aofsorular.com
EDB304U

TÜRK MİTOLOJİSİNİN ORTA ASYA KÖKENLERİ

2. Ünite 21 Soru
S

Orta Asya olarak belirtilen bölge nereleri içine almaktadır?

Orta Asya: Orta Asya ifadesini, Güney, Batı, Doğu ve Sibirya ile Moğolistan’ı içine alacak şekilde Kuzey Türkistan’dan müteşekkil “Ulu Türkistan” olarak düşünüyor ve kullanıyoruz.

S

Coğrafya Unsuru mitoloji geleceğini nasıl etkiler?

Bir mitoloji geleneğinin doğuşunda yer alan faktörlerden birincisi “coğrafya”dır. Coğrafya, bir topluluğun hayatında ve kültürünün oluşmasında mevcut şart ve imkanlarının iklim, göller, denizler, akarsular, bitki örtüsü, tarım ürünleri, orman, madenler ve benzerlerinin toplayıcı, asalak, avcı, çobanlık, çiftçilik gibi hayat tarzlarını, yerleşme ve göç hareketlerini, sanayi şekilleri gibi sosyal ve ekonomik faaliyetleri ve dolayısıyla hukukî, dinî ve kültürel davranışları etkileyip büyük bir ölçüde belirler 

S

Kültürel ekoloji terimi ne anlama gelmektedir?

Kültürel ekoloji: Bir kültürün doğal çevreyle ilgili değişimleri ve diğer kültürlerle etkileşimleriyle birlikte oluşturduğu sistematik 

S

İnsan Unsuru'nun bedeni kısmının içinden türeyen 'ırk'ın mitoloji geleneğindeki etkisi ve önemi nedir?

insanın biyolojik varlığının veya bedeninin içinde yer aldığı “ırk” kavramının geçen yüzyıldaki bütün ideolojik iddialara rağmen kültür yaratma ve kültür değerlerini benimsemede “etkin bir rol oynadığı” veya “son derece önemli olduğu” gibi görüşler bugün hiçbir bilimsel değer taşımamaktadır. Bu bağlamda, “üstün ırk, geri ırk ve kabiliyetsiz ırk” gibi bir tasnifin ne kadar yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, ırk kavramıyla ilgili bu ideolojik yaklaşımların geçersizliğini ortaya koyan söz konusu tespitler, bazı soy özelliklerinin babadan evlada geçtiği ve soylar arası karışmalarda, toplulukların karakter değişikliğine uğradığı bilimsel gerçeğini de değiştirmemiştir. 

S

Mitolojinin ve dolayısıyla kültürün doğuşunda yer alan faktörlerden biri olarak insan unsurunun diğer yanını oluşturan “ruhî” bölümün etkisi ve önemi nedir?

“ruhî” bölüm; şahsi davranış veya ferdî psikolojiyi içine almaktadır. Sosyal hayatın oluş ve gidişinde çevredeki “biyolojik” tesirler rol oynar. Fakat asıl faktör insanın duyguları ve iç-tepkileridir. Kültürün gelişmesinde zekanın son derece faal bir durumu vardır. Sosyal olaylar arzu, istek ve eğilimlere dayanan kişisel psikolojik faaliyetlerin karşılıklı etkileşimlerinin neticesidir. Ancak kültürün doğuşundaki ruhsal faktörlerin en önemlisi, insanın birtakım ihtiyaçların tesirinde olduğunu ve bu “ihtiyaç” ların insanı harekete, faaliyete sevk eden “iticilik” (motivasyon) gücü taşımasıdır. 

S

Mitolojinin ve kültürün doğuşunda yer alan faktörlerden üçüncüsü olan “toplum unsuru"nun mitolojide önemi ve etkisi nedir?

Toplum unsurunun, her bir kültür elementinin ancak bir topluluk içinde ortaklaşa değer vasfını kazanabilen ürün ve davranışları kapsadığı göz önünde bulundurulduğunda ne derece hayati bir öneme sahip olduğu daha iyi anlaşılabilir. Bir başka ifadeyle, fertlerin ortaya koyduğu kültürel unsurların toplum tarafından kabul edilmesi ve ortak değerler repertuarına kaydedilip kullanılması gereklidir. Bu yönüyle kollektif bir varlık olarak toplumun; kültürlerin ve mitlerin doğup gelişmesindeki etkisi açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. 

