YAZILI ANLATIM TÜRLERİ VE UYGULAMALARI II : SANATSAL YAZILAR
Sanatsal yazıların temel özellikleri nelerdir?
Sanatsal yazılar kurguya dayalı yazılardır. Bu yönüyle sanatsal yazılarda gerçeğin olduğu gibi aktarımından çok, yazarın süzgecinden geçirilmiş, birleştirilmiş ve yeniden kurgulanmış, yeni bir gerçekliğin aktarımı söz konusudur. Bu gerçeklikte estetik değer, önemli bir ölçüttür. Sanatsal yazılarda dilin kullanımı, düşünce yazılarındakinden farklıdır. Sanatsal yazılarda, düşünce yazılarında olduğu gibi okuru bilgilendirmek amacı olmadığı için sözcüklere gerçek anlamlarının ötesinde yeni anlamlar yüklenebilir. Sanatsal yazılar nesnel yaşamın gerçeklerinden esinlenerek kurmaca bir dünyayı yansıtır ve insana, insan gerçeğini bir kurgu içinde sunarak özdeşim kurdurur.
Sanatsal yazı türlerini ve aralarındaki ilişkiyi açıklayınız.
Sanatsal yazılar, zaman zaman birbirlerinin anlatım tekniklerinden yararlansa da şiir ve düz yazı olmak üzere iki ana türde yazılabilir. Şiir dışında düz yazı ile yazılan sanat yazılarının en belirginleri olarak öykü, roman, tiyatro türleri örnek olarak verilebilir. Bir şiir, bir öykü, bir roman ya da tiyatro eseri kendi iç yapısına göre farklılıklar barındırmakla birlikte sanatsal yazıların birbirlerinden etkilendikleri de bir gerçektir. Sözgelimi epik tiyatro gücünü düz yazıdan alır, buna karşılık bazı öykülerde zaman zaman şiirsel özellikler göze çarpar. Bu ünitede türlerin birbirinden kesin çizgilerle ayrılamayacağı anlayışı benimsenerek sanatsal yazı türlerinden şiir, öykü, roman ve tiyatro genel özellikleriyle betimlenip bu türlere örnek olabilecek metinlere yer verilmiştir.
Şiir genel olarak nasıl tanımlanmaktadır?
“Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume,
nazım, koşuk” olarak tanımlanmaktadır.
Şiirin kendilerince de tanımını yapan ve şiir yazan önemli şairlere örnek veriniz.
Yahya Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Cahit Sıtkı Tarancı, Melih Cevdet, Suut Kemal Yetkin, Nurullah Ataç.
Şiirin düz yazıdan farkı nelerdir?
Sanatsal yazı türleri içinde şiir en eski tür olarak nitelendirilmektedir. Şiirde çağrışım, imge, duyular, sezgi, duygular önemli yer tutmaktadır. Anlatım ise düz yazı türlerine göre daha kapalı, söyleyiş daha ritmik ve algılar daha ön plandadır. Cocteau şiirde gerçeğin imgelerle anlatılması gerektiğini “Ne masayı anlatacağım diye masa sözcüğünü kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş sözcüğünü; ne de aşkı anlatacağım diye aşk sözcüğünü.” sözleriyle ifade eder. Şiir, sanatsal yazı türleri içinde daha yoğun estetik değerler taşıyan ve daha çok dikkat gerektiren bir yazı türüdür. Şiirin düz yazıdan farkları arasında çağrışımlar, imgeler kadar şiirde dizelerin kümelenişi, uzunluk kısalık durumu ve uyak dizilişi gibi yapısal özelliklerdeki farklılık da büyük önem taşır. Biçim olarak adlandırılan bu özelliklerle yani uyak ve ölçü ile şiirde müzikal bir etki yaratmaya çalışır şair. Şairler şiirde müzikal etkiyi sözcüklerin kullanımıyla da sağlamaya çalışırlar. Sözcükler şiirde gizemli bir hâl alırlar. Bu yönüyle Sabahattin Eyüboğlu şiiri büyüye, şairi ise büyücüye benzetir. Şiirin ayırt edici özellikleri düşünüldüğünde şiirin büyüsünün sadece sözcüklerin seçiminden değil, şiirin sesi ve anlamının bütünlüğünden kaynaklandığı görülür.
