YANGI
Yangı nedir? Açıklayınız.
Yangı canlı organizmanın bu zararlılara karşı gösterdiği koruma reaksiyonudur. Yangının temel amacı canlı organizmayı hem hücre zedelenmesine yol açan bakteri ve toksinler gibi zedeleyicilerden ve hem de bunların etkisiyle gelişebilen nekrotik hücre ve dokulardan temizlemektir. Yangının koruyucu etkisi olmaksızın, bir canlı organizma zedelenmeye neden olan etkenler ve zedelenme sonucunda meydana gelen yıkımla sağlıklı ve uzun süre yaşayamaz. Yangı yanıtı olmaz ise enfeksiyonlar kontrolsüz, açık yaralar kapanmayarak açık, ağrılı, irinli olarak kalabilir.
Yangı reaksiyonlarını şiddetine göre sınıflandırıp açıklayınız.
- Hafif şiddetteki yangılar hiç veya çok az doku yıkımının olduğu, hiperemi ve ödemin ancak fark edilebilir düzeyde olduğu yangılardır. Minimal şiddetteki yangılarda hafif şiddetteki değişiklikler çok daha azdır ve hatta mikroskop ile fark edilebilecek düzeydedir.
- Orta şiddetteki yangılarda dokuda yıkım şekillenmiştir ve klinik olarak fark edilebilecek durumdadır; mikroskobik incelemede damarsal olaylar ve hücre çıkışları belirgindir.
- Şiddetli yangılar orta şiddetteki yangıların ilerlemiş halidir, belirgin bir doku yıkımı söz konusudur ve eşlik eden belirgin bir eksudasyon vardır.
Kronik yangının özelliklerini sıralıyınız.
Kronik yangı belirli özellikler ile kendisini tanıtır;
1. İnatçı yangısal uyarımlar nedendir ve konak kendisini mikroplardan, yabancı cisimler, bağışıklık reaksiyonları gibi uyaranlardan kurtaramaz.
2. Yangısal reaksiyona immun reaksiyon eşlik edebilir, bu tip bir reaksiyon yıkıcı etkinin süresi ve kalıcı özellikler taşımasından dolayı olabilir.
3. Ekseriya reaksiyona konak dokudaki yenilenme faaliyetleri eşlik eder. Bu faaliyetler parankimal rejenerasyon şeklinde olabilir. Ancak kronikleşme için en güvenilir bulgu fibrozisin-bağdoku artışının (nedbeleşmenin) varlığıdır.
4. Mikroskobik olarak hem makrofaj gibi mononükleer hücrelerin hem de fibroblast gibi bağ doku hücrelerinin varlığı karakteristiktir. Küçük kan damarlarının çoğalması-angiogenezis de görülebilir.
Yangı lezyonlarını dağılımlarına göre sınıflandırınız.
- Fokal-tek odak lezyonlar
- Multifokal-çok sayıda odak lezyonlar
- Lokal ekstensif-yerel olarak yaygın lezyonlar
- Diffuz-yayılmış lezyonlar
Akut yangının yerel belirtilerini yazınız.
Damarsal reaksiyonlar;
1. Hemodinamik değifliklikler; damarlarda büzülme-vazokonstriksiyon ve damarlarda genişleme-vazodilatasyon
2. Damarlarda geçirgenlik-permeabilite değişiklikleri
Hücresel-sellüler reaksiyonlar;
1. Marjinasyon
2. Emigrasyon
3. Kemotaksis
4. Akumulasyon
5. Fagositozis
Oksijen bağımlı mikrop öldürme mekanizmasını açıklayınız.