S

Mevcut verilerden hareketle Türk mitolojisini ortaya çıkaran sosyo-kültürel toplumsal yapılanış nasıl şekillenmiştir?

Mevcut verilerden hareketle Türk mitolojisini ortaya çıkaran sosyo-kültürel toplumsal yapılanış; Toplayıcı-Avcı, Avcı-Çoban ve Çoban-Tarımcı dönemlerinden geçmiştir. Bir başka ifadeyle, Taş Devri’nin anaerkil karakterli bahçe tarımı ve yerleşiklik yaşantısının ortaya çıkmasından sonra Tunç Devri’nde ataerkilliğe boy veya klan düzenine yöneliş olmuş ve bunu demir çağıyla birlikte “kağanlık” ve ataerkil askerî bir demokrasi ile göçerevli hayat tarzının oluşumu izlemiştir. 

S

Türk mitolojisinin en erken dönemi olan “Ağaç-orman kültü”  nasıl ortaya çıkmıştır?

“ilkel sürü” den sosyal topluluk statüsüne geçişin yaşandığı dönem olan “toplayıcı-avcılık” hayat tarzının Türk mitolojisinin kökenlerinden birisini oluşturmuştur. Buna göre aşağıda ele alacağımız gibi, “biz” kavramının teşekkülü orman içinde etrafında barınılan ve gölgesinde “kutsal” ın yaşanması dolayısıyla en ilkel şekliyle de olsa ilk “tapınağın” oluştuğu “ağaç” (gölgeli kaba ağaç), bir toplanma, barınma ve kutsalı yaşama mekanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse Türk mitolojisinin en erken dönemi bitki kökenli mitolojik bir modele sahiptir ve “ağaç-orman kültünü oluşturmuştur. 

S

Totem nedir?

Totem: Bir kişinin ya da bir topluluğun gizemsel ve büyüsel duygularla bağlı bulunduğu bitki, hayvan veya cansız nesne. 

S

Kutsal ağaç Türk mitolojisinde karşımıza nasıl kavramsallaştırmalarla çıkmaktadır?

Kutsal ağaç Türk mitolojisinde, yaratılış veya köken miti olarak “ana-ata”, kozmik “hayat ağacı” na dayalı evren imajı ve evrenin ekseni (axis mundi), “beslenme”, “barınma” ve tapınma mekanı “tapınak”, ruhları bulunduran ve bu nedenle de kurban kesilen “sunak” ve bütün bu formların en gelişmiş hali olan tanrı veya tanrısal ruhlarla iletişim kanalı olmak gibi son derece önemli işlevlere ve kavramsallaştırmalara sahip olarak karşımıza çıkmaktadır 

S

Türk mitolojisinde bitki toplayıcılığının ağır bastığı dönem ve kadının ilişkisi nasıl bir şekilde bağlantılıdır?

Bitki toplayıcılığının ağır bastığı ve zamanla sebze ve diğer bitkileri toplamak kadar onları yetiştirmenin de mümkün olduğunun keşfi kadınları daha da üstün duruma getirir. Artık yalnız çocukları yapan veya doğuran değil yiyeceği üreten de onlardır. Bu durum ekonomik ve toplumsal güç ve prestijin kadınlarda toplanarak anaerkil yapının oluşmasını sağlamıştır. Türk kültüründe ateşin kullanılışının da, kadınlar eliyle gerçekleşmesinin ve buna dayalı olarak oluşumu hızlanan ve pekişen anaerkil yapının pek çok izi, Türk mitolojisinin pek çok verisinde yaşamaktadır. Türk kültür tarihinde, söz konusu toprağa ilk bağlanmanın ateşle birlikte yaşanabilir ve korunabilir kılınan mağaralara yerleşme ve buna bağlı olarak gezici veya yarı göçebe toplayıcılık ön plandadır. Bunlar ağırlıklı olarak kadın etkinlikleri olarak karşımıza çıkmakta ve onun hakimiyetini pekiştirmektedir. Dahası bu etkinlikler erkeklerin kadın kamların gözetimi olmaksızın yapabildiği tek etkinlik olan avcılığı ikinci plana iten özelliklere sahiptir. 

S

Orta Asya şamanlığı özellikleri nelerdir?

