aofsorular.com
SOS310U

Toplumsal Cinsiyet ve Beden

3. Ünite 20 Soru
S

Biyolojik cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarını açıklayınız?

Biyolojik cinsiyet kavramı, kadın ve erkek bedenlerine ilişkin bu biyolojik nitelikleri işaret etmektedir. Kadın ve erkek bedenlerinin farklı biyolojik nitelikleri, onların biyolojik bedensel cinsiyetlerine ilişkin farklılıklarının bir göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır. Toplumsal cinsiyet kavramı ise kadın ile erkeklerin, toplumsal farklılıklarını gündeme getirmekte ve toplumda farklı roller, haklar ve görevler aldıklarına işaret eden bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

S

Toplumsal cinsiyet ve cinsiyet rolleri kavramının şekillenmesinde etkili olan görüşler nelerdir?

Toplumsal cinsiyet ve cinsiyet rolleri kavramının şekillenmesinde etkili olan görüşler;

  • Antropolojik görüş
  • Biyolojik Determinist (Biyolojik Belirlenimcilik) görüş
S

Toplumsal cinsiyet ve cinsiyet rolleri kavramının şekillenmesinde etkili olan ikinci görüş sosyal/kültürel faktörleri ön plana çıkaran Antropolojik görüşü açıklayınız?

Kadın ve erkeğe ait cinsiyet rolleri ile hak ve sorumlulukların tahsis edilmesinde, içinde yaşanılan toplumun sosyal ve kültürel özelliklerinin belirleyici olduğunun altını çizmektedir. Bu görüş çerçevesinde kadın ile erkeğin toplumsal cinsiyet rollerinin, kültür tarafından belirlendiği öne sürülüp, buna kanıt olarak da erkeklerin çocuk bakıp kadınların avcılık yaptığı ya da her iki cinsiyetin her temel rolleri birlikte üstlendiği topluluklar (ilkel kabileler) olarak verilmektedir

S

Toplumsal cinsiyet ve cinsiyet rolleri kavramının şekillenmesinde etkili olan Biyolojik Determinist (Biyolojik Belirlenimcilik) görüşü açıklayınız?

Biyolojik faktörü referans alan biyolojik determinist görüş çerçevesinde erkek bedenlerinin fiziksel açıdan güçlü, dayanıklı, aktif, mental açıdan ise rasyonel/akılcı, bağımsız, girişimci, rekabetçi, vb. gibi genel niteliklere sahip olduğu kabul edilmiştir. Kadın bedenlerinin ise fiziksel açıdan güçsüz, dayanıksız, yavaş, mental açıdan ise duygusal, bağımlı, çekingen vb. gibi genel niteliklere sahip olduğu kabul edilmiştir. Belirtilen bu niteliklerin özellikle biyolojik kökenli olduğunu vurgulayan bu görüşe göre, kadın ile erkeklerin toplumsal rolleri ve rollerle bağlantılı sorumluluklarının biçimlendirilmesinde, onların biyolojik bedenlerinin bu nitelikleri referans alınmıştır. Erkek bedenlerinin fiziksel ve mental açıdan güçlü olduğu kabullenmesi, onların bu nitelikleriyle, toplumsal yaşamın ekonomi, siyaset vb. gibi temel alanlarında da rol alabilecekleri ve çeşitli iş/meslekleri yerine getirebilecekleri kabullenmesini getirmiştir. Dolayısıyla erkek bedenlerinin toplumsal cinsiyetlerine uygun rollerin başlıcaları kamusal alanı işaret etmiştir. Bu niteliklere uygun olduğu düşünülen kamusal alana ait roller, davranışlar ve işler/ meslekler de toplumsal cinsiyetlendirilmiş erkek cinsiyeti için öngörülmüştür. Kadın bedenlerinin ise fiziksel ve mental açıdan güçsüz ve istenilen niteliklere yeterince sahip olmadığı kabullenmesi, ilk elde kadının kamusal alanda var olma olasılığını neredeyse yok etmiştir. Kadın bedenlerinin toplumsal cinsiyetlendirilmesinde, bedenlerinin biyolojik nitelikleri referans alınarak bedensel kapasitelerine uygun düşen ev içi alana özgü toplumsal roller tanımlanmıştır. Kadın bedeninin biyolojik niteliklerinin temelinde doğurganlık olması, bedenin toplumsal cinsiyetine ilişkin rollerine annelik, (besleme/ büyütme) ve onlara eşlik eden ev kadınlığı olarak yansımıştır. Bu nitelikler ile bağlantılı ev içi roller, davranışlar ve bunları işaret eden işler de toplumsal cinsiyetlendirilmiş kadın bedenlerine atfedilmişti

