TOPLUMA HİZMET EĞİTİMİ - Deneme Sınavı - 7

E. Durkheim

Doğru yanıt D seçeneğidir. Dinin çeşitli işlevleri bulunmaktadır. Bu işlevlerden bazıları seçeneklerde ifade edilmiştir. Geleneksel Hint kast sistemi dinin yapılandırma işlevine bir örnektir. Din, toplumun sosyo-kültürel yapısında etkili olan bir olgu (fenomen) olup yapılandırma işleviyle de bağ­lantılı olarak aynı zamanda toplumu düzenleyici kurallar sistemidir. Gerek İslam örneğin­de gerek Hıristiyanlık örneğinde ve başka dinler örneğinde dinin, sosyal hayatın bütün alanları ile ilgili normlar geliştirdiği ve düzenlemelerde bulunduğu bilinmektedir.

İslam inancında insanlara hiz­metin, topluma yardım etmenin, toplumla bütünleşmenin, sosyal dayanışma için gerekli sorumlulukları yerine getirmenin, toplumu ayakta tutan değerlere uymanın, fakir, mis­kin, yolda kalmış, haksızlığa uğramış, bir şekilde zayıf düşmüş insanlara yardım etmenin Allah’a ve Allah yoluna hizmet anlamına geldiğini ifade eden ayet ve hadisler mevcuttur. Bu inanç ve felsefenin önemli bir göstergesi, Müslümanların öldükten sonra da top­lumda kalıcı olan ve topluma hizmete devam eden eserler bırakmaya önem vermeleridir. Bu, hadislerde teşvik edilmiştir. Bir Hadis’te şöyle denilmektedir: “İnsan ölünce amel def­teri kapanır; ancak şu üçü bunun dışındadır: sadaka-i câriye, faydalı ilim ve kendisine dua eden salih evlat” (Buharî). Hadiste ifade edilen sadaka-i câriyeden kastedilen, devam eden, devamlı yararlanılan iyi eserlerdir. Bunlar; çeşme, su kemeri, sebiller, su kanalları, yol, köprü, han, hamam, okul, cami, hastane, vakıf gibi topluma yararlı eserler bırakmak ve ağaç dikmek gibi hayırlı işler yapmaktır. Hadisteki faydalı ilim, ilme dair kalıcı eser­ler bırakmak, insan yetiştirmek gibi güzel işleri; salih evlat ise güzel yetiştirilen çocukları işaret etmektedir.

Sorunun doğru yanıtı A seçeneğidir. Dinin çeşitli işlevleri bulunmaktadır. Bu işlevlerden bazıları seçeneklerde ifade edilmiştir. Dinlerin en önemli sosyal işlevlerinden biri, inananlarına çeşitli toplumsal durumlarda, değişik toplumsal olaylar karşısında takip edecekleri tutum ve tavırları belirleyen bir perspektif, zihniyet ve ideoloji kazandırma işlevidir. Her din temel bir bilişsel yöne sahip olup insanlara belirli bir zihniyet ve dünya görüşü sağlar. İnananlar, dinin kendilerine kazandırdığı zihniyet yapısıyla, sözgelimi dünya ve dünyevî olaylar karşısında nasıl bir tutum ve eylem içinde bulunacaklarını belirlerler. Bir inanan, dininin kendisine verdiği zihniyetle dünya karşısında olumsuz veya edilgen bir tutum içinde olurken bir başkası olumlu tutum içinde bulunabilmektedir.

Doğru yanıt B seçeneğidir. Topluma hizmetin en önemli temellerinden biri ahlâktır. Toplumsal bir olgu olarak ahlâk, insanların bir arada yaşamalarında, toplumsal kurallara uymalarında, birbirlerine karşı nasıl davranacakları hususunda ön-kestirimde bulunup ona göre hareket etmelerinde vs. oldukça belirleyici bir etkendir. Fakat toplumsal hayata yakından bakıldığında, çoğu kez veya çoğu durumlarda ahlâkın da arka planında inanç faktörünün olduğu, ahlâkın en güç­lü temelinin inanç olduğu, inancın ahlâk da dahil toplumsal hayatı ve dolayısıyla toplumu ayakta tutan, topluma hizmeti besleyen, inşa, ikame ve idame ettiren çok önemli bir olgu olduğu söylenebilir.

E. Durkheim

İslam

Doğru yanıt D seçeneğidir. Vakıf, kısaca bir miktar mal veya mülkün gelirinin tamamen hayır işine ayrılması, yani insanların yararına tahsis edilmesi anlamındadır. Bu işi gerçekleşmesinde aracı olan ku­rum da vakıf adını almıştır. Vakıf eserleri toplumda önemli hizmetleri yerine getirmektedir. Örneğin İlim alanında hizmet eden va­kıf eserlerinden medreseler, mektep ve okullar, kütüphaneler; din alanında hizmet eden vakıf eserlerden camiler, mescitler; sağlık alanında hastaneler, dârü’ş-şifâlar, dâru’t-tıblar, dâru’l-âfiyeler; sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel alanda hizmet eden vakıf eserleri, ima­retler, yollar, su tesisleri, köprüler, hanlar, hamamlar, vs. vakıfların topluma vazgeçilmez hizmetlerde bulunduklarını göstermektedir.

İçinde bulunduğu zamandan

Liberalizm

Devletin sosyal rollerini yeniden
tanımlayan yeni bir yaklaşımı ileri sürmüştür

Bireyleri korumayı

Her bireye eşit statü

İngiltere

Az gelişmiş ya da gelişmekte olan
ülkelerde

Devlet bir toplumdaki en büyük örgüttür.

Devlet toplumsal yaşamı, ilişkileri, eğitim, ekonomi, hukuk ve diğer tüm toplumsal kurumları, toplumsal kurumlar arasındaki ilişkileri düzenleyen en büyük kurum olarak tanımlanabilir.

Max Weber devleti merkezi bir hükümet ile belli bir toprak parçası üzerinde meşru güç kullanma yetkisini tekelinde tutan zorunlu politik örgüt olarak tanımlar.

Rousseau ise insanların doğa durumda eşitlik içinde yaşadıklarını ancak özel mülkiyetin ortaya çıkışıyla birlikte eşitsizliklerin ortaya çıktığı ve toplumsal düzenin bozulduğunu ileri sürer. İnsanlar toplumsal düzeni kurmak için bir toplumsal sözleşmeyle anlaşırlar (Sabine, 1991). İnsanların birlikte ortaya koydukları bu irade genel irade (istenç) olarak adlandırılır. Hukuk bu genel iradenin ürünüdür. İradeyi temsil eden de devlettir. Egemenlik ise genel iradenin uygulanmasıdır.

Temel olarak refah devleti yurttaşların ekonomik ve sosyal refahının sağlanması ve korunmasında devletin anahtar bir rol üstlendiği hükümet kavramı olarak tanımlanabilir.