TÜRK MİTOLOJİSİNİN KÜLTLERİ VE TÜRK DÜNYASINDAKİ ÇEŞİTLENMELERİ
"Kült" ne demektir? Açıklayınız.
“Kült” sözcüğü Türkçeye Fransızca “culte” kelimesinden gelmiştir. Fransızcaya da Latince “cultus” yani “tapınma” anlamındaki sözcükten geçmiştir. Mitoloji ve sosyal bilimlerde “kült” terimi, genel olarak tanrıya, tanrısal kabul edilen şeylere veya doğaüstü güçlere sahip olduğuna inanılan şeylere saygı göstermek ve tapınmak anlamında kullanılır. Kült terimi daha özel olarak ele alınan ve çalışılan bir konudaki tanrısal veya doğaüstü güçlere sahip şeylerle ilgili inanç örüntüsüdür. Kült olarak adlandırılan bir inanç örüntüsü, hakkında oluştuğu şeye veya tanrısal güç sahibi kabul edilen nesneye bağlılığı ifade eden söz ve hareketlerde bulunmayı içerir. Bu yönüyle kültler, büyü ve ayinle (tören) ilişkilidir. Kısaca, bir kült, “iyi” yahut “kötü” olduğuna inanılan tanrı ya da tanrısal güçlerle onlardan “kaçınma” veya “yakınlaşma”ya, “korunma” veya “yardım alma”ya yönelik ilişki içindeki bir grubun inançları ve ayin (ritüel) gibi dini eylemlerinin, bunlara ait simge ve düşüncelerinin tamamını ifade eder.
“Animizm” ne demektir? Açıklayınız.
Animizm, insan düşüncesinin en erken dönemlerinde, insanların doğal çevrelerindeki, canlı-cansız her şeyin “canlı” bir ruhu ve buna bağlı bir bilinç hali olduğuna inanmalarıdır. Bu bağlamda insanlar yaşadıkları coğrafyada yer alan doğal varlıklara yönelik inanç örüntüleri oluşturmuş ve bunlardan bazıları zamanla evrimleşip değişip dönüşerek daha soyut kavramlar haline gelmişlerdir
Türk mitolojisinde teogoni mitleri nelerdir ve kaç gruba ayrılmaktadır?
Teogoni tanrıların doğuşu ve oluşumunu anlatan mitlerdir. Türk mitolojisinde farklı zamanlarda ve farklı Türk boylarından derlenmiş birbirinin varyantı olan ve birbiriyle doğrudan bir ilişkisi saptanamamış pek çok teogoni mitleri vardır. Türk teogoni mitlerini ve onlara ait kültlerini şamanlığın evreni “Gökyüzü”, “Yeryüzü” ve “Yeraltı” olarak üç katmana ayırılmasından hareketle bu üç yerde bulunuşlarına göre tasnif etmek mümkündür.
Türk mitolojisinde gökyüzünde bulunan tanrılar, kutsal ruhlar ve kültleri nelerdir?
Gök Tanrı, Güneş, Ay ve Yıldız Kültleri, Ülgen, Yayık, Suyla, Utkuuçı, Ürün Aar Toyon'dur.
Türk Mitolojisinde, yeryüzünde bulunan tanrılar, kutsal ruhlar ve kültleri nelerdir?
Ruh, Kişioğlu, Arvak, Yo Kan, Talay Kan, Ana Maygıl, Ak Ene, Umay, Al Karısı, Albıs, Al Ruhu, Kasırga, Rüzgar ve Yel Ruhu, Taş, Kaya Ruhu, Dağ Ruhu, Ateş Ruhu, Su Ruhu, Ev Ruhları, Ata Ruhları'dır.
"İye" ne demektir? Açıklayınız.
Eski Türkler tabiatta birtakım gizli güçlerin varlığına inanıyor ve dağ, tepe, kaya, pınar, su kaynağı, mağara, ağaç, orman, göl, demir, kılıç, ateş, ocak ve benzeri varlıkların canlı ve bir ruha sahip olduğuna inanıyor, genel anlamda bu tür ruhlara “sahip” anlamında “iye” olarak adlandırıyorlardı. Günümüzde de Türkiye Türkleri arasında olağanüstü varlıkların olduğuna inanılan yerlere “sahipli” denilmesinin bir nedeni de budur. Nitekim, Türkiye Türkçesinde “sahip” anlamında bir başka sözcük “ıssı” yani “iyesi” veya sahibi olmayan yere “ıssız” denilmesinin mitolojik arka planında aynı anlayış ve dünya görüşü yatmaktadır.
“Yer-su” kültü nedir? Açıklayınız.