S

Kartezyen bakışın tanımlaması içinde, canlı/biyolojik özellikleri ön planda olan (biyolojik) beden, Klasik Sosyolojinin doğa / toplum ikiliği içinde de, doğal alana ait olarak düşünülmüştür. Bunun bir sonucu olarak da Klasik Sosyoloji içinde bedene ilişkin bir boşluk ortaya çıkmıştır. Bu boşluğun oluşma nedenleri nelerdir?

Bunun dört temel nedeni vardır: İlki, Sosyolojinin bir toplumsal sistem olarak endüstri toplumlarının heterojenliği, işlevleri, sanayileşme, kentleşme, toplumsal değişme, vb. gibi toplumsal bazlı alan ve sorunlar üzerinde odaklanmasıdır. İkinci neden, Sosyolojinin toplumsal düzen, toplumsal kontrol, suç, yabancılaşma ve anomi gibi toplumsal sorunların nedenini araştıran alanlara yönelmesidir. Üçüncü neden, toplumun gerisinde kalan bireyin, en önemli potansiyeli olarak akıl sahipliğinin önemsenmesi ve akıl ile bilinç sahipliği temelinde değerlendirilmesidir. Son neden de bir tür sonuç olarak beden yerine rasyonel, örgütleyici aklın, toplumsal alanları yeniden organize etme ve yapılandırmada etkili olduğu anlayışının egemenliğidir

S

Durkheim’ın kuramındaki ‘homo dublex’ kavramını açıklayınız?

Durkheim’ın kuramındaki ‘homo dublex’ kavramı, beden’in konumunu göstermek açısından yararlıdır. ‘Homo dublex’in içeriğine bakıldığında iki tür beden ile karşılaşılır: İlki, bedensel arzuların, dürtülerin egemen olduğu egoistik, bireysel bedendir. Diğeri ise toplumsal kategoriler ve duygular temelinde gelişen bedendir. Toplum içindeki olgunlaşma sürecinde, ‘homo dublex’in egoistik görünümü, toplumsal ve moral karakteristiklere göre ikincilleşir. Diğer bir değişle ‘bireysel beden’, ‘toplumsal beden’e dönüşür. Bu kavramsallaştırmanın, sosyoloji için sonrasında toplumsallaşma kavramının açıklanması için son derece önemli bir temel sağladığını söyleyebiliriz.

S

Mauss’a göre beden tekniklerinin karakteristikleri nelerdir?

Mauss’a göre beden tekniklerinin üç önemli karakteristiği vardır: İlki adının da gösterdiği üzere, spesifik beden hareketleri ya da şekilleri aracılığıyla oluşturulduklarından teknik bir görünüme sahiptirler. İkincisi, eğitim ve yetiştirme araçları yardımıyla kazanılıp öğrenildiklerinden gelenekseldirler. Son olarak da kesin bir amaca ya da işleve hizmet etme anlamında oldukça da verimlidirler.

S

Günümüz düşünce alanları için, bedenin toplumsalla ilişkisini görme ve analiz etme çerçevesinde etkili olan kuramlar nelerdir?

Görüldüğü üzere, günümüz düşünce alanları için, bedenin toplumsalla ilişkisini görme ve analiz etme çerçevesinde günümüz düşünce alanları için, bedenin toplumsalla ilişkisini görme ve analiz etme çerçevesinde, Klasik Sosyoloji kuramcılarının önemli katkılar sağladığı kabul edilmelidir. Antropolojinin kültür bağlamında bedeni ön plana çıkarmasının, Fenomenolojinin Kartezyen düşüncenin eleştirisinde bedenden hareket etmesi sonrası ise çağımız düşünürlerinin kuramlarında, bedeni temel bir kavram olarak ele almalarının, bedenin ‘görünürlüğe’ ulaşmasında ve toplumsal niteliğinin, biyolojik niteliğinin önüne geçmesinde oldukça etkili olmuştur.

