Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri
Yaşayan dil ve ölü dil kavramlarını açıklayınız.
Yaşayan dil, içinde yaşadığımız zamanda konuşuru olan dillerdir, konuşuru kalmamış dillere ölü diller denir.
Türkçe hangi dil ailesine mensuptur?
Hâlen tartışmalı olmakla birlikte Türkçe, Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna mensup kabul edilir. Bu kabul; Türkçenin öncelikle Moğolca, Mançu-Tunguzca, Korece ve Japonca gibi Altay dilleri ile daha sonra da Macarca, Fince vb. Ural dilleriyle akraba olduğu anlamına gelmektedir.
Türkçenin yaşı hakkında bilgi veriniz.
Türkiye’de pek çok bilim adamınca kabul edilen bir görüş; Türkçenin yaşının bugünden en az 8500 yıl geriye gittiği şeklindedir. Söz konusu olan bu süre, Türkçenin, bugün yeryüzünde yaşayan diller içerisindeki en yaşlı dillerden biri, belki de birincisi olduğunu gösterir. Bu şekilde MÖ 6500’lü yıllara tarihlenen Türkçenin ilk yazılı izlerine, MÖ 4000’li yıllarda tarih sahnesine çıkan ve insanlığa yazı yazmayı armağan eden Sümerlerden kalan tabletlerde rastlanır.
Türkçe ile Sümerce arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
Sümercenin bugün yaşayan birtakım dillerle ilişkisi çok tartışılan konulardandır. Bu tartışmalara konu olan dillerden biri de Türkçedir ve bu tartışma uzun zamandır yapılmaktadır. Sümerce ve Türkçede 168 ortak kelime vardır ve bu kelimeler, akrabalıktan ya da kelime alış-verişinden kaynaklanmış olabilir. Diller arasındaki ortaklıklar, ya akrabalık ya da komşuluk ilişkisi sonucunda oluşur. Sümerce ile Türkçe arasında bir ilişki olduğu konusu, bu ortak kelimelerin tespit edilmesiyle kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ispat edilmiş, ancak ilişkinin niteliği henüz anlaşılamamıştır. Bugün, yaşayan Dünya dilleri arasında, en eski yazılı belgelere sahip olan dil, Türk Dili’dir. Bunun kanıtı, çivi yazılı Sümerce tabletlerdeki alıntı kelimelerdir. İki dil arasındaki ilişkiyi ispatlamak için bazı bilim adamları, üç-dört kelimenin ses ve anlam olarak örtüşmesini yeterli görürken yukarıda belirtilen kaynakta 168 kelimenin ortaklığı tespit edilmiş, ayrıca bazı eklerin de ortak olduğu gösterilmiştir.
Türkler tarafından yazılan ilk Türkçe belgenin ismi nedir?
Türkler tarafından yazılan ilk Türkçe belge MS 687- 692 yılları arasında yazılan Çoyr Yazıtı’dır.
Türkçenin dönemlerinden, Eski Türkçe dönemi hakkında bilgi veriniz.
Türkçenin MS 5.-10. yüzyıllarını Eski Türkçe Dönemi olarak adlandırmak hemen herkesçe kabul edilmektedir. Eski Türkçe Dönemi, kendi içinde Köktürk ve Uygur dönemleri olmak üzere ikiye ayrılır. Köktürkler, Türkçenin bilinen ilk ve hacimli yazılı belgelerini bıraktıkları için kültür ve dil tarihimiz açısından son derece önemli bir yere sahiptirler. Türklerin kendi yazdıkları belgelerle ilgili olarak sürekli yeni bilgiler ortaya çıkmakta ve yayınlar yapılmaktadır. En hacimlileri Köl Tigin, Bilge Tonyukuk ve Bilge Kağan adına dikilmiş olan bu yazıtlarla ilgili Türkiye ve Türkiye dışından pek çok bilim adamı çalışmış ve çalışmaktadır. Ayrıca sürekli değişik Türk topluluklarına ait yeni yazıtlar da bulunmaktadır. Bu yazıtlardan Tonyukuk adına dikilmiş olan 725-726 yıllarında, Köl Tigin’e ait olan 21 Ağustos 732’de, Bilge Kağan yazıtı da 24 Eylül 735’te dikilmiştir. Eski Türkçe olarak adlandırılan dönemin ikinci yarısını ise Uygur Türklerinin meydana getirdiği zengin edebiyat ürünleri oluşturmaktadır. Köktürklerdeki geleneğe uygun olarak Uygurlarda da her ne kadar anı taşları dikme yaygınsa da Uygurlar daha çok kağıtlara yazılmış edebî ürünler bırakmışlardır. Ancak Köktürklerdeki geleneğe uygun olarak Ötüken Uygur Kağanlığı Dönemi’nden kalma taşlara yazılmış pek çok yazıt da vardır.
