Göç, Kentleşme ve Toplumsal Cinsiyet
Uluslararası göçün en yoğun gerçekleştiği ülkeler nelerdir?
Uluslararası göçün en yoğun gerçekleştiği ülkeler, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika ülkeleridir.
Göç olgusunun daha yoğun bir şekilde gündemde yer almasını sağlayan nedenler nelerdir?
Savaşlar ve iç çatışmalar, çeşitli siyasal baskılar, ülkeler arası ekonomik ve sosyal refah düzeyi
arasındaki açık uçurum gibi nedenler, göç olgusunun daha yoğun bir şekilde gündemde
yer almasını sağlamaktadır.
Göç nedir?
Göç, en temelde insanların bulundukları mekandan, ekonomik, siyasal ve kültürel sebepler ile başka mekana gitmesi durumudur.
Uluslararası Göç Organizasyonu tarafından hazırlanan sözlükteki göç tanımına dahil olan kişiler kimlerdir?
Uluslararası Göç Organizasyonuna göre mülteciler, yerinden edilmiş kişiler, yerinden çıkarılmış kişiler ve ekonomik göçmenler bu tanıma dahildir.
Göç tipleri nelerdir?
Göç tipleri; iç göç-dış göç, daimi göç- geçici göç, düzenli göç-düzensiz göç, gönüllü göç-zorunlu göç olarak oluşturulmaktadır.
İç göç-Dış göç nedir?
İç göç (internal migration), bireylerin yeni bir ikamete sahip olmak amacıyla ülkenin içindeki bir bölgeden, başka bir bölgesine göç etmesini ifade eder. Dış göç (international migration) ise, kişilerin geçici ya da daimi olarak başka bir ülkeye yerleşmek amacıyla gerçekleştirdiği, ulusal sınırın aşılmasıyla meydana gelen göç tipidir.
Düzenli Göç-Düzensiz Göç nedir?
Düzenli göç (regular migration), tanınmış, yasal yollar çerçevesinde gerçekleşen göç biçimidir. Düzensiz göç (irregular migration) ise, göçün başladığı ülke ile aracı ve alıcı ülkelerin düzenleme ve normları dışında gerçekleşen göç hareketleri olarak tanımlanmaktadır.
Gönüllü Göç-Zorunlu Göç nedir?
Gönüllü göç, kişinin kendi hür iradesi ile ekonomik eksenli olarak gerçekleştirdiği göç biçimidir. Zorunlu göç yani zorla göç ise, doğal ya da insan yapımı nedenlerden kaynaklanan
ve kişinin yaşamına ve refahına yönelik bir tehdit oluşturan durumların neden olduğu
mecburi yer değiştirmeyi ifade eder.
Zorunlu göçün bir diğer şekli olan insan ticareti ne demektir?
İnsan ticareti, kişinin iradesi dışında zorla kuvvet kullanma tehdidiyle ya da kişilerin açık bir şekilde istismar edilerek kazanç ve çıkar amaçlı olarak bir yerden bir yere taşınmasını ifade etmektedir.
Göçün nedenini açıklamaya çalışan teorilerden en çok bilinen teori hangisidir?
Literatürde göçün nedenini açıklamaya çalışan teorilerden en çok bilineni itme-çekme
teorisidir.
Everett Lee'nin göçün nedenlerini açıklamaya çalıştığı teorisinde yer alan dört temel faktör nelerdir?
Everett Lee göçün nedenlerini açıklamaya çalıştığı teorisinde dört temel faktöre odaklanmıştır: Kaynak mekan ile ilgili faktörler, hedef mekan ile ilgili faktörler, engeller ve bireysel faktörler.
Petersen'in göçün nedenlerini açıkladığı beş göç tipi nelerdir?
Göçün nedenlerini Petersen beş göç tipi ile açıklar:
İlkel göçler: Doğa ve çevreden kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle gerçekleşen
göçtür. Petersen ilkel göçü, kuraklık, kötü hava şartları gibi nedenlerden kaynaklı
toplu göçleri tanımlamak için kullanmaktadır.
Zoraki göçler: Muhtemel göçmenlerin, göç süreci ile ilgili herhangi bir tasarrufu
olmadan göç gerçekleşiyor ise bu zoraki göç olarak tanımlanmaktadır.
Yönlendirilen göçler: Siyasal ve sosyal ortamdaki çeşitli zorlayıcı unsurlara rağmen
göç edip etmeme konusunda inisiyatif var ise bu yönlendirilen göç olarak tanımlanmaktadır.
Serbest göç: Kişinin kendi iradesi ile gerçekleştirdiği göçtür. Yukarıdaki nedenlerden
üçü de toplu göçlere neden olurken, bu kategori ise bireysel göçü açıklamaktadır.
Kitlesel göç: Teknoloji ve ulaşımda yaşanan gelişmeler sonrasında, göçün kolektif
hale gelmesidir. İradi bir göç sonrasında göç edilen yerdeki memnuniyet ve bunun
yayılması sonrasında gerçekleşen göçtür.
Göçün kadın üzerindeki olumlu etkiler nelerdir?
• Göç, kadınların özgürleşmesine katkıda bulunmaktadır. Güçlük ve zorluklarına rağmen göç, kadınlara yeni fırsatlar ve finansal bağımsızlık sağlar. Göç sonrasında elde edilen gelir ile kadının evindeki ve toplumdaki saygınlığı artar. Özellikle eğitim düzeyi düşük kadınların, istihdama katılması, kendi geliri olması gibi nedenlerle kadının statüsü yükselmektedir. Benzer şekilde kadının istihdama katılımı ile geliri yükselmekte ve mülk edinebilmektedir.
• Göç sonrasında kadınların sosyal hak ve yaşam koşulları iyileşmektedir. Özellikle, refah devleti uygulamaları ile öne çıkan ülkelerde göçmen kadınların birçok sosyal hakka sahip olması geldikleri ülkeye göre daha müreffeh hayat sürmelerini mümkün kılmaktadır.
• Kadınlar erkeklere göre gündelik yaşamda daha fazla dışlanma ile karşılaşmaktadır. Bu dışlanma tecrübesi nedeniyle göçmen kadınlar, erkek göçmenlere kıyasla, göç sonrasında karşılaşılan dışlanma ile daha rahat bir şekilde baş etmektedir.
• Özellikle uluslararası göç sonrasında dil öğrenen kadın, kurduğu bağlar ve ilişkiler ile yeni bir sosyal ortama dahil olabilmekte ve daha rahat sosyalleşmektedir. Ancak göç sonrasında, hedef ülkenin dilini öğrenemeyen kadınların ise sosyalleşme imkanları kısıtlanmaktadır.
• Erkeklere oranla, kadın göçmenler geride kalan yakınlarına maddi destek sağlamakta daha etkilidirler. Bu ise onların statüsünü olumlu etkilemekte, aile ve çevresinde saygınlıklarını arttırmakta, buna ilaveten, ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır.
Göçün kadınlar üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
• Özellikle yalnız göç eden kadınların güvencesiz ve tehlikeli iş sektöründe çalışma riski vardır. Kadınların özellikle vasıfsız işlerde, ağır çalışma koşullarında düşük ücretle çalışması ve sektördeki teknolojik gelişmeler sonrasında işsiz kalma riski de bulunmaktadır.
• Özellikle yasal olmayan yollarla göç eden kadınların sömürü ve istismara maruz kalma riski yüksektir.
• Özellikle iş hayatına dahil olmayan ve dil öğrenemeyen göçmen kadınların sosyal hayatları sınırlanmaktadır.
• Göçmen kadınların toplumla entegrasyonu erkeklere göre daha güçtür. Çünkü, ailevi sorumluluklar, finansal zorluklar ve istihdam biçimleri nedeniyle göç edilen toplum ile bütünleşmede sorun yaşamaktadırlar.
• Kadın göçmenlerin istihdam alanları, çoğunlukla ev işleri ve eğlence sektörü ile ilgili olduğundan ve kariyer ve beceri elde etme imkanı olmadığından göçmen kadınlarda vasıfsızlaşma görülebilmektedir.
• Çoğu kadın göçmen ev ve bakım işlerinde çalıştığından ve bu mekanlarda tüm gün yaşadığından dolayı, diğer hemşehrileri ile ilişki ve ağlar kurma imkanları sınırlanmaktadır. Bundan dolayı da hakları konusunda çok az bilgiye sahip olmakta ve sosyal destekten yararlanamamaktadır.
• İş yasası ve sosyal koruması olmayan işlerde erkeklere kıyasla daha çok kadın çalışmaktadır. Kadın göçmenler, hakları konusunda daha az bilgi sahibidir ve hakkını talep etme konusunda otoritelerden çekinmektedirler.
• Kadınlar, daha çok yoksulluğu aşmak için göç etmektedirler, ancak gittikleri yerde sözleşmesiz çalıştıklarından ve yasal problemleri olduğundan daha az ücret almaktadır ve dolayısıyla göç süresi uzamaktadır.
Kentleşme nedir?
Kentleşme, istihdam ve üretimin tarımsal ve kırsal faaliyetlerden uzaklaşıp, endüstri ve hizmet sektörüne dönüşme sürecidir.
Kent nedir?
Kent, kırsal alandan farklı olarak, üretim ve istihdamın tarım ve hayvancılığa dayanmadığı; toplumsal ilişkiler, kültürel alanlar ve nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu mekanlar olarak tanımlanabilir.
Gecekondulaşma nedir?
Kente yoğun göç sonrasında kentin çeperlerinde enformel olarak başlayan yapılaşma süreci gecekondulaşma olarak tanımlanır.
Kentsel yoksulluk nedir?
Kentsel yoksulluk; gelir yetersizliği dışında, düşük statüye sahip kentsel mekânlarda yaşama, dışlanma ve marjinalleşme, barınma, sağlık, eğitim, adalet, istihdam vb. olanaklara erişimde
dezavantajlı konumda olma durumuyla tanımlanmaktadır.
Lee, teorisinde göçün belirleyicisi olarak hangi nedenlere odaklanmaktadır?
Lee, teorisinde göçün belirleyicisi olarak kişisel (mikro) ve kişisel olmayan (makro)
nedenlere odaklanır.
Mülteci nedir?
Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşme’nin 1A (2) maddesinde yapılan 1967 yılındaki değişiklik ile mülteci ırkı, dini, tabiiyeti, belirli bir sosyal gruba mensubiyeti ve siyasi görüşleri yüzünden haklı bir zulüm korkusu nedeniyle vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve söz konusu korku yüzünden, ilgili ülkenin korumasından yararlanmak istemeyen kişi olarak tanımlanmıştır.