TOPLUM VE İLETİŞİM

Kurmaca, gerçeklikten izler taşıyan ama gerçeklikle birebir örtüşmeyen anlatılardır. Doğru cevap A’dır.

Thomas Edison, 1888’de ilk film kamerasını geliştirir. Bu kamerayla çekilen ve kimyasal işlemlerden geçirildikten sonra Kinetoskop adı verilen bir kutunun içine yerleştirilen film, kutunun üzerindeki delikten bakıldığında seyredilebilmektedir. Doğru cevap C’dir.

Lumiere Kardeşler halka açık ilk film gösterisini 1895 yılında Paris’te yaparlar. Doğru cevap D’dir.

Film endüstrisinin üç temel ögesi vardır: Üretim, dağıtım ve gösterim. Her bir öge çeşitli iş kollarını ve süreçleri kapsar. Doğru cevap A’dır.

Kurgu, farklı zaman ve mekanlarda çekilmiş görüntülerin bir anlam, öykü ve harekete süreklilik oluşturacak biçimde art arda eklenerek birleştirilmesidir. Doğru cevap C’dir

Filmin seyirciye gösterilecek son halini aldığı aşamaya post prodüksiyon denir. Doğru cevap A’dır.

İster yüksek isterse düşük maliyetli olsun bir filmin üretim süreci üç temel aşamadan oluşur: Ön hazırlık, çekim ve kurgu. Doğru cevap C’dir.

Sinemayı, kitlesel bir iletişim biçimi olarak nitelendirmemizin başlıca nedenleri şunlardır:

Doğru cevap B’dir.

Filmin üretimindeki başlıca işlevler şunlardır: Oyunculuk, Yapım, Yaratım ve Finaldir. Doğru cevap A’dır.

Bir dağıtım firmasının üstlendiği işler şunlardır:

Doğru cevap C’dir.

Film kamerası gerçekliği olduğu aktarma işlevinin yanında kendine özgü ifade olanaklarının geliştirilmesi ile birlikte sanatsal bir yön kazanmıştır. Bahsedilen ifade olanaklarının biri de kurgudur. Kurgu sayesinde yan yana getirilen görüntüler bu görüntülerin toplamı olabileceği gibi başka bir düşüncenin ifadesi olarak da kullanılabilir. Bu durum sinemanın sanatsal yönünü vurgular.

Film endüstrisi daha çok izleyiciyi sinema salonlarına çekebilmek için birçok farklı yöntem kullanmaktadır. Özdeşleşme bunlardan birisini oluşturur. Seyirciler filmdeki karakterler ile özdeşleşerek bir film izlediğini unutur. Filmlerde gerçeklik izlenimini arttırmak için dekor, ışık, kamera gibi araçlar gizlenir.  Bu sebeple anlatı neden sonuç ilişkisine bağlı ilerler. Filmlerde tesadüf ve rastlantılara yer verilmez. Filmler sıkı bir neden sonuç zincirine bağlı olduğu için çoğu zaman seyirciler aynı filmden benzer anlamlar çıkarırlar. Bu durumda sadece E şıkkında yer alan ifade soruda yer alan durumu destekler. Uzlaşımsal öyküler ile seyirci filmden ne alacağını bilir. Daha önce benzer şekilde birçok kez seyrettiği öykü, karakter ile daha kolay özdeşleşmesini sağlar.

Fotoğraf mekanik yeniden üretim ile gerçekliği içinde bulunduğu uzam ile kaydederken filmin ortaya çıkması ile görüntü, mekân ile birlikte zamanı da kaydetme imkânına sahip olmuştur.