S

Bedenin toplumsal yönüne dikkat çeken düşünürlerden biri olan N. Elias, Batı toplumlarının uygarlaşma sürecini analiz etmiş ve bedenin uygarlaşması ile rasyonelleşmesi üzerine yaptığı çalışmaların amacı nedir?

Bedenin toplumsal yönüne dikkat çeken düşünürlerden biri olan N. Elias, Batı toplumlarının uygarlaşma sürecini analiz etmiş ve bedenin uygarlaşması ile rasyonelleşmesi üzerine odaklanmıştır. Elias’ın temel amacı, toplumun ve kişiler arası etkileşimlerin bedeni şekillendirdiğini, bedensel alışkanlıkları, beden tekniklerini ve dolayısıyla da bedenin dış görünümünü değiştirdiğini göstermektir. İnsanın toplumsal / kültürel özelliklerinin, doğal / biyolojik özellikleriyle bağlantılı olduğunu düşünen Elias’a göre, toplumsal olan ile biyolojik olan bir aradadır ve insan bedeni de bunun en iyi örneklerinden biridir. Bedeni hem tamamlanmamış biyolojik bir süreç hem de devam eden toplumsal bir süreç olarak ele alan Elias’a göre uygarlaşma süreci, insan bedeni üzerinde oldukça etkilidir. Bedenlerin uygarlaşması da toplumların uygarlaşması gibi başı sonu olmayan bir süreçtir. Bedenler de bireyler arası etkileşimlerin, toplumsal olguların yoğun olduğu toplumsal ortamlarda bulunurlar ve adı geçen uygarlaşma sürecine maruz kalırlar. 

S

Bedeni gerçekten de ‘toplumsal’ olarak ele alan ve hatta bir ‘Beden Sosyolojisi’ geliştirilmesinin temellerini atan B. S. Turner’a göre beden nedir?

Bedeni gerçekten de ‘toplumsal’ olarak ele alan ve hatta bir ‘Beden Sosyolojisi’ geliştirilmesinin temellerini atan B. S. Turner’a göre ise gündelik yaşamın çözümlenmesi için bedenin çözümlenmesi gereklidir. Bedeni doğa ile kültürün kesişme noktası olarak alıp, bu yolla bedenin hem fiziki hem de toplumsal niteliğini vurgulayan Turner’a göre beden, yorumlama ve temsiliyetlerin dış yüzeyi, yapı ve düzenlemelerin de iç çerçevesidir.

S

Turner’a göre temelleri atılan bir Beden Sosyolojisi’nin nitelikleri nelerdir?

Turner’a göre temelleri atılan bir Beden Sosyolojisi’nin dört önemli niteliği vardır: Bunlardan ilki bedenin doğa ile kültürün kesişme noktası olarak ele alınmasıdır. Bu nitelik, bedenin hem fiziki hem de toplumsal yönünü ortaya çıkaracaktır. Bu doğrultuda ikinci nitelik, iç ve dış beden ayrımı temelinde, Foucault’yu da referans alarak, nüfus ve bireylerin bedensel ayrımını yapmak ve bedenler üzerindeki düzenleme, kontrol etme ve otorite kurma mekanizmalarını dikkate almaktır. Beden üzerinden hareketle cinsiyet kimliği ve cinsiyet temelli ayrımların dikkate alınması üçüncü önemli niteliktir. Bedenin politik uğraşının merkezinde olmasından dolayı, beden temelli çocuk, genç, yetişkin, vatandaş gibi kavramlar ve bunları çevreleyen patriarşi, beden politikaları gibi çerçeveler, önemli analiz alanlarını oluşturmaktadır. Beden sosyolojisinin son özelliği ise yine iç ve dış beden ayrımı temelinde, iç bedene yönelik olarak beden sosyolojisinin, hastalıkların bireysel ve toplumsal boyutlarıyla ilgilenmesi, dış beden ayrımında ise bedenin yüzeyinde / dış görünümünde ortaya çıkan ‘sapma’lara ilgi göstermesi ve bunların tümünü toplumsal düzlemde analiz etmesidir

S

toplumsal alanda meydana gelen bu gelişim ve değişimlerin, bedenin toplumsal niteliğinin ön plana çıkışında doğrudan / dolaylı etkileri bulunmaktadır. Bedenin toplumsal niteliğinin ön plana çıkışında doğrudan/dolaylı etkileri olan gelişmeler nelerdir?