Şiirler içerdikleri konulara göre hangi türlere ayrılır?
Şiirler içerdikleri konulara göre; lirik, epik, didaktik, pastoral, satirik, dramatik olmak üzere altı türe ayrılmaktadır.
Lirik şiir nedir, açıklayınız.
Duyguları coşkulu bir dille anlatan şiirlerdir. Lirik sözcüğü Eski Yunan’da şairlerin şiirlerini telli bir çeşit saz olan “lir” ile birlikte söylemelerinden kaynaklanmış ve sonraları içe doğan duyguları dile getiren şiirlere lirik denmiştir. Aşk, özlem, acı, ölüm benzeri duyguları dile getiren lirik şiir dünya edebiyatında olduğu gibi bizim edebiyatımızda da en yaygın şiir türleri içindedir. Avrupa halk şiirinde soneler ve baladlarla oluşan lirik şiir geleneği 19. yüzyılda Romantizm akımı ile güçlenir. Türk edebiyatında da Divan edebiyatı geleneği içinde gazeller ve şarkılarda, halk edebiyatında türküler, ağıtlar, güzelleme türündeki koşmalar ve semailerde örneklerine
bolca rastlanabilir.
Lirik şiir türüne örnekler vermiş şairler kimlerdir?
Divan edebiyatında Fuzuli (16. yy), Nedim (18. yy), Şeyh Galip (18. yy); halk
edebiyatında Karacaoğlan (17. yy), Aşık Veysel (20. yy), çağdaş Türk şiirinde Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Cahit Sıtkı Tarancı, Attila İlhan ve birçok şair lirik şiir türüne ölümsüz örnekler vermiş şairler arasında sayılabilir.
Epik şiir türünü açıklayınız.
Bir ulusun başından geçen olayları, savaşları, büyük göçleri, ayaklanmaları, toplum ile ilgili sorunları, doğal afetleri, olağanüstü olayları ve bu olaylarda kahramanlık gösterenleri, yurt sevgisini coşkulu bir dille anlatan uzunca şiirlere epik şiir denir. Diğer türlere göre epik şiir daha toplumsal bir türdür. Epik şiir konusunu tarihten alır. Destanlar ilk epik şiirler olarak bilinir. Diğer olaylı anlatımlarda olduğu gibi epik şiirlerde veya destanlarda, olay canlı ve hareketli anlatılır. Ana olay destanın çekirdeği, diğer olaylar destanın kolları olur. Ana olayla bağlantılı diğer olaylara batıda epizot, Türk destanlarında kol denir. Destanın ya da epik şiirin uzunluğu bu kolların çokluğuna göre biçimlenir. Epik şiirlerde öyküleyici bir anlatım vardır ve olay anı ayrıntılı bir biçimde anlatılır. Epik şiirdeki kahramanlık öykülerinin bir de kahramanları vardır ve bu kahramanlar ideal insan tipindedir. Epik şiirlerde olaylar ve duygular da epik şiirin kahramanları gibi olağanüstüdür.
Epik şiir türüne örnekler veriniz.
Epik şiirler oluşum tarihine göre doğal ve yapay olmak üzere iki türde incelenir. Doğal epikler, oluşumları çok eskiye dayalı, söyleyeni unutulmuş, zaman içinde eklemelerle genişlemişlerdir. Kırgızların Manas Destanı bu türe örnektir. Yapay epikler ise daha yakın tarihte oluşmuş ve oluşumunun yazıya geçirildiği ve yazanın belli olduğu epiklerdir. Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Üç Şehitler Destanı yapay destanlara örnek olarak verilebilir.
Didaktik şiir türünü açıklayınız.
Bilgilendirme, öğüt verme, bir düşünceyi açıklama amacı güden şiirlere didaktik şiir denir. Didaktik sözcüğü Eski Yunanca didaktos sözcüğünden türemiştir. Konusu düşüncedir. Eski çağlarda şairin öğretici, eğitici, yol gösterici olduğu kabul ediliyordu.
Didaktik şiirin kökeni ve ilk şiir örnekleri nelerdir?
