli Eğitim
Temel Kanunu’nun 19. Maddesinde, okulöncesi eğitimi;
zorunlu ilköğrenim çağına gelmemiş çocukların eğitimi
olarak tanımlanmıştır. Kanunun 20. Maddesinde
okulöncesi eğitimin amaç ve görevleri sıralanmıştır; 21.
Maddesinde de, okulöncesi eğitim kurumlarının, bağımsız
anaokulları olarak kurulabileceği gibi, gerekli görülen
yerlerde ilköğretim okullarına bağlı anasınıfları halinde
veya ilgili diğer öğretim kurumalarına bağlı anasınıfları
olarak da açılabileceği belirtilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı kapsamında ülkemizde
okulöncesi eğitim hizmeti veren kurum ve kuruluşlar
nelerdir?
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde ülkemizde
okulöncesi eğitim hizmeti veren kurum ve kuruluşlar
arasında Okulöncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü, Çıraklık
ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü, Kız Teknik Eğitim
Genel Müdürlüğü yer almaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığının bünyesi dışında okulöncesi
eğitim hizmeti veren kurum ve kuruluşlar nelerdir?
Milli Eğitim Bakanlığının dışında, okulöncesi
çocuklarına hizmet veren diğer kurum ve kuruluşlar
arasında; Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk
Esirgeme Kurumu, Çalışma Bakanlığı, Silahlı Kuvvetler,
Büyük Millet Meclisi, üniversiteler, yerel idareler, diğer
devlet kuruluşları, sivil toplum kuruluşları yer almaktadır.
Türkiye’de uygulanmakta olan okulöncesi eğitim
modelleri nelerdir?
Türkiye’de uygulanan okulöncesi eğitim
modelleri arasında, kurum merkezli eğitim modeli, aile
merkezli eğitim modeli, kurum-aile ve toplum merkezli
modeller, gezici anaokulları modeli, uzaktan eğitim
modeli yer almaktadır.
Aile merkezli eğitim modelini açıklayınız!
Aile merkezli eğitim modelinde, annelerin
bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi önemlidir. Aile içi
eğitimin kalitesi okulöncesi eğitim kurumlarında verilen
eğitimin kalitesi ile birleştiğinde çocuklar için daha
olumlu sonuçlar elde edilebilir. Anne-Çocuk Eğitim Vakfı
ve Milli Eğitim Bakanlığının ortaklaşa yürüttükleri AnneÇocuk
Eğitim Programı (AÇEP), yine aynı Vakıf (AÇEV)
tarafından desteklenen Baba Destek Programı (BADEP),
İstanbul Üniversitesince yürütülen Ana-Baba Okulu, Gazi
Üniversitesi ve Milli Eğitim Bakanlığının ortaklaşa
yürüttükleri Aile-Çocuk Eğitim Programı, Milli Eğitim
Bakanlığı Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğünce
yürütülen Anne-Baba-Çocuk Projesi bu modele örnek
çalışmalar arasında gösterilebilir.
Uzaktan eğitim modelini açıklayınız ve
örneklendiriniz?
Uzaktan eğitim modeli ile okulöncesi eğitimin
yaygınlaştırılması ve çocuklar ile ailelerine ulaşılması
hedeflenmekte; radyo, televizyon, basılı gereçlerden
yararlanılmaktadır. Bu model kapsamında anne babalar
için ve çocuklar için ayrı ayrı eğitim programları
hazırlanmış ve uygulanmıştır. Örneğin, anne babalar için
Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF’in işbirliği ile Video
ile Anne-Baba Eğitim Programı hazırlanmıştır. Bu
program, 0-3 yaş grubunda çocukları olan anne-babalar
için, bu yaş grubunun evrensel gelişim özelliklerini
kültürel özelliklerle bütünleştirerek ele alan onar dakikalık
video filmleri şeklinde hazırlanmıştır. Televizyonda
yayınlanan Susam Sokağı programı ile TRT ve Anne
Çocuk Eğitim Vakfının işbirliğinde hazırlanan Benimle
Oynar mısın? programları çocuklara yönelik uzaktan
eğitim modelinin örneklerindendir.
Gezici anaokulları modelini açıklayınız!