“Kutsal yer-su” olarak günümüz Türkçesine aktarılan “Iduk yir-sub”
eski Türklerdeki “yer-su” kültünü ortaya koymaktadır. Eski Türkler ve günümüzde şamanist dünya görüşüne sahip pek çok Türk boyuna mensup kişiler, ırmak,
dere, göl, dağ, tepe gibi pek çok doğal ve coğrafi unsurlarda insanlara yardımcı
olan ruhların varlığına inanmaktadırlar. Bu tür ruh sahibi olduğuna inanılan sular, dağ, taş, ağaç ve ormanlık alanlar doğal olarak “kutsal” yerler olarak kabul
edilmekte, çeşitli zamanlarda ziyaret edilerek ayinler yapılmakta, kurbanlar sunulup dua edilen sunaklar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türk mitolojisinde, yer altında bulunan tanrılar, kutsal ruhlar ve kültleri nelerdir?
Erlik, Erlik’in Oğulları, Erlik’in Kızları'dır.
Yeraltı dünyasının ruhlarının başı kimdir ve nasıl tasvir edilmiştir?
Altay Türklerinin kamlık (şamanlık) inanışlarına göre, Erlik yeraltı dünyasının ruhlarının başıdır. Kam alkışlarında Erlik’in görünüşü şöyle tasvir edilir: Atletik vücutlu, yaşlı bir adam, kömür gibi kara kaşlı, gözlü, dizlerine kadar uzamış ikiye ayrık sakallı, köpeğin azı dişi gibi bıyıklı, tokmağa benzer çeneli, ağaç kökleri gibi boynuzlu, kıvırcık saçlıdır. Kam alkışlarında Erlik’e “Kayrakan” da denilir. Kayrakan’ın anlamı keskin, sivri, kesici hakan, sürekli acı çektiren ve ölüm getirendir. Erlik’in, güçlü anlamındaki “erklig” kelimesinden gelir. Erlik’in niteliği olan “kara” rengi de gaddar kuvvet, kararlı ve sabit anlamları taşır.
Türk mitolojisinin kozmogonik mitleri ve kültleri nelerdir? Tanımlayınız.
Türk mitolojisinde kozmogoni mitleri ve çeşitlenmeleri: Gök, Gök Ejderi, Yıldırım, Gök Gürlemesi, Şimşek, Yer Ana, Yeryüzü, Dünyanı Şekli, Dağ, Ağaç, ve Yeraltı başlıkları altında ele alınmaktadır.
Türk mitolojisinin antropogonik mitleri ve kültleri nelerdir? Açıklayınız.
İnsanın yaratılışı ve türeyişiyle ilgili antropogoni mitleri ve çeşitlenmeleri: Ağaç Ana/Ata, Hayvan Ana/Ata, Dağ Ana/Ata başlıkları altında ele alınarak sahip oldukları özellikler açıklanmaktadır.
Antropogonik mitlerde ve Kozmolojik mitlerde ne anlatılmaktadır?
İlk insanın yaratılışı, soyların türeyişi antropogonik mitlerde anlatılır. Kozmolojik mitlerin konusu olan evrenin, dünyanın tabiatın yaratılmasıyla “büyük alem” (makro-kozmos) meydana gelir. Bu büyük alemin içinde “küçük alem” (micro-kozmos) olarak insanın ve insanlığın yaratılması gerçekte birbirini tamamlayan ve anlamlı hale getiren eylemlerdir.
Dünyanın sonunu anlatan mitlere ne denilmektedir? Açıklayınız.
Dünyanın sonunu anlatan mitlere, eskatoloji mitleri denir. Türk mitolojisinde eskatoloji mitleri yok denecek kadar azdır. Araştırmacıların bazıları bu azlığın nedenini kamlık düşüncesi ve bu düşüncedeki ölüp dirilme fikrine bağlarken başka araştırmacılarsa, dünyanın sonu fikrinin eski Türkleri dünyanın yaratılışı kadar meşgul etmediğini ileri sürmektedirler.
Türk mitolojisinde eskatoloji mitleri neden yok denecek kadar azdır?
Dünyanın sonuyla ilgili her mit Türklerin görevini yapamamakla eşit anlam taşıyacaktır. Bir
başka ifadeyle Türkler, Gök Tanrı adına dünyayı onun istediği anlamda düzenleyip yönetmekle görevli olarak kendilerini yaratılmış kabul ediyorlardı. Buna göre bozulan, yok olan bir dünya fikri beraberinde görevini yapamamış Türk düşüncesini de getiriyordu ki bu, eski Türklere göre düşünülmesi bile imkansız olan bir düşünceydi. Kanaatimizce Türk mitolojisinde dünyanın bozulması ve sonuyla ilgili mitlerin azlığının bir nedeni de budur.