Didaktik şiirin kökleri Eski Yunan’a dayalıdır. Batıda ilk didaktik şiir örneğini İ.Ö. 8. yüzyılda yaşayan Hesiodos ahlâk ve din bilgileri üzerine yazmıştır. Latin edebiyatında Lucretius, fizik ve ahlâk üzerine, Virgillius tarım bilgisi üzerine yazmıştır. yazmıştır.
İnsanlara ahlak dersi vermeyi amaçlayan fabllar da genellikle manzum şiirler olarak yazılır. İnsanlar arasında geçen olayları diğer canlılar arasında geçiyormuş gibi göstererek anlatan fabllar, sonunda okuyana bir ders verir. Bir olaya dayandığı
için fabllarda da öykülerdeki gibi serim, düğüm ve çözüm bölümleri vardır. Beydeba, Ezop, La Fontaine bu türde eser vermiş ünlüler arasındadır.
Türk edebiyatında didaktik şiir örnekleri veren şairler kimlerdir?
Türk edebiyatında didaktik şiirin ilk örneği olarak 11. yüzyılda yazılmış olan Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) adlı eseri görülür. Bu eserde insan, toplum ve devlet yaşamının düzenlenmesiyle ilgili bilgiler yer almaktadır. Divan edebiyatında Aşık Paşa’nın tasavvufu öğretmek amacıyla yazdığı Garibname ve Nabi’nin oğluna öğüt vermek için yazdığı Hayriyye adlı mesneviler didaktik şiir örnekleridir. Tanzimat döneminde Tevfik Fikret’in çocuklara seslendiği Şermin adlı eseri, Mehmet Akif’in Asım adlı eseri didaktik şiirler arasındadır.
Pastoral şiir türünü açıklayınız.
Doğayı, doğa güzelliklerini ve bunları sevdirmeyi amaçlayan, çobanların yaşamını, aşklarını, üzüntülerini anlatan şiirlere pastoral şiir denir. Yalın bir dille yazılan bu şiirler, doğrudan ozanın ağzından anlatılıyorsa (monolog) idil, çobanların karşılıklı konuşması biçimindeyse (diyalog) eglog adını alır. İdiller, monolog tarzında olduğu için egloğa göre daha kısa olur. Pastoral şiirler, Yunan edebiyatında Theokritos, Latin edebiyatında Vergilus tarafından yazılmıştır. Pastoral şiir geleneği sonraki çağlarda da sürmüştür. Özellikle Romantik dönemde, doğa Batı şiirini besleyen önemli bir kaynak olmuştur.
Pastoral şiirin Türk edebiyatındaki yerini ve örneklerini açıklayınız.
Türk edebiyatında pastoral şiir çok ilgi gören bir tür olmamakla birlikte özellikle halk şiirlerinde doğa ve kır güzelliklerini anlatan şiirler bulunmaktadır. Divan edebiyatında gazellerde doğa betimlemeleri; kasidelerde doğa, mevsim betimlemelerinin yapıldığı teşbîb bölümleri vardır. Halk edebiyatında Karacaoğlan’ın “Çukurova bayramlığın giyerken” dizeleriyle başlayan şiiri bu tür içinde değerlendirilebilir.
Tanzimat döneminde pastoral şiire yeni bir soluk getiren şairler arasında Abdülhak
Hamit, Servet-i Fünun’da Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin vardır. Çağdaş Türk
şiirinde Kemalettin Kamu, Behçet Necatigil, Cahit Külebi bu türde şiirler yazmıştır.
Dramatik şiir nedir, temsilcileri kimlerdir?
Bir olayı, durumu tiyatro gibi canlandıran şiirlere dramatik şiir denir. Eski Yunan’daki tragedyalar ile başlayan dramatik şiir, günümüzde manzum tiyatrolarla varlığını sürdürmektedir. Batıda Klasik dönemde de tragedyalar sürmüş, Romantik dönemde şiirle tiyatro ayrışmaya başlamıştır. Batıda Cornille, Shakespeare; Türk edebiyatında güçlü bir geleneği olmamakla birlikte Namık Kemal, Abdülhak Hamit, Faruk Nafiz (han duvarları ) dramatik şiirin örneklerini verirler.
