aofsorular.com
LBV103U

Hayvancılıkta Yeni Yaklaşımlar, Türkiye Hayvancılığında Genel Durum, Türkiye Hayvancılığının Genel Durumu

10. Ünite 25 Soru
S

Türkiye’de çiftlik hayvanları yetiştiriciliğinde hayvan refahı nasıldır?

Türkiye’ de çiftlik hayvanları yetiştiriciliğinde hayvan refahı genelde gönüllülük esasına göre uygulanmakta olup konu ile ilgili yönetmelikler yakın zamanda yayımlanmıştır. Ülkemizin Avrupa Birliği üyeliği gerçekleştiğinde bu düzenlemeleri uygulamak zorunluluk haline gelecektir. Avrupa Birliği üyeliğini beklemeden bu ülkelere ihracat yapmayı düşünen üreticiler için hayvan refahı ile ilgili düzenlemeleri uygulamak mutlaka gerekecektir. Avrupa Birliği ithalat yapacağı ülkelerde hayvan refahı ile ilgili düzenlemelerin uygulanmasını bir ön koşul olarak talep etmeyi düşünmekte ve planlamaktadır. Bu nedenle hem genel anlamı ile hayvan refahını geliştirerek hayvanların bulundukları ortamda mutlu olmasını sağlama, hem de ihracat açısından hayvansal üretimde çiflikten kesime kadar hayvan refahının istenilen standartlarda olması, yetersiz ise geliştirilmesi oldukça önem kazanmaktadır.

Avrupa Birliği ülkelerinde 1999 yılında getirilen yasal düzenlemeler ile topluluk ülkesi ülkelerde 13 yıllık bir geçiş sürecinden sonra 2012 yılı başında geleneksel kafes sistemi yasaklanmıştır. Apartman tipi ya da merdiven basamağı (Kaliforniya tipi) gibi geleneksel kafeslerde yumurtacı tavuk bakımının yasaklanması ile derin altlık, ızgara-altlık, tamamı ızgara gibi önceleri yaygın olarak kullanılan barındırma sistemleri ya da kuşluklu (aviary), tünekli (perchery), modifiye kafes (tünek, eşinme alanı, folluk ile zenginleştirilmiş) gibi yeni alternatif sistemler ya da tüketici tercihine bağlı olarak serbest dolaşımlı (free-range) üretim sistemlerinde sofralık yumurta üretimi yapılmaya başlanmıştır. Türkiye’ de 2011 yılı sonunda çıkartılan Çiftlik Hayvanlarının Refahına İlişkin Yönetmelik gereği 2015 yılında geleneksel kafes sisteminin yasaklanması planlanmaktadır. Ancak yönetmelik çıkana kadar hiçbir hazırlığın olmadığı sektörde bu kadar kısa bir zamanda değişimin yaşanması oldukça güç görünmektedir.

S

Etlik piliç yetiştiriciliğinde çiftlikte hayvan refahını etkileyen faktörler nelerdir?

Etlik piliç yetiştiriciliğinde hayvan refahı ile ilgili düzenlemeler etlik piliçlerin bakım ve yönetimi, hayvanların taşınması ve kesim üzerinde yoğunlaşmış olup, en fazla tartışılan konulardan birisi üretimde kullanılan hibritlerdir.

Son elli yılda etlik piliçlerde günlük canlı ağırlık kazancı %250-300 oranında artarak günlük 25 gr.’lardan 100 gr’lara kadar çıkmıştır. Hızlı büyüme yeteneği ile kısa zamanda yüksek oranda kas biriktirebilen hibrit hayvanlarda ayak problemleri ve kalp-dolaşım problemleri ile karşılaşılabilmektedir. Hayvan refahı yönünden bu ve benzeri hayvan refahı problemlerinin önüne geçmek için bakım ve beslemeye gereken önemin verilmesi ya da yavaş gelişen hibritlerin kullanılması tavsiye edilmektedir.

Etlik piliç yetiştiriciliğinde çiftlikte hayvan refahını etkileyen bir başka önemli faktör birim alanda barındırılan hayvan sayısıdır. Birim alanda barındırılan hayvan sayısının artması ve standartları aşması durumunda altlık ve hava kalitesinde bozulma, amonyak düzeyinin artmasına bağlı olarak ayak tabanı, diz eklemi ve göğüs etinde yanıklar oluşması gibi istenmeyen durumlar ile karşılaşılabilmektedir. Geleneksel üretim sisteminde kesim ağırlığına göre değişmekle birlikte birim metrekare alanda barındırılan hayvan sayısı ondokuz-yirmi adetin üzerinde olabilmektedir. Ancak bu sayının onbeş-onaltının üzerine çıkması hayvanların doğal davranışlarını önemli düzeyde kısıtlamaktadır

Etlik piliçlerde hayvan refahını etkileyen önemli bir faktör de altlık ve altlık kalitesidir. Yüksek barındırma yoğunluğu ile birlikte yeterli altlık bulunmaması ya da altlığın iyi yönetilememesi durumunda ıslak altlık sorunu ortaya çıkmaktadır. Islak altlık kümeste amonyak oluşumunu artırmaktadır. Etlik piliçler vakitlerinin önemli bir kısmını altlık üzerinde yatarak geçirmektedirler. Altlığın yetersiz ve ıslak olduğu durumlarda ayak tabanı, diz eklemi ve göğüs eti üzerinde yanıklar gibi kontakt dermatitisin değişik formları artmakta, yürüyüş problemleri ve ayaklarda yaralar oluşmakta, daha da ileri durumlarda derin kısımlardaki yanıklar bakteriyel bulaşmalara yol açmaktadır. Kümeslerde hava ve altlık kalitesini kontrol altında tutmak için, yeterli havalandırma, uygun altlık, uygun barındırma yoğunluğu sağlanmalı, yeterli havalandırma için kümes yüksekliği en az 3 m olmalıdır. Kümes zeminine en az 5-7 cm kalınlıkta, odun talaşı gibi altlık malzemesi serilmeli, kümes rutubeti % 50-70 aralığında olmalıdır.

Etlik piliç refahını etkileyen bir başka önemli yönetimsel faktör aydınlatmadır. Geleneksel yetiştiricilikte etlik piliçler için genelde 23 saat aydınlık, 1 saat karanlık aydınlatma programı (sürekli aydınlatma) uygulanmaktadır. Ancak sürekli ışıklandırmaya bağlı olarak sürekli yem alımının hayvanlarda ani ölüm sendromu, ayak problemleri gibi metabolizma hastalıklarına bağlı ölümleri artırması yanında hayvanların biyolojik saatlerini ayarlayamamalarına yol açmaktadır. Bundan dolayı Avrupa Birliği etlik piliçlerde en az 4 saat olacak şekilde karanlık uygulanmasını önermektedir. Etlik piliç (broyler) refahına uygun olarak civcivlerin yemlik ve sulukların yerini rahatlıkla bulabilmelerini sağlayabilmek açısından 3-7 günlük yaşa kadar sürekli aydınlatma uygulanmalıdır. Etlik piliç yetiştiriciliğinde toplam karanlık sürenin 6-12 saat arasında olmasının yeterli olacağı (kesintili aydınlatma uygulanması durumunda), bazı çalışmalarda karanlık sürenin 8 saati aşmasının broyler refahına uygun olmayacağı bildirilmektedir. Kesimden üç gün öncesi en az 2 saat karanlık süre sağlanmalıdır. Karanlık ya da aydınlığa geçmeden yarım saat önce hazırlık için loş ışık olmalıdır.

S

Gıda Güvenliği nedir?

Dünya genelinde gıda kaynaklı hastalıklar ve ölümler ile bundan kaynaklanan maliyetlerin düşürülmesi amacıyla güvenli gıdalara olan talep giderek artmaktadır. Gıda güvenliği, Dünya Tarım Teşkilatı (FAO) ve Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) Codex Alimentarius tarafından “sağlıklı ve hatasız gıda üretimini sağlamak amacıyla gıdaların; üretim, işleme, muhafaza ve dağıtımları sırasında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınması” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlama etkili bir kontrol ve denetimin yapılabilmesi için genelde “çiftlikten sofraya veya çataldan çiftliğe gıda güvenliği” olarak belirtilmektedir.

S

Gıda temininin önündeki en büyük engeller nelerdir?

Artan dünya nüfüsu, yoğun yığınsal entansif üretim ve endüstrileşmenin bir sonucu olarak ortaya çıkan çevre kirliliği, ekonomi, eğitim yetersizliği ve bilinçsiz beslenme güvenli gıda temininin önündeki en büyük engellerdir.

S

Dünya Sağlık Örgütü küresel düzeyde gıda güvenliği endişelerini nasıl sıralamıştır?

Dünya Sağlık Örgütü küresel düzeyde gıda güvenliği endişelerini; mikrobiyolojik tehlikeler, kimyasal tehlikeler, gıda kaynaklı hastalıkların taranması ve izlenmesi ile yeni teknolojiler ve artan kapasitenin yol açabileceği tehlikeler gibi sıralamaktadır.

S

Gıda işletmelerinde genelde olabilecek tehlikeler kaç sınıfa ayrılır?

Gıda işletmelerinde genelde olabilecek tehlikeler; biyolojik, kimyasal ve fiziksel olarak sınıflandırılabilir.

S

Tehlike Analizi Kritik Kontrol Noktaları (HACCP) yaklaşımı nedir?

Gıda üretiminde “önleyici yaklaşım” ilkesine göre geliştirilmiş en önemli sistematik yaklaşım HACCP olarak isimlendirilen “Tehlike Analizi Kritik Kontrol Noktaları” dır. Öngörü ilkesine dayanan bu yaklaşım; bir gıda işletmesinde farklı üretim aşamalarında ortaya çıkabilecek tehlikelerin belirlenip analiz edilmesine, ortaya çıkabilecek bu tehlikelerin önlenmesi için gerekli faaliyetlerin belirlenmesine, belirlenen bu faaliyetlerin etkili bir şekilde uygulamaya konulup konulmadığını izlemeye yarayan bir yöntemdir. Bu yöntem “son ürün kontrolüne dayanan” sistemlerden farklıdır ve amaç “sıfır hatalı” ürün elde etmektir.

Herhangi bir gıda işletmesinde güvenli gıda üretimini sağlayabilmek için “işletmeye özgü tehlike analizi yapılması, kritik kontrol noktalarının belirlenmesi, kritik limitlerin belirlenmesi, kritik kontrol noktalarını kontrol etmek için bir izleme sistemi kurulması, bir kritik kontrol noktası kontrolden çıktığı zaman uygulanacak düzeltici faaliyetlerin belirlenmesi, sistemin etkileyeci bir şekilde çalıştığını test etmek için doğrulayıcı prosedürlerin belirlenmesi, dökümantasyon ve kayıt sisteminin oluşturulması” gibi yedi prensip uygulanmalıdır.

S

Doğal üretim yöntemleri nedir?

Doğal üretim yöntemleri hayvanların doğalarına ve fizyolojik ihtiyaçlarına uygun ortamlarda barındırılıp beslendiği, başta genetik canlı materyal ve beslenme olmak üzere, moda ve entansif üretimin bir sonucu olarak ortaya çıkan uygulamalardan önemli düzeyde farklılıklar gösteren alternatif bir üretim yöntemidir.

Doğal üretim organik üretimden farklı olup, organik üretim gibi tanımlanmış, sınırları çizilmiş bir yapısı yoktur. Aynı zamanda sertifikalandırma da gerektirmez. Doğal üretimin esası hayvanların genelde doğal çayır-meradan yararlandığı, hormon, antibiyotik ve renk maddesi gibi sentetik maddelerin kullanılmadığı, elde edilen ürünlerin en az düzeyde işleme tabi tutulduğu, tercihen lokal yerli ırkların kullanıldığı üretim yöntemidir.

S

Doğal üretim yöntemleri hayvanların besinlerini karşılama şekline göre hangi sınıflara ayrılır?

Doğal üretim yöntemleri hayvanların besinlerini karşılama şekline göre değişik şekilde sınıflandırılabilir.

Hayvanların beslenme ihtiyacının tamamının veya en az % 90-95’inin çayır-meradan karşılandığı ekstansif sistem, çayır-mera yanında hububat ve hububat artıkları ile hayvanların beslendiği karışık karma sistem ve besinlerin % 8-10’ undan daha azının doğal çayır meradan karşılandığı entansif sistem olarak genel olarak üç bölümde incelenmektedir.

S

Organik üretim nedir?

T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte Organik Hayvansal Üretim (Madde 4, v); damızlık hayvan veya sperma kullanılarak hayvan üretilmesi, hayvansal ürünlerden insan gıdası ile hayvan ve bitki besleme ürünleri üretilmesi, hammaddesini tarımdan alan sanayilere ve bilimsel çalışmalara organik hammadde temini, her aşaması ilgili yönetmeliğe göre yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilen ve sertifikalandırılan üretim faaliyeti olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere organik üretim; insanların daha güvenli gıdalar ile beslenmesini hedefleyen, çevreye ve hayvan haklarına saygılı, hayvanların fizyolojik ihtiyaçlarına uygun bakım-yönetim sistemlerinin uygulandığı, koruyucu hekimliğin ön planda olduğu, alternatif ilaç ve tedaviye öncelik verilen, sertifikalandırılmış doğal ya da doğala yakın bir üretim yöntemidir.

S

Türkiye’de ve Dünya’da organik hayvansal üretimin durumu nasıldır?

Dünya genelinde organik hayvansal üretimin en yaygın olduğu kıta Avrupa kıtasıdır. Avrupa Birliği ülkeleri’ nde organik hayvansal üretimin toplam üretim içindeki payı 2003 yılında yaklaşık %2.3 olarak bildirilmiştir. Sığır, koyun ve domuz organik üretim amaçlı en fazla yetiştirilen türlerdir. Avrupa Birliği ülkelerinden Avusturya organik üretimin en yoğun olduğu ülke olup, toplam koyun-kuzu üretimin yaklaşık % 24-25’ i, sığırların % 17-18’ i organik olarak yetiştirilmektedir. Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Latvia ve İsveç’te organik sığır yetiştiriciliğinin toplam organik üretimdeki payı % 5’ler civarındadır. Organik yumurta üretimin en yoğun olduğu ülkelerden birisi yaklaşık %3 ile İngiltere’dir. Bu ülkelerde organik ürün pazarında büyüme oranı yılda %10-15’ler düzeyindedir.

Avrupa Birliği ülkeleri içinde en fazla organik ürün ekim alanına sahip ülke İspanya, İtalya ve Almanya’dır. 2008-2009 yılları arasında tüm dünyada organik tarım alanını en fazla artıran ülkeler Arjantin ve Türkiye’ dir. 2008 yılı T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre Türkiye’ de hayvancılık alanında faaliyet gösteren toplam 31 adet işletme/çiftçi mevcut olup, en yoğun olduğu il 5 işletme ile Çanakkale’ dir. Bu işletmelerde toplam hayvan sayısı 38.942 olup, toplam 554 ton et, 8.711 ton süt, 4.424.000 adet yumurta üretilmektedir. Türkiye organik bal üretimi ise 93 işletme/çiftçi’ de 11.207 kovanda toplam 181.21 tondur. En fazla organik bal üretimi 8 işletmede 2.220 kovan ve 44,40 ton ile Muğla ilindedir. Türkiye’ nin en büyük organik süt üretim işletmeleri Gümüşhane ve Çanakkale ‘de mevcut olup, Türkiye organik süt ve süt ürünleri üretimin tamamına yakınını gerçekleştirmektedirler.

T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 2011 yılında yayımlanan verilere göre Türkiye’de organik ve geçiş sürecinde olmak üzere yaklaşık 432.000 adet kanatlı hayvan yetiştirilmektedir. Yumurta üreten işletmeler daha çok Bolu, Bursa, Elazığ, İzmir, Kırklareli, Konya, Manisa, Samsun illerinde, organik etlik piliç üretim işletmeleri ise Elazığ, İzmir, Samsun illerinde bulunmaktadır. Yumurtacı işletmelerde yaklaşık on sekiz milyon adet organik yumurta üretildiği belirtilmiştir.

S

Organik üretimde hayvan besleme nasıl olmalıdır?

Organik üretimde hayvanlar fizyolojik ihtiyaçlarına uygun düzenlenmiş ve sertifikalı hammaddelerden üretilmiş organik yemler ile beslenmelidir. Genel olarak organik hayvansal üretim organik yem bitkileri üretimi ile birlikte düşünülmelidir.

Organik üretimde hayvanların bakım ve yönetimi birim alanda en yüksek verime ulaşma yerine besleme rejimi metabolik ve fizyolojik hastalıkları azaltacak şekilde düzenlenmelidir.

Sığır, koyun ve keçi yemleri en azından %60 oranında silaj, çayır-mera otları içermelidir. Organik hayvancılık yapacak işletmenin serbest otlatma alanına sahip olması önemlidir.

Kanatlılarda yumurta verimini artırıcı ya da yumurta sarı kalitesini artırıcı sentetik maddeler ile doğal olmayan yöntemler kullanılmamalıdır. Hayvanlara yem kısıtlaması uygulanması yasak olup, antibiyotikler, üreme kontrol ediciler, hormon ve benzeri maddeler kullanılmamalıdır.

Hayvanlara doğal bağışıklık kazandırmak için merada otlatma yapılmalı ve yüksek kaliteli yemler kullanılmalıdır. Buzağıların anne sütünü doğrudan alması tercih edilmeli, otlatmada kullanılan meralar organik üretime geçiş sürecini tamamlamış olmalıdır.

Organik hayvan yetiştiriciliğinde %20’e kadar geleneksel olarak elde edilmiş yem hammaddelerinin rasyonda yer almasına müsaade edilirken, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı 2010 yılı başından itibaren 2011 yılı sonuna kadar olan dönemde bu oranı % 5’e düşürmüştür. Avrupa Birliği ülkelerinde 2012 yılından sonra organik üretimde %100 organik hammadde kullanılması zorunlu olmuştur.

S

Organik üretimde sertifikasyon nedir?

Sertifikasyon; bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu işletmenin, organik ürünün ve girdinin geldiği aşamanın belgelendirilmesidir. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşunca; organik tarım müteşebbis sertifikası ve ürün sertifikası verilir. Organik ürün üretecek, işleyecek, pazarlayacak, ithal veya ihraç edecek özel veya tüzel kişilerin faaliyette bulunabilmeleri için Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan Avrupa Birliği ve diğer ülkelerde kendi yetkili kuruluşlarından yetki almış kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarından birisiyle sözleşme yapmaları zorunludur.

S

İyi Tarım Uygulamaları nedir?

İyi Tarım Uygulamaları; Üreticiler için tarımsal ve hayvansal üretimi sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan rantabl (karlı) ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan sağlığı ve refahı ile çevreye saygılı ve belirtilen bu hedeflere ulaşılması için uygulanması gereken işlemleri ifade etmektedir. Bitkisel ve hayvansal üretimde İyi Tarım Uygulamaları kaliteli ve verimli bir tarımsal ve hayvansal üretim yanında güvenli gıda tüketimi bakımından da oldukça önemlidir. Genel olarak İyi Tarım Uygulamaları çiftlikten sofraya kadar uzanan bütün üretim ve pazarlama aşamalarının tamamını kapsamaktadır.

İyi Tarım Uygulamaları Dünya Gıda Örgütü (FAO) tarafından, “tarımsal üretim sisteminin sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan sağlığı ve refahı ile çevreye önem veren bir hale getirmek için uygulanması gereken işlemler” olarak tanımlanmıştır. İyi Tarım Uygulamalarının amacı; insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek üretimin yapılmasıdır. Bunun için İyi Tarım Uygulamaları, Zararlılarla Entegre Mücadele ve Entegre Ürün Yetiştiriciliği tekniklerinin, üretimde birlikte uygulanmasını tavsiye etmektedir.

S

Türkiye’ de İyi Tarım Uygulamaları hangi yönetmeliğe göre yürütülmektedir?

Türkiye’de İyi Tarım Uygulamaları 07.10.2010 tarih ve 27778 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “İyi Tarım Uygulamaları Hakkında Yönetmelik” hükümleri doğrultusunda yürütülmektedir. Hayvansal üretimde İyi Tarım Uygulamaları faaliyetlerinde bulunmak isteyen üreticiler için “Hayvansal Üretimde İyi Tarım Uygulamaları Kriterleri” belirlenmiş olup, kriterler ve kontrol noktalarına Tarım ve Orman Bakanlığı web sayfasından ulaşılabilir.

S

Zenginleştirilmiş gıdaların üretiminde zenginleştirme çalışmaları kapsamında gıdalara hangi besin öğeleri katılmaktadır?

Zenginleştirme çalışmaları kapsamında gıdalara vitaminler, mineraller, aminoasitler gibi çeşitli besin öğeleri katılmakta ve ürünler fonksiyonel hale getirilmektedir. Dünyada özellikle temel gıda olarak kabul edilen ekmek, süt, yağ, şeker ve çocuk mamaları gibi gıdalar zenginleştirilerek daha besleyici hale getirilmektedir. Gıdaların zenginleştirilmesinde temel ilke, toplumda tüketimi yaygın olan gıdaların, yetersizliği görülen besin öğelerince zenginleştirilmesi, bu maddelerin daha fazla yer almasının sağlanmasıdır.

S

Türkiye’deki hayvancılık işletmelerinin büyüklüğü ve yapısı nasıldır?

Son yıllarda uygulanan devlet teşvikleri büyük kapasiteli işletme sayısında belirgin bir artışa neden olsa da Türkiye’ deki hayvancılık işletmelerinin çoğunluğu küçük ölçekli aile işletmeleridir. İşletme yapısı küçüldüğünde birim ürün ya da birim hayvan başına girdi maliyetleri yükselmekte, teknoloji kullanımı, koruyucu hekimlik uygulamaları karlı olmadığından yeterince uygulanmamaktadır. Karlı bir işletmecilik için; işletmecinin geçimini sadece bu iş kolundan sağlamaya yetecek, en az 50 baş sığır veya 300 baş koyun-keçi ya da 30.000 baş etlik piliç gibi büyük kapasiteli işletmelerin kuruluşu teşvik edilmelidir.

S

Türkiye’de hayvan sağlığı ve biyogüvenlik nasıldır?

Türkiye’ de kuş gribi vakalarından sonra tavukçuluk işletmeleri biyogüvenlik konusunda daha da bilinçli hareket etmeye başlamışlar, devletimiz de biyogüvenlik uygulamalarını hibe ve faiz indirimli krediler ile desteklemiştir. Biyogüvenlik uygulamaları ve bu teşvikler bütün hayvancılık işletmeleri için yaygınlaştırılmıştır. Ancak biyogüvenlik uygulamaları, bu amaçla alınan tedbirler genelde oldukça basit olup, ihmal edilebilmektedir. Bu nedenle bütün hayvancılık işletmelerinde alınan tedbirler sıkı bir şekilde kritik kontrol noktaları temelinde uygulanmalıdır.

Türkiye’ nin Asya ile Avrupa’ nın geçiş noktasında olması, Doğu ve Güneydoğu komşularının hayvan sağlığı ve biyogüvenlik tedbirlerini yeterince yerine getirmeyişi ve bu yörelerden kaçak hayvan, eşya ve insanların yurdumuza geçebilmesi nedeni ile ülkemiz hayvanları sağlık açısından risk altındadır.

Sağlık sorunlarının çözümü için iç ve dış hayvan hareketleri çok sıkı kontrol edilmeli, karantinaya gereken önem verilmelidir. Salgın hastalıklarla mücadele etkinleştirmeli, serbest veteriner hekimlik özendirilmelidir. Hayvancılıkla ilgili işletmelerde hastalık etkenlerinin uzakta tutulması ve hastalık etkenlerinin öldürülmesi, bakım ve besleme, güvenilir ve işini bilen personel, yeterli bağışıklığın oluşturulması, günlük kontrol ve otopsi konularından oluşan canlı güvenliği-biyogüvenlik ile ilgili tedbirler sıkı sıkıya uygulanmalıdır.

S

Türkiye’de hayvancılık sektöründe örgütlenme nasıldır?

Türkiye’ de hayvancılık işletmelerinin küçük ölçekli dağınık yapıda olması, üretici ile son tüketici arasında aracı sayısının fazla olması, üreticinin pazarlama gücünün zayıf olması vb. nedenler ile üreticiler tarafından kurulan ve demokratik bir yönetime sahip olan üretici örgütlerinin sayısı yetersizdir. Mevcut olan üretici örgütlerininin büyük çoğunluğu hayvancılığın gelişimi için ortak bir politika oluşturmaktan uzak, önlemlerin belirlenmesinde etkisizdirler. Aynı zamanda üyeleri üzerinde özellikle üretim planlaması konusunda bir yaptırımları yoktur.

Gelişmiş ülkelerde üretici, sanayici, tüketici ve devlet temsilcilerinden oluşan ve üretimin planlanması, kontrol, izlenmesi, reklam ve veteriner hizmetleri gibi faaliyetlerini kontrol eden ürün ve üretici kuruluşları; üreticinin yönlendirilmesi, ithalat ve ihracatı konusunda karar verme ve yönlendirme yapmaktadırlar. Türkiye’de de buna benzer yapılar oluşturulsa da amaca dönük yeterince hizmet edememektedirler.

Türkiye’ de kayıtlı yetiştiriciliğin başlaması ve kontrol altına alınması amacıyla kurulan Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Damızlık Koyun Yetiştiricileri Birliği, Yumurta Üreticileri Birliği gibi örgütlerin sayıca artırılması ve üretime katkıları ile ilgili yetersiz kaldıkları durumlar iyileştirilmelidir. Bunun yanında Holstein yetiştiriciler birliği, Kıvırcık koyun ırkı yetiştiriciler birliği gibi ırk düzeyinde de yetiştirici birliklerinin kurulması teşvik edilmelidir.

S

Türkiye’de hayvancılık sektöründe üretim planlamaları ve yeni kurulan üretim tesislerinin durumu nasıldır?

Son yıllardaki önemli gelişmelere rağmen Türkiye hayvancılık sektörü genelde iç piyasaya dönük üretim yapmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri genelde ihracata kapalı olup, ancak komşumuz olan ülkelere sınırlı miktarda ihracat sözkonusudur. Bundan dolayı üretim planlamaları genelde iç piyasaya dönük yapılmaktadır. İç ve dış pazarlar dikkate alına rak üretim planlaması yapılmalıdır. Son yıllarda ihracatımız artmaktadır. Ancak zaman zaman dış pazarlardaki istikrarsızlık sonucu ürün satılamaması durumunda fazla üretim iç pazarlarda satılmakta, bu da pazardaki ürün miktarının artmasına bağlı olarak satış fiyatlarını düşürmektedir.

Zaman zaman yüksek ve karlı ürün fiyatları yatırımcıyı kontrolsüz bir şekilde bu alana yöneltmekte, arzın toplam talebi geçmesi ile fiyatlarda bir gerileme yaşanmaktadır. Bu durum da özellikle küçük kapasiteli üreticilerin ayakta kalması güçleşmektedir. Örneğin kırmızı et ya da yumurta üretim açığına bağlı olarak fiyatların yükselmesi ve bu alandaki devlet teşvikleri yatırımcıyı bu alana yöneltebilmektedir. Ancak ürün arzının artması sonucu fiyatlarının dengeye gelmesi, hatta maliyetinin altına düşmesi ya da girdi fiyatlarının yüksek olduğu dönemlerde yatırım yapan işletmeciler güç durumda kalabilmektedirler. Bunun gibi girdi ve ürün fiyatlarındaki dalgalanmalardan öncelikle zarar gören işletmeler ise küçük kapasiteli özellikle köylerde ve kırsal alanda üretim yapan yetiştiriciler olmaktadır.

S

Türkiye’de hayvancılık sektöründe damızlık üretiminin durumu nasıldır?

Aşağı yukarı bütün damızlık çiftlik hayvanları yetiştiriciliğinde Türkiye’ nin önemli eksiklikleri mevcuttur. Tavukçulukta üretimde kullanılan hibrit hayvanların anne-babaları yıllardır dışarıdan ithal edilmekte, bu konuda milyonlarca dolar dış piyasalara ödenmektedir. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde ise özellikle son yıllarda ihtiyaç/eksiklik en yüksek seviyeye çıkmış, damızlık ve besi hayvanı ithali serbest bırakılarak yurtdışından temini yoluna gidilmiştir. Bu dönemde kaliteli damızlık materyale yatırım yapan, elinde hayvanı olan üreticiler iyi paralar kazanmışlardır. Bu nedenle sürdürülebilir bir şekilde yüksek verimli ve hastalıklardan ari damızlık üretimine yapılacak yatırım hem ülke çıkarlarına hizmet edecek, hem de yatırımcısına iyi para kazandıracaktır.

S

Türkiye’de ilaç/aşı endüstrisinin durum nasıldır?

Bu alanda Türkiye genelde dışa bağımlıdır. Tavukçuluk alanında yerli aşı üretimi yapılmazken, büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde yapılan yerli aşı üretimi ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Genelde Türkiye’ de aşı ve ilaç hammaddesi yönünden dışa bağımlılık yaşanmaktadır. İlaç ve aşı üretimi ile koruyucu hekimlik alanına yapılacak yatırımlar ekonomik verimliliği yüksek alanlardır.

S

Türkiye’de anahtar teslimi hayvancılık projeleri ve danışmanlık hizmetlerinin durumu nasıldır?

Türkiye’ de hayvancılık projeleri ve danışmanlık hizmetleri yeni gelişmekte olup, kurumsal düzeyde büyük işletmeler genelde yurtdışından danışmanlık hizmeti almaktadırlar. Özellikle süt sığırcılığı, besi ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği alanında konusunda derinlemesine uzmanlık kazanmış, bir bütün olarak her alanda danışmanlık verebilecek kuruluş ve kişi sayısı hem özel sektörde, hem araştırma kuruluşlarında oldukça yetersizdir. Bu alanda devlet teşvikleri ile bu hizmetler geliştirilmeye çalışmaktadır.

S

Türkiye’de hayvancılık sektöründe teknoloji, araç, gereç ve ekipman üretiminin durumu nasıldır?

Az sayıda uluslar arası pazarlar ile rekabet edebilecek düzeyde üretici firma olsa da genel olarak teknoloji, araç, gereç ve ekipman üretimi konusuna yatırım yapan firma sayısı yetersizdir. Bu konuda genelde yurtdışından destek alınmaktadır. Türkiye hayvancılık sektörünün daha gelişeceği, büyük kapasiteli yeni işletmelerin artarak devam edeceği dikkate alınırsa bu alana yapılacak yatırımın getirisinin oldukça yüksek olması beklenmektedir.

S

Türkiye’de hayvancılık sektöründe alternatif yeni yaklaşımlar ya da üretim dallarına yatırımın durumu nasıldır?

Günümüzde yoğun yığınsal üretime alternatif olan hayvan refahı, çevre, güvenli gıda üretimi, küresel ısınma, organik ve doğal üretim gibi konulara duyarlı olarak üretilecek ürünlere daha fazla ödeyerek tüketmeye hazır bir toplum oluşmaktadır. Bu ürünler genelde getirisi yüksek olup, fiyat dalgalanmalarından da en az düzeyde etkilenmektedir. Örneğin Türkiye’ de normal yumurta fiyatları arz ve talebe göre haftalık olarak değişmekte iken, organik yumurta fiyatları genelde değişmemektedir.

Sektörü ilgilendiren bir çok alanda çevreye ve hayvan refahına saygılı güvenli gıda üretimi yanında dış pazarlara açılmak ve özellikle maliyetleri azaltarak ülkeler arası rekabet gücü kazanmak hayvancılık alanında üretim ile birlikte daha fazla katma değer oluşturmak ve kazanç elde etmek geleceğe dönük düşünülmesi gereken alanların başlıcalarıdır.