aofsorular.com
HUK107U

Yargı

7. Ünite 25 Soru
S

Yargı fonksiyonun yasama ve yürütme fonksiyonlarından farklı özellikeri nelerdir?

Yargı fonksiyonu yasama ve yürütme fonksiyonundan farklı olarak şu özelliklere sahiptir:

1. Yargı fonksiyonunun amacı, hukuk düzeninin korunması ve adaletin gerçekleştirilmesidir. Yasama fonksiyonu ve yürütme fonksiyonunun amacı ise, kamu yararının gerçekleştirilmesidir.

  1. Yargısal işlemde hâkim, önüne getirilen olayla ilgili hukuk kuralını tespit ederek olaya uygular. Bu nedenle, idari işlemlerin inşaî (kurucu) niteliğine karşılık, yargısal işlemler gösterici (tespit edici) bir nitelik taşırlar.

  2. Yargısal işlemler kesin hüküm özelliğine sahiptir. Bu nedenle kural olarak kaldırılabilen ve değiştirilebilen yasama işlemleri ve idari işlemlerden farklı olarak, kesinleşmiş yargı kararlarının kaldırılmaları veya değiştirilmeleri mümkün değildir.

  3. Yargı fonksiyonunu yürüten organlar (mahkemeler), idari organlardan farklı olarak bağımsızlık özelliğine sahiptirler.

S

Yargı fonksiyonun tanımı nedir?

Türk Anayasa Hukuku bakımından yargı fonksiyonunun maddi ve şeklî- organik kriterin birlikte kullanılması suretiyle tanımlanması daha doğru olur. Çünkü, yargı fonksiyonunun tek başına maddi kriter ya da şeklî- organik kriterle açıklamak mümkün olmamaktadır. Şöyle ki; maddi kritere göre yargı fonksiyonu, hukuki uyuşmazlıkların çözümlenmesi ve hukuka aykırılık iddialarının karara bağlanması demektir. Oysa, idarenin bir memura ceza vermesinde veya bir bakanın meclis soruşturması yoluyla Yüce Divana sevk edilmesinde de hukuka aykırılık iddialarının karara bağlandığı söylenebilir. Şeklî- organik kritere göre ise, yargı fonksiyonu, yargı organlarının yaptıkları işlemleri ifade eder. Fakat, yargı organlarının yazı işleri ve idari personelinin işlemleri yargısal değil, idari mahiyettedir. O hâlde, bu iki kriteri birleştirmek suretiyle yargı fonksiyonunu, hukuki uyuşmazlıkların ve hukuka aykırılık iddialarının bağımsız mahkemeler tarafından kesin olarak çözümlenmesi ve karara bağlanması faaliyeti olarak tanımlamak mümkündür.

S

Mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi ne anlama gelmektedir?

Anayasa, yargı yetkisinin, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağını öngörmüştür (m.9).

Anayasanın “mahkemelerin bağımsızlığı” başlığını taşıyan 138’inci maddesine göre, hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

S

Hakimlik teminatı nedir?

Anayasa, mahkemelerin bağımsızlığını sağlamak üzere “hâkimlik teminatı”nı getirmiştir. Buna göre, “Hâkimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz (m.139). Yargı bağımsızlığını sağlamaya yönelik bir tedbir de, adli ve idari yargı hâkim ve savcılarının özlük işlerine bakmakla görevli Hâkimler ve Savcılar Kurulunun getirilmiş olmasıdır (AY.m.159).

Hâkimlik teminatı, hâkimlerin her türlü maddî ve manevî baskıdan uzak olarak huzur ve sükûn içinde tam bir serbestlik ve tarafsızlıkla görev yapabilmelerine imkân sağlayan kişisel güvencelerdir.

S

Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun görevleri nelerdir?

Hâkimler ve Savcılar Kurulunun görevleri şunlardır (AY.m.159,f.8):

  1. Adli ve idari yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapmak.

  2. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak.

  3. Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.

S

Hakim ve savcıların denetimi hangi usulle sağlanır?

Anayasa’nın 159’uncu maddesinde (f.9) hâkim ve savcıların denetlenmesiyle ilgili olarak şu düzenleme yer almaktadır: Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun ve diğer mevzuata (hâkimler için idari nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hâl ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemleri, ilgili dairenin teklifi ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanının oluru ile Kurul müfettişlerine yaptırılır. Soruşturma ve inceleme işlemleri, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle de yaptırılabilir.