Orta Asya şamanlığı, bütün ilkel toplulukların inançlarıyla aynı temellere dayanan; uyguladığı ‘teknik’ler itibarıyla Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avustralya ve dünyanın bütün yönlerine yayılmış ilkel klan topluluklarındaki pratiklerle örtüşen; özel olarak coğrafya üretici gücü doğrultusunda oluşmuş bulunan; avcılığın geçim tarzıyla kökleşmiş; gelişimi itibarıyla avcılığın manevî mirasını devralmış olan Asya göçebeliğinin ayrılmaz bir parçası halinde olmuş; kandaşlığın toplu eylemini simgeleştirerek bir tarih gücü haline getirmiş temel inanç sistemidir. 

S

Türk mitolojisinde “rüya” olgusu ve “kamlık” olgusu nasıl bir ilişki içermektedir?

“rüya” olgusu ve onun “kamlık” la ilişkisi önemlidir. Günümüz geleneksel Türk kültüründe bile “uykunun kimi zaman ‘geçici’ ölüm sayılması ve de rüyanın ruhun serseri şekilde dolaşması veya başka bir ruhun ziyareti şeklinde kabul edilmesi dolayısıyla, rüya tabiri veya düş yorumunun özünde” kamlık dininin oluşumuyla yakından ilgili olduğu daha iyi anlaşılabilir. Nitekim, Manas Destanı’nda rüya ile geleceği keşfedenlerin çoğu kadınlardır. Bu destanda zikredilen iki kamdan birisi kadındır. Erkek kam (kara bakşı) ancak loğusaya yapılan bir törende görüldüğü halde, kadın kam bütün ülkede cereyan edecek ve eden olayları bilmektedir. Adı Karasaç olan bu kadın kam Müslüman kızıdır ve esir düştüğü “pis kokulu kâfir” lerin koynunda yatmamak için periye (ruhlara) dua eder ve kurtarılmasını diler. Duası kabul olunca bir doğan kuşu donuna girer ve dünyayı dolaşır. Kamlık dininin gelenekleri takip edenler arasında geleceği bildiren rüyaları daha çok kadınların gördükleri dikkati çekmektedir. Bütün bunlar kadınların Türk mitolojisinin oluşum döneminden kalan özel güçlerinin devam edegelen tesirleri olarak düşünülebilir 

S

Erken dönem Türk kültüründeki beş aslî unsur nedir?

Erken dönem Türk kültüründe beş aslî unsur vardır. Türk mitolojisine göre kâinatı oluşturan bu beş aslî unsur; “su, ateş, ağaç, maden ve toprak” tan ibarettir

S

Türk kozmolojisini gösteren ve kuvvetle muhtemelen her biri değişik efsanelere sahip, dört kozmik pusula nedir?

1. Gök Ejder “Kök-luu” denilen yıldız grubu ve Ağaç Yıldızı “Igaç Yulduz” ile “Karakuş” denilen Müşteri Yıldızı ve Kuş Yıldız’ları, Doğu yönünü temsil ediyorlar ve Ağaç unsuru ile ilişkilendiriliyorlardı. Doğu önceleri yeşil sonra mavi daha sonraları sarı renk ile sembolize ediliyordu. 

2. Kızıl Saksagan “Kızıl Sakızgan” denilen yıldız grubu ve Ateş Yıldızı “Oot Yultuz” denen Merih Yıldızı ve Sin Yıldızları, Güney yönünü temsil ediyorlar ve Ateş unsuru ile irtibatlandırılıyorlardı. Güney kırmızı renk ile sembolize ediliyordu. 

3. Ak Pars “Ak Bars” denen yıldız grubu ile “Erklig” denilen Zühre Yıldızı ile Kara Alp Yıldız’ları, Batı yönünü temsil ediyorlar ve Maden unsuru ile ilişkilendiriliyorlardı. Batı ak (beyaz) renk ile sembolize ediliyordu. 

4. Kara Yılan yıldız grubu ise Kuzey yönünü temsil ediyor ve Su unsuru ile ilişkili kabul ediliyordu. Kuzey kara renk ile sembolize ediliyordu. 