Gezici anaokulları modeli, yerleşim merkezlerine
uzak mesafede oldukları için parasal ya da ailesel
nedenlerle anaokuluna gelemeyen çocuklar için onları
ilköğretime hazırlamak amacıyla düşünülmüştür. Bu
modelin önemli bir amacı da ailelerde, verilecek eğitim
yoluyla çocuklarında meydana gelebilecek değişmeler
konusunda farkındalık yaratmak ve okulöncesi eğitimin
bir gereksinim olduğunu hissettirmektir. Bu nedenle
otobüs o bölgeden ayrılmadan, bir anaokulu ya da
anasınıfı kurulmasının sağlanması hedeflenmektedir. Bu
modelin ilk örneği Malatya’da Milli Eğitim Bakanlığı ve
Belediyenin işbirliği ile yürütülmeye başlanmıştır. Daha
sonra farklı illerde, başta İstanbul olmak üzere, Milli
Eğitim Bakanlığı, belediyeler ve üniversitelerin işbirliği
ile gezici anaokulları (Gezici Otobüs Anaokulu)
uygulaması yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır.
Kurum merkezli eğitim modeli nedir?
Kurum merkezli eğitim modeli, çeşitli ülkelerde
okulöncesi eğitimde 1900’lu yıllardan başlayarak kabul
gören en yaygın modeldir. Önceleri özel kişi ve kurumlar
tarafından ana mektepleri, çocuk yuvaları, çocuk bahçeleri
adıyla açılan bu kurumlar daha sonra devlet ve belediyeler
tarafından da açılmıştır. Baağımsız anaokulları,
anasınıfları, uygulama anaokulları ve anasınıfları, gezici
anaokulları, yaz okulları, kadın ve çocuk merkezleri,
çocuk yuvaları, kreş ve gündüz bakımevleri bu modele
örnektir.
0-14 yaş grubunun toplam nüfusa oranı göz önünde
bulundurulduğunda Türkiye’nin Avrupa Birliğindeki
ülkeler arasındaki yeri nedir?
Çeşitli ülkelerin nüfus özellikleri incelendiğinde
Türkiye’nin genç bir nüfusa sahip olduğu çarpıcı bir
biçimde görülmektedir. Genç nüfusa sahip olmanın pek
çok üstünlükleri olmasına karşın eğitime olan talebin
karşılanamaması gibi önemli bir sakıncası da
bulunmaktadır. Türkiye’de 0-14 yaşlar arasındaki
gençlerin toplam nüfustaki oranı ile Avrupa ülkelerinin
bazılarındaki aynı yaş grubunun toplam nüfustaki
oranlarına (AB üyesi 15 ülkenin ortalaması) bakıldığında
Türkiye yönünden iki kata varan bu fark açıkça
görülmektedir.
Cumhuriyet sonrası Türkiye’deki okulöncesi eğitim
nasıl bir gelişme göstermiştir?
Cumhuriyetin ilanından itibaren Türkiye’de
eğitim en önemli konulardan biri olmuştur. Okulöncesi
eğitim de bu bağlamda her yıl daha fazla önem kazanmış
ve hizmet sunumu arttırılmaya çalışılmıştır. Yaklaşık 80
yıllık bir süre içinde okulöncesi eğitimde okul sayısında
yaklaşık %200, öğrenci sayısında yaklaşık %80 artış
olmuştur.
1923-1924 öğretim yılı ile 2004-2005 öğretim yılı
karşılaştırıldığında okulöncesi eğitim yapan ve alan okul e
öğrenci sayısında nasıl bir artış/azalma olmuştur?
1923-1924 öğretim yılında okulöncesi eğitime
ilişkin okul sayısı 80 ve öğrenci sayısı 5880 iken, 2004-
2005 öğretim yılına gelindiğinde, okulöncesi eğitim yapan
okul sayısı 16016’ya, öğrenci sayısı ise 434771’e
yükselmiştir.
1961 Anayasası gereğince hedeflenen beşer yıllık
kalkınma planlarının okulöncesi eğitime katkısı nasıl
olmuştur?
1961 Anayasası gereğince planlı kalkınma
uygulamasına geçildikten sonra, beşer yıllık dönemler için
hazırlanan kalkınma planlarında genelde eğitim sisteminin
bütününe, özelde de okulöncesi eğitime ilişkin var olan
durum belirlenerek plan döneminin sonunda ulaşılmak
istenen hedefler saptanmıştır. Ancak genellikle okulöncesi
eğitim alanında plan hedeflerinin gerçekleştirilmesi
olanaklı olmamıştır. Örneğin, 2001-2005 dönemini
kapsayan Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda
okulöncesi eğitimde %25’lik bir okullaşma hedeflenmiştir.
Ancak, son üç yıllık dönemde 4-5 yaş gruplarındaki
çocukların sayısına ve okullaşma oranlarına bakıldığında,
okulöncesi eğitimde hedeflenen okullaşma oranına
ulaşılamadığı anlaşılmaktadır.
Türkiye’de okulöncesi eğitimde hedeflenen okullaşma
oranına ulaşılamamasının nedenleri nelerdir?
Çocuk sayısındaki artışın fazla olması, buna
karşılık bu alana yapılan yatırımların yetersiz olması,
Türkiye’de yıllardır süre gelen okulöncesi eğitim
alanındaki okullaşma oranında öngörülen hedeflere
ulaşılamamasının en önemli etmenleridir.
2003-2006 öğretim yılı okul öncesi eğitim yapan
anaokul/sınıf, çocuk ve okullaşma oranları incelendiğinde
nasıl bir sonuç çıkmaktadır?
2003-2006 öğretim yılı okul öncesi eğitim yapan
anaokul/sınıf, çocuk ve okullaşma oranları incelendiğinde,
resmi anaokulu sayısının %189, resmi anasınıfı sayısının
%195, toplam kurum sayısının %180, çocuk sayısının
%200 ve okullaşma oranının %214 arttığı sonucuna
ulaşılmaktadır.
Eğitim sürecinin etkin şekilde işlemesi neye bağlıdır?
Eğitim sürecinin etkili bir biçimde yürütülmesi
eğitim programlarının yönlendirmesi ile olanaklıdır.
Eğitim programları okulun ve öğretmenin yol göstericiliği
altında, okul içi ve okul dışındaki tüm öğretme ve
öğrenme durumlarını düzenler.
Türkiye’de okulöncesi eğitim alanında ilk kapsamlı
program geliştirme çalışması ne zaman ve ne şekilde
uygulamaya konmuştur?
Türkiye’de okulöncesi eğitim alanında ilk
kapsamlı program geliştirme çalışması, Milli Eğitim
Bakanlığı ve üniversitelerin işbirliği ile hazırlanan
Okulöncesi Eğitim Programı ve Öğretmen Kılavuz Kitabı
ile gerçekleştirilmiştir. 1989 yılında uygulamaya konan bu
program 1994 yılına kadar okulöncesi eğitim
kurumlarında kullanılmıştır. 1994 yılında programda bazı
değişiklikler yapılarak kreş, anaokulu ve anasınıfı
programları ayrı ayrı hazırlanmıştır. Bu programlar 1994-
1995 yılından 2002-2003 öğretim yılına kadar
uygulamada kalmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı Okulöncesi Eğitim Genel
Müdürlüğü tarafından 2000 yılında başlatılan çalışma
hakkında bilgi veriniz!
Milli E¤itim Bakanlığı Okulöncesi E¤itim Genel
Müdürlüğü 2000 yılında, 1994-1995 öğretim yılından beri
okulöncesi eğitim kurumlarında (kreş, anaokulu ve
anasınıfı) uygulanmakta olan okulöncesi eğitim
programlarını geliştirmek üzere çalışmalar başlatmıştır.
Bu çalışmalara okulöncesi eğitim hizmeti sunan çeşitli
kurum ve kuruluşlardan, diğer bakanlıklardan, Talim ve
Terbiye Kurulundan, üniversitelerin okulöncesi öğretmeni
yetiştiren fakültelerinden, öğretmen ve yöneticilerden, kişi
ya da kişiler katılmıştır. Çalışmaların ilk aşamasında, Kreş
Programında sorunların olmaması nedeniyle bu programın
aynen uygulanmasına devam edilmesi, Anaokulu
Programı ile Anasınıfı Programının birleştirilerek 36-72
aylık çocuklar için tek program hazırlanması
benimsenmiştir. Bu çalışmalar sonunda yeni bir anlayışla
geliştirilen ve önceki okulöncesi eğitim programlarına
göre daha esnek bir program haline getirilen yeni
Okulöncesi Eğitim Programı, Talim ve Terbiye Kurulunun
kararıyla 2002-2003 eğitim-öğretim yılından itibaren
uygulanmak üzere kabul edilmiştir.
2005’te Okulöncesi Eğitim Programını geliştirmeye
yönelik nasıl çalışmalar yapılmıştır?
2005 yılında ilköğretim programlarına getirilen
yenilikler ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme süreci
içinde olması gibi nedenlerle 2002 Okulöncesi Eğitim
Programını geliştirme çalışmalarına başlanmıştır. Program
geliştirme çalışmalarının yanı sıra Öğretmen Kılavuz
Kitabı hazırlama çalışmaları da yapılmıştır. 2006 yılında
36-72 aylık çocuklara yönelik olarak Okulöncesi Eğitim
Programı ve Öğretmen Kılavuz Kitabı tamamlanmıştır.
Geliştirilen yeni eğitim programı ve öğretmen kılavuz
kitabı 2006-2007 eğitim-öğretim yılında 3-6 yaş grubu
çocuklarına hizmet sunan tüm eğitim kurumlarında
uygulanmaya başlanmıştır. Geliştirilen bu program
gelişimsel bir programdır. Program anlayışı olarak
“bütüncül”, program yaklaşımı olarak da “sarmal” bir
programdır.