Türkçenin dönemlerinden, Orta Türkçe Dönemi’ni açıklayınız.
İslam dini Türkler arasında 8. yüzyıldan başlayarak yavaş yavaş yayılmaya başlar ve X. yüzyılda Karahanlı kağanı Abdulkerim Satuk Buğra Han zamanında toplu olarak din değiştirmeler, yani İslam dinini benimsemeler görülür. İslam dininin Türkler arasında hakim duruma gelmesi, dili de etkiler ve hem din değişikliğinden, hem de dilin iç bünyesindeki bazı değişmelerden dolayı Eski Türkçe döneminin kapandığı, Orta Türkçe döneminin başladığı kabul edilir. X. yüzyıldan başladığı kabul edilen bu dönem de kendi içerisinde Karahanlı ve Harezm Türkçesi olmak üzere ikiye ayrılır. On ikinci yüzyıl sonlarına kadar değişik coğrafî bölgelerde farklı lehçelere ayrılmış olan Türkçe tek yazı diline sahipken bu tarihten sonra birbirinden oldukça uzak coğrafyalarda üç ayrı yazı dili hâlinde gelişmeye başlamıştır. Bu yazı dilleri Kuzey (Kıpçak) Türkçesi, Doğu (Çağatay) Türkçesi ve Batı (Eski Oğuz ya da Eski Anadolu) Türkçesidir.
Biri Mısır’da, biri Taşkent’te, diğeri de Viyana’da olan üç yazma nüshası bulunan Türk devlet anlayışını ve Türk’ün dünya ile ilişkisini, insanlar arası ilişkileri, Türk’ün tabiat algısını, bilgi karşısındaki tavrını bizlere aktaran, Karahanlılar döneminde yazılan eserin ismi nedir?
Bu eser 1069 yılında Yusuf Has Hâcip tarafından yazılmış 6645 beyitten oluşan Kutadgu Bilig’dir.
Tek yazma nüshası İstanbul Millet Kütüphanesi’nde bulunan ve Türk kültürü ile ilgili bilgiler vermekle birlikte esas olarak Türkçeden Arapçaya bir sözlük olan, Karahanlılar döneminde yazılan eserin ismi nedir?
Bu eser Kâşgarlı Mahmut tarafından 1072 yılında başlanıp 1077 yılında tamamlanmış, 7000’den fazla Türkçe kelimenin Arapça karşılığı verilmekle kalınmayıp şiirlerle, atasözleri ve deyimlerle örneklendirilerek zenginleştirilmiş, Türk kültürünün hazinesi olarak değerlendirilen Dîvânü Lügâti’t-Türk’tür.
Kuzey Türkçesi hakkında bilgi veriniz.
Kuzey Türklüğünün hakim unsuru olan Kıpçak Türklüğünün yazı dilidir ve Altınordu Dönemi’nde oluşan edebî dilin devamıdır. Asıl Kıpçak sahasında yani Karadeniz’in kuzeyinde bu lehçeyle oluşturulan en önemli eser Avrupalılar tarafından yazılmış olan Codex Cumanicus’dur. Kuzey Türkçesinin asıl eserleri Mısır’ da Kölemenler zamanında yazılmıştır. Karadeniz’in kuzeyindeki limanlardan toplanarak Mısır’da köle pazarlarında satılan Kıpçaklar, bir müddet sonra orduya hakim olurlar ve devleti de ele geçirip Kölemen (Memluk) devletini kurarlar. İnsanlık tarihinde pek örneği olmayan bu durum, dil konusunda da etkili olur. İdarecilerin dili özenilen dil durumuna yükselir ve bu dille konuşmak ve yazmak moda hâline gelir. Bunun sonucunda Türkçe öğrenen bilgin ve şairler, Mısır ve Suriye’de başta sözlük ve gramerler olmak üzere pek çok Türkçe eser yazar.