Oksijen bağımlı öldürme işleminde; fagositoz sırasında nötrofillerde normalden, iki üç kat fazla, oksijen tüketimi olur. Sonuçta oksijen radikalleri, süperoksit anyonu (O2) ve hidrojen peroksit (H2O2) üretimi oluşur. Bu işlemler sırasında glikoz tüketimi de artar; bu sayılanların hepsi toplu olarak “fagositozun solunum patlaması” olarak bilinir. Oksijenden aktif oksijen moleküllerinin oluşumu lizozomların içinde gelişir. Bu granüllerde bulunan miyeloperoksidaz enzimi ile halojen iyonlarının birleşmesi, örneğin klor (Cl-) gibi, hidrojen peroksiti hipoklorik asite (HOCl-çamaşır suyunun özüdür) dönüştürür. Son derecede güçlü bir bakteri öldürücü olan HOCl, hücre dışı ve içi membranlarda bulunan proteinleri ve lipidleri oksitleyerek (lipid peroksidasyonu) membran bütünlüğünü bozarak hücreyi yıkımlar. Bu sistemin hatalı çalışması veya sistemi oluşturan elamanlardan bir veya birkaçının genetik olarak yokluğu halinde, insan ve hayvanları hastalıklara duyarlı hale koyar.
Oksijen bağımsız bakteri öldürme nasıl gerçekleşir? Açıklayınız.
Oksijen bağımsız bakteri öldürülmesi; solunum patlaması olmaksızın lökosit granülleri-lizozomlar içersinde bulunan maddeler ile de bakteriler öldürülebilir. Örneğin, lizozim enzimi özellikle gram pozitif bakteri hücrelerine zarar verir. Laktoferrin demir bağlayarak bakteriler tarafından demirin kullanılmasını engeller. Katepsin G protein yıkımlayan bir enzimdir, gram pozitif ve negatif bakteriler ile mantarlara zarar verir.
Yangının kimyasal mediyatörlerini kısaca açıklayınız.
Mediatörler-aracılar, kısaca kan damarları ve/veya yangı hücreleri üzerine etkiyerek yangısal yanıta katkıda bulunan maddelerdir. Mediatörler, çoğunlukla ya önceden hazır halde olan veya sentez edilmiş maddelerdir. Karaciğer, nötrofil, monosit/makrofaj, bazofil, platelet; mast, endotel, düz kas hücreleri fibroblast ve epitel hücrelerinin çoğu mediatörlerin kaynağıdır. Mast hücreleri, bazofil lökosit ve plateletlerde bulunan histamin ve serotonin gibi vazoaktif aminler, yangının öncül mediatörleridir, damar genişlemesine ve geçirgenliğinin artmasını sağlarlar. Histamin önceden hazırlanan moleküllere örnek bir mediatördür, yangı hücrelerinin granüllerinde depo edilir. Hücresel aktivasyonu izleyerek serbest hale getirilir ve saniyeler içinde etkisini gösterir. Diğer mediatörler, örneğin sitokinler, adezyon molekülleri, prostaglandinler büyük ölçüde yangısal hücreler aktif hale getirildikten sonra sentezlenirler. Plazma proteinlerinden köken alan yangı mediatörleri, örneğin kinin, komplement ve pıhtılaşma proteinleri prekürsörler-öncül moleküller halinde sürekli olarak karaciğerden salınırlar. Kan dolaşımında bunların aktif şekillerine dönüştürülmeleri gerekir. Yangısal mediatörler ister önceden şekillenmiş olsun isterse plazmadan köken alıyor olsun, genellikle hedef hücre üzerindeki alıcı- ya-reseptöre bağlanır ve çoğunlukla bu hedef hücreleri aktif hale getirirler. Ya da, bu hedef hücrenin ilave yangısal mediatörler salgılamalarına neden olurlar.
Mast hücreleri nedir? Vücudumuzdaki görevlerinden bahsediniz.