  1. Geniş bir tarihsel çerçeve içinde, feodal sistemden endüstriyel kapitalizme ve sonuçta da
    post endüstriyel topluma ilişkin sosyal ve ekonomik gelişmeler,
  2. Kapitalizmin günümüzdeki görünümleriyle bağlantılı olarak, tüketim kültürünün yükselişi,
  3. Nüfus piramidinin değişen yapısı nedeniyle, yaşlıların artan oranı
S

Feminist düşüncenin biyolojik cinsiyet / toplumsal cinsiyet ayrımının tartışılma sürecinde, bedenin konumuna, birbirine karşıt iki tutumla yaklaştığı gözlenmektedir. Bu tutumlar nelerdir?

Feminist düşüncenin biyolojik cinsiyet / toplumsal cinsiyet ayrımının tartışılma sürecinde, bedenin konumuna, birbirine karşıt iki tutumla yaklaştığı gözlenmektedir: Bu tutumlardan ilki, biyolojik determinizmin de etkisi altında kalarak, sosyal farklılıkların açıklama temeli olarak bedenin kullanılmasının reddedilmesidir. Feminist platformda bedene ilişkin ikinci tutum ise
bedeni, feminist politik hareketin bir konusu / teması olarak karşımıza çıkarmaktadır

S

Biyolojik cinsiyet/toplumsal cinsiyet ayrımının ve bedenin rolünün sorgulandığı en göze çarpan analiz J. Butler’dan gelmektedir. Butler’ın Queer kuramı, biyolojik cinsiyet / toplumsal cinsiyet ayrımına ilişkin bakış açısı nasıldır?

Butler’ın Queer kuramı, biyolojik cinsiyet / toplumsal cinsiyet ayrımı açısından önemli açılımlara işaret etmekle birlikte beden açısından daha temkinli bir yaklaşım sergilemektedir. Öncelikle biyolojik cinsiyet/ toplumsal cinsiyet ayrımını sorgulayan Butler, kadın ve erkek bedenleri arasındaki ayrımı keyfi, yani “normatif heteroseksüalite tarafından organize olmuş bir sosyal düzenin, yapay / insan eliyle yapılmış olanı” şeklinde tanımlamıştır. Ona göre, sayısız toplumsal cinsiyet formu olduğu için, sayısız biyolojik cinsiyetler de vardır ve bu nedenle de ne ‘kadın doğulur’ ne de ‘kadın olunur’. Kadınlar, biyolojik cinsiyete dayalı kültürel yönergeleri kendilerine mal etmektedirler. Toplumsal cinsiyet, toplumsal performanslardan başka bir şey değildir. Normatif heteroseksüelliğin kuralları, kadın ve erkeklerin referans aldığı ve yinelediği toplumsal cinsiyetlendirilmiş performansları üretmektedir. Bedenlerin cinsiyetlendirilişi de bu performanslardan kaynaklanmaktadır. Bu kuram çerçevesinde beden, bireylerin biyolojik cinsiyeti heteroseksüel normlara göre sahneledikleri bir alandır. Fakat bazen, toplumsal cinsiyetlendirilmiş beden performansları, heteroseksüel normların dışına çıkan performanslar sergilediklerinde, adı geçen bu normlarla çatışmakta, “abject” (iğrenç) olarak adlandırılmakta ve “toplumsal cinsiyet sıkıntısı/belası” ortaya çıkmaktadır.

S

Moi hem cinsiyet-toplumsal cinsiyet ayrımının sorunlarını aşmak hem de toplumsal cinsiyete bir alternatif olmak için geliştirdiği “Yaşanan Beden” kavramı nedir?