2010 değişikliğiyle mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ilkelerinin bir gereği olarak, hakim ve savcıların görevleriyle ilgili denetimi başlatma yetkisi Adalet Bakanlığından alınarak Hakimler ve Savcılar Kuruluna verilmiş ve bu denetimi yapacak müfettişler de “Kurul müfettişi” olarak adlandırılmıştır. Bu değişiklikle sürekli eleştiri konusu bir husus düzeltilmiştir.

Adalet hizmetleri ile savcıların idari görevleri yönünden denetimi ise Adalet Bakanlığınca yapılır. Anayasanın 2010 değişikliğiyle yeniden düzenlenen 144’üncü maddesine göre, “Adalet hizmetleri ile savcıların idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma, inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle yapılır.”

Anayasanın ilk düzenlemesinde Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararları tümüyle yargı denetimi dışında tutulmuştu. 2010 değişikliğiyle Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin kararlarına karşı yargı yolu açılmıştır (m.159, f.10).

S

Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin seçimi nasıl yapılır?

2017 değişikliğiyle yapısı yeniden düzenlenen ve üyelerin TBMM ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesini öngören Anayasanın 159’uncu maddesine göre (f.2- 4): “Hâkimler ve Savcılar Kurulu onüç üyeden oluşur; iki daire halinde çalışır. Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir. Kurulun, üç üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından, bir üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından Cumhurbaşkanınca; üç üyesi Yargıtay üyeleri, bir üyesi Danıştay üyeleri, üç üyesi nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilir. Öğretim üyeleri ile avukatlar arasından seçilen üyelerden, en az birinin öğretim üyesi ve en az birinin de avukat olması zorunludur. Kurulun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilecek üyeliklerine ilişkin başvurular, Meclis Başkanlığına yapılır. Başkanlık, başvuruları Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona gönderir. Komisyon her bir üyelik için üç adayı, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla belirler. Birinci oylamada aday belirleme işleminin sonuçlandırılamaması halinde ikinci oylamada üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu aranır. Bu oylamada da aday belirlenemediği takdirde, her bir üyelik için en çok oyu alan iki aday arasında ad çekme usulü ile aday belirleme işlemi tamamlanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Komisyon tarafından belirlenen adaylar arasından, her bir üye için ayrı ayrı gizli oyla seçim yapar. Birinci oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu; bu oylamada seçimin sonuçlandırılamaması halinde, ikinci oylamada üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu aranır. İkinci oylamada da üye seçilemediği takdirde en çok oyu alan iki aday arasında ad çekme usulü ile üye seçimi tamamlanır. Üyeler dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler bir kez daha seçilebilir.”

S

Yüksek yargı organları nelerdir?

Anayasa, kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemek için Anayasa Mahkemesini; temyiz mercii olarak idari yargı alanında Danıştayı, adli yargı alanında Yargıtayı; mahkemeler arasındaki görev ve yetki uyuşmazlıklarını çözmek için Uyuşmazlık Mahkemesini; idarenin mali denetimi alanında görev yapmak üzere Sayıştayı ve seçim uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak üzere Yüksek Seçim Kurulunu öngörmüş bulunmaktadır.

1982 Anayasası ile getirilen askerî mahkemeler ise 2017 değişikliğiyle kaldırılmış bulunmaktadır. Bundan böyle askeri uyuşmazlıklar da genel mahkemelerce görülecektir. Anayasanın 2017 değişikliğiyle getirilen hükmüne göre, “Disiplin mahkeme- leri dışında askerî mahkemeler kurulamaz. Ancak savaş halinde, asker kişilerin görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli askerî mahkemeler kurulabilir.”

S

Adli yargı içinde ilk derece mahkemelerinin yeri nedir?

Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna göre, adli yargı ilk derece mahkemeleri, hukuk ve ceza mahkemeleridir (m.2).

Hukuk mahkemeleri, sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemeleridir (m.4). Belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belli konularla ilgili uyuşmazlıklara bakan mahkemelere özel mahkemeler denir. Örneğin, iş mahkemeleri, kadastro mahkemeleri, tüketici mahkemeleri gibi.

Ceza mahkemeleri, sulh ceza hakimliği, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleridir (m.8).

S

Adli yargı içinde ikinci derece mahkemeleri olan bölge adliye mahkemelerinin yeri nedir?

Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna göre, adli yargı ikinci derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleridir (m.3). Bölge adliye mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur. Bölge adliye mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine, değiştirilmesine veya bu mahkemelerin kaldırılmasına Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca karar verilir (m.25). Hukuk Muhakemeleri Kanunu (m. 341/1) ve Ceza Muhakemesi Kanununa (m.272) göre, ilk derece mahkemelerinden verilen nihaî kararlara karşı istinaf yoluna (bölge adliye mahkemesine) başvurulabilir.

S

Adli yargı içinde üçüncü derece mahkemesi olan Yargıtay'ın yeri nedir?

Adli yargı alanında en üst mahkeme, Yargıtaydır. Yargıtay, adlîye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı nihai kararları ve hükümleri son merci olarak inceleyip karara bağlar. Ayrıca, kanunla belirtilen davalara ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar (AY.m.154/1). Bunun dışında Yargıtay, ülkede adli yargı alanında içtihat birliğini sağlamakla görevli üst mahkemedir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre (m. 361/1), bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre de, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir (m.286). Bölge adliye mahkemelerinin temyiz edilemeyecek (kesin) kararları ise yine bu Kanunlarda sayılmış bulunmaktadır.

Yargıtay üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış adli yargı hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile gizli oyla seçilirler (AY.m.154/2). Yargıtay’ın teşkilâtı, Yargıtay Kanunu ile düzenlenmiştir.

S

İdari yargı nedir?

İdari yargı, idari mercilerin idare hukuku alanındaki faaliyetlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümlenmesini konu alan yargı yoludur. İdarî yargının kapsamına devletin merkez ve taşra teşkilatına mensup organları ile belediyeler gibi kamu kuruluşlarının idare hukuku çerçevesindeki işlem ve eylemlerinden doğan uyuşmazlıkların görülmesi girer.

S

İdari yargı içinde Danıştay'ın yeri nedir?

İdarî yargı ve vergi yargısında temyiz mercii olan Danıştay, Anayasa (m.155) ile görevlendirilmiş bulunan bir yüksek mahkeme, danışma ve inceleme organıdır.

Danıştay, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay Kanunu’nda (m.24) gösterilen alanlarda açılan iptal (örneğin, Cumhurbaşkanı kararları) ve tam yargı davalarını doğrudan doğruya karara bağlar. Danıştay, temyiz mercii olarak da Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mah- kemelerinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46’ncı maddesinde sayılan kararlarını inceleyerek çözümler.

Danıştay İdarî Dava Daireleri Genel Kurulu, idare mahkemelerince verilen ısrar kararlarını ve idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararlarını temyizen inceler. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu da, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararlarını ve vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararlarını temyizen inceler (Danıştay Kanunu, m.38). Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin kanunda sayılan bazı davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, temyiz edilebilir (İYUK, m.46).

Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf idari yargı hâkim ve savcıları ile bu meslekten sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Kurulu; dörtte biri, nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçilir (AY.m.155/3).

S

Sayıştay'ın görevi nelerdir?

Anayasa’nın 160’ıncı maddesinde düzenlenen Sayıştay biri idari, diğeri yargısal olmak üzere iki görevi vardır.

Sayıştay idari görevi, genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına incelemek ve denetlemektir. Sayıştay bu görevini yaparken idari bir organ durumundadır.

Sayıştay’ın yargısal görevi ise, genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleriyle ilgili sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak- tır. Sayıştay’ın bu kararları hakkında ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yoluna başvurabilirler. Bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulamaz. Sayıştay bu görevini yerine getirirken mahkeme statüsündedir.

Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştay kararları arasındaki uyuşmazlıklarda Danıştay kararları esas alınır.

Sayıştay’ın kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri 6085 sayılı Sayıştay Kanunu ile düzenlenmiştir.

S

Anayasa yargısı kavramı nedir?

Geniş anlamda anayasa yargısı, anayasaya uygunluğu sağlamak amacına yönelik her türlü yargı işlemini veya anayasal sorunların yargısal usullerle çözümlenmesi sürecini ifade eder. Dar anlamda anayasa yargısı ise kanunların ve diğer bazı yasama işlemlerinin anayasaya uygunluğunun yargı organları tarafından denetlenmesi anlamına gelir.

S

Anayasaya aykırılığın mahkemeye intikal ettirilmesi hangi yollarla gerçekleşir?