S

Türk mitolojisinde ana erkil dönemin en önemli tanrıçası kimdir

“Umay ana” veya kısaca “Umay” olarak adlandırılan tanrıça

“Umay ana” veya kısaca “Umay” olarak adlandırılan tanrıça Türk mitolojisinde ana erkil dönemin en önemli tanrıçasıdır. Bir başka ifadeyle, erkek egemen toplum yapısı ve onun son derece üst düzey bir soyutlamaya uğramış olmasına rağmen, “eril” karakterden kurtulamamış “Gök Tanrı” sı oluşmazdan önce, yaratıcı, doğurucu ve yaşatıcı vasıflara sahip olduğuna inanılan “büyük dişi tanrıça” Umay’ dır. Ancak zamanla, toplumsal yapı ve hayat tarzı değiştikçe “Umay” ın da, hem panteondaki hiyerarşik yeri ve önemi azalır gelenek çevresi daralırken, etrafında oluşan kült, gizli kadın derneklerine veya “ocak” larına dönüşmüş olmalıdır. Nitekim, Türk dünyasında günümüzde de yaygın olan “sarılık ocağı”, “temriye ocağı”, “arpacık ocağı”, “yılancık ocağı” gibi “kadın ocaklarını” nın, “Umay ana” kültünün “Fatma ana” kültüyle örtüşerek yüzeysel olarak İslâmileşmek ve “el vermek” suretiyle devam ettikleri görülmektedir 

S

“Albastı”  kültü nedir?

“Albastı” avcı-çoban toplum yapılanmasına direnen orman içi bölgelerin anaerkil kandaş soy topluluklarının kadın kamlarıyla özdeşleşen ve onları, ataerkil avcı-çoban kandaş boy topluluklarında yaşayan ve doğuran kadınların düşmanı olarak gösteren bir dönüşümün sonucudur. 

S

Türk mitolojisinde “dağ kültü” neye karşılık gelmektedir?

Sürecin başlangıcında bir erkek kültü olan “dağ kültü” vardır. Bilindiği gibi, dağlar da, Türk mitolojisinde özel bir yere sahip varlıklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Dağların Türk mitolojisi içinde, yaratılış ve köken mitine sahip olmalarının yanı sıra, kutsal kozmik dağ, tanrıya ulaşılan özel bir mekân ve taş veya kayadan yaratılmayla birlikte taşların üst üste yığılmasıyla oluşturulan “oba” inancıyla birlikte geniş bir kült meydana getirdiği görülmektedir. 

S

Avcı-Çobanlar döneminde erkeklerin Kam olması nasıl bir süreçte gerçekleşmiştir?

Avcı-Çobanlar döneminde kadınların “ateşi” kültür unsuru haline getirmeleri veya evcilleştirip mağaraları onun sayesinde “ana ocağı” na çevirmesine karşılık ateşte bakır, kalay ve demiri işleyerek yapılan silahlar sayesinde vahşi hayvanlara karşı kazanılan bir başka kalıcı zafer de, “demirci” nin şahsında kutsanmış erkeklerin de “kam” olabilme hakkını elde etmesidir. 

S

Avcı-çobanlıkta “at miti”  nasıl oluşmuştur?

Avcı-çobanlık veya göçerevli çobanların ve avcı-toplayıcıların oldukça sık ve nispeten uzak mekânlar arasında yer değiştirmesi ve bunda da atın evcilleştirilmesinin sağladığı imkanlar her şeyin üstündedir ve mitolojik dönemden başlayarak günümüze kadar “at” ın Türk kültür ekolojisi içindeki adeta kutsanan yerinin ve öneminin kökenini oluşturur. Dahası, Türk dünya görüşünün veya geleneksel anonim halk felsefesinin indirgenebileceği en temel kavram olan “hareket” in -ki, zamanla veya takvimle ilgili köken mitinin de temelini oluşturduğu rahatlıkla söylenebilir-kaynağını da yine attan aldığı ve bu nedenle de olağanüstü kökene sahip “at miti” ni oluşmuştur. 

S

Türk mitolojisinde “tulpar at”  kültü nedir?

Türk mitolojisindeki olağanüstü özelliklere sahip at miti, ataları göl, deniz gibi suların derinliklerinde yaşayan mitolojik bir aygırdır. Bu aygırla çiftleşen kısrakların tayları gerektiği gibi bakılıp yetiştirilirse, “kanatlı at” yani “tulpar at” olurlar. En ünlü örneğini Köroğlu’nun Kırat’ında gördüğümüz mitolojik “tulpar at” tipi, hemen hemen Türk dünyasındaki bütün epik destan kahramanlarının atı olarak karşımıza çıkar