Köktürk Alfabesi hakkında bilgi veriniz.
Bugünkü bilgilerimize göre Türkçenin metinlerle izleyebildiğimiz tarihi boyunca kullandıkları ilk düzenli, kuralları yerleşmiş yazı sistemi Köktürk alfabesidir. İskandinavyalıların ve Germenlerin kullandığı Runik yazıdan doğmuştur. Grek yazısıyla ilişkilidir. Küçük Asya’daki Yunan yazı sistemiyle ilişkisi vardır. Sami yazısının etkileri görülmektedir. Arami ya da onunla aynı kaynaktan çıkmış olan Pehlevi veya Sogut alfabesine dayanır. İskandinav Run sistemiyle Arami sisteminin karışımıdır. Arami yazısı ve Türk damgalarının karışımından çıkmıştır. Türk damgalarından çıkmıştır. Sogut ve Pehlevi yazısı etkileriyle beraber Türk damgalarından kaynaklanmıştır.
Tarih boyunca Türkçe kaç tane farklı alfabe ile yazılmıştır?
Belgelerle izlenebilen yaklaşık 1350 yıllık süre boyunca Türkçe 13 değişik alfabe ile yazılmıştır. Türkçe değişik dönem ve coğrafyalarda Köktürk, Soğd, Uygur, Mani, Brahmi, Tibet, Süryani, Arap, Grek, Ermeni, İbrani, Latin ve Slav (Kiril) alfabeleriyle yazılmıştır. Bunlardan Soğd, Mani, Brahmi, Tibet, Süryani, Grek, Ermeni ve İbrani alfabeleri kısa tarihi dönemlerde ve oldukça sınırlı çevrelerde kullanılmıştır. Geriye kalan Köktürk, Uygur, Arap, Latin ve Kiril alfabeleri ise uzun sürelerle ve geniş coğrafyalarda kullanılmıştır.
Mani Alfabesi hakkında bilgi veriniz.
Uygur kağanı Bögü, 762 yılında Mani dinini kabul edip halkına da kabul ettirince Mani alfabesi, bu dini benimseyen Türkler tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Bu alfabeyle yazılmış metinler Doğu Türkistan’da Turfan civarında bulunmuştur. Mani alfabesiyle yazılmış Türkçe metinler, genellikle dinî içeriklidir ve fazla da değildir. Uygurlardan adı bugüne ulaşan şair Aprınçur Tigin, Maniheist Uygur çevresine mensuptur ve Mani alfabesiyle yazılmış bazı şiirleri günümüze kadar gelmiştir.
Brahmi Alfabesi hakkında bilgi veriniz.
Daha çok Budist Uygurlar tarafından kullanılan ve Budizm’le ilgili eserler yazılan Brahmi alfabesi Hindistan kökenli bir yazı sistemidir. Din dolayısıyla kullanılan alfabelerdendir. Hintçeden Budizm ile ilgili kitapların Türkçeye tercüme edilmesi sebebiyle Uygurlara gelmiş, ancak Türkçe için kullanışlı olmadığından yaygınlaşıp benimsenmemiştir. Bu yazıyla yazılıp da bugüne ulaşan çok az metin vardır.
Uygur Alfabesi hakkında bilgi veriniz.