Anayasaya aykırılığın mahkemeye intikal ettirilmesi bakımından soyut norm denetimi, somut norm denetimi ve anayasa şikayeti yöntemleri bulunmaktadır. Bu tercihler de, ayrı ayrı ya da bir arada benimsenebilmektedir. Anayasaya aykırılık iddiası ve denetiminin, herhangi bir dava ile ilgili olmaksızın, yani uyuşmazlık çıkmadan yapıldığı soyut norm denetimi (iptal davası yolu), Avusturya, Almanya, İtalya, Fransa, Türkiye, İspanya, Portekiz, Belçika, Polonya ve Romanya’da uygulanmaktadır. Bir mahkemede görülmekte olan bir uyuşmazlığa uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya uygun olup olmadığı sorununun ortaya çıkması hâlinde yapılan somut norm denetimi (itiraz yolu), aynı zamanda soyut norm denetimine de yer veren Avusturya, İtalya, Portekiz, Türkiye tarafından benimsenmiş olup, ABD’de uygulanan yöntem de budur. Kişilerin anayasal güvenceye sahip hak ve hürriyetlerinin, anayasa ve kanunlarda öngörülen usullerle korunmasını sağlayan, hakları ihlal edilen kişilerce belli şartlar çerçevesinde kullanılabilen ve sadece kanuna karşı değil, genellikle bütün kamusal işlemlere karşı anayasa mahkemesinde açılabilen bir dava olarak anayasa şikayeti, başka bir ifadeyle bireysel başvuru üzerine denetim yöntemi ise başta Almanya olmak üzere, Avusturya, İspanya, Portekiz, Macaristan ve Polonya gibi ülkelerde kabul edilmiştir. Kişisel başvuru 2010 Anayasa değişikliği ile Türkiye’de de kabul edilmiştir.

S

Anayasa Mahkemesinin üyeleri hangi usulle seçilmektedir?

1982 Anayasası’nın ilk düzenlemesinde Anayasa Mahkemesi, on bir asıl ve dört yedek üyeden oluşmakta iken, 2010 değişikliğiyle yedek üyelik kaldırılmış, üye sayısı onyedi olarak belirlenmiş, emeklilik yaşına kadar olan görev süresi on iki yıl olarak kısaltılmış, Mahkemenin yapısı ve üyelerin seçilmesi yönteminde de bazı değişiklikler yapılmıştır. 2017 değişikliği ile de askeri yüksek mahkemelerin kaldırılması ve bu mahkemelerden üye seçilmesine son verilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesinin üye sayısı onbeşe düşürülmüştür. Ancak askeri mahkemelerden seçilen üyelerin görevlerinin sona ereceği tarihe kadar üyeliklerinin devam etmesi öngörülmüştür.

Anayasa’nın 146’ncı maddesine göre:

Anayasa Mahkemesi onbeş üyeden kurulur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.

Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçer.

S

Anayasa Mahkemesi üyesi seçilebilmek için gerekli şartlar nelerdir?

Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırk beş yaşın doldurulmuş olması kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve savcıların adaylık dahil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır.

S

Anayasa Mahkemesinin görevleri nelerdir?

1. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetlemek; Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından incelemek ve denetlemek

2. Bireysel başvuruları karara bağlamak

3. Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlarını görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan (Ceza Mahkemesi) sıfatıyla yargılamak. Cumhurbaşkanını görevi ile ilgili suçların yanı sıra kişisel suçlarından dolayı yargılamak

4. Siyasi partilerin kapatılması davalarına bakmak (AY.m.69/4).

5. Siyasi partilerin mali denetimini yapmak (AY.m.69/3).

6. Milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına veya üyeliklerinin düştüğüne dair TBMM kararlarına karşı açılan iptal davalarına bakmak (AY.m.85).

S

Anayasa Mahkemesi denetimi dışında tutulan normlar nelerdir?

  1. Milletlerarası normlar
  2. Olağanüstü hal Cumhurbaşkanlığı kararnameleri
  3. Parlamento kararları
  4. İnkılap kanunları
S

Anayasa Mahkemesi denetim yollarından soyut norm denetimi nedir?

İptal davası (soyut norm denetimi), belirli organların, kamu otoritelerinin veya kişilerin bir kanunun aleyhine, anayasaya aykırılık davası açması ile yetkili mahkemece yapılan anayasaya uygunluk denetimidir. İptal davasının, genel korunma davası ve organ davası olmak üzere iki türü vardır.Genel korunma davası, belli bir menfaat şartı aranmaksızın, herhangi bir kanunun anayasaya aykırılığı iddiasıyla yetkili kılınan kişi veya organlarca açılabilen bir davadır. Organ davası ise, belirli organ ve kurumlar tarafından, kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlardaki kanunların anayasaya aykırılığı iddiasıyla açılan davadır.