Satirik şiir nedir, temsilcileri kimlerdir?
Bir kimseyi, bir düşünceyi, bir durumu açık ya da kapalı biçimde, iğneli bir dille, eleştirme yönü ağır basan şiirlere satirik şiir denir. Yergide de bir uyarı olduğu için didaktik (öğretici) bir yanı da bulunur. Tarihin her döneminde satirik şiire rastlanır. Eski Yunan’da Diogenes, 18. yüzyılda Batı’da Voltaire; Türk edebiyatında Divan edebiyatında Nef ’î, halk edebiyatında Seyrani, Pir Sultan Abdal, Tanzimat döneminde Ziya Paşa, Şair Eşref, yeni Türk edebiyatında Neyzen Tevfik, Orhan Veli Abdurrahim Karakoç satirik şiir örnekleri veren şairler arasında sayılabilir.
Batı edebiyatında doğup gelişen sanatsal anlatı türlerinden biri olan öykünün Avrupa ülkelerindeki temsilcilerine örnek veriniz.
Öykü, Avrupa’da 14. yüzyılın ilk yarısında İtalyan yazar Boccacio’nun Decameron adlı kitabı ile ortaya çıkmıştır. Kitapta kullanılan genel hikâye tekniğinin Doğu kaynaklı olduğu belirtilir. Bu kitap hem İtalya’da hem de diğer Avrupa ülkelerinde çok etkili olmuştur. 19. yüzyıla gelindiğinde öykü, pek çok büyük romancının ilgi gösterdiği bir tür olmuştur. Victor Hugo’dan Stendhal’e, Balzac’tan Flaubert’e, A. de Musset’ten E.Zola’ya, Tolstoy’dan Dostoyevski’ye ve Çehov’a pek çok ünlü yazar, öykü türünde eser vermiştir.
20. yüzyıl Türk öykücülüğüne damgasını vuran yazar ve ardılları kimlerdir?
20. yüzyıla Türk öykücülüğüne damgasını vuran Ömer Seyfettin ile girilir. Ardından tamamen yerli ve özgün öyküler yazan Refik Halit Karay, Aka Gündüz, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gelir. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri Türk öykücülüğü gelişip serpilerek ilerlemektedir. Türk öykücülüğünde günümüze kadar farklı tarzlarda öyküler yazan yazarlardan bazıları şöyledir: Memduh Şevket Esendal, Sait Faik Abasıyanık, Sabahattin Ali, Halikarnas Balıkçısı, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Sabahattin Kudret Aksal, Necati Cumalı, Haldun Taner, Tağrık Buğra, Rıfat Ilgaz, Fakir Baykurt, Tarık Dursun K., Ferit Edgü, Yusuf Atılgan, Sevgi Soysal, Nezihe Meriç, Fürüzan, Osman Şahin, Selim İleri, Mustafa Kutlu, Nazlı Eray, Ümit Kaftancıoğlu, Tezer Özlü, Hasan Ali Toptaş, Sevinç Çokum, Ayla Kutlu.
1980-90 yılları arasında, dönemin en çok dikkati çeken 2006 Nobel ödüllü yazar kimdir, eserleri nelerdir?
1980’lerden sonraki toplumsal ve siyasal hayattaki değişimlerin yanı sıra dünya edebiyatındaki post modern eğilimler Türk romanını da etkilemiştir. 1980-90 yılları arasında, dönemin en çok dikkati çeken adlarından biri 2006 Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’tur. Orhan Pamuk klasik biçimde kaleme aldığı Cevdet Bey ve Oğulları adlı eserinde bir aileden hareket ederek, 1900’lerden başlayan geniş bir zaman dilimi içinde, Türkiye’nin toplumsal yaşamından kesitler verir. Modernizmin izlerini taşıyan Sessiz Ev adlı romanında değişik karakterde üç kardeşin babaannelerinin evinde geçirdikleri bir haftada yaşanan olaylar anlatılırken, kişilerden hareket edilerek Tanzimat dönemine değin geri dönülmüştür. Kara Kitap, Yeni Hayat ve Masumiyet Müzesi adlı romanları ise post modern akıma örnek olabilecek tarzdadır.