TÜRK DİLİ II - Deneme Sınavı - 17
Parçadaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
II. Anlatımda öznellik egemendir.
III. İroniden geniş ölçüde yararlanır.
IV. Anlatılanlar iç konuşma şeklinde verilir.
Yukarıda özellikleri verilen yazı türü aşağıdakilerden hangisidir?
Buket Uzuner: En başta ve ilk olarak annem! Bana gökteki yıldızlardan başlayarak hayatta her şeyin ve herkesin bir hikâyesi olduğunu daha iki-üç yaşlarımda gösteren ilk insan annemdir...
Yukarıda bir kesit sunulan yazı türü aşağıdakilerden hangisidir?
II. Genelde önemli olaylara ilişkin kayıt tutulur.
III. Genelde günü gününe yazılır.
Söz edilen yazı türü aşağıdakilerden hangisidir?
Adam (1) yıllardır, Sazandere (2) ye gideceğim, gidiyorum diye tutturmuş yaşardı. Biri mi gitmiş de övmüştü orayı (3) haritanın birinde mi görüp merak etmişti, yoksa bir resmi mi ilişmişti gözü ne bir yerlerde, bilemiyordu. Tek bildiği, denize gitmeğe her kalkışında, Sazandere (4) yi düşünerek yollara düştüğü, sonra da ya üşendiği, ya başka yerlere giden arkadaşlarına uyduğu, ya da yolun bozuluverdiği, arabaların işlemeyiverdiği bir sıraya rastladığı için, oraya bir türlü gidememiş olduğuydu (5)
(Bilge Karasu, Geceden Geceye Arabayı Kaçıran Adam)
Bir Alman (ya da Avusturya, hiç fark etmez) Yahudisinin emriyle (1) haşa! önerisiyle diyelim(2) yazmaya girişmekle sanki ruhumu bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyormuşum gibi hissettiğim için utanıyorum. Ben kimim (3) Belki de kendimi hayatımın olayları değil de tutkularım konusunda sorguya çeksem daha yararlı olur. Kimi seviyorum? Aklıma sevilen yüzler gelmiyor. İyi yemeği sevdiğimi biliyorum (4) La Tour d'Argent lokantasının adını anarken bile bütün bedenimin titrediğini hissediyorum. Ya aşk (5)
(Umberto Eco, Prag Mezarlığı)
"Yemek hazır Büyükhanım (1)" dedim. "Masaya buyurun (2)"
Bir şey demedi. Bastonuna dayanmış öyle dikiliyordu. Gittim, koluna girdim, getirip masaya oturttum. Yalnızca mırıldandı. Mutfağa indim, tepsisini alıp getirdim, önüne koydum. Baktı, ama yemeğe dokunmadı. Söylenerek boynunu uzatınca aklıma geldi. Peçetesini çıkardım, kocaman kulaklarının altına uzanarak bağladım.
"Ne yaptın gene bu akşam (3)" dedi. "Neler uydurdun bakalım (4)"
"İmambayıldı," dedim. "Dün istemiştiniz ya (5)"
(Orhan Pamuk, Sessiz Ev)
Silme halı kaplı yaldızlı eşyalarla dolu odaları ilk görüşünü düşündü. Şaşırmıştı (1) parmak uçlarını şöylece değdirmişti gizliden (2)
(3) Hanım döşedi evi kız, demişti ablası, sanırsın ki peri padişahının bir yeri...
Tavanlar üzüm salkımlarıyla resimlenmişti. Bu odanınki nasıldı acaba (4) Gözlerini daha sıkı yumdu. Morların arasına sarı üzümler serpmişlerdi (5) Peki yaprakları neden mor yapmışlardı? Gittikçe üstündeki ağırlıklar daha çok küçülüyordu.
(Füruzan, Nehir)
Bana bunları anlattıktan sonra, bu hanımın biraz da gelinini çekiştireceğini sanıyordum, yanılmışım (1) Gelini için hiçbir şey söylemedi. Onun yerine oğlunu çekiştirdi (2) Bu hanım zengin bir yağlıkçının kızı, bir polis komiserinin karısı imiş. "O zamanın polis komiserinin de adı (3) şanı vardı" diyor. Anlaşılıyor ki parası da varmış. Bu hanıma babasından epeyce kırıntı kalmış (4) Bu kalan mallar arasında; bir bostanın dörtte biri, Ayvansaray (5)da bir çekek yerinin yarısı da varmış.
(Memduh Şevket Esendal, Ayaşlı ve Kiracıları)
O durgun masanın ikinci kişisi (1) Erkek. Kızı sevdiğini söyleyen erkek. Uzun, kollanmış suskunluklardan sonra belki de ilk kez konuşuyorlar. Erkeğin sorusunda için için birikmiş bir öfke var (2)
"Peki ne yapacaksın yarın (3)"
"Tepelere çıkacağız. Şu çam ormanla nın tepesine. Hani dün uzun uzun seyrettiğim o ufuk çizgisine."
"Gene mi yıkıntılar, harabeler (4)"
"Seviyorum oraları, tarihi, geçmişi (5)"
(Murathan Mungan, Lal Masallar)