İptal davası, doğrudan doğruya kişilerin menfaatlerinin korumasını değil, anayasaya aykırı normların iptaline imkân hazırlayarak hukuk düzenini bu kurallardan arındırmayı ve anayasanın üstünlüğünü gerçekleştirmeyi amaçlayan bir dava türüdür. Bu nedenle iptal davasının kamusal bir amacı ve niteliği vardır.

S

Anayasa Mahkemesi denetim yollarından somut norm denetimi nedir?

Somut norm denetimi, “bir mahkemede görülmekte olan bir davanın karara bağlanmasının, o davada kullanılacak hukuk normunun anayasaya uygun olup olmamasına bağlı olması hâlinde yapı- lan denetimdir”. Doktrinde bu denetim yolu için “itiraz” veya “def ’i” yolu deyimleri de kullanılmaktadır. Türk anayasa yargısında itiraz yolunun işletilmesi sadece tarafların itirazı ile değil, davayı görmekte olan mahkemenin davaya uygulanacak olan normu Anayasaya aykırı görmesi suretiyle de başlatılabilmektedir.

S

Bireysel başvuru nedir?

Genel olarak bireysel (kişisel) başvuru ya da anayasa şikayeti, kişilerin anayasal güvenceye sahip hak ve hürriyetlerinin, anayasa ve kanunlarda öngörülen usullerle korunmasını sağlayan, hakları ihlal edilen kişilerce belli şartlar çerçevesinde kullanılabilen ve sadece kanuna karşı değil, genellikle bütün kamusal işlemlere karşı anayasa mahkemesinde açılabilen bir davadır. Bireysel başvuru başta Almanya olmak üzere, Avusturya, İspanya, Portekiz, Macaristan ve Polonya gibi ülkelerde uygulanmaktadır. Türkiye’de bireysel başvuru yolu 2010 Anayasa değişikliği ile kabul edilmiştir.

Anayasanın bireysel başvuruyu düzenleyen hükümlerine göre (m.147, f.3-5), “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

Anayasaya göre (geçici m.18), “bireysel başvuruya ilişkin gerekli düzenlemeler iki yıl içinde tamamlanır. Uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel başvurular kabul edilir.” Bireysel başvuruya ilişkin kanuni düzenleme 30.3.2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile yapılmış, uygulama ise 23.9.2012 tarihinden itibaren başlamıştır (6216 sayılı Kanun m.76).

S

Anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı nedir?

Esas denetiminde bir normun içeriği, yani sebebi, amacı ve konusu bakımından anayasa hükümleri ile çatışıp çatışmadığı araştırılır.

Şekil bakımından denetim, kanunların (normların) anayasada belirtilmiş usul, şekil ve yetki kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadıklarının araştırılmasından ibarettir. Anayasamızda ve TBMM İçtüzüğü’nde kanunların kabul edilmesine ilişkin olarak birçok şekil ve usul kuralı vardır. Bu nedenle şekil denetiminin kapsamı aslında çok geniş olmakla birlikte, Anayasa şekil denetimini belli noktalarla sınırlamıştır.

S

Anayasa Mahkemesi kararları kesin ve bağlayıcı mıdır?

Anayasa’nın 153’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, “Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.” Kararların kesinliğinin şeklî ve maddi olmak üzere iki farklı anlamı vardır. Kararların şeklî anlamda kesinliği, o kararlara karşı temyiz, karar düzeltme gibi kanun yollarına başvurulamaması demektir. Kararların maddi anlamda kesinliği ise, o karara konu olan uyuşmazlığın, aynı taraflarca aynı sebebe dayanılarak yeni bir dava konusu yapılamamasını ifade eder. Bununla birlikte, Türk anayasa yargısı sisteminde Anayasa Mahkemesinin red kararlarına “maddi anlamda kesin hüküm” gücü tanınmamıştır. Çünkü, iptal davası yoluyla verilmiş bir red kararından sonra, aynı kanun hakkında itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması mümkündür. Yine itiraz yoluyla iptali reddedilen bir kanuna karşı 10 yıl sonra yeniden itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması imkân dahilindedir.

Anayasa’nın 153’üncü maddesinin altıncı fıkrasına göre, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”