aofsorular.com
SOS310U

Toplumsal Cinsiyet ve Sanat

5. Ünite 21 Soru
S

Toplumsal cinsiyet kodları ne anlama gelir?

Toplumların büyük çoğunluğunda kadınların fiziksel zayıflık, duygusallık, bağımlılık, pasiflik, korunma ve barındırılma ihtiyacı, riskten sakınma gibi özellikleri içeren feminen (kadınsı); erkeklerin ise fiziksel güç, akılcılık, bağımsızlık, aktiflik, barındırma ve koruma becerisi, iktidar olma ve risk alma gibi maskülen (erkeksi) özelliklerle özdeşleştirildiği görülür. Toplum tarafından biyolojik cinsiyet temel alınarak kadına ve erkeğe yakıştırılan ve büyük çoğunluk tarafından doğru kabul edilen bu türden biçilmiş rollere ve davranış belirlenimlerine ‘toplumsal cinsiyet kodları’ diyoruz.

S

20. yüzyıla dek kadın sanatçıların erkek sanatçılardan daha az karşımıza çıkmasının nedenleri nelerdir?

Geçmiş toplumların tarihini incelediğimizde, günümüz toplumlarını gözlemlediğimizde; istisnalar olmakla beraber, genelde toplumsal cinsiyet kodlarının kadınları kamusal alanın dışında bıraktığını görüyoruz. Sanat, sadece üretim aşamasıyla ve ortaya çıkan ürünle değer-lendirilebilecek bir alan değildir. Sanat eserlerini tarih kayıtlarına geçirmek, sanat eserlerine ulaşmak, sanat eğitimi almak, sanat tartışmak, sanat piyasasında yer bulmak bu alanın önem-li bileşenleridir. Bu bileşenlerin neredeyse tamamı kamusal alanda var olmayı gerektirir. 21. yüzyıla dek tarih yazımı, büyük oranda erkeklerin kamusal alanda yaptıklarının bir dökümüdür. Bu dökümün önemli bir kısmını savaşlar, anlaşmalar, siyaset, ticaret gibi kadınların yer almadığı alanlar oluşturur. Toplumsal cinsiyet kodlarının son derece belir-leyici olduğu bu türden bir tarih yazımında, günlük hayatın ve aile yaşamı gibi özel alan-ların kaydı nadiren tutulmuştur. Kadınlar, çocuklar, yoksullar, köleler, azınlıklar gibi eko-nomik ve siyasi anlamda güç ve karar mekanizmalarına dâhil olamayan sınıf ve gruplar; yazılmaya değer bulunmayanların dünyasına aittir. İktidarın merkezinde yer alamamış olanların ve kamusal alanın dışındaki alanların öyküsü, pek çok temel kavramın sorgulan-dığı dönem olan 20. yüzyıldan itibaren, tarih yazımında yerini almaya başlar.

S

Norm nedir?

Normlar, belli değerlere dayalı olarak geliştirilen kurallar ve insanların belirli durumlarda nasıl davranmaları gerektiği konusunda yaptırımı olan beklentilerdir. 

S

Toplumsal cinsiyet kodlarını üretme, biçimlendirme, pekiştirme ve yaymada etkili unsurlar nelerdir?

İnsanlık tarihini sınıf mücadelesi ve iktidar ilişkileri üzerinden okumak mümkündür. Irk, etnik köken, cinsiyet, inanış biçimleri gibi unsurların; insanlar arasında ayrımcılık konusu olduğunu tarihte ve günümüzde gözlemlemekteyiz. Düşünce sistemleri, sanat üretimi, bilimsel çalışmalar ve benzeri bütün insan etkinlikleri; bahsettiğimiz diğer unsurların yanı sıra; biyolojik ve toplumsal cinsiyet algısıyla bağlantılı olarak ekonomi temelli iktidar ve güç ilişkileri ekseninde biçimlenir. Edebiyat başta olmak üzere sanat, hukuk, eğitim gibi alanlarda kullanılan dil; güç ilişkilerini yeniden üretir. Dil, toplumsal cinsiyet kodlarının öncelikle ve en güçlü olarak var edildiği ve aktarıldığı alandır. Görsel sanatların sözcükler kadar güçlü olabilen imgeler üzerinden işleyen dili; toplumsal cinsiyet kodlarını üretme, pekiştirme ve yaymada etkili olmuştur; olmaya devam etmektedir.