Ötüken bölgesindeki Uygurlar, bir taraftan Köktürk harfleriyle yazıtlar dikerek Köktürklerdeki geleneği sürdürürken diğer taraftan Soğutlarla geliştirdikleri siyasî ve ticari ilişkiler sonucunda Budizm’e ve Maniheizm’e yöneliyorlardı. Dinî ilişki, yazının da değiştirilmesi sonucunu doğurdu ve Soğut yazı sistemi geliştirilerek Uygur alfabesi oluşturuldu. Budist, Manici ve Hristiyanlığa ait metinler, mektuplar, hukuk belgeleri, yarlıklar (fermanlar), astronomi ile ilgili metinler, takvim ve tıp metinleri, Türk halk edebiyatı metinleri gibi çeşitli alanlara ait eserlerin yazıya geçirilmesinde kullanılan Uygur alfabesi, köken olarak Soğut alfabesinden türemiş olsa da kullanım alanları ve süresi dikkate alındığında bir Türk alfabesi kimliğini kazanmıştır. Uygur alfabesi; Hitaylar, Moğollar, Mançular, Kalmuklar, Buryatlar gibi halkların alfabelerine de kaynaklık etmiştir. Moğol İmparatorluğu, sadece Uygur yazısını benimsemekle kalmamış, devlet kademesindeki danışmanlar hep Uygurlardan oluşmuş ve komşu devletlerle haberleşmede Uygur Türkçesi kullanılmıştır. XI.-XV. yüzyıllarda Çağatay, Altınordu ve Kıpçak sahalarına ait bazı eserlerin Uygur harfleriyle yazılmış olması, bu alfabenin kullanılma süresinin uzunluğunu ve kullanılma alanının genişliğini gösterir.
Oğuz Türkçesi ve Türkiye Türkçesi arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
Yaklaşık 700 yıldır kesintisiz devam eden ve eğitim, bilim, edebiyat, felsefe, din, askerlik gibi hemen hemen hayatın her alanına ait binlerce eser yazılan Oğuz Türkçesi, Türkiye Türkçesi olarak adlandırılan dilin tarihi köküdür.
Osmanlı Türkçesi olarak adlandırılan dönem hakkında bilgi veriniz.
XVI. yüzyılda Osmanlı Türkçesi olarak adlandırılan dönem başlar. Osmanlı Türkçesi döneminde yazı dilinin yalınlığı büyük ölçüde kayboldu ve özellikle edebî dilde Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar arttı. Ancak Osmanlı Türkçesiyle yazılan bütün eserler için aynı şey söylenemez. Dilin yalınlığı ya da ağırlığı yazardan yazara eserden esere farklılık gösterir. XVII. yüzyıl gerek düz yazıda gerekse şiir dilinde en ağır örneklerle karşılaştığımız zaman dilimidir. Ancak XVII. yüzyılın sonlarına doğru yavaş yavaş bir sadeleşmenin başladığı da görülür. XIX. yüzyılda yayınlanan Tanzimat Fermanı, Osmanlı toplumu için pek çok konuda dönüm noktası olarak kabul edilir. Tanzimat’ın birinci nesli olarak adlandırılan Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa, edebiyat eserlerinin hem içeriğinde hem de dilinde birtakım değişiklikler başlatırlar. Bu değişiklikler hem yazılı edebiyatın hem de eser konularının çeşitlenmesinde görülür.
Türk Dili çalışmalarından olan Yeni Lisan Hareketi’nin temel prensipleri nelerdir?
- Yazı dilini konuşma diline yaklaştırmak, mümkün olduğu kadar İstanbul halkının konuştuğu gibi yazmak.
- Dilimizdeki Arapça ve Farsça gramer kurallarını kullanmamak.
- Tamlamaları, Türkçe kurallara göre yapmak.
- Yabancı kelimeleri Türkçedeki söylenişiyle yazmak, bilim terimlerinde Arapça kelimelerden yararlanmak.
- Öteki Türk lehçelerinden kelime almamak.
- Bu kurallardan hareket ederek millî bir dil ve millî bir edebiyat meydana getirmek.
Yazı devrimi olarak kabul edilen Türk-Latin alfabesinin kabulü hangi tarihte yapılmıştır?
1 Kasım 1928 tarihinde Latin harflerine dayanan Türk Alfabesi kabul edilir. Kanuna göre, 1929 yılı başından itibaren devlet ile yapılacak bütün yazışmalar ve basılacak her türlü malzeme Yeni Türk Alfabesi ile olacaktır. Bütün yurtta Millet mektepleri açılır ve yeni alfabe herkese öğretilmeye çalışılır.
Cumhuriyet döneminde Türk dili, tarihi ve kültürüyle ilgili çalışmalar yapmak üzere kurulan kurumlar nelerdir?
Cumhuriyet’in ilan edilmesinin hemen ardından 1924 yılında Türkiyat Enstitüsü kurulmuştur. 1931 yılında Türk Tarih Kurumu kurulmuş ve 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu kurulmuştur.