EDEBİ MOTİFLERİN MİTOLOJİK KÖKENLERİ-III
İslâm kaynaklarında Manuya dininin kurucusu kimdir?
Mani İslâm kaynaklarında Manuya dininin kurucusu olup
tamamıyla tarihi bir şahıstır. Maniheistlerin dini eserleri çok güzel bir yazı ve minyatürlerle süslü olarak yazıldığından dolayı Mani’ye nakkaşlık atfedilmiştir. Mani’nin resim mecmuasına Erteng, Erjeng, Engelyûn ve Nigâr isimleri verilmiş ve Divan şiirinde bu isimlerle yer almıştır.
İrem Bağı tasavvuru nasıl geliştirilmiştir?
Bu bağ edebiyatımızda güzel bahçe timsâli olarak geçer. Aslında bu tasavvur Mezopotamya’da her büyük şehrin tanrısı ve tanrıçası için yapılan tapınakların ve hükümdar saraylarının etrafında inşâ edilen zengin bahçelerden geliştirilmiştir. Bu bahçelerin en ünlüsü, Bâbil’de Nabukadnezar II (M.Ö. 605-562) tarafından yaptırılan meşhur asma bahçeleridir. Bu bahçeleri takliden Şam’da daha sonra kurulan İrem Zatü’l-İmad adlı şehir veya
kasrın etrafında da bahçeler tanzim edilmiştir. Daha sonra Şam’ın kendisi olduğu ileri sürülen İrem’e benzer
bir şehir de İskender’den önce İskenderiyye’nin yerinde yapılmıştır.
Hz. Âdem’in yaradılışından iki bin sene evvel melekler
tarafından inşa edilmiş ve Nuh tufanında göğe çekilmiş
olan mabedin adı nedir?
Bu mabet Beyt-i Ma’mûr'dür.
Kâbe kıble yapılmadan önce Müslümanlar namazlarını hangi yapı yönünde kılmışlardır?
Mekke alınmadan ve Kâbe kıble yapılmadan önce, Müslümanlar yüzlerini Kudüs’e yani Mescid-i Aksâ’ya dönerek namaz kılmışlardı.
Simurg'un yuvasının bulunduğu dağ hangisidir?
Simurg'un yuvası Elbruz Dağındadır.
Yebruhussanem nedir?
Hem insan hem de cin taifesine faydası olan bir ottur.
Yaprağı pazı yaprağına benzer. Ulu dağlarda yetişir.
Akşam olunca çıra gibi yanar, fakat yakınına gelince ışığı kaybolur. Birisi bu otu koparsa bu ot öyle bir ah eder ki işiten hemen ölür. Onun için bir ipin ucunu bir köpeğe bir ucunu da bu ota bağlarlar. Uzaktan köpeğe ekmek gösterirler, köpek koşunca ot kökünden kopar. Bu otun kökü insana benzer, kaşları, gözleri, elleri, ayakları vardır. Ağzı ve burnu, kadın gibi saçları vardır. Onu taşıyan erkekse kadınlar, kadınsa erkekler âşık olur, bir evde bu ot bulunursa, o evde muhabbet, bereket ve nimet bolluğu olur.
Maniheist inancında yaratılış nasıl geçmektedir?
Maniheist yaratılış mitine göre, Işık tanrıdan varlık bulan
ilk ışık Âdem (nous), karanlık güçler ve devlerle yaptıkları savaş sonunda onları öldürüp derilerini yüzüp gökyüzünü onların derisinden meydana getirmiştir.
Bu devlerin bağırsaklarından dünya toprağını ve kemiklerinden ise dağları meydana getirmiştir. Bu ifadenin bir paraleli, asılları Sümer devrine kadar uzanmakla beraber, bugün elde sadece Yeni-Babil devrine ait bir versiyonu ile Asurca bir versiyonu bulunan Enuma Eliş diye adlandırılan en eski yaratılış efsanesinde bulunmaktadır.
Rub’-ı meskûn nedir?
Eski kozmografyacıların görüşlerine göre muhit adı verilen denizin sardığı yeryüzü küresinde suların çekildiği kısımların sadece dörtte birinde hayat vardır. Bu kısma “rub’-ı meskûn” adı verilir. Rub’-ı meskûn da her birinde 7 seyyâreden birisinin hâkim olduğu yedi kısma bölünmüştür. Böylece yeryüzünde yedi iklim meydana
gelmiştir.
İlm-i kimya nedir?
Amacı altın ve gümüş elde etmek olan ilm-i kimya, bu iki madeni elde etmeye elverişli maddeleri ve madenleri bulmak için, madenlerin ve diğer maddelerin mizaç ve terkiplerini araştırır.
Çengnâme'de rastlanan ilm-i tıbba ait tabirler nelerdir?
Çengnâme’de ilm-i tıbba ait birçok kelime ve tâbirlere rastlanır. Ancak bu kelimeler ve tâbirler, çeşitli hastalıklara ve teşhislerine ait olmaktan çok derman, dârû, zehr, tiryâk, emm, şifa, sıhhat, bîmâr, sayru, tabib, timar, ödini yarmak, istifra etmek, sinmek gibi tıpta olduğu kadar, halk arasında da çok yaygın olarak kullanılan kelime ve tâbirlerdir.
Çeng nedir?
Sümercede adı “balag” veya “balang” olan çeng, bilinen
en eski musikî aletidir. Çeng, hem eski çağın yeni
festivalleri, Temmuz kültü hem de aşk ve bereket
tanrıçası ile yakın ilişki içerisindedir. Çeng yüzyıllar boyunca bazı değişik durumlar içinde görülmesine rağmen, münhasıran aşk ve bereket tanrıçası, bitki
tanrıçası, yeni yıl festivalleri ve kadın musikişinaslar
ile bağlantısını muhafaza etmiştir.
