TOPLUMSAL YAŞAMDA AİLE

Roland Robertson

Roland Robertson’a borçlu olduğumuz bir kavram olarak küyerelleşme (glokalleşme) küreselleşme ve yerelleşme kavramlarının kısaltılarak bir araya
getirilmesi ile oluşur.

Kalıp yargı

Kalıp yargılar (stereotipler) başka etnik gruplarla ilgili kafamızda oluşmuş imgelerdir.Bu kalıp yargılar toplumdan topluma değişiklik gösterir.

Sanayi Devrimi sonrası kadının ev dışında düzenli gelir getiren işlerde çalışmaya başlaması ile ailede kadın ve erkeğin ikisinin de gelir getirici iş sahibi olmalarından dolayı otoriteyi paylaşmaları gerekmiş ve daha eşitlikçi bir aile modeli ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra günümüzde çocuk ailesi, adı verilen bir başka model de görülmektedir. Çocuk ailesi, otoritenin çocukta olduğu genellikle tek çocuklu ailelere verilen isimdir. Kentli ailenin yaşadığı değişimin bir başka önemli göstergesi boşanma oranlarında gözlenen belirgin artıştır. Bu artış, uzun vadeli bağlılığa dayalı aile modelinin zayıfladığına işaret eder. Bu durum aynı zamanda tek ebeveynli aileler kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Göç alan ülkelerde gözlenen farklı etnik kimlikten bireylerin ebeveyn olduğu çokdilli aileler de yeni bir aile modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğru vevap D seçeneğidir.

Toplumsallaşma, bireyin içinde bulunduğu toplumun dinamik bir parçası hâline gelme sürecidir. Yeni doğmuş bir bebek ilk önce aile içinde toplumsallaşmaya başlar, daha sonra yakın çevresi, geniş ailesi, mahallesi, akraba ve komşuları, köyü, okulu, kenti ve ulusunun uyumlu bir parçası olabilmesi için gerekli bilgileri, değerleri, alışkanlıkları, tutum ve davranışları edinir. Elbette bu etkileşim tek yönlü değildir. Yani her birey bu süreçten tekdüze ve aynı şekilde etkilenmeyecektir. Her bireyin deneyimleri ve maruz kaldığı davranış kalıpları birbirinden farklı olabileceği için herkes her durumda aynı şekilde davranmamaktadır. Buna bireylerin doğuştan kalıtsal olarak getirdiği öğrenme becerileri arasındaki farklılıklar da eklendiğinde, aynı ailede büyüyen çocukların bile farklı düzeyde ve şekilde toplumsallaşmış olmaları açıklanabilir. Toplumsallaşma elbette çocuklukta gerçekleşip biten bir olgu değildir. Yetişkinin toplumsallaşma süreci ölümüne kadar sürer. Doğru cevap B seçeneğidir.

Göçün aile üzerindeki en önemli etkilerinden biri de kentsel yoksulluktur. Kentsel yoksulluk; gelir yetersizliği dışında, düşük statüye sahip kentsel mekânlarda (gecekondu gibi) yaşama, dışlanma
ve marjinalleşme, barınma, sağlık, eğitim, adalet, istihdam gibi olanaklara erişimde dezavantajlı
konumda olma durumuyla da tanımlanmaktadır. Kent yoksulları, şehirlerin refah düzeyine emekleri yoluyla önemli katkılar sağlasalar da iş ve yaşam koşulları, sağlık ve eğitime erişme imkânları, kent yönetiminde ve resmî kurumlarda temsil edilme oranları bakımından hâlen dezavantajlı bir konumdadırlar. Kent yoksulları, ülkemizin ve dünyanın bazı büyük kentlerinde yetersiz ev, yetersiz su ve temizlik hizmetleri almaktadırlar. Doğru cevap C seçeneğidir.

Eritme kazanı olarak da adlandırılan eritme potası uygulaması, farklı kültürlerin birbirleri ile
girdikleri etkileşimin neticesinde yeni bir kültürün doğuşunu temsil etmektedir. Doğru cevap A seçeneğidir.

Nar (2008) göç travması yaşayan ilköğretim çağındaki çocukların karşılaştıkları eğitimde sorun yaşadıkları alanları şu şekilde sıralamıştır: Uyum, sosyal tabaka ve dil, çalışmak zorunda olmaları, ailelerinin kentlileşme sürecini tamamlamamış olmasından kaynaklanan ilgisizlikleri, ilgilenen annenin ataerkil ailede karar verici pozisyonda olmaması ve ailedeki çocuk sayısından dolayı çocuk başına düşen eğitim harcamalarının azalması. Doğru cevap E seçeneğidir.

Ön yargı; bir bireyin, yalnızca farklı bir grubun üyesi olduğu için başka bir bireye veya bütün olarak bir gruba karşı hatalı ve esnek olmayan genellemeye dayanan bir antipati göstermesidir. Doğru cevap A aseçeneğidir.

Ebeveynler çocuklarının internet kullanımını çok farklı şekillerde düzenler, yönetir ve kısıtlarlar. Bu yöntemlerin arasında
• Birlikte kullanım
• Hissettirmeden yoklayarak kullanmasına izin verme
• İnternetin zararları ya da tehlikeleri hakkında konuşma
• Kısıtlayıcı konuşma (neyin ne zaman ve ne kadar süre serbest olduğuna dair kuralları bildiren konuşma)
• Gözetleme stratejileri (internet arama geçmişini ya da süre kullanımını kontrol etme gibi)
• Teknik kısıtlama (zararlı içerik engelleyici yazılım kullanma) gibi yöntemler en yaygın olanlarıdır.

Pandeminin eşitsizliklerin altını çizerek vurgulaması yeni normalde eşitlik olgusunun hem yukarıdaki
başlıkta anlatılan dijital uçurum ve teknolojiye erişim açısından hem de yüz yüze eğitime erişim açısından tartışılmaya başlanmasını tetiklemiştir. Bu bağlamda ailenin çocuğun eğitimindeki önemi katlanarak artmıştır. Ebeveynlerin teknolojik okuryazarlık seviyesindeki ve yüz yüze eğitimin yokluğunun yarattığı sorunları giderme becerilerindeki farklılıklar önem kazanmıştır.  Çocuklarla birlikte geçirilen zamanın niteliği ile çocukların duygusal durumları ve duygu ve davranışlarını yönetimi arasında olumlu ilişki olduğu öne sürülmektedir. Pandemi döneminde birlikte zaman geçirme süresi artmasına rağmen, çevrim içi oyun platformları kullanımında görülen artış nedeniyle ebeveynle oyun oynanmasında ve sosyalleşmede azalma olmuştur. Bir kez ekrana alışan çocuklar, ekran başında eğitim dışı etkinliklerde daha fazla bulunmaya başlamıştır. Bu da ebeveyn çocuk ilişkilerinde daha fazla problem yaşanmasına yol açmıştır. Doğru cevap D seçeneğidir.