“Uluğ gün” ne anlama gelmektedir? Açıklayınız.
Eski Türkler kıyamete “uluğ gün” derlerdi; uluğ gün; deyimini Türkler, Müslüman olduktan sonra da kullanmışlardır. Altay Türklerinden bir gün dünyanın sonunun geleceğine yani kıyamete dair anlatılar derlenmiştir. Altay Türkleri, bu güne “Kalgançı Çak” (Kalacak Olan Çağ) derler.
“Kalgançı Çak” adlı anlatı ne tür bir mittir ve hangi Türk boylarından derlenmiştir?
Eskatoloji mitleri içerisinde, Altay Türkleri tarafından kıyamet gününe verilen isimdir. Altay
Türkleri, bu güne “Kalgançı Çak” (Kalacak Olan Çağ) derler.
Yeraltı dünyasının ruhlarının başı olan Erlik'in nerede ve nasıl yaşadığına inanılmaktadır?
Erlik, yeraltında kara çamurdan veya duvarlarla çevrili kara demirden yapılmış sarayında yaşar. Erlik’in sarayı insanların gözyaşlarının oluşturduğu dokuz nehrin birleşerek “Doymadım (Toybodım) Nehri”nin oluştuğu yerde veya “abra ve yutpa” denilen korkunç su canavarlarıyla dolu Bay Deniz’in kıyısındadır. Doymadım Nehri’nin üzerinde at kılından yapılmış bir köprü vardır. Yeraltından kaçmaya çalışan insanlar bu köprüden geçerken Erlik köprüye basar ve onları nehre düşürür, nehir de onları ona getirir. O, küreksiz kayıkla gezer, yağız rahvan ata veya kel bir öküze biner. Erlik akşamları kanlı yemekler yer ve akciğer kanı içer.
Altay Türklerinin kam alkış (dua) ve ilahilerinde, en büyük yaratıcı tanrı kimdir? Nasıl tanımlanmıştır?
Altay Türklerinin kam alkış (dua) ve ilahilerinde “Ülgen”, en büyük yaratıcı tanrı olarak yer alır. Ülgen sözcüğü “ulu” veya “büyük, yüce” anlamındadır. Ülgen, ay ve güneşin arkasında, yıldızların üstünde yaşar ve iyilik yapmayı sever bir tanrıdır. Kamlama ayini yaparak Ülgen’e ulaşmak isteyen bir kamın yedi veya dokuz engeli/katı aşması gerekir. Altaylıların şamanist inanışlarına göre bir kam ancak beşinci katta bulunan “Altın Kazık”a (Kutup Yıldızı) kadar gidebilir. Altay Türklerine göre, Ülgen ezeli ve ebedidir. Ülgen gök cisimlerini yönetir, gök gürültüsü, yıldırım yaratır, yağmurları yağdırır. Ülgen gök kuşağını, insanları, hayvanları, otlakları, yaylaları ve ateşi yaratmıştır. Bir insana benzediği düşünülen Ülgen için “ak nur”, “nurlu hakan”, “fırtına koparan”, “şimşek çaktıran” ve “yakıcı” gibi sıfatlar kullanılır.
"Saçı kurbanı" ne demektir? Açıklayınız.
Saçı kurbanı: Doğanın ve insanın taşıyıcısı olduklarına inanılan yaşamın kesintisizliğini simgeleyen,
göksel güçler ya da yer/su ruhları için sunulan serpme, saçma ve benzeri biçimlerde uygulanan süt, rakı, kımız, yağ, buğday, darı vb. kansız kurban demektir.
Eski Türklerde Gök Tanrı inancını açıklayınız.
Eski Türklerde Gök Tanrı, göğün zaman içinde evrilerek soyut bir yaratıcı güç haline dönüşmesinin bir sonucu oluştuğu düşünülür. Gök Tanrı, gökte ve çoğu zaman yaşam (kut) ve talihin (ülüğ) üleştiricisi veya paylaştırıcısıdır. Gök Tanrı, kozmik düzenin veya evrenin olduğu kadar siyasal ve toplumsal düzenin de kefili ve takipçisidir. Gök Tanrı’ya dua edilir; onun adına yılda iki kez takvime bağlı törenler düzenlenir ve tercihen lekesiz sütbeyaz aygır at kurban edilir. Gök Tanrı’nın kut vermesiyle gücünü ondan alan kağanlar keçe üzerinde dokuz kere yükseltilerek kararının Türk kavmi tarafından kabullenilişi gösterilir. Gök Tanrı, gökte oturan ve dünyayı unutmuş tembel bir tanrı değildir. Gerektiğinde yeryüzündekileri cezalandırır. Bu cezalandırma çoğu zaman yıldırım çarpması şeklindedir.