S

Feminist hareket nedir?

Feminist Hareket; kadın-erkek arasındaki ilişkiyi aile, eğitim, iş dünyası, siyasi hayat, kültür ve tarih bağlamında sorgulayan ve kadın-erkek arasındaki iktidar ilişkisini değiştirmeyi amaçlayan siyasi bir harekettir.

S

Queer Hareketi nedir?

Queer Hareketi cinsel kimliklerin kadın ve erkek olmak üzere ikili bir kategoride değerlendirilemeyeceğini, cinsiyetin sabit bir kimlik olmadığını savunur ve toplum eleştirisini ikili cinsiyet kimliği üzerinden yaptığı için Feminist Hareket’i eleştirir.

S

Queer sanatı açıklayınız.

İngilizcede ‘tuhaf, acayip’ anlamına gelen ‘queer’ sözcüğü, önceleri toplumun cinsiyet kodlarının dışında kalan kişiler için kullanılan dışlayıcı bir ifade biçimi iken; zaman içinde bu cinsiyet kodlarını sorgulayan hareketin genel adı olmuştur. Queer Hareketi, cinsel kimlikler de içinde olmak üzere, genel anlamda kimlik olgusunun sabit bir durum olmadığını, sürekli olarak yeniden inşa edildiğini vurgular. Queer Sanat, cinsel kimliklerin toplumsal ve kültürel normların etkisiyle şekillendiğini öne süren Queer Teori’nin başlattığı hareketin sanat alanındaki yansımalarıdır. Queer Sanat;normlara uymayan cinsel kimliklerin ötekileştirildiği, şiddete uğradığı, kamusal alandan dışlandığı bir ortamın eleştirisini sanat aracılığıyla yapar.

S

Toplumsal cinsiyet nedir, tanımlayınız.

Toplumsal cinsiyet; cinsiyetlere toplum tarafından yüklenen fiziksel, duygusal, düşünsel ve davranışsal karakterlerin tümüdür.

S

Toplumsal cinsiyet kodlarının en açık okunduğu alan neresidir?

Toplumsal cinsiyet kodlarının en açık okunduğu alan; kişinin beslenme, barınma, gü-venlik gibi fiziksel temel ihtiyaçları ile aidiyet, kabul görme, başarı elde etme gibi toplumsal ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik etkinliklerini sürdürdüğü gündelik yaşamdır.

S

Paradigma nedir?

Paradigma, herhangi bir alan için geçerli varsayım, kural ve uygulamaların; o alana ait kavrama biçimi ve yaklaşımların tamamıdır. Olaylara ve olgulara bakma biçimimizdir. Bir paradigma mevcut durumu açıklamakta yetersiz kaldığında, paradigmayı oluşturan kavramsal çerçeveleri ve varsayımları yeniden değerlendirmek; bazen de paradigmayı değiştirmek gerekir.

S

Biyolojik cinsiyet ile toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkiyi açıklayınız.

Biyolojik cinsiyet ile toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkiyi iki yönden ele almak mümkündür: Bunlardan ilki, biyolojik cinsiyete göre belirlenen toplumsal cinsiyet kodlarının bir cinsi diğerlerinden daha değerli kılıp kılmadığı tartışmasıdır. İkincisi ise, cinsiyet kim-liklerinin ve tanımlarının sabit olduğunu reddeden veya biyolojik cinsiyetiyle uyumlu olmayan bir cinsel kimliğe sahip kişilerin (kadın gibi hisseden erkekler, erkek gibi hisseden kadınlar veya çift cinsiyetliler) toplumsal cinsiyet kodlarındaki yeridir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; 20. yüzyılın Batılı toplumsal dinamikleri tarafından üretilmiş ‘toplumsal cinsiyet (gender)’ kavramını, geçmiş uygarlıklara ve günümüzün Batılı olmayan toplumlarına uyarlamanın ne kadar mümkün olduğudur.