Çeng nedir?
Sümercede adı “balag” veya “balang” olan çeng, bilinen
en eski musikî aletidir. Çeng, hem eski çağın yeni
festivalleri, Temmuz kültü hem de aşk ve bereket
tanrıçası ile yakın ilişki içerisindedir. Çeng yüzyıllar boyunca bazı değişik durumlar içinde görülmesine rağmen, münhasıran aşk ve bereket tanrıçası, bitki
tanrıçası, yeni yıl festivalleri ve kadın musikişinaslar
ile bağlantısını muhafaza etmiştir.
Çeng ile ilgili yapılan benzetmeler nelerdir?
İnsan üzerinde bıraktığı tesirleri bakımından çengin etrafında çeşitli teşbihler toplanmıştır. Çeng, insanları sesiyle coşturduğu, kendilerinden geçirdiği, büyülediği için her şeyi sihirle değiştiren bir cadıya, bir sihirbaza,
akıl hastalarının musikîyle tedavi edilebileceğine inanan
eskilerin bu düşüncesinden hareket edilerek bir ilaca, çok
hüzünlü, güzel ve tatlı bir sese sahip olduğu için bülbüle,
şeker yiyen bir papağana, yanan yakılan bir pervaneye
benzetilmiştir.
Mezopotamya ve çevresinde iklimin canlandığı ilkbaharda ve bazı yerlerde de hem ilkbaharda hem de sonbaharda yapılan festivallere ilk defa ne zaman rastlanır?
Mezopotamya ve civarında çok eski çağlardan milât yıllarına kadar, hayatın devamlılığını sağlamak için her yıl bitkilerin canlandığı ve mahsul verdiği ilkbaharda,
veya iklim bakımından iki kere mahsul alınan yerlerde hem ilkbaharda hem sonbaharda olmak üzere, dinî yeni
yıl festivallerinin yapıldığı bilinmektedir. Çok gerilere
giden bu törenlere ilk defa Sümer’de rastlanmaktadır.
Sümerlerde baharı kutlayan festivallerin kökeni nedir?
Bereket ve aşk tanrıçası İnanna (Sami dilde İştar) ile bitki dünyasının enerji gücünü temsil eden tanrı Dumuzi’nin (Sâmi dilde: Temmuz) ilkbaharda birleşmeleri sonucunda ölen tabiatın yeniden dirildiğine inanan Sümer halkı, tabiatta bu olay vuku bulurken, ona paralel olarak tapınaklarda törenlerle bu olayı kutlarlar ve böylece hayatın devamını ve ülkede refahı, bolluğu sağlayacaklarına inanırlardı.
Sümerlerde Tanrı Temmuz'un temsil ettiği devamlı ölüp dirilmenin, doğum-ölüm zincirinin devamlılığı düşüncesi İslamiyet'te kim ile karakterize edilmiştir?
Temmuz’un temsil ettiği bu eski inanç, yani hayatın ebedî değişim içinde edebîliği, veya devamlı ölüp dirilmenin, doğum-ölüm zincirinin devamlılığı düşüncesi
İslâmiyet’te özellikle Hızır peygamber şeklinde müşahhaslaşmıştır. Böylece Temmuz, nasıl ki Hristiyanlıkta bir yandan Hz. İsa, Aziz George ve Sardunya ve Sicilya’da gördüğümüz gibi Aziz John olarak
değişik dinî kahramanlarda kendi vasıflarını devam ettirmişse öte yandan da Hristiyanlığın süzgecinden
geçerek, Yakındoğu’da hala yaşamakta olan Temmuz
kültünden ve onunla ilgili halk arasındaki popüler
inançlardan süzülerek İslâmiyet’e de ölümle karşılaştığı halde bir türlü ölmeyen dinî- efsanevî kahramanlarla,
hem de sıkıntılı zamanlarda insanlara yardım etmek için ansızın ortaya çıkan, bitki ve su dünyasıyla ilgisi yeşiller
giymesiyle, daima ağaçlar altında, yeşillik yerlerde, su kenarlarında insanlara görünmesiyle ortaya çıkan Hızır
peygamber şekliyle varlığının önemli karakteristiklerini
devam ettirmiştir.
Anadolu'da Hıdrellez ne zaman kutlanmaktadır?
Bugün hâlâ Anadolu’da Müslümanlar arasında Hıdrellez
(Hızır-İlyas) günü, baharla ilgili bir gün olarak 6 Mayıs’ta
kutlanmaktadır.
Hızır Bayramı nedir ve ritüelleri nelerdir?
Anadolu’da Alevîler arasında kutlanan Hızır bayramında beyaz renk, un ve ekmek motifleri, koyun ve keçi kurban
etme âdetleri önemli bir yer tutmaktadır. Bir de bu Hızır bayramı, mutlaka yeni yılın başlangıcında, şubat ayının ortalarında kutlanmaktadır.
Sümer, Akat, Asur ve Bâbil krallıkları zamanında Tanrı
Temmuz’un ölümü için yas tutularak ayinler yapılmasının sebebi nedir?
Sümer’de ilkbaharda dirilen tanrının, yaz sıcaklarında bütün tabiatla, özellikle bitki dünyasıyla birlikte öldüğüne inanılırdı. Bu yüzden Sümer, Akat, Asur ve Bâbil krallıkları zamanında Temmuz’un ölümü için yas tutulmuş ve ayinler yapılmıştır.