Moi’de bu kavram, belirli bir sosyo-kültürel bağlam içinde eylemde bulunan ve deneyimleyen fiziksel bir bedeni işaret etmektedir. Yaşanan beden, “durum-içindeki beden”dir. Birey, bedeninin maddi olguları ve onun belirli bir çevre ile olan ilişkisiyle karşı karşıyadır. Bedenin belirli organları, işlevleri, fiziksel nitelikleri vardır. Fakat sahip olduğu yaşı, cinsiyeti, sağlığı, bedensel uzuvlarının durumu ve fiziksel nitelikleri çevresi ile olan ilişkisini şekillendirmektedir. İnsanın bedensel varoluşunun tüm bu somut maddi nitelikleri, bedenin “yaşanan beden” olarak, onun toplumsal çevresi ile olan ilişkilerini, yani olgusallığını oluşturmaktadır. Bedenin özgürlüğü ise bedeninin olgusallığıyla bağlantılı olarak, bu bedene sahip olan bireyin eylemlerine işaret etmektedir. Eyleyen olarak birey çeşitli amaçlarını, isteklerini bedensel eylemleri aracılığıyla gerçekleştirmekte ve bu gerçekleşme yine başkalarıyla birlikte ve fiziksel-sosyal bir çevre içinde ortaya çıkmaktadır. O halde “durum-içindeki beden”, bedenliliğin olgularının, toplumsal ve fiziksel çevre temelinde, bireyin amaç / hedefleri doğrultusunda görünüş biçimidir. Moi’nin kuramında yaşanan beden kavramı, cinsiyet kavramının tersine biyolojik kökenli değildir. Fizyolojik ve biyolojik beden yasalarına gönderme yapmamaktadır. Bu kategori içinde her birey, ayrı bir bedendir; belirli açılardan diğerlerine benzeyen ve benzemeyen özgül niteliklere ve kapasitelere sahiptir (Young, 2009). Kısacası yaşanan beden kavramı, hem bireyin bedeninin öznelliğini hem de kendisinin seçmediği sosyo-kültürel olgular ve normlar, davranışlar, beklentiler ve değerler tarafından koşullandığını fark etmesine olanak vermektedir.

S

Patriarşi (Ataerkillik) nedir?

Patriarşi, kadın bedenine ilişkin cinsiyet rollerinin kendisini ve normatif içeriğini belirleyen ve hatta çoğu toplum için ‘ortak olma’ niteliğini kazandıran temel sosyo- ekonomik ve sosyo-kültürel bir çerçevedir.

S

Kadın bedeninin cisimleşmesini işaret eden kadın bedeni merkezli toplumsal cinsiyetlendirilmiş bedensel görünümlerin temel kaynağı nedir?

Kadın bedeninin cisimleşmesini işaret eden kadın bedeni merkezli toplumsal cinsiyetlendirilmiş bedensel görünümlerin temel kaynağı, içinde yer aldığı toplumun, toplumsal cinsiyetlendirilmiş kadın bedenine ilişkin sosyal değerleri ve normlarıdır.

S

Patriarşik değerlerin kadın bedenini daha katı bir şekilde kuşatan ve ön plana çıkaran diğer iki önemli toplumsal cinsiyetlendirilmiş bedensel görünümleri nelerdir?

Patriarşik değerlerin kadın bedenini daha katı bir şekilde kuşatan ve ön plana çıkaran diğer iki önemli toplumsal cinsiyetlendirilmiş bedensel görünümleri ‘Namus’lu kadın bedeni ve ‘ergen anne’ bedenidir

S

WHO’nun sağlık tanımını yazınız?

WHO’nun sağlık tanımında (WHO, 1946) da kendini göstermekte ve sağlıklı olmak, “sadece bedenen hasta olmamak değil, fiziksel, akılsal ve sosyal açıdan da tam bir iyilik hali içinde olma” durumu olarak tanımlanmaktadır.

S

Patriarşik yapı içeriği nelerden oluşmaktadır?

Patriarşik yapı ‘üretim’, ‘yeniden üretim’ ve ‘koruma’ süreçleri etrafında beliren fakat toplumlar geliştikçe de farklı alanlara yayılan, adı geçen süreçlerde erkek egemenliğini işaret eden bir içeriğe sahiptir.