S

Sanat tarihini toplumsal cinsiyet açısından inceleyen araştırmacıların vardıkları genel sonuçlar nelerdir?

Sanat tarihini toplumsal cinsiyet açısından inceleyen araştırmacıların vardıkları genel sonuçlar şöyledir:

  1. Sanatta ve sanat tarihinde eril değer sistemi (erkek bakış açısı) baskındır. Bu yüz-den kadınların varlığı, tecrübeleri ve oynadıkları roller ya görmezden gelinmiş ya da yanlış veya eksik yorumlanmıştır.
  2. Baskın olan eril değer sistemi, sanat eserlerindeki kadın figürünü cinsel kimliği ve ona atfedilen roller üzerinden sunar. Özellikle Orta Çağ Sanatı’nda kadın imgesi, birbirine zıt iki temanın prototipi olarak karşımıza çıkar: bir yanda baştan çıkarıcı ve düşük ahlaki özelliklere sahip tehlikeli bir figür, öte yanda şefkatli anne ve sadık eş. Baskın sistem, kadını bu roller dışında düşünmeye izin vermez.
  3. Baskın olan eril değer sisteminin, ‘sanatsal başarı’ hakkında ürettiği söylem; dış koşullardan bağımsız bir ‘büyük sanatçı’ miti yaratmıştır. Bu mitin profilini çizdiği ‘büyük sanatçılar’ (aralarında kadın yoktur), dehaları ve yetenekleri ile toplumsal koşulların belirleyiciliğini alt etmişlerdir. Bu anlayış, kadın sanatçıların toplumsal koşulları aşacak denli büyük bir deha ve yetenek gösteremedikleri için sanat tari-hinde yer bulamadıkları iddiasına zemin hazırlamıştır.
S

Günümüzde sanat eseri olarak incelenen ancak üretim koşulları ve süreci göz önünde bulundurulduğunda zanaat kapsamında değerlendirilebilen geçmiş dönemlere ait eserlere örnek veriniz.

Günümüzde sanat eseri olarak incelenen geçmiş dönemlere ait pek çok eser, üretim koşulları ve süreci göz önünde bulundurul-duğunda zanaat kapsamında değerlendirilebilir. Benzerleri binlerce kez yapılmış Antik Yunan seramikleri, Antik Yunan heykel örneklerinin kopyası olan Roma heykelleri; Orta Çağ’da anonim kişiler tarafından üretilmiş dini içerikli elyazmaları, duvar resimleri, vit-raylar; birbirini tekrar eden ve eseri üretenin kişisel tercihlerinden bağımsız şekillenen eserlerdir. Genelde bu eserler tek bir kişinin elinden çıkmaz, bir atölye çalışmasının ürünü olurdu. Bizans, Rönesans, Barok gibi sanat tarihine konu olmuş önemli dönem ve akımla-rın günümüze gelebilmiş resim ve heykelleri büyük oranda sipariş üzerine üretilmişti. Bu dönemleri ayırmaya yarayan çok belirgin üslup ve işçilik özellikleri vardır. Sanatçılar bu özellikleri neredeyse birebir uygulayarak aslında zanaatın tanımına giren bir üretim yap-maktaydılar. Biz eski uygarlıkların sanat eserlerini değerlendirirken; amaçları sanat olma-sa bile teknikteki mükemmellik, kültüre özgülük, arkasında bir fikir barındırması, biçim-sel özellikleri; belli bir ekol, gelenek veya atölyenin kendi içinde farklılaşan nadir örnekleri olmaları türünden nitelikleri göz önünde bulundurup onları sanat olarak kabul ediyoruz.

S

İnsanlık tarihinin hangi dönem,nde yerleşik yaşama geçilmeye ve toplumsal cinsiyet rolleri ayrılmaya başlanmıştır?

İnsanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen Neolitik Dönem’de M.Ö. 10.000’den başlayarak insan topluluklarının Mezopotamya, Nil, İndus, Sarı Nehir gibi su kaynakları civarında yerleşik hayata geçtiği ve üretim ilişkileri ekseninde ilk sınıflı top-lumların belirmeye başladığı düşünülmektedir. Yerleşik hayata geçiş, insanlar ve insan top-lulukları arasındaki ilişkileri dönüştürmüş; toplumsal cinsiyet rolleri ayrılmaya başlamıştır.

S

İnsanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen Neolitik Dönem’de toplumsal cinsiyet rollernin ayrılmaya başladığına dair işaret veren buluntular hangileridir?

Neolitik Dönem’in buluntuları; genellikle çıplak olarak ve bedeninin kadın özellikleri vurgulanmış biçimde taştan veya pişmiş topraktan yapılma kadın heykelcikleridir. Benzerlerine Asya ve Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde rastlanmış olan bu kadın heykelciklerinin kimi otururken, kimisi de yatar veya çömelmiş vaziyette doğum yaparken tasvir edilmiştir. Fiziksel olarak oldukça güçlü görünen bu kadınların bazıları manevi güçleri de olduğunu vurgular biçimde, yanlarında yer alan leopar benzeri hayvanların üzerine ellerini koymuş, onlara hükmetmektedirler. Anadolu’da bu türden pek çok buluntu arasında en bilineni, Çatalhöyük kazı alanında ele geçirilmiş Ana Tanrıça heykelciğidir ve M.Ö. 6. binlere tarihlenir.

S

Kült nedir?

Kült; bir inanç sistemini oluşturan figür, anlatı, motif ve tapım törenlerinin tamamıdır. Örneğin Ana Tanrıça Kybele kültü; kendisine tapınılan Kybele, Kybele’nin öyküsü, Kybele heykelleri, Kybele onuruna düzenlenen törenler ve bu törenleri düzenleyenlerin tamamını içine alır.

S

İdol nedir?

İdol, genellikle yassı forma sahip küçük boyutlu tanrı ya da tanrıça heykelciklerine verilen addır.

S

Antik Yunan uygarlığının yerel ögelerle sentezlenerek temelini attığı Roma uygarlığında kadının konumu nasıldı?

Antik Yunan uygarlığının yerel ögelerle sentezlenerek temelini attığı ve en güçlü dö-nemine M.Ö. 2.-M.S. 2. yüzyıllar arasında ulaşan Roma uygarlığında ise kadının konumu, Yunan toplumundan farklı değildi. Roma’da yaşam, erkeğin otoritesi etrafında şekillen-mekteydi. Kadınlar önce babalarının, sonra erkek kardeşlerinin ve kocalarının idaresinde yaşamışlardır. Elbette ki bu sınırlar ne kadar kapalı olursa olsun bütün toplumlarda gün-lük hayat pratikleri içinde esnetilmekte, kuralları zorlayan pek çok örnek yaşanmaktadır. Ancak genel durum hiyerarşik olarak kadının erkeğin daha altında bulunduğunu göster-mektedir. Önceki uygarlıklarda olduğu gibi; kadın ve erkek, toplumsal cinsiyet açısından tanımlı rollerde karşımıza çıkmakla beraber; tanrı ve tanrıçalarda cisimleşen dişi ve eril nitelikler bu hiyerarşiye çok fazla tabi değildir.

S

Bani kimdir?

Bani, mimari yapıların inşasında ve sanat eserlerinin üretiminde maddi destek veren kişidir.

S

Natürmort ne anlama gelmektedir?

Fransızca ‘ölüdoğa’ anlamına gelen ‘natürmort’, meyve ve çiçeklerle cansız nesnelerden oluşan kompozisyonların resmidir. Örnekleri çok erken dönemlerden beri görülmekle birlikte, Avrupa resminde 17. yüzyılda yaygınlaşır.

S

İkinci Kuşak Feminist Hareket'te yer alan sanatçılara örnek veriniz.

İkinci Kuşak Feminist Hareket, daha bireysel üretimlerde bulunmakta ve toplumsal yapının ve kodların kültürel çözümlemelerine yoğunlaşmaktadır. Toplumsal cinsiyet kodlarını kendi bedenleri üzerinden sorgulayan Cindy Sherman, Marina Abramović, Tracey Emin; din ve ırk üzerinden sorgulayan Shirin Neshat, Kara Walker ile kadın bedeninin temsili üzerinden sorgulayan Gerilla Kızlar (Guerrilla Girls) gibi sanatçılar bu grupta yer alırlar.