Mast Hücresi: Çoğunlukla dokularda damarlar çevresinde bulunur, kemik iliğinden köken alır, bir süre dolaşımda kaldıktan sonra doku içine göç ederler. Bütün vücuttaki mast hücreleri bir araya toplanırsa, dalak büyüklüğünde bir kitleye ulaşacağı tahmin edilmektedir. Deri, solunum sistemi, mide bağırsak kanalı gibi dışarı ile teması olan bölgelerde sayıları daha fazladır. Yangısal, immünolojik-alerjik uyarımlar bu hücreleri aktif hale getirerek mediatörleri salgılamalarını sağlarlar. Akut ve kronik yangıda ve iyileşmede önemli görevleri olan hücrelerdir. Kronik yangılarda bağ doku yapım ve yıkımda salgıladıkları protein parçalayan enzimler ile katkıda bulunurlar.
Endotel ve fibroblast hücrelerinin görevleri nelerdir?
Endotel hücreleri ve fibroblastlar; nötrofillerin damarı terk edip yangı bölgesine çıkması için ilk önce endotele bağlanması ve sonra da damar duvarını boyunca göç etmesi gerekir; endotel hücreleri bu lökosit-endotel ilişkisinin aktif parçasıdır. Endotel hücreleri yüksek çoğalma yeteneği olan hücrelerdir ve bu yetenekleriyle iyileşme-onarım yanıtında önemli rol oynarlar. Fibroblastlar lökositleri etkileyebilen sitokinleri sentezleyebilen hücrelerdir. Yine kollajen üretme ve serme özellikleriyle zedelenmiş dokuların iyileşme ve onarımda büyük öneme sahiptirler.
Akut ve kronik yangılarda görülen eksudat tiplerini yazınız.
Akut yangılarda görülen eksudat tipleri sırasıyla seröz, kataral, fibrinöz, suppuratif, hemorajik, nekroze edici, nonsuppuratif tiptedir.
Kronik yangıya tipik örneklerden bir tanesi ise granülomatöz eksudattır.
İmmun yanıtlar ile ilişkili hastalıkları ana başlıklar halinde sınıflandırınız.
- Aşırı duyarlık-hipersensitivite, antijenik bir uyarana karşı immun sistemin aşırı bir reaksiyonu olarak ortaya çıkar.
- İmmun yetersizlik, immun sistemin bazı taraşarının doğuştan veya sonradan ortaya çıkan hataları neden olur.
- Otoimmunite, immun sistemin kendi ve kendisinden-olmayan antijen ayırımını yapma yeteneğinin ortadan kalkması sonucu şekillenir.
Tip II sitotoksik aşırı duyarlılık reaksiyonlarını açıklayınız.
Tip II-Sitotoksik Aşırı Duyarlık (sitotoksik hipersensitivite): Bu tipte reaksiyon hücresel ve doku yıkımına yol açar. Ekseriya IgG veya IgM sınıfı bir antikor hücre yüzeyindeki veya doku elementindeki bir antijenik belirleyici ile reaksiyona girer. Doku yıkımı ya komplementin aktive edilmesiyle veya antikor bağımlı-hücresel sitotoksik etki ile olmaktadır. Otoimmun hastalıkların büyük çoğunluğu bu tipte meydana gelmektedir. Burada vücudun kendi antijenlerine karşı reaksiyon gelişmektedir. Gelişen reaksiyon pek çok sistemi etkileyebildiği gibi tek bir doku ya da hücre tipini de etkileyebilir. Köpeklerdeki otoimmun hemolitik anemide antikor eritrosit yüzeyine bağlanarak parçalanmaya neden olur.
Tip IV gecikmiş aşırı duyarlılık reaksiyonlarını açıklayınız.
Tip IV-Gecikmiş Aşırı Duyarlık (hücre aracılı hipersensitivite): Reaksiyon duyarlı hale gelmiş lenfositler ve makrofajların aracılığı ile meydana gelir. Reaksiyonun oluşumunda ne sirküle eden antikor, ne de komplement sorumludur. Gelişiminde her zaman olmamakla birlikte, enfeksiyoz etkenlerden köken alan antijenler söz konusudur. Bu, antijenler duyarlı hücreler ile iletişime girdiğinde makrofajlar bölgeden uzaklaşamaz hale getirilerek, lokal ödem, granulamatöz yangı, vasküler tromboz ve nekroza yol açacak enzimleri salmaları için uyarılırlar. Gecikmiş tipte hipersensitivite pek çok viral, bakteriyel, mantar ve parazit enfeksiyonunun gelişimi sırasında şekillenir.
Primer immun yetersizlik kaynaklı hastalıklara örnekler veriniz.
- Chediak Higashi Sendromu-CHS: Nötrofil lökositlerdeki anormal granül formasyonu insan ve bej fare, kedi, sığır, katil balina gibi hayvanlarda hastalıklara yol açar.
- Lökosit adezyon yetersizliği-LAD: Kalıcı bir nötrofil lökosit yüksekliği vardır. İrlanda seteri, Holştayn sığırlarında tekrarlayan enfeksiyon, yara iyileşmesinde gecikmelere neden olur.
- Şiddetli birleşik immun yetersizlik-SCID: Antijen spesifik reaksiyon yokluğu çeşitli hastalıklara duyarlı hale getirir, insan, Arap atı, köpek ve, farelerde tespit edilmiştir.
Otoimmun hastalıklara örnek veriniz.
Otoimmun hemolitik anemi, Pemfigus, miyastenia ve romatoid eklem yangısı gibi insan ve hayvanlarda görülen hastalıklar örnek olarak verilebilir.
Tip I ani aşırı duyarlılık reaksiyonlarını açıklayınız.
Tip I-Ani Aşırı Duyarlık (immediate hipersensitivite): Önceden duyarlı halde olan bir organizmaya eriyebilir antijenin girmesiyle şekillenir. Reaksiyon anafilaksi, alerji veya immediate hipersensitivite olarak bilinir. Başlıca immunoglobulin E antikoru reaksiyonda söz konusudur. Reaksiyonun şekillendiği dokudaki temel değişiklik ödemdir. Besine, salınan antijenlere, internal ve ektoparazitlere karşı gelişen reaksiyonlar örnek olarak verilebilir. Ana etki mast hücrelerinden bazofillerden, kan küreciklerinden damarların geçirgenliğini arttıracak ve düz kasları kasacak histamin ve serotonin gibi aracıların salınmasıdır. Sığırlarda olduğu gibi akciğer ödemi, kobaylarda ise broşlarda daralma gelişebilir.
Granülomatoz eksudat nedir? Açıklayınız.
Granülomatoz Eksudat: Granülomatöz yangı daima kroniktir. Bütün yangı hücrelerini kapsayabilirse de lenfositler, plazma hücreleri ve makrofajlar çoğunluktadır. Makrofajlar, epiteloid histiyositler, dev hücreleri ve iyileşmeye katkı yapan bağ doku şekillenmesinin bulunduğu eksudat granülomatöz olarak isimlenir. Neden olucu etken, yabancı madde ya da antijen kaldığı sürece reaksiyon devam eder. Granülomatöz reaksiyon dokuda genellikle bir yumru oluşumuna yol açtığından granuloma olarak da isimlenir.
Nekroze edici yangının özelliklerini yazınız.
Nekroze Edici Yangı: Nekroz ile karakterize yangıdır; bu yangıda da damarsal ve lökositlerin katıldığı hücresel reaksiyon vardır. Trahea, bağırsak, burun boşluğu gibi yüzeylerde şekillendiği zaman yüzeysel epitel hücre (erozyon) ve mukozada derin doku kayıplarına (ülser) neden olabilir.
Çoğunlukla alerjik, paraziter ve bazı mantar hastalıkları sırasında yangı alanında çok fazla sayıda görülürler; bununla beraber hemen her türlü eksudatta rastlanabilen hücrelerdir. Nötrofillere benzer özelliklere sahip olmakla beraber fagositoz yetenekleri daha zayıftır.
Yukarıda anlatılan hücreler hangi hücrelerdir?
Eozinofil